> Forum > ๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tıp Dünyası > Yüz naklinin bilinmeyen yüzü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yüz naklinin bilinmeyen yüzü  (Okunma Sayısı 501 defa)
29 Ocak 2012, 17:38:30
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Ocak 2012, 17:38:30 »



Yüz naklinin bilinmeyen yüzü

Uğur Acar, ameliyattan önce yüz nakline karar vermesinin sebebini “Küçük çocukların benden korkması, yüzümün bu halinden dolayı iş görüşmelerinde reddedildiğimi bilmem” diye anlatıyordu. Aslında Acar’ın tek istediği normal bir hayattan başka bir şey değildi. Henüz 40 günlükken evde yaşanan bir kaza yüzünden tam 19 yıldır bunu bekliyordu. Uğur Acar’ın hikâyesi, bir başka hikâyenin sonlanmasıyla başlayacaktı. Ahmet Kaya 37 yaşında intihar etti. Beyin ölümü gerçekleşen Ahmet Kaya’nın dokuları Uğur Acar’a uydu ve tüm dünyanın konuştuğu yüz nakli operasyonu Antalya’da gerçekleştirildi. Hayata yeni bir yüzle devam etmek Uğur Acar için hayati önem taşıyan bir karar, çünkü normal bir hayat arzusu Acar’a ıssız bir hayatı da beraberinde getirebilir. Nitekim; Uğur Acar’ı bekleyen bir mücadele var. Acar, kendisine nakledilen yüzü korumak ve doku uyumunun bozulmaması için kendi bağışıklık sistemini ilaçlarla dizginlemek, zayıflayan direncini de her türlü hastalık riskinden sakınmak zorunda!

YÜZ NAKLİ YAPILAN 20’NCİ İNSAN
1998 yılında Fransa’da bir vericiden alınarak nakledilen ilk uzuv bir eldi, aynı ekip 2005 yılında 38 yaşındaki Isabelle Dinoire adlı kadına ilk yüz naklini gerçekleştirdi. Dinoire’ın çene, ağız ve burun bölgesine, beyin ölümü gerçekleşen bir donörden alınan parçalar nakledildi. Acar’ın operasyonu, dünyadaki bölgesel veya tam boyutlu yüz nakli ameliyatlarının 20’ncisi olarak tıp literatürüne geçti. Prof. Ömer Özkan’ın önderliğindeki 25 kişilik ekip aynı anda çift kol, bacak ve tam yüz nakli yaparak bir ilki gerçekleştirirken, tam yüz nakli operasyonu “Mucize” diye nitelendi. Özkan’ın deyimiyle tıp tavan yaparken, ameliyatın ardından bazı etik tartışmalar da başladı.

MUCİZENİN FORMÜLÜ
Bir nakil adayının operasyon için kabul edilmesinin fiziksel olduğu kadar psikolojik şartları da var, çünkü hastanın böyle bir değişimi kabullenecek psikolojik dayanıklığa da sahip olması gerekiyor. Her alıcı ameliyattan önce ve sonra psikolojik desteğe yönlendiriliyor. Uzmanlar; Uğur Acar’ın yüzünü 40’ıncı günde benimseyeceğini, yeni yüzünü kişiliğinin bir parçası olarak hissetmesinin zor bir süreç olduğunu vurguluyor. Zira hastaların yüz nakli ameliyatlarından sonra saldırgan eğilimler göstermeleri de ihtimaller dahilinde. Başarılı bir yüz nakli için; nakledilecek dokuların halen aktif kan dolaşımıyla besleniyor olması; nakil işleminden önce donörün beyin ölümünün gerçekleşmiş ve yaşam destek ünitesine bağlı olması şart. Doktorlar donörle alıcının benzer yaş ve ten renginde olmasına dikkat ediyor. Ancak donörle verici arasında bir nakil işlemi gerçekleşecekse olmazsa olmaz tek bir şey var: Doku uyumu. Dokuların uyuşup uyuşmadığı HLA tiplendirmesi adlı testle tespit ediliyor. Bu yöntemle doku yüzeylerinde bulunan ve bağışıklık sistemini harekete geçiren antijen proteinleri; alıcı ve vericiden alınarak eşleştiriliyor. Tek yumurta ikizleri haricindeki herkesin antijen modellemesi farklı olduğu için donörle alıcı arasındaki antijen eşleşmesi ne kadar fazlaysa, nakledilen dokunun yeni bedenle uyuşması da o kadar mümkün görünüyor. “Yüz nakli mucizesi” aslında Uğur Acar ve Ahmet Kaya arasında olduğu gibi talihli bir eşleşmenin sonucunda ortaya çıkıyor.

BİR YÜZ NAKLİ AMELİYATI
Alıcının yüzündeki hasarlı bölgelere göre donörden yüz derisiyle birlikte yağ, kas, kıkırdak, sinir ve damarlar alınıp, buz dolu bir kapta muhafaza edilerek alıcının bulunduğu yere taşınıyor. Nakil işleminden önce alıcının yüzündeki tahrip olmuş deri ve kaslar alınarak yeni dokulara yer açılıyor. Doktorlar nakil sırasında mikroskobik boyuttaki ip ve iğnelerle damarları birbirine bağlayıp nakledilen yüzü canlı tutmak için oksijen zengini kan desteğiyle dolaşımı sağlıyor; hastanın yeni yüzünü hissetmesi ve kontrol etmesi için sinir ve kaslar arasındaki bağlantıları kuruyorlar. Nihayet yüz, kafatasına yerleştirilip son şekli verilerek yerine dikiliyor ve bir başkasının yüzü, alıcının kemik yapısına uyum sağlayarak şekilleniyor. Hikâyenin sonunda alıcı, donörle ortak bir simaya sahip oluyor.

YENİ HAYATIN RİSKLERİ
Ancak bu ameliyatın ciddi riskler taşıdığı da bir gerçek. Nitekim; ameliyat sonrasında kanama ve enfeksiyon riski bulunduğu gibi bağlanmış damarların herhangi birindeki kan pıhtılaşması da yeni yüzün beslenmesini engelleyerek doku ölümüne sebep olabiliyor. En büyük risk ise yeni dokuları alıcının kabul etmemesi! Bu yüzden hastaya bağışıklığı dizginleyen ilaçlar yükleniyor. Lakin bu ilaçlar da direnci kırdığı için hastalarda diyabet, böbrek hastalıkları, enfeksiyon ve kanser tehlikesi beliriyor. Ancak bu ilaçları kullanmayan ve doktorların tavsiyelerine uymayan hastalar ise yeni organlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Isabelle Dinoire, damar tıkanıklığı riskine karşın sigara içmekten vazgeçmediği için bu riski kabullenmiş görünüyor. Operasyondan sonraki süreçte bir aksilik yaşanırsa doktorlara 3 seçenek kalıyor: Yeni bir nakil ameliyatı; yapay bir yüz yaratmak; sorun yaşanan bölgelere hastanın kendi derisinden yama yapmak.

POLEMİKLER BİZE DOKUNUR MU?
2005’te gerçekleştirilen ilk yüz nakli ameliyatından sonra Fransa’da bazı etik polemikler ortaya çıktı. Hastaların ameliyattan sonra kullandıkları bağışıklık baskılayıcı ilaçlar yüzünden hayati tehlikelerle yüzleşecekleri belirtilirken, “Normalleşmek yaşamaktan daha mı değerli?” diye soruluyordu. Bu polemiği besleyen konulardan biri de, hastaların ameliyattan sonra ağır bir tedaviye maruz kalması ve bunun da psikolojik yan etkileri olduğu yönündeydi. Başka bir tartışma konusu da, vericinin kimliğinin gizli tutulması üzerineydi. Zira vericiden nakledilen yüzün eskisi gibi kalmayacağının altı çizilse de vericinin ailesi ile yeni yüzüyle topluma karışan alıcı arasında duygusal bir bağ kurulabilir. Babasının yüzü Uğur Acar’a nakledilen, Ahmet Kaya’nın kızı Leyla Kahveci; “Başka bir insanın yüzünde babamın yüzünü düşündüm. Ellerini öpebileceğimi düşündüm. Mutluluk biraz olsun üzüntüyü örtüyor” diyerek bu acı kararla nasıl barıştığını, nasıl bir duygusal bağ kurduğunu anlatıyor. 2011’de ABD’de üç büyük çaplı yüz nakli gerçekleştirildi. Tartışılan konulara yaşam destek ünitesine bağlı donörün ailesinin o kişinin ölümüne razı olmaya zorlanıp zorlanmadığı eklenirken, Amerikanvari bir soru da havada asılı kaldı: Peki ya çok zengin kimseler daha güzel görünmek için yüzlerini değiştirmeye kalkarsa?

İLK YÜZ NAKLİ

Kendi köpeği tarafından ısırılan Isabelle Dinoire’a 2005 yılında dünyanın ilk yüz nakli ameliyatı yapıldı. Operasyondan birkaç ay sonra solda, bir yıl sonra sağdaki gibiydi.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yüz naklinin bilinmeyen yüzü
« Posted on: 29 Mart 2024, 11:36:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yüz naklinin bilinmeyen yüzü rüya tabiri,Yüz naklinin bilinmeyen yüzü mekke canlı, Yüz naklinin bilinmeyen yüzü kabe canlı yayın, Yüz naklinin bilinmeyen yüzü Üç boyutlu kuran oku Yüz naklinin bilinmeyen yüzü kuran ı kerim, Yüz naklinin bilinmeyen yüzü peygamber kıssaları,Yüz naklinin bilinmeyen yüzü ilitam ders soruları, Yüz naklinin bilinmeyen yüzüönlisans arapça,
Logged
29 Ocak 2012, 18:57:18
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 29 Ocak 2012, 18:57:18 »



  Bu kadar değerli bir varlığın kıymetini bilmiyoruz..Rabbimize ne kadar hamd etsek azdır..Doğuştan sahip olduğumuz bunca şeyin hakkını ödeyebiliyor muyuz?İyi düşünmek lazım..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes