> Forum > ๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tıp Dünyası > Horlama Çözümsüz Değil
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Horlama Çözümsüz Değil  (Okunma Sayısı 293 defa)
10 Kasım 2011, 19:39:34
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 10 Kasım 2011, 19:39:34 »



Horlama Çözümsüz Değil

Öğrenci yurdu veya asker koğuşu gibi yerlerde horlama problemi olan insanlarla kaldıysanız, muhtemelen uyuyamama problemi yaşamışsınızdır. Horlama, uyku esnasında sesli soluk alıp verme olarak tarif edilir. Horlama, nefes yollarından havanın rahatça geçememesi veya buralardaki yumuşak doku veya kasların hava ile titreşmesi neticesi ortaya çıkan seslerdir. Derin uykuya dalındığında, dil, boğaz ve damakta bulunan kaslar gevşer. Bu kas gevşemesi, boğazdaki dokuların sarkmasına sebep olur. Nefes alıp verme sırasında, bu sarkan dokular hava yolunu daraltır ve horlama sesini çıkaracak şekilde titreşir. Hava yolu ne kadar darlaşırsa, titreşim o kadar şiddetli; horlama da o nispette gürültülü olur.

İnsan nüfusunun % 45'inin zaman zaman, % 25'nin ise devamlı horladığı tahmin edilmektedir. Horlamanın başlıca sebepleri şu şekilde sıralanabilir:

1. Yaşlandıkça boğaz kasları zayıflar. Zayıflayan boğaz kasları, çevredeki dokuların sarkmasına ve titreşmesine yol açar. Yaşın ilerlemesiyle horlamanın görülme sıklığı artar. Dolayısıyla yaş, bu konuda bir faktördür. Altmış yaşındaki erkeklerin % 60'ında; kadınların ise, % 40'ında horlama görülmektedir.

2. Aşırı kilolu kişilerde boğaz dokuları daha güçsüzdür ve soluk alıp-verme esnasında titreşmeye meyillidir. Buna, artan karın içi yağ kitlesinin, aşağıdan akciğerleri sıkıştırması ve boyun dokularının kalınlaşması ile hava çıkış yolunun daralması sebep olmaktadır. İnsanlar kilo aldıklarında yağ dokuları sadece göbek etrafı, bel gibi görünen bölgelere yığılmaz. Üst solunum yollarında, boğaz ve çevresinde de biriken bu yağ dokuları, hava yollarını daraltır.

3. Alçak, kalın ve yumuşak damak, büyük bademcikler veya lenf bezleri (burnun arkası ile boğaz arasındaki süngerimsi doku) hava yolumuzu daraltabilir.

4. Normalden daha uzun bir küçük dil (uvula) hava akımı geçişini azaltabileceğinden, soluk alıp verme esnasında titreşimlerin artmasına yol açabilir.

5. Yaratılışları gereği burnumuz hava almak, ağzımız ise havayı vermek için kullanılması gereken organlardır. Çünkü alınan havanın içindeki tozların süzülmesi, ısıtılması ve nemlendirilmesi için burun çok uygun bir anatomiye sahip kılınmıştır. Ağzımız ise bu özellikte değildir. Onun için bilhassa soğuk havalarda hasta olmamak için havayı burundan alıp, ağızdan vermeye dikkat etmeliyiz. Ancak alerjilerin sebep olduğu burun tıkanıklıkları, burundaki hava akımını engelleyebilir. Bu durum bizi, daha gevşek kasların yerleştirildiği ağzımızdan soluk almaya mecbur kılar. Bu durum da horlamanın başka bir sebebi olabileceği gibi, ağızdan nefes alanlar, mikropların doğrudan akciğere geçmesiyle daha kolay solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanırlar.

6. Alkol ve sakinleştirici benzeri bazı maddeler, merkezî sinir sistemine tesir ederek, boğaz kasları da dâhil olmak üzere kasların aşırı gevşemesine yol açar.

7. Sırt üstü uyunduğunda, dil geriye doğru boğazın içine kayarak hava yolunu daraltır ve hava akımını kısmen engeller.

Horlama ne zaman ciddi bir problemin işaretçisidir
Horlama, 'Apne' rahatsızlığının bir belirtisi olabilir. Apne, uyku esnasında gürültülü horlamayla beraber ara sıra soluk almanın durması ve geceleyin sık sık uyanma şeklinde belirtiler veren bir rahatsızlıktır. Eşinizin veya ailenizden birisinin sizi uyku esnasında gözlemlemesini sağlayarak, bahsedilen hastalık belirtilerini kontrol edebilirsiniz. Soluk almada 10 saniye veya daha fazla süren ve apne nöbeti olarak adlandırılan bu kesintiler, damak, küçük dil, dil ve lenf bezlerindeki kasların uyku esnasında gevşemesi neticesi ortaya çıkar. Bu durum, normal horlama esnasındaki sürecin aynısıdır; fakat apnede hava yolu neredeyse kapanacak şekilde daralır. Neticede, kandaki oksijen miktarının azalmasına, karbondioksit miktarının artmasına sebep olunur. Bu durum gece boyunca birkaç defa tekrarladığında, düzenli uyku imkânsız hâle gelebilir. Böylece şiddetli yorgunluk ve hayat kalitesinde düşüş meydana gelebilir. Önemli bozuklukların ortaya çıktığı hastalarda bir saatte her biri yaklaşık 20–30 sn. süren 15 kadar apne nöbeti geçirme söz konusudur. Beynin arka bölgesine yerleştirilmiş solunum merkezleri, artan karbondioksit miktarını düşürmek üzere, sisteme sinyal göndererek, insanı derhal uyandırır. Şuurumuz taalluk etmeden mükemmel şekilde çalıştırılan bu refleks, söz konusu rahatsızlıktan doğabilecek olumsuzlukların giderilmesi için hayatî bir sigortadır.

Uyku apnesi, ağız ve burun seviyesinde hava akımının kesilmesi (obstüriktif apne), hem hava akımının hem de solunum hareketlerinin kesilmesi (santral apne) veya bunların her ikisinin birlikte olması (miks apne) gibi birkaç şekilde görülebilir. Ayrıca çok yorgun olmak da, horlama ve apneyi artırır.

Apne, kişiyi yeterli oksijen seviyesinden mahrum bırakıp kalbin normalden daha zor çalışmasına sebep olabileceğinden, yetişkinlerde kalb yetmezliği gibi ciddi sağlık problemleri riskini de artırır.

Apne teşhisi nasıl konulur?
Apne riski taşıyanlar genellikle aşırı kilolu ve kısa boyunludur; bu kişilerin altçenesi biraz geridedir. Apne teşhisini koymak için, başta burun olmak üzere bütün solunum yollarındaki tıkanıklar çok iyi değerlendirilmelidir. Geceleyin uyku bölünmesi, huzursuz uyuma, gündüzleri aşırı uykulu olma, uyurken gürültülü horlama, soluk almada uzun duraklamalar, sabahları yorgun bir şekilde veya baş ağrıları ile uyanma, apne rahatsızlığının olduğunu destekleyen işaretlerdir. Lâboratuvarda kandaki oksijen miktarı, nabız hızı, göz hareketleri, çene sesi, ağız boyunca olan hava akımı, göğüs kafesinin hareketi ve kalb ritimleri belirlenerek teşhis kesinleştirilir.

Horlama ve apne tedavisi
Bazı horlamaların sebebi, hayat tarzına bağlı alışkanlıklar olduğundan, bunlar bırakılabilir, değiştirilebilir veya en aza indirilebilirse horlama durdurulabilir. Fazla kilolarından kurtulan hastaların % 80'inde horlamanın önemli derecede azaldığı veya tamamen ortadan kalktığı görülmüştür. Zayıflamayla boğaz dokusundaki yağlar da azalacağından kişinin genel sağlık durumunda da iyileşmeler görülecektir. Ayrıca düzenli egzersizler, kas gücünün gelişmesine katkıda bulunarak horlamanın azalmasına vesile olabilir.

Bazı hastalarda horlama ve solunum durması, sadece sırtüstü yatarken ortaya çıkmaktadır. Şişmanlık olmadığı hâlde horlama varsa, buna karşı bir tedbir olarak, sırt üstü yatmak yerine yan taraf üzerine yatılmalıdır. En uygun uyuma pozisyonu, sağ taraf üzerine yatmadır, ayrıca bu yatış şekli sünnettir (bkz: Sızıntı, Nisan 2006). Yüksekçe bir yastıkta uyumak da horlamanın azalmasına vesile olabilir. Ayrıca yatmadan önceki üç saat içerisinde sakinleştirici ilâçları ve uyku haplarını almamak ve ağır yemek yememek gerekir.

Bu tedbirlerle horlama giderilemediği takdirde bir kulak-burun-boğaz doktoruna müracaat edilerek ilâç veya cerrahî tedavilere geçilebilir. Burunda tıkanıklığa yol açan alerjiler varsa soluk almayı kolaylaştıran ilâçlar tavsiye edilir. Eğer burundaki tıkanıklık birkaç gün içerisinde düzelmezse, farklı tedavi şekilleri düşünülmeli, ilâçlar uzun süre kullanılmamalıdır. Apneye ilâç tedavileri netice vermemişse, uyku esnasında oksijen maskesi takılması gerekebilir. En son çare olarak cerrahî müdahale ile tıkanıklığa sebep olan burun problemleri, damak veya küçük dildeki sarkmalar ile çene yapısındaki şekil bozuklukları ameliyatla düzeltilebilir.

Çevremizdeki hassas insanların veya aile içinde, eşler de dâhil olmak üzere, insanların horlamadan rahatsız olmamaları için gerekli ne varsa yapmak, onların hukukuna saygı açısından önemlidir. Diğer yandan da horlama problemi olan insanlarla yaşamak durumunda olan insanlar, bu duruma kısa süreli de olsa hoşgörü ile yaklaşmalı ve horlayan insanları küçük düşürücü bir tavır sergilememeli, gerekli tedbir ve tedaviler konusunda onlara yol göstermelidir. Bilhassa eşler arasında bu problem büyümeden tedavi yolları aranmalıdır.

sızıntı

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Horlama Çözümsüz Değil
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:59:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Horlama Çözümsüz Değil rüya tabiri,Horlama Çözümsüz Değil mekke canlı, Horlama Çözümsüz Değil kabe canlı yayın, Horlama Çözümsüz Değil Üç boyutlu kuran oku Horlama Çözümsüz Değil kuran ı kerim, Horlama Çözümsüz Değil peygamber kıssaları,Horlama Çözümsüz Değil ilitam ders soruları, Horlama Çözümsüz Değilönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes