๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ => Tıp Dünyası => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 20 Haziran 2010, 22:21:12



Konu Başlığı: Sağlık ve hasta ziyareti
Gönderen: Sefil üzerinde 20 Haziran 2010, 22:21:12
Allah Resulü (sav) insanoğlunun sağlığının kıymetini genel olarak bilmediğini ifade ederdi: "İki nimet vardır ki, insanların çoğu onlar hususunda aldanmışlardır: Sıhhat ve boş vakit." (Buhari, Tirmizi, K.S.-5983)

 Müslüman'ın; başına gelen ve sabrettiği sıkıntı, ağrı, üzücü durumlar, yorgunluk ve hastalıklardan dolayı, ağacın yapraklarının dökülmesi gibi günahlarından bağışlandığını, mükâfat ve hayra erdiğini müjdelerdi. [Buhari, Müslim-2302, K.S.-4692, Müslim-K.S. 2/208] Çektiği acı ve sıkıntılar, ahirette de büyük sevinç ve mutluluklara sebep olur. Acı çekmeden ölenler bu mükâfatı görünce, 'keşke biz de acı çekseydik' diye hayıflanırlar. [Tirmizi-2308]

Bu sebeple o, hastalığa kahretmemeli, sövmemeli, (Müslim-2303) lanet etmemelidir.

Buna rağmen Allah Resulü (sav), bir kimsenin ahiretteki azaba kefaret olsun diye bu dünyada sıkıntı ve meşakkat istemesini yasaklamıştı. Kuş yavrusu gibi cılız kalmış bir hastayı ziyarete giren Resûlullah (sav), adamın bu şekilde dua ettiğini öğrenir. Bunun üzerine şöyle buyurur: "Subhanallah! Senin buna gücün yetmez. Şöyle dua etsene! Allah'ım, bize bu dünyada da ahirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru!" adam bu duayı yaptı ve iyileşti. (Müslim, Tirmizi-9462)

Efendimiz (sav); Allah'ın kulları içinde en çok bela, musibet ve sıkıntılara maruz kalanların, peygamberler sonra da dini derecesine göre diğer insanlar olduğunu bildirmiştir. (Tirmizi-2311)

Tedavisi imkânsız, bulaşıcı ve benzeri hastalıklar sonucu yaşanan ölümler, mü'min (ümmeti Muhammed) için şehidlik ve rahmet, kâfirler için bir azaptır." (Müsned, Taberani-2337, Buhari, K.S.-4038)Hastalık ve tedavi

Resûlullah (sav), hasta olan kimselerin tedavi olmalarını emrederdi. Hastalığı veren Allah, onun şifasını da vermiştir. Bu yüzden tedavi yollarına başvurmak gerekir. "Allah hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç var etmiştir." (Ebu Davud, K.S.-3978) Tedavisi olmayan hastalığın ihtiyarlık olduğunu söylemiştir. (Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Mâce, K.S.-3979)

Haram olan şeyle, zehir ve benzeri şeylerle tedavi olmazdı. "Tedavi olun, ancak haram olan bir şeyle tedavi olmayın." (Ebu Davud-7477, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, K.S.-4009, 4010) Resûlullah (sav), bir defasında rahatsızlık geçiren Übey bin Ka'b'a doktor göndermiştir. (Müslim, Ebu Davud-7508)

Allah Resulü (sav) hastalandığında, burnuna ilaç damlatmıştır. (Ebu Davud-7482)

Boynunun iki tarafındaki damardan, (Tirmizi-7491, Ebu Davud, İbn-i Mâce, K.S.-4013) başının tepesinden, omuzlarının arasından kan aldırıp hacamat yaptırırdı. (Ebu Davud-7487) Yine bir defasında kaba etinden de kan aldırmış ve ücretini de ödemiştir. (Ebu Davud-7489, Buhari, Müslim, Tirmizi, İbn-i Mâce, 4003 v.d. 4015) Hacamat yapmayı da tavsiye ederdi. (Tirmizi, K.S.-4016)

Bir avuç çörek otunu su ve bal ile karıştırıp içerdi. (Taberani-7523) Gözlerine sürme çekerdi. Bunun göze yarar sağlayacağını buyururdu. (Rezin-7535) Allah Resulü (sav) göz değmesinin (nazar) hak olduğunu belirtirdi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, K.S.-4041 v.d.)

Resûlullah (sav), tedavisi mümkün olmayan, insana sıkıntı verecek, görünümünü bozacak hastalıklardan Allah'a sığınır, bu manada dua ederdi. (Ebu Davud, Nesei, K.S.-1875)

Tedavide dua

Efendimiz (sav), tedavinin yanı sıra dua yoluyla da şifa arayışını uygulamıştır. Bir defasında, hastalanan Cabir bin Abdullah'a dua okuyup yüzüne üflemiş, o da hemen şifa bulmuştur. (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Tirmizi, İbn-i Mâce- 6873)

İçinde şirk bulunmayan sözlerle, dua yapmaya, efsunlamaya izin vermiş diğer uygulamaları yasaklamıştı. "İçinde şirk bulunmayan efsunlamada herhangi bir sakınca yoktur." (Müslim, Ebu Davud-7564, Müslim-7565) Efsunla (hastaya dua sözleri okuma) alakalı farklı rivayetler vardır. Anlaşılan o ki, tevhidi zedelemeyen, Allah'tan başka beklenti içine girmeyen, iyi niyetli böylesi şifa arayışlarına Peygamber Efendimiz izin vermiştir.

Allah Resulü (sav) bazı ağrı ve sızılarda şu duayı okumayı tavsiye ederdi: "Bismillahi'l-Kebîr. Euzü billahi'l-Azîm. Min külli 'ırkin ne'âr ve min şerri harri'n-nâr: Yüce Allah'ın adıyla. Kanla kabaran her bir damardan ve ateşin hararetinin şerrinden yüce olan Allah'a sığınırım." (Tirmizi-7570)

Bazen, hastanın ağrıyan yerine sağ elini sürer, dua ederdi. (Buhari, Müslim-7572) Bazen, kadehe biraz toprak koyar sonra su doldurur, karıştırır, dua eder ve suyu hastanın üzerine serperdi. (Ebu Davud-7574)

Bazen, "Euzu billahi minel cân min ayni'l insan: Allah'ım, sana cinlerden ve insan gözünden sığınırım." Der, Felak ve Nas surelerini okurdu. (Tirmizi-7575) Akrep (veya yılan) sokmasına karşı şifa niyetiyle Fatiha suresini okumalarını onaylamıştı. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi-7579)

Psikolojik hastaya duası...

Kendisini akrep sokması üzerine tuzlu su getirtip ovmuş, sonra da Kafirun, Felak ve Nas surelerini okumuştu. (Taberânî-7581) Yine bir defasında psikolojik sorun yaşayan biri getirilmiş, Resûlullah (sav) da ona, Fatiha suresini, Bakara, Ali İmran, Araf, Müminun, Cin, Saffat, Haşr suresinden bazı ayetler ile İhlâs, Felak ve Nas surelerini okumuş ve hasta tamamen iyileşmiştir. (İbn-i Mâce-7582)

Bir defasında teberrük (şifa) olsun diye, bir tas suyun içinde elini ve yüzünü yıkadı, tükürüğünden bir parça kattı ve yanındakilere verdi. Onlar da kullandılar. (Buhari, Müslim-8584)

Hararete karşı soğuk su ile serinletilmeyi tavsiye ederdi. (Buhari, Müslim, Tirmizi, K.S.-3996)

Tüm bunlar hastalık karşısında tıbbî tedavi ile birlikte manevi tedavinin önemini ve gereğini ortaya koymaktadır. Resûlullah (sav) rahatsız olduğu zaman, Hz. Aişe'ye, Felak, Nas ve İhlâs surelerini okuyarak üflemesini ve vücudunu sıvazlamasını isterdi. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Muvatta, K.S.-1821)

Hastaya dua ederdi. Resûlullah (sav) şu duayı yedi defa söylemeyi tavsiye etmiştir: "Es'elullâhe'l Azîm, Rabbe'l arş'il azîmi en yeşfîk: Büyük Arş'ın sahibi olan Allah'tan sana şifa vermesini dilerim." (Ebu Davut, Tirmizi-2373, K.S.-3406) "Allah'ım! Bu kuluna şifa ver." (Ebu Davut-2374)