> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Türkiye > Seçim sonuçları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Seçim sonuçları  (Okunma Sayısı 759 defa)
23 Temmuz 2012, 15:40:20
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 23 Temmuz 2012, 15:40:20 »



Seçim sonuçları ve yemin krizinin işaret ettiği iklim
Mehmet DEMİR • 78. Sayı / TÜRKİYE


Her seçimin kendine has özellikleri, sonuç olarak ülkenin önüne koyduğu bir iktidar ilişkileri haritası vardır. Yine her seçimden “ülke için ne kadar önemli olduğuna dair” değerlendirmeler çıkartılabilir. Ancak bu seçimler hakikaten bir yandan süreklilik ancak diğer yandan ise temel dinamikleri bakımından bölümler halinde yürüyen siyasal ve toplumsal ilişkiler bakımından derin anlamlarla dolu. Bunları kısaca özetlediğimizde, seçimleri takiben yemin krizinin ortaya çıkışı daha iyi anlaşılabilecek, geleceğe yönelik tahminde bulunabilme imkânı artacak.

Öncelikle siyasi tarihimizde benzeri görülmemiş, dünya siyasi tarihinde ise eşine az rastlanır bir durum olarak, AK Parti’nin üçüncü dönem iktidarına oylarını daha da artırarak girmesini belirtmeliyiz. Seçimden sonra sık sık dile getirilen ve artık kimi insanlara baygınlık veren bu gerçeğin bazı nedenleri var. İlk ifade etmemiz gereken tespit, elbette iktidarın başarısı. Yüzde ellilik oy oranının bize söylediği, icraatlardan halkın büyük bir kısmının memnun olduğu, hem yapılanlar hem de geleceğe ilişkin anlatımlar bakımından AK Parti’nin diliyle halkın aklı arasında büyük oranda bir örtüşme bulunduğu.

Bu çarpıcı başarıyı gölgelemek, “aslında” elde edileninin başarı olarak sayılmaması lazım geldiğini kanıtlamak amacıyla dile getirilen gerekçelerin hiçbir mânâsı yok. Gerekçeler denilince bunlar hemen akla geliyor. Artık bidon kafalılardan bahsedilmiyor, onun yerine “halkımızın güce tapmasından, Stockholm Sendromu’ndan, propaganda ile halkın kandırılmasından, biat kültüründen, cahil, az okumuş kişilerin daha yüksek oranlı tercihlerinden” bahsediliyor. Oysa başarıyı değersizleştirme seçmenin üzerinden yapılmaya kalkışıldığında, sosyolojik mânâda benzer nitelikteki “kendi seçmenleri” bakımından da aynı ifadeleri çağrıştıran bir akıl yürütülmüş olunuyor. Eğer “seçmen kandırılıyorsa” size düşen de “seçmeni daha iyi kandırmak”tır. Eğer “Stockholm Sendromu” bu ölçüde işe yarıyorsa, başarı için sizin de müracaat edeceğiniz yöntem aynısı olacak. Esasen bu aklın nasıl bir bumerang etkisiyle ilgili siyasetlere döndüğünü, yemin krizi sürecinde tabanlarının “parlamentoya gidin” diye verdiği yetkinin sorgusuz sualsiz boykot şeklindeki kullanım biçiminden de görmüş olduk.

Siyasi üslup problemi
Siyasette çok önemli bir husus, yaşananı nasıl bir dil marifetiyle kamuoyuna sunduğunuzdur. Getirilen açıklama ile yaşanan arasında mesafe artarsa seçmenle bağlar zayıflar. Seçim süresi boyunca “Türkiye’ye” ilişkin her türlü anlatımın, metaforun, göndermenin, iddianın manasını alınan oy oranları üzerinden yapmak da ilginç sonuçlar doğurur. Seçmenin siyasi eğilimlerinin nedenlerine ilişkin açıklamalar bakımından da aynı “sahihlik” durumu geçerli. AK Parti’nin başarısına ilişkin yukarıdaki açıklamalar bu başarıyı gösterememiş çevrelerin “yüreklerine su serpebilir” fakat bunun ötesinde sosyo-politik bir değerlendirme seviyesine yükselemez.

AK Parti’nin başarısında ise, önceki icraatlar ve onun anlatımı ile halk arasındaki yüksek örtüşmenin yanına, daha temelde, Türkiye’deki iktidar ilişkilerini dönüştüren ve AK Parti’ye üçüncü dönem iktidarı veren toplumsal dalgadan bahsetmeliyiz. Bu toplumsal dalga, DP ile birlikte gelen millî, muhafazakâr mecra ile Özal sonrası yeni ekonomik, entelektüel, politik elitler olarak yükselen toplumsal kesimlerdir. Bu kesimler hayat tecrübeleri, geldikleri gelenek ve modern dünya görüşleri doğrultusunda müesses yapının değişmesi gerektiğini düşünüyorlar ve bu değişimde baskın rolü demokratikleşmeye, özgürleşmeye, kamusal müzakere alanının ve temalarının genişlemesine veriyorlar. Zikredilen taleplerin faili olarak ise AK Parti görülüyor. Esasen bizatihi AK Parti’nin kendisi bu toplumsal kesimlerle derin sosyal bağları olan bir parti.

CHP’nin “başarı” bakımından durumu biraz muğlâk. Esasen oylarını cüzi oranda da olsa artırmış, vekil sayısını ise seçim sistemi sebebiyle daha yükseltmiş bir siyasi partinin başarısını belirsiz kılan, seçim öncesi iddiaları ve nihayet medyada bu iddiaları bakımından işgal ettiği yerdi. Tabir caizse seçim sonucuna ilişkin çıtanın çok yükseğe konması, taban sınırı olarak ise sürekli yüzde 30’un zikredilmesi, yüzde 26’nın bir başarısızlık olarak algılanmasına yol açmıştı. Genel Başkan’ını değiştirmiş, adının başına “yeni” kelimesini getirmiş, tüm programını ve iddiasını iktidar olmak üzerine kurmuş bir partinin iddiasıyla uyumlu kabul edilebilecek bir oranın yanına bile yaklaşamaması başarısızlık duygusunu perçinledi. Sonuçlar, sadece 2011 bakımından değil gelecek seçimler açısından da CHP için iktidar olmayı ötelemiş gözüküyor. Hâlâ yükselen, oranını artıran bir trendin geriye dönmesi, dönse bile başkasına iktidar yolunu açacak ölçüde hızla erimesi mevcut şartlarda beklentilere dâhil değil. Gelecek seçimlerin de flu bir görüntüsünü veren bu seçimlerin oranları, iktidar değişiminin çok uzaklarda olduğu duygusunu doğurdu.

MHP, ağırlıklı olarak referandumda kendini ortaya koyan ancak tüm süreçlere mührünü vuran yanlış stratejisinin bedelini ödedi. Hem “sağ” kampta yer almak hem de sağın iktidarına bu ölçüde öfkeyle davranmak sağ seçmen profilinde güçlü karşılığı olan bir strateji olarak gözükmüyor.

BDP, seçmen kitlesini mobilize edebilme yeteneği ve planlama yapmasının mükâfatını görmüş, oy oranlarındaki bir puanın biraz üzerindeki artış ile çok daha fazla vekil çıkartabildi.

Siyasette yeni protesto biçimi: Yemin Krizi
Seçim öncesinde üç muhalefet partisi de kendilerine yakın olarak gördükleri tutuklu kişilerden vekil adayı gösterdiler. Böylelikle müesses yapı dönüşürken hukuki problemlerle karşılaşan taraftarlarıyla moral bir dayanışma içinde olduklarını seçmenlerine göstermek istediler. Seçim sonrasında bu kişilerin hukuki ve siyasi statülerinin ne olacağına ilişkin yapılan çeşitli tartışmalar sebebiyle, “mutlaka bırakılacakları ve mecliste olacakları” şeklinde bir yargıya sahip oldukları düşünülemez. Fakat seçim sonrası ortaya çıkan tablo muhalefet partilerini daha keskin ve öfkeli bir konuma sürükledi. Seçim süresi boyunca sık sık gündeme gelen Yeni Anayasa ve Kürt meselesi konularında “çözümleyici olma” iddiasına sahip muhalefet partileri, her tür uzlaşma yaklaşımının siyaseten AK Parti’ye yarayabileceği endişesini daha güçlü hissettiler. Böylelikle hem ülkenin beklediği ancak seçim sonuçlarının AK Parti’nin mihmandarlığında olacağını gösterdiği uzlaşma ortamını ortadan kaldırmak, hem de “başarısı” üzerinden gündemi belirleyen iktidarın elinden bu gücü almak için “yemin krizi” bir strateji olarak öne çıktı. Çok geniş bir kamuoyu paylaşmasa da en azından kendi tabanlarının mühim bir kısmına yemin krizindeki haklı konumlarını anlatabileceklerini, makul ve kabul edilebilir bir dayanakla meşrulaştırılmış stratejileri marifetiyle de siyasette ön alabileceklerini var saydılar. Bu süreçte BDP, şartları ve uzlaşmazlıktaki istekliliği sebebiyle daha hızlı davrandı. Oy oranındaki nispi artış ve daha fazla vekil elde etme BDP’nin kendine güvenini artırmıştı. CHP ise yemin krizi marifetiyle gündemi ele geçirme, hamle yapma, karşı hamleyi yapacak AK Parti’yi kamuoyu önünde sıkıştırma, nihayet kendi iradesine razı getirmenin itibarını elde etme hesaplarıyla davrandı. Ancak mühim bir konu, yemin krizi eylemiyle BDP ile aynı çizgide gözükmekti. Bunu da “Meclise geleceğiz ama yemin etmeyeceğiz” formülüyle aşmaya çalıştılar.

Süreç içinde birçok tartışma yapıldı, televizyon kanallarından, gazete sayfalarından sayısız yorum ve analiz tartışmada saf tuttu. Bunlara girmeyeceğiz. Ancak olaylar CHP’nin beklentilerine uygun gelişmedi, rakip beklenen hamleyi yapmadı, konum CHP için itibar kaybı doğurmaya başladı, sonuçta “bir vesile üzerinden yemin etme” stratejisi yürürlüğe kondu, yemin edildi. Kimilerince CHP’nin tarihinde özel bir yere konmaya çalışılan bu eylem, bir yanıyla da Genel Başkanlık’a gelmiş Kılıçdaroğlu için bir rüşt ispatı anlamını taşıyordu. Hasbelkader “Genel Başkan” olmuş, türünden değerlendirmeleri boşa çıkartacak, müthiş bir başarı ile kendi liderlik hikâyesini yazmaya başlayacaktı. Olmadı. Bu anlatı, bir başka vesileye kaldı. BDP ise, geleneğinin kısa tarihindeki arada kalma hali içinde yoluna devam ediyor. Bir yandan olağan siyaset yollarını zorlayacağını söylüyor, diğer yandan ise müesses meşruiyeti tanımadığını gösteren beyan ve eylemler ile bu tercihi sabote ediyor. Gündelik stratejiler geliştirmekten dolayı genel ve istikrarlı bir politika sahibi olmaktan uzaklaşıyor. Karşı olduğunu ifade ettiği “savaş”ın metaforik manada dilini sürekli beyan repertuarının yedeğinde taşıyor. Bu kafa ve siyaset karışıklığı BDP’nin hem taraftarlarınca hem de ona antipatiyle bakan ancak en azından beyanlarını iletebilmesi bakımından önemli toplumsal kesimlerce “anlaşılmasını” zorlaştırıyor.

MHP ise en azından şimdilik, daha uyumlu bir politikanın temrinlerini yapıyor. AK Parti iktidarına karşıdan muhalefet etmek yerine daha yakın bir mevziden derece farkına dayalı eleştiriler üzerinden bu partinin tabanına mesaj göndermek istiyor.

Muhtemelen Ekim’de parlamento açıldığında BDP de bir vesile ile gelip yemin edecek ve çalışmalara katılacak. Ancak bu yemin krizi, Türkiye’nin yerleşik meselelerine çözüm getirmek için elzem olan iktidar-muhalefet diyalogu bakımından elverişli bir ortam bulunmadığına işaret ediyor. İktidar olma ihtimali çok zayıflamış olan muhalefet, iktidarla kimi konularda olsun işbirliği etmekte zorlanıyor. Bu durum ise, oyunun kuralları dâhilinde yürümesi gereken iktidar-muhalefet ilişkilerini, muhalefet bakımından müesses yapının sorgulandığı ve buradan çıkartılan meşruiyet tartışmaları ile daha sert bir politik dilin ve eyl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Seçim sonuçları
« Posted on: 29 Mart 2024, 09:38:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Seçim sonuçları rüya tabiri,Seçim sonuçları mekke canlı, Seçim sonuçları kabe canlı yayın, Seçim sonuçları Üç boyutlu kuran oku Seçim sonuçları kuran ı kerim, Seçim sonuçları peygamber kıssaları,Seçim sonuçları ilitam ders soruları, Seçim sonuçlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes