๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ => Tıp Dünyası => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 20 Ekim 2010, 14:46:42



Konu Başlığı: Hayat kurtaran öksürük
Gönderen: Sefil üzerinde 20 Ekim 2010, 14:46:42
  Hayat kurtaran öksürük
   
-Öksürük mevsimine girdik. Bugünlerde neredeyse öksürmeyen kimse yok. Öksürük, esasında akciğerleri mekanik, kimyasal ve termal etkenlere karşı koruyan bir reflekstir ve bu yönüyle solunum sisteminin savunma mekanizmalarından biridir.

Amacı, yabancı maddelerin havayollarına girmesini önlemek ve bunların ve havayollarındaki salgıların dışarı atılmalarını sağlamak.

Öksürüğün ortaya çıkmasına sebep olan duyarlı bölgelere öksürük reseptörleri denir. Bunların en çok bulundukları yerler gırtlak, ana nefes borusu ve büyük bronşlardır, ama burun, sinüsler, yutak, kulak zarı, dış kulak yolu, kalp zarı ve hatta midede de vardır. Tüm sağlıklı insanlar, havayollarını tahriş edecek kirli, dumanlı veya soğuk hava solunduklarında ya da solunum yollarına yabancı bir madde kaçtığı zaman hemen öksürmeye başlarlar.

Meselâ, çok dumanlı bir ortamda öksürmeye başlarız. Bir şey yer veya içerken, solunum yollarımıza kaçan küçücük bir tanecik veya bir su damlacığı da öksürtür. Bunlar yararlı öksürüklerdir; bu sayede o havası kirli veya soğuk ortamdan uzaklaşırız veya yabancı maddeler akciğerlerden atılır.

Zatürree, bronşit, astım gibi hastalıklarda solunum yollarında biriken salgılar öksürük sayesinde balgam şeklinde atılır. Öksürük bu durumlarda çok faydalıdır; astımı ve bronşit olanların öksürüklerinin ilaçlarla kesilmesi doğru değildir. Öksürük, çok nadir rastlanan bir durum olsa da, bozulan kalp ritminin tekrar eski düzenine dönmesini sağlayarak, hayat kurtarıcı bir özellik bile taşıyabilir.

Öksürük nasıl oluşur?

Beynimizde, solunum merkezi yakınlarında bir öksürük merkezi vardır. Öksürük reseptörlerinden sinirler aracılığıyla gelen uyarılar sayesinde bu merkez aktive olur ve gene sinirler aracılığıyla öksürüğü oluşturacak yapılara gerekli uyarılar gönderilir.

Öksürüğün üç dönemi vardır. Birinci dönemde derin bir nefes alınır. İkinci dönemde gırtlak kapanır ve bu kapalı gırtlağa karşı solunum kasları kasılır. 200 milisaniye süren bu dönemde akciğer içindeki basınçlar hızla artar. Üçüncü dönem ise gırtlak birden açılarak akciğerler ve dış atmosfer arasındaki büyük basınç farkı nedeniyle sıkışmış olan hava şiddetle dışarı atılır. Bu hızlı akımlar sayesinde solunum yollarında biriken salgılar, yabancı maddeler dışarı atılmış olur. Bu sırada havayollarındaki salgıların, bronş duvarlarının ve komşu dokuların titreşimi ile malum 'öksürük sesi' duyulur.

Öksürük her zaman bir savunma refleksi değildir, patolojik bir refleks olarak da karşımıza çıkabilir. Hastalık belirtisi olabilir. Organizmaya ağır fonksiyonel ve yapısal zararlar verebilir. Solunum yoluyla bulaşan enfeksiyonların yayılmasını kolaylaştırır. Şiddetli öksürük yorgun ve bitkin düşürebilir.

Sonbaharın öksürten hastalıkları


Nezle:
Çok çeşitli virüslerin sebep olduğu bir üst solunum yolları enfeksiyonudur. Soğuk algınlığı ismiyle de bilinir. Hastalık burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı ile başlar. Ateş çoğu zaman normal veya hafif olarak yükselmiş bulunur. Halsizlik, iştahsızlık olabilir. Çok bulaşıcı bir hastalık olan soğuk algınlığı birkaç gün içinde geçer.

Sinüzit:
Burun etrafındaki sinüs adı verilen boşlukların iltihaplanmasıdır. Baş ağrısı, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, ağız kokusu yapar. Burundan ve genizden koyu, yapışkan sarı veya yeşilimsi renkte salgılar vardır. Ateş de olabilir.

Farenjit:
Yutak iltihabıdır. Boğaz kızarmıştır, yanma ve ağrı vardır. Yutkunmak güçleşmiştir. Ateş, halsizlik ve boyundaki lenf bezlerinde şişme olur.

Tonsillit: Bademcik iltihabıdır. Bademcikler büyük ve şişmiş olarak görülür. Bazen içinden iltihap sızdığı da saptanabilir. Çok yüksek ateşe sebep olabilir.

Larenjit:
Gırtlağın ve ses tellerinin iltihabıdır. En önemli belirtisi ses kısıklığı ve sesin çatallı veya boğuk olmasıdır. Bazı hastalarda ses hiç çıkmayabilir. Hastalar boğazın derinliklerinde yanma ve kuruma hisseder. Çocuklarda solunum güçlüğü ve nefes darlığına da yol açabilir.

Otit:
Ortakulak iltihabıdır. Alerjik bünyeli çocuklarda sık rastlanır. Kulak ağrısı, kulak yolunda akıntı ile beraber kuru öksürük de vardır.

Trakeit: Ana nefes borusunun iltihabıdır. Tipik belirtileri şiddetli kuru öksürük ve öksürükle birlikte göğüs kemiği arkasında yırtılırcasına bir ağrı olmasıdır.

Bronşit:
Bronşların iltihaplanmasıdır. Hastalığın etkeni virüs ismi verilen mikroplardır. Belirtiler çoğu zaman soğuk algınlığını takiben ortaya çıkar. İlk günler kuru olan öksürük daha sonra balgam çıkarma ile birlikte olur. Bazı hastalarda hırıltılı solunum, nefes darlığı ve sırt ağrıları da görülebilir.

Astım:
Her yaşta görülebilen bir hastalık olmakla beraber çocuklarda daha sık rastlanır. Krizler halinde gelen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı ile karakterizedir. Belirtiler gece ve sabaha karşı şiddetlenir. Astım krizlerinin başlıca sebepleri alerjenler ve nezle gibi virüs enfeksiyonlarıdır.

Zatürree: Akciğer dokusunun iltihabıdır. Üşüme, titreme, yüksek ateş ve öksürük ile başlar. İlerleyen günlerde koyu ve yapışkan balgam, nefes darlığı, göğüs ağrısı ortaya çıkar. Erken tanınması ve ciddi olarak antibiyotik tedavisi yapılması gereken bir hastalıktır.

İstanbul'un bronşiti de ünlü


İstanbul bronşitinin esas belirtisi kuru öksürüktür. Bu, özellikle geceleri artan, küçük çocuklarda öğürtü ve kusmaya, hanımlarda ise idrar kaçırmaya sebep olabilen kuru bir öksürüktür. Öksürük, nöbetler şeklinde ortaya çıkar ve genellikle geceleri daha fazladır. Birçok hasta gece ya da sabaha karşı öksürükle uykusundan uyanır. Gülme, hatta konuşma öksürük krizlerinin başlamasına sebep olabilir. Telefonla konuşurken ortaya çıkan öksürük nöbetleri İstanbul bronşitinin tipik bir özelliğidir. Şiddetli öksürük çocuklarda karın, erişkinlerde ise sırt ve göğüs ağrılarına yol açabilir. Küçük çocuklardaki İstanbul bronşitinin ilginç bulgularından biri de geceleri, saç dipleri ve boynun terlemesidir. Hastaların çoğunda bu şiddetli öksürüğe karşılık hiç balgam yoktur, ama bazılarında, az miktarda zor çıkan, yapışkan balgam olabilir. Bu hastalar, küçücük balgamı çıkarmakla çok rahatladıklarını söylerler.

ZAMAN