๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ => Tıp Dünyası => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 17 Kasım 2009, 11:59:12



Konu Başlığı: Erkeklerde sinsi hastalik Prostat
Gönderen: Ekvan üzerinde 17 Kasım 2009, 11:59:12


Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Gürkan Özkan, "Prostat kanserinin belirtileri nadiren görülmektedir. Prostat kanserinde belirtiler gözle görülür düzeye geldiğinde tedavi için geç kalınmış olabilir" dedi.

       
 
Gece idrara çıkma, idrarı zor yapma, yanarak yapma, idrar torbasının tam boşalmama hissinin yanı sıra meninin boşalması esnasında ağrı veya meninin kanlı gelmesinin hastalığın öncü işaretlerden olduğunu açıklayan Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Gürkan Özkan, "Prostat kanseri için 50 yaşını geçen her erkeğin mutlaka PSA testi yaptırması gerekmektedir. Şikayetlerin oluşmasının beklememesi gerekmektedir. PSA testi ultrasonla kombine edildiğinde bir taşla iki kuş vurulmuş olur.

Çünkü hem iyi huylu prostat kontrol edilmiş oluyor hem de prostat kanser parametresi olan PSA kontrol etilmiş olur. PSA'da bir anormallik olması sonucunda doktorun parmak muayenesi yapmasında fayda vardır. Bunun dışında yaptırılacak başka hiçbir test yoktur. Çok basit check-uplarla prostat belirtileri ortaya çıkabilmektedir. Normal şartlarda 50 yaş gurubunda bütün erkeklerin prostat bezi büyür.

Ama bu büyüme her erkekte benzer semptomlara yol açmaz. Tıbbi açıdan önemli olan idrar yapmadaki zorluklar, geceleri idrara çıkma sıklığında değişme, idrar debisinde azalma, ileriye doğru idrar yapmada zorluklar veya idrarını bitirdikten sonra mesanesini tam boşaltmama hissi gibi şikayetler başlayınca mutlaka kişilerin hekime müracaat etmeleri gerekmektedir. İki önemli prostat rahatsızlığı vardır ki, bunların riski yaşla beraber artar. Bir tanesi iyi huylu prostat büyümesi, diğeri ise kötü huylu prostat kanseridir. Kötü hastalık genel olarak şikayet vermez, amaç zaten şikayet vermeden hastalığı yakalamaktır.

Böylece erken tanıyla doğru tedaviler yapılabilsin. Ama iyi huylu büyümede bir yandan kontrol edilmelidir. Çünkü bu birbirinin içine geçen iki hastalıktır. 50 yaş üzerisindeki kişilerden istediğimiz genel check-up içersinde hem iyi huylu prostatlarını kontrol ettirmeleri hem de kanser açısından PSA değerlerini kontrol ettirmeleridir. Özellikle halkımızda erkeklerde olan korku parmakla rektal muayene korkusudur. Bugün için ancak ihtiyaca binaen yapılan bir bulgudur.
 
Dolayısıyla erkekler çok daha rahat, çok daha korkusuzca doktora gelebilirler. Ancak bir risk durumunda elle muayene yapılmaktadır. Bundan çok daha gelişmiş testlerle kontrol edip erken tanıya varmak mümkündür" diye konuştu.

Prostat kanserinde en önemli parametrenin PSA testi olduğunu, PSA testinin kansere özgün bir test olmadığını, tüm erkeklerde bulunan bir değer olduğunu belirten Opr. Dr. Gürkan Özkan, "Bu değer genellikle laboratuvar parametreleri olarak bakıldığında 0 ila 4 arasındaki değer normal olarak kabul edilir. Ancak yaşa göre bir skala da söz konusudur. Örneğin 40 yaşında bir insanın PSA'sı en fazla 2,5 olarak kabul edilir.

0- 4 arası değer normal yazsa bile 40 yaşına kadar 2.5, 50 yaşına kadar 3,5 değerleri kabul edilir. Örneğin PSA'sı 5 üzerinde çıkan bir erkek kanserdir denemez. 4 ile 10 arasında çıkan değerlere şüpheli aralık denmektedir. Bu şüpheli aralıkta teşhisimizi kolaylaştırmak için PSA'nın özel başka bir formuna daha bakılmaktadır. Bu form serbest PSA denilen bir formdur. Şüpheli durumlarda biyopsi gerekebilir. 70 yaşın üstündeki bir erkekte çok ciddi büyük ameliyatlar yapılması bugün tavsiye edilmiyor. Keza kişinin erkeklik gücüde tedavi planlamasında çok önemli, çünkü prostat kanseri sebeplerinde de vurguladığımız gibi erkeklik hormonuyla direk alakalıdır.

Tedavide birçok aşama vardır. Hastalık erken tanındığında kişi gençse, yaşam beklentisi 10 senenin üstündeyse, bu kişinin mutlaka ve mutlaka radikal prostat cerrahisi denilen açık ameliyat veya bazı kapalı ameliyatlarla prostatının olduğu gibi çıkartılması söz konusudur. Bunu kabul etmeyen ve evresi daha ileri olan hastalarda ise radyoterapi dediğimiz ışın tedavileri, bugün yüksek teknolojili, yüksek enerjili ultrason dalgaları kullanarak kanser tedavileri yapılabiliyor.

Etraf dokulara atlamış olan prostat kanserinde en ileri evre dediğimiz D evresindeyse mutlaka hormon tedavisi uygulanması gerekmektedir. Hormon tedavisinin amacı kişinin erkeklik gücünün bitirilmesidir. Nasıl ki, bir kadının menopoza girmesi gibi erkeğinde andropoza sokulmasıdır. Bu da iki yolla yapılabilir. Birincisi ilaçla, ikincisi kişinin testislerinin cerrahi yolla çıkartılmasıyla mümkündür. Yeni teknolojili tedavilerde başarı oranları çok yüksektir. Sadece doğru endikasyonla, doğru kişiye bu tedavileri uygulamak gerekmektedir. Örneğin erken tanınmış bir prostat kanserinde alternatif tedavi olarak HIFU denilen yüksek enerjili ultrason enerjisi ve braki tedavi denilen kalçanın içinden verilen radyoaktif çekirdeklerin başarı şansı yüzde 90'lara kadar çıkmaktadır.

Ama buna mukabil etraf dokulara yayılmış bir prostat kanserine bu tedavilerin uygulanması hiçbir başarı sağlamayacaktır. Dolayısıyla doğru kişiye doğru tedaviyi yapmak en çok başarıyı getiren konudur" şeklinde konuştu.