> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Eğitim > Yetişkin Din Eğitimi > Adalet (Kul Hakkını Korumak)
Sayfa: [1] 2 3 4 5   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Adalet (Kul Hakkını Korumak)  (Okunma Sayısı 50504 defa)
15 Temmuz 2010, 16:57:28
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 15 Temmuz 2010, 16:57:28 »



2. Adalet (Kul Hakkını Korumak)
 

 Yüce Allah'ın kuşatıcı rahmetinin sınırları içine gire­bilmenin ikinci şartı adaleti gözetmek, insanlara haklarını vermektir. Bu husus Kur'ân'ın temel emirlerinden biri, belki de Tevhîd'den hemen sonra gelenidir.

Kelime olarak adalet "adi" kökünden gelir. Anlamı ise eş yapma, dengeyi kurma demektir. Terim olarak ise adalet "bir şeyi yerine koymak" demektir. Toplumsal ilişkiler söz konusu olduğunda bu terim haklı olana hakkını vermek anla­mına gelir. Kur'ân'da ele almış şeklini biraz daha açacak o-lursak, düzen, denge, eşitlik, doğruluk, hakikate uygun hüküm verme, tarafsızlık anlamlarında kullanılmış olduğu söylene­bilir. Bu içerik ile adalet bireysel ve. toplumsal yaşantıda doğ­ruluk, eşitlik ve haklılık ilkesini benimsemek, bunlara uygun yaşamak, dirlik ve düzeni bunların üzerine kurmak demektir.

Kur'ân, adaletli olmayı 27 âyetin konusu yapmış, onu tamamlayan bir kavram olarak ele aldığı doğruluğu da sıdk kelimesi ve türevleriyle 76, istikamet kelimesiyle 47 âyette konu etmiştir. [209] Kur'ân'ın doğrudan doğruluk ve adaleti emret­tiği örnekler olarak şu âyetler sıralanabilir.

"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol."  [210]

"Muhakkak ki  Allah  adaleti emreder." [211]

"Söz söylediğiniz zaman adaletli olun. Velev ki yakın­larınız bile olsa. " [212]

"Ey îmân edenler! Allah'tan korkun ve sözü doğru olarak söyleyin. (Böyle yaparsanız) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı   bağışlar." [213]

"Ey îmân edenler! Allah için hakkı ayakta tutun. Ada­letle şahitlik eden kimseler olun.  Bir topluluğa  duyduğunuz kin sizi adaletten ayrılmaya itmesin. Bilakis adaletli olun. Butakvâya en uygun davranıştır. Allah ile olan ilişkilerinizi bozmaktan sakının Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmekte-d-ir/' [214]

İslâm'da her türlü emrin ve düşüncenin merkezinde insan vardır. Konulan bütün emir ve yasaklar onun mutluluğunu temin etmeye yöneliktir. Bu mutluluğun yolu olarak da takva ile Al­lah'la ilişkilerini düzenleyen insana, dosdoğru ve adaletli ol­makla da diğer insanlarla ilişkilerini düzenlemesini gösterir. Kur'ân'da gösterilen bu İlke Hz. Peygamberi kendi ifadesi ile "kocatmıştır." Bu işin zorluğuna kendisini örnek göstererek dik­kat çeken Hz. Peygamber gene Kur'ân'm ifadesi ile "Rabbinin kendisine  adaleti  emrettiğini" [215] ifade eder.

Kur'ân bu emri ile şüphesiz sağlıklı toplumların oluşma­sını ve ayakta kalmasını sağlar. Bu toplumlarda yaşamak, insanlar için büyük bir nimet, bir zevk, bir sanat haline dönüşür. Bu toplumlar, Kur'ân'da, filizim yarıp çıkan genç bir fidanın gittikçe güçlenerek gövdesinin kalınlaşması ve görkemle a-yakta durmasına benzetilir. Bu görünüşüyle dostlarda hayran­lık, düşmanlarda öfke uyandırır. Bu toplumu oluşturanları Al­lah mağfiret edecek ve onlara ecir verecektir. [216]

Kur'ân her yerinde ve her yaklaşımında temel ilke ola­rak vurguladığı adaleti gözetmenin çok İlginç ölçütlerini de

vermektedir. "Zerre miktarı", "hardal tanesi", "nefîrâ", "fetîlâ" gibi çok küçük ve ince ölçütler getirerek kul hakkı konusunda ne kadar ince elenip sık dokunulması gerektiğini gözler önüne sermiştir.

Toplumda adaleti kurmak ve zulmü kaldırmak için gel­miş Rahmet Peygamberi, haksızlığa hiç bir şekilde göz yum­mamış, ümmetine de haksızlığa düşmemelerini vurgulu bir şe­kilde öğütlemiştir. Bu hususu şu ifadelerle vurgulamıştır:

"Helâli talep, farz üstüne farzdır."

"Şehidin bütün günahları affolunur. Ancak kul borcu ha­riç. "

Hz. Peygamber, kul hakkına kendi şahsı açısından da özen göstermiş, vefatından hemen önce insanları toplamış ve onlardan şu sözlerle helâllik istemiştir:

"Ey insanlar! Bana karşı şikâyetleriniz olabilir. Eğer birinizin sırtına vıınnussam İşte sırtım, benim sırtımda kısas yapsın. Şayet birinize hakaret etmiş veya şerefine saîdırmış-$am, işte intikamım alabilmesi için şerefim. Eğer birinin malını ümışsam, işte malım. Kimse benden bir itiraz gelecek diye çekinmesin. Çünkü itiraz etmek âdetim değildir. Gerçek şu ki, benim yanımda sizin en değerliniz, hakkı varsa o isteğini elde eden veya ondan vazgeçendir. Böylece ben Rabbime kusursuz varabilme kurtuluşunu elde etmiş olacağım." [217]

Hz. Peygamber'in bu ifadesinden sonra, Ashâb'dan birisi  kalkmış ve Peygamber'den üç dirhem alacağı olduğunu söyle­yerek, bu parayı ondan tahsil etmiştir. [218]

Haklıya hakkını vermemenin dışında kalan her türlü kulluk borcu, rahmet kapsamı içindedir. İnsanın Yüce Yaratıcı ile ilişkilerinin bir bölümünü teşkil eden ibadetler de böyledir. Bunlardan yalnızca zekâtın hak ile olan bağlantısı onun ada­lete ilişkin yönünü teşkil eder. Kur'ân'ın ifadesi ile "Zenginle­rin mallarında açık ve gizli yoksullar için bir hak vardır." İşte bu hak zekâtı sadece ibadet olmaktan çıkarıp onu hem ibadet, hem de toplumsal yükümlülük konumuna getirmektedir. Zekâtın sadece ibadet olarak nitelendirilmesi kanaatimizce onun toplumsal hayatla alâkalı boyutunun gözden kaçırılma­sına sebep olmaktadır Toplumsal hayat ile bağlantısı olması bakımından, zekât diğer ibadetlerden farklıdır. O bir bakıma vergi gibi yapılması zorunlu bir görevdir. Bundan dolayı, diğer ibadetler gibi insanın isteklerine bırakılmamıştır. İnsanlar diğer ibadetleri yapmaları hususunda kendi iradelerine terkedilmişlerdir. Yapmayanlar bunun her türlü sonucuna kat­lanırlar. Bunlar üzerinde hukuken bir baskı kurmak yanlıştır. Fakat zekât bu mânâda insanın İstemesine bırakılmamıştır. Onun toplanması ve yerine dağıtılması için bir kurum ihdas edilmiştir. Kur'ân'da özel adı "Âmil" [219] olarak geçen bu kurum zekâtı bireysel bir İbadet konumundan çıkartıp toplumsal bîr konuma getirmenin gerekliliğini gösterir. [220] Hz. Peygamber Sakîf Kabilesi elçilerine namaz konusunda bir izin vermediği halde zekât ve cihat hususunda onlara müsaade etmiştir. İs­lâm'ın yayılma siyasetindeki yerinin önemi dolayısıyla Sakîf Kabilesine zekât konusunda tanınan bu ayrıcalık, büyük ihti­malle onlara askeri koruma ve kolluk hizmetlerinin yapılma­ması sebebiyledir. Zaten Taîf heyeti gidince bu yükümlülükle­rin İslâm'dan ayrı düşünülemeyeceğini bildirmiştir. [221]

Zekât dışında diğer ibadetler rahmet kapsamına girdiği halde zekâtını vermeyenin, adaletli gözetmediği ve toplum­daki yoksulların hakkını vermediği için rahmet kapsamının dışında bırakılması tehlikesi mevcuttur. [222]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Adalet (Kul Hakkını Korumak)
« Posted on: 20 Nisan 2024, 00:01:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Adalet (Kul Hakkını Korumak) rüya tabiri,Adalet (Kul Hakkını Korumak) mekke canlı, Adalet (Kul Hakkını Korumak) kabe canlı yayın, Adalet (Kul Hakkını Korumak) Üç boyutlu kuran oku Adalet (Kul Hakkını Korumak) kuran ı kerim, Adalet (Kul Hakkını Korumak) peygamber kıssaları,Adalet (Kul Hakkını Korumak) ilitam ders soruları, Adalet (Kul Hakkını Korumak)önlisans arapça,
Logged
08 Nisan 2014, 17:11:59
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #1 : 08 Nisan 2014, 17:11:59 »

selamunaleykum;
Rabbime sağınmak için ben
” Allahümme inni e-uzü bike min şerri ma alimtü ve min şerri malem a’lem.” okurum...
Rabbim kimseyi kul hakkıyla diğer tarafa göndermesin...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Mart 2015, 17:00:09
8c nazlı

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 282


« Yanıtla #2 : 31 Mart 2015, 17:00:09 »

Hz. Peygamber, kul hakkına kendi şahsı açısından da özen göstermiş, vefatından hemen önce insanları toplamış ve onlardan  hellalik istemiştir.
kul hakkı yemek çok günahtır. kimse kul hakkı yemekten ahirette sınanmasın
kul hakkı yediğinden hellalik istesin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
31 Mart 2015, 17:47:11
Tuğçe 8/D

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 360


« Yanıtla #3 : 31 Mart 2015, 17:47:11 »

 Hiçbir şekilde geri dönüşü olmayan, belki de en büyük günahlardan birisi adaleti sağlayamamak, kul hakkına girmektir. Belki o sırada kazandığımızı düşünüp işi kendi lehimize kullanırız. Fakat yapılan her haksızlık bir gün dönüp dolaşıp yine bizi bulacaktır. Bizim olmayan bir şeye el sürmemeli ve insanların hayatlarıyla oynamamalıyız. Peygamber Efendimiz de adalete büyük önem vermiş, haksız yapıldığında insanları hemen uyarmış, onlara yol göstermiştir. Paylaşım için teşekkürler.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
04 Nisan 2015, 20:32:57
Liyla

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 380


« Yanıtla #4 : 04 Nisan 2015, 20:32:57 »

Haksızlığa göz yummamalı ve kul hakkına dikkat etmeliyiz
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2 3 4 5   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes