> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Türkiye > İnsani temelde çözüm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsani temelde çözüm  (Okunma Sayısı 628 defa)
30 Temmuz 2012, 17:18:57
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Temmuz 2012, 17:18:57 »



İnsani temelde çözüm
Naci BOSTANCI • 82. Sayı / TÜRKİYE


Kürt meselesi on yıllardır Türkiye’nin gündeminde. Son otuz yıldır buna terör de dâhil oldu. Böylelikle farklı bir aşamaya geçtik. Meselenin neresinde olursanız olun kanın ve şiddetin doğurduğu optik bir yanılsama şimdi önemli ölçüde tayin edici bir faktör. Oysa problemlerin hallinde soğukkanlı bir akıl gerekiyor. Çünkü ancak böyle bir farklı akıl hattı, karşıt yerlerde duran insanların yaklaşımlarından ve duyarlılıklarından herkesin ortak olabileceği sonuçlar çıkarabilir. Terör ise karşıt safları derinleştiriyor. Terörden barışa gidilebileceğini zannedenlerin “ne bahasına” sorusuna da cevap vermesi gerekiyor. Elbette, her halükarda barış kurulabilir ancak geride ne bıraktığımız en az o barışın kendisi kadar önemli. Arkada onca kan ve gözyaşı varsa, barışın binası olmaz. Öte yandan “hakkımı istiyorum o yüzden vuruyorum” mantığının ötekiler tarafından nasıl görüleceği önemli değil mi? “Sesimi duyurmak için mecburum, ancak terör sebebiyle dikkate alınıyorum, terör güçleri olmazsa soluk almaya hakkımız olmaz” şeklindeki terörü meşrulaştırıcı muhakemeler kendi içinde kapalı devre bir illiyet bağı oluşturmuyor mu? “Terör güvenlik kaygısı doğuruyor, güvenlik kaygısı ise yeniden yüzünü teröre dönüyor.” Bu durumda terörden medet umma halini doğuran yine terörün kendisi olmuyor mu?

PKK terörü kapalı toplumdan açık topluma geçtiğimiz bir aşamada ortaya çıktı. Elbette terörü siyasal bir yöntem olarak öne çıkaranlar, kitlelere seslenirken kendilerini haklılaştıracak nedenler ileri sürdüler. Bunların kimilerinde ikna edici bir yön de görülebilir. Ancak terör tercihi mevcut politik şartlar karşısında çaresizce sürüklenilen bir tercih değil. Aksine Kürt halkından 19. yy’ın referanslarına uygun, siyasal-ulusal bir projenin faillerini çıkarmanın aracı olarak faydalanılmak isteniyor. Terör, hısımları hasım yapacak, terörün siyasal niteliği ise buna etnik temelli bir saflaşma sağlayacak. Kaybedilen tüm hayatlar, yıkılan evler, dökülen gözyaşları bu saflaşmaların hamuru olacak. İnsanları birbirine kenetleyecek daha güçlü bir “kurucu unsur” var mı? Fromm, savaşta birbirleri için hayatlarını veren insanların barış zamanında bazen birbirlerine üç kuruş borç vermekten çekindiklerini belirtiyor. Eğer kaynaşmış bir toplumu ayırmak ve etnik temelli bir saflaşma doğurmak istiyorsanız, savaşın bu yanıltıcı atmosferini kurmanız gerekiyor. Terörün yaptığı ve nihayet sahiplerinin beklentisi bu.

O zaman Kürt meselesini ve aslında her tür toplumsal meseleyi “optik yanılsamaların ötesinde akılla, vicdanla” çözmek isteyen herkesin safı belli: Terörü reddetmek, demokratik siyasetin çözüm gücüne destek vermek, bunun bir parçası olmak.

Bu tercih geçerliliğini ve gücünü sadece “insaniliği”nden değil, aynı zamanda en makul, mantıklı, gerçekçi, herkesin çıkarına daha uygun olmasından alıyor. Niçin böyle olduğunu birkaç başlık halinde ortaya koyabiliriz.

Birincisi, Kürt meselesi yüz yıllık bir döneme yayılmışken, son otuz yıl içinde kaydedilen gelişmede kayıtlı. Bu gelişmede terörün pozitif bir katkısı olabilir mi, diye düşünenlere, aynı tarihî dönemde Türkiye’nin yaşadığı demokratik dönüşüme odaklanmalarını önermek gerekiyor. Bir toplumsal meselenin siyasetin konusu haline gelmesi ve güçler ilişkisinde kendine yer bulması demokrasiye ve özgürlüklere bağlı. Türkiye son otuz yılda her iki alanda önemli gelişmeler gösterdi. Kendi doğal seyri içinde Kürt meselesi, siyasetin çözüm aradığı aslî bir konu haline geldi. Terörün buradaki etkisi ise, pozitif olmak bir yana doğurduğu gerilim, öfke kadar, müzakerelere yönelik dili militarize ederek negatif yönde oldu. Elbette böyle düşünmek aynı zamanda “çözüm”den ne anladığımızla ilgili. Eğer demokratik, özgür, toplumla siyasetin örtüştüğü bir yapının içinde insanî ve vicdanî bir müzakerenin çözümünden bahsediyorsak bu böyle. Aksine saflaşmalar olsun, nihai noktada taraflar ayrılsın deniliyorsa, terörün pozitif etkisi bu denklemin içinde. Sonuç dediğimiz husus, bizim yöntemlerimizin, tercihlerimizin ve dilimizin bir neticesi. Hem sürekli terörü örten, onu mazur görmekten meşruluğa taşıyan, ona hak veren, başkalarını da benzeri hak vermeye çağıran bir dille konuşmak hem de barış istemek ve birlikte yaşama iradesi iddiasında bulunmak telifi gayr-i kabil bir siyaset. Bu tutum, A’dan B noktasına giden otoyola çıkıp gitgide hızlanırken bir yandan da “asıl niyetin C’ye gitmek” olduğunu söylemek gibi. Otomobilin içinde hangi şarkıyı söylerseniz söyleyin, diliniz ne olursa olsun, o otoyol sizi B’ye götürür.

İkincisi, Türkiye son yıllarda, tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar toplumsal meselelere nüfuz edecek bir ortak demokratik akla sahip hale geldi. Doğrudan meselelerin içinde yaşayan, sebeplerini çıplak gözle gören, varlığını güçler ilişkisindeki entrikacı ilişkilere değil mesele çözme gücüne borçlu siyasal elitler güç kazandı. Demokratik çözümün failleri öne çıktı. Kürt meselesi sadece bir güvenlik değil aynı zamanda sosyal, ekonomik, siyasal bir mesele, tezi öteden beri söyleniyor. Ancak bunu bir söylem olmaktan çıkartıp fiiliyata taşıyacak kudretli bir siyasal katman teşekkül etti. Bu durumun sunduğu imkânlar iyi takdir edilmeli. Genel olarak Türkiye siyaseti daha demokratik, nüfuz edici bir çizgiye ilerlerken Kürt meselesini telaffuz eden kimi çevrelerin daha militer bir yöne savrulması aradaki mesafeyi derinleştirmekle kalmaz, iletişimi de zorlaştırır. Bu durumda aradaki mesafede olup biten ise sadece kaybedilen hayatlardan ibaret kalır.

Üçüncüsü, bir toplumun en temel, herkesle ilişkili, geleceği tayin edici meselesinin çözümünde, öncü rolünü oynayacak bir siyasal çevre gerekiyor. Bu siyasal çevre gücünü hem halktan almalı hem konuya ilişkin evrensel tecrübelerden haberdar olmalı, hem de daha önemlisi, o ülkede her kesimi temsil edecek bir yaygınlıkta hayat bulmalı. Kendi başına, mesele çözücü “parlak fikirlere” sahip olmak yeterli değil, bunların bir ülkenin tamamını kapsayan bir yapı üzerinde, karşılıklı ilişkilerle teşekkül etmiş bir akla dayanması gerekiyor.

Türkiye Kürt meselesini mutlaka evrensel insanî standartlarda ve vicdanî değerler istikametinde çözecek. Bunu engelleyen, siyasal ortamı tahrip eden, hasımlığa yönelik bir atmosferin peşinde olan terörün bastırılması ayrıca bu açıdan önemli. Ancak bu bastırma, hukuka uygun, kurallı, öncelikle herkesin yaşama hakkına yönelik ahlakî ve etkin bir yaklaşımla olmalı.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsani temelde çözüm
« Posted on: 24 Nisan 2024, 03:56:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsani temelde çözüm rüya tabiri,İnsani temelde çözüm mekke canlı, İnsani temelde çözüm kabe canlı yayın, İnsani temelde çözüm Üç boyutlu kuran oku İnsani temelde çözüm kuran ı kerim, İnsani temelde çözüm peygamber kıssaları,İnsani temelde çözüm ilitam ders soruları, İnsani temelde çözümönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes