> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Eğitim > Yetişkin Din Eğitimi > Bağışlama
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bağışlama  (Okunma Sayısı 2444 defa)
15 Temmuz 2010, 17:04:24
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 15 Temmuz 2010, 17:04:24 »



d. Bağışlama
 

Muhatabına şefkat ve merhametinin bir alâmeti olmak üzere eğitimci, şahsına yöneltilen hücum ve hakaretleri, karsılaştığı güçlük ve eziyetleri affedecek, seviyesiz ve cahilce yapılan ^az ve ithamları hoşgörüyle karşılayıp, onlara karşı âlicenap bir ruhla muamelede bulunacaktır.

Cezalandırılmayı beklerken hiç ummadığı bir şekilde afla karşılaşan bir insanda bu muamele, psikolojik bir tesir İcra ederek adetâ bir ruh değişimi meydana getirir. O halde Cenâb-ı Hakk'ın Rasûlüne emrettiği üzere hıyaneti sabit o-lanların bile suçunu bağışlayarak müsamahalı davranmak, islâm eğitiminin metodlarmdan biridir.

"İçlerinden pek azı hariç onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme! Şüphesiz, Allah,  iyilik  edenleri  sever". [109]

Rasûlullah(s.a.v.)'ın hayatı, bu metodun uygulanma Ör­nekleri ile doludur. Zaten bu çalışmanın amacı da bu örneklerin bir bütünlük içinde sunulmasıdır. Şimdilik bu örneklerden iki­sini zikredelim.

Benî Hanffe reislerinden Sümâme b. Usâl, kendisinin de itiraf ettiği gibi öldürülmeyi hak etmiş suçlar işlemiş azılı "ir islâm düşmanı idi. Bir müfreze onu yakalayıp Medine'ye getirdiği zaman Hz. Peygamber, Sümâme'nin Mescid'de bir di-eğe bağlanmasını ve kendisine iyi muamelede bulunulmasını LSnabına emretti. Namaza giriş çıkışlarında da bizzat kendisi onunla ilgileniyor ve iman teklif ediyor, fakat Sümâme kabul etmiyordu. Üç gün sonra Hz. Peygamber, Hiçbir karşılık almaksızın onu affederek serbest bıraktığı zaman Sümâme, o kadar hayret etmiş ve hislenmişti ki şehir çıkışında rastla­dığı İlk pınarda abdest alarak tekrar Rasûlullah(s.a.v.)'ın huzuruna döndü. Kelİme-i Şehâdet'ten sonra o, şöyle buyurdu: "Şimdiye kadar sen, benim nazarımda dünyanın en nefret edi­lecek adamı idin. Şimdi ise ben, her şeyden çok sana hayra­nım." Rasûlullah(s.a.v.)'tan gördüğü af, Sümâme'ye öylesine tesir etmişti ki memleketine dönüşünde umre için uğradığı Mek­ke'de, Müslüman olduğunu ilândan katiyetle çekinmedi ve Hz, Peygamber'den  izin  almadıkları  müddetçe Mekkelilere Yemâme'den zırnık hububat göndermeyeceğini belirtti. [110]

Mekke Fethi'nde Rasûlullah(s.a.v.)'ın yaptığı ilk iş, Kabe'yi putlardan temizletmek olmuştu. Namaz vakti gelipde Hz. Bilâl Kabe'nin damına çıkarak ezan okumaya başladığı zaman, bazı diğer Mekkeliler gibi 'Attâb b. Esid de hiddetle homurdanıyordu: "Allah'a şükür ki babam hayatta değil! Hiç olmazsa şu bayağılığı görmüyor." Namazı müteakip yaptık­ları bunca eziyet ve muharebelerden sonra suçluluklarını idrak ederek mahcubiyet içinde başlan yere eğik hemşehrilerine Hz. Peygamber: "Bugün siz, muaheze edilecek değilsiniz, gidi­niz, hepiniz hürsünüz." dediği zaman kalabalık, heyecan, se­vinç, aşk ve bağlılıkla coşarken, biraz önce hiddetinden pat­layan Attâb, herkesten evvel atılarak îmânını haykırıyordu.

Artık o, öylesine İslâm'a bağlı idi ki Mekke'den ayrılırken j^z peygamber, onu Mekke valiliğine lâyık görüyordu.[111]

O halde hem İyi davranmak, hem de güzel ve tatlı söz söylemek, eğitimcilerin bir vazifesi olmalıdır:

"(Mü'min) kullarıma söyle (daima) güzel söz söylesinler. [112]

Bunun aksiyle hareket etmekten, herhangi bir kimseye iyi ve hoş olmayan bir şey söylemekten, aleyhinde atıp tut­maktan Cenâb-ı Hakk'ın hoşlanmayacağı aşikârdır. Çünkü:

"Allah, çirkin sözün ilân edilmesini sevmez." [113]

Haddini bilmeyenlere böyle kızılıp, darılındiğı, sert çıkışıldığı zaman bu, daha büyük tehlikeler doğurabilir:

"Allah'tan başkasını (Tanrı edinerek) çağıranlara söv­meyin. Sonra onlar da haddi aşarak nadanlıkla Allah'a sö­verler. " [114]

Şu halde eğitimci, yumuşak davranışlı, ağır başlı, güler yüzlü, tatlı dilli olacaktır. Eğitimcilere örnek teşkil eden pey­gamberlerin vasıfları böyledir.

ibrahim cidden yumuşak huylu, yüreği yanık, kendisini tamamen Allah'a vermiş bir zat idî." [115]

Hz. Mûsâ ve Hârûn, "kavl-i leyyin = tatlı söz sahibi" idiler. Zira Cenâb-ı Hak, Fir'avn gibi kendini Rab ilân etmiş azılı bir kâfire onları da'vetle görevli olarak gönderirken in­sana psikolojik olarak etki eden, öğüt alıp Allah'tan korkma­sını sağlayan çok mühim bir husus olduğu için belki hidâyete gelir diye onlara tatlı sözü emrediyordu:

"Fir'avn'a gidin. Çünkü o, hakikaten azdı. (Gidin de) ona yumuşak söz söyleyin. Olur ki nasihat dinler, yahut (Al­lah'tan)   korkar." [116]

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de, Allah'ın bir rahmet ve ihsanı olarak yumuşak davranışlı idi [117]Abdullah b. 'Amr'ın rivayetine göre Kitâb-ı Mukaddes'te Hz. Peygamber(s.a.v.)'in vasfı: "Şüphesiz O, kaba ve katı kalpli değildir. Çarşılarda, pazarlarda bağırıp çağırmaz. Kötülüğe kötülükle mukabele etmez. Bilakis a f ve güzellikle muamele eder." şeklindeydi. [118] Bir gün Rasûlullah, Ashâbıyla Mescid'de otururken bir Bedevi geldi ve kalkıp Mescid'in bir köşesine işemeye başladı. Ashâb-ı Kiram, öfkeyle bağrışarak adamı engellemek istedi­ler. Fakat Rasûlullah, derhal Ashabına müdahale ederek: "Bırakın adamı, görsün işini/" buyurdu ve sidiğin üzerine bir kova su getirilip dökülmesini emretti. Sonra Bedevîyi çağırıp burasının mescit olduğunu, pisletmenin, kirletmenin doğru ol­mayacağım anlattı. Buralarda Allah'ın zikredildiğini, na-maz kılındığını, Kur'ân okunduğunu güzel bir lisanla ve tatlı­lıkla ifade edip adamı îkâz etti. [119]

Bu davranışların sahibi Hz. Peygamber(s.a.v.)'in As­habına ve. ümmetine de hüsn ü muamele ve rıfkı emredeceği aşikârdır. Bu emre uyanlara O, şöyle dua eder: "Ya RabJ-" Kim ümmetimin herhangi bir işini üzerine alır da onîara zonu,, çıkartırsa, seri de ona zorluk çıkart. Onlara yumuşaklık ve güzellikle davranırsa, sen de ona güzellik ve rıfkla muamele et. [120]

Şu halde bütün Müslümanların, özellikle de eğitimcile­rin hareket ve faaliyetleri, hüsn-ü muamele esasına dayan­malı, güzel söz ve yumuşak davranış, onların İlkesi haline gelmelidir.

Halîfe Hârûn er-Reşîd'e bir vaiz gelmişti. Bu vaiz, yap­tığı işlerden dolayı halîfeye öyle bir çıkıştı, öyle bir sert lisan kullandı ki, Hârûn er-Reşîd: "Bu senin yaptığın nasihat ve irşâd değil!" demek mecburiyetinde kaldı ve ilâve etti: "Cenâb-ı Hak, senden çok daha hayırlı birisini (Hz. Mûsâ ve Harun'u) benden çok daha kötü birisine (Fir'avn'a) göndermişti ve yumuşak sözle muamele etmelerini, güzel bir şekilde da'vet

ve nasihatte bulunmalarını emretmişti." diyerek onu ikaz et­miştir.

Muhataba davranışta, yumuşak tutum kapsamı içerisin-olarak göz önünde bulundurulması gerekli bir husus da muhatabın hatasını yüzüne vurmamak, arkadaşları arasında, İnsanların nazarında onu küçük düşürmemektir. Bunun için ya o, bir kenara çekilerek münasip bir lisanla hatası izah edil­melidir veya insanlar arasında isim ve şahıs belirtmeden, sa­dece yapılan işin yanlış olduğu belirtilmelidir.

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de, menfi davranışını gör­düğü bir kimseyi katiyetle hatasını yüzüne vurarak mahcup etmemiş, isim belirterek "Falana ne oluyor ki şöyle söylüyor" diye kmamamıştı. Bilakis hatayı umumîleştirerek "İnsanlara ne oluyor ki şöyle şöyle söylüyorlar?" diyerek  [121]  tebliğ ve tas­hihte bulunurdu. Bir keresinde Ashâb'dan birinin -hâşâ-Cenâb-ı Hakk'a mekân izafe eder gibi namazda ve duada göz­lerini semaya diktiğine şahit olmuştu. O, bu hatayı şöylece tamir etti: "Bir takım kimseler, namaz kılarken, dua sırasında gözlerini semaya kaldırmalarından ya vazgeçerler, ya gözleri kör olur."

Bu şekilde hareketle hem hiç kimse gücendirilmemiş, mahcup edilmemiş oluyor, hem de sözün tesir sahası genişle­yerek herkes istifade ediyor, varsa bu konudaki hatasını düzeltiyordu.

Günümüz Müslümanı da Rasûlullah(s.a.v.)'ın yolundan giderek nefsi kin ve düşmanlıklarını, grupçu görüş ve ayrılık­larını bir tarafa atarak muhatabım şayet varsa işlenmiş suç­larından dolayı affetmesini bilmelidir. Yalnız a f, zilleti ka­bul, müsamaha da hukuk alanında İslâmî prensiplerden taviz

verme olarak anlaşılmamalıdır. Hukukî esaslar ve cezalar­dan kesinlikle af ve tâviz verilemez. Hırsızlık yapan Benû Mahzûmlu kadının suçunun affı için yapılan müracaatlara kar-şı Rasûlullah(s.a.v.)'m kesin tavrını [122] biliyoruz.

Konumuzu, Yunus Emre'nin "Söz" şiirine nazîre yazan Hatâî'nin, güzel ve çirkin sözün tesirliliğini dört mısrada ifade eden şiiri ile kapatalım:

"Söz vardur kesdürür başı Saz vardur keser savaşı Söz vardur ağulu aşı Bal ilen yağ ider bir söz." [123]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bağışlama
« Posted on: 28 Mart 2024, 20:14:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bağışlama rüya tabiri,Bağışlama mekke canlı, Bağışlama kabe canlı yayın, Bağışlama Üç boyutlu kuran oku Bağışlama kuran ı kerim, Bağışlama peygamber kıssaları,Bağışlama ilitam ders soruları, Bağışlamaönlisans arapça,
Logged
27 Şubat 2014, 16:19:36
Gülbahar Aktay
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 581



« Yanıtla #1 : 27 Şubat 2014, 16:19:36 »

Bizim ogratmenimiz bununla ilgili odev verdi.bende odevimi burdan yaptim.o kadar cok anladim ki simdi Enes hocanin neden bu siteyi bize bizlere tavsiye ettigini anliyorum.isledigimiz konulari pekistiriyoruz.binu yayinladiginiz icin ALLAH RAZI OLSUN.sagalun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Kainatta en yüksek hakikat imandır, imandan sonra namazdır.
10 Ekim 2018, 10:40:10
Nur-u Yehma
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 414


« Yanıtla #2 : 10 Ekim 2018, 10:40:10 »

Dinimiz bize ne kadar kötü olursa olsun affetmeyi tavsiye ediyor. Affet ama müsamahalı davran ve dikkat et. Bizim tavrımız ve tarzımız insanları rencide etmek değildir genele söyleriz üstüne alınması gereken zaten alınır. Bizim amacımız gönül kırmak değil gönül kazanmaktır. Gönül kırmayı herkes yapar. Gönül kazanarak onun hayatında etki bırakmaktır. Peygamber efendimiz hep böyle yapmıştır
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
10 Ekim 2018, 16:48:21
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #3 : 10 Ekim 2018, 16:48:21 »

Rabbim bizleri affeden ve affedilen kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes