๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ => Tıp Dünyası => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Mayıs 2011, 15:39:21



Konu Başlığı: Çocuğunuzun kilosu ve boyunu izleyin
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Mayıs 2011, 15:39:21
Çocuğunuzun kilosu ve boyunu izleyin


Çocukların sağlıklı büyüyüp gelişmeleri, bedensel ve ruhsal olarak kendilerini daha iyi hissetmeleri, hatta okul başarıları, doğru dengeli ve yeterli beslenip beslenmedikleriyle yakından ilişkilidir.

 
Çocukların sağlıklı büyüyüp gelişmeleri, bedensel ve ruhsal olarak kendilerini daha iyi hissetmeleri, hatta okul başarıları, doğru dengeli ve yeterli beslenip beslenmedikleriyle yakından ilişkilidir.

Sağlıklı büyüme ve gelişmenin önemli işaretlerinden ikisi kilo ve boy artışıdır. Bu nedenle yalnızca aşırı kilolu olma riskini değerlendirmek için değil, sağlıklı büyüme ve gelişmeyi sürdürdüklerini izlemek için de kilo ve boy takibi yapmanız gerekiyor.

En iyisi, sabah uyanınca kahvaltıdan önce ayaklar çıplakken üzerlerinde sadece iç çamaşırı bulunurken boy ve kilolarını belirlemeniz. Banyonuzda mutlaka kaliteli bir tartı aleti bulunsun. Daima aynı tartıyı kullanın. Elde ettiğiniz değerleri çocuk doktorunuzla konuşun, tartışın.

Çünkü çocuğunuzun gelişim grafiğini elde ettiğiniz ölçümleri değerlendirecek en iyi kişi bir çocuk sağlığı uzmanıdır. Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı, boy-kilo sonuçlarını sadece rakamsal değeri bakımından değil, genel sağlığı bakımından da değerlendireceği için en doğru kararı verecektir.

Bazı çocuklar diğerlerinden daha iri yapılıdır. Kasları daha fazla kemikleri daha büyüktür, kalındır. Diğerleri daha zayıf ve nahif yapılıdır. Böyle durumlarda sizin hatalı bir karar verme ihtimaliniz olabilir.

Kısacası özellikle 12 yaş altında bir çocuğun sağlıklı gelişip gelişmediği, büyüyüp büyümediği normal, zayıf ya da şişman olup olmadığı kararını kesinlikle bir çocuk sağlığı uzmanına bırakmanız gerekiyor.

İsteklerine kulak verin

Çocuk ve gençlerin bazı takıntıları vardır. Bunlara da dikkat etmenizi öneririm. Mesela çok sıcak yemekleri sevmezler, çok soğuk yemeklerden pek hoşlanmazlar. Çok sıcak yemeklerin soğumasını sağlayın, çok soğuk bir yemeği servis etmeden önce biraz ısıtın.

Ayrıca fazla ısrardan da hoşlanmazlar. Sizin çok faydalı veya lezzetli saydığınız bir yiyecek onlar için hiç de cazip olmayabilir. Böyle durumlarda aynı gruptan başka bir yiyeceği ya da aynı yiyeceğin başka bir formatını alternatif olarak yedirmeyi deneyin.

Mesela balık sevmeyen bir çocuğa ton balıklı makarna, ton balıklı sandviç, ton balıklı salata uygun alternatifler olabilir. Balık çorbasını bile düşünebilirsiniz.

Soslardan da faydalanmayı düşünün. Sosa batırılarak yenen yemekleri, hatta sebze parçacıklarını daha keyifli yediklerini göreceksiniz. Çocuklar “batırarak” yemeyi çok sever.

Ara öğün seçimlerine yardım edin

Sık sık atladığımız bir nokta da ara öğün seçimleridir. Çocuklar hangi yaşta olurlarsa olsunlar atıştırmaya bayılırlar. Aslında bu doğru ve iyi bir seçimdir. Çünkü mideleri küçüktür ve büyükleri gibi günde 2-3 kez iri öğünler yiyerek beslenmezler. Bu nedenle atıştırmalar veya ara öğünler onlar için her zaman önemlidir.

Burada dikkat etmeniz gereken temel belirleyici, atıştırma yaparken yükte (yani kaloride) hafif, pahada (yani besin içeriği bakımından) zengin, vitamini, minerali, antioksidanı bol atıştırmalar yiyip içmelerini sağlamaktır.

Doğru atıştırmalar hangileri?

Özetle, çocukları beslerken ara öğünler ana öğünler kadar dikkatli planlanmalı, ciddiye alınmalıdır. Önlerine günde 2-3 besleyici ara öğün konmalıdır. Çocukların atıştırmalık seçerken bazı küçük takıntıları olabilir.

Mesela eğlenceli, renkli, şekilli, hatta kokulu atıştırmaları daha çok severler. Dikkat edilmediğinde gofret, cips, grissini, bisküvi, browni gibi yanlış ve hatta zararlı olabilecek atıştırmalara ağırlık vermeleri bundandır.

Oysa yoğurt, dil peyniri, sürme peynir, hatta puding gibi süt ürünleri ve hatta bazen sütün kendisi kahve özleriyle ya da meyvelerle zenginleştirilmiş sütlü, yoğurtlu yiyecek içecekler, ayran da atıştırma ya da “abur cubur” niyetine yedirilebilir ki bunlar iyi ve faydalı atıştırmalıklardır.

Taze meyveler, taze sıkılmış yüzde yüz meyve suları, kurutulmuş meyveler ve pestilleri de tavsiye ederim. Ayrıca sebzeli-peynirli tostlar, sandviçler de özellikle proteinli yiyeceklerle (ton balığı, kuşbaşı veya füme hindi) zenginleştirildiğinde faydalı ara öğünler haline gelebiliyor. Rafadan yumurtayı bile ara öğünlerde bir şekilde kullanmakta fayda var.

İyi örnekler olun

Ortak günahlarımızdan biri çocuk ve gençlere iyi rehberlik etmemek ve doğru örnekler olamamaktır. Çocuklarımızla birlikte yenen yemekler ve o yemeklerde sergilenen yeme davranışlarımız çocuklarımızın beslenmesini ve yeme davranışlarını derinden etkiliyor.

Bu nedenle birlikte yemediğiniz zamanlarda bile onlarla masada olmaya gayret etmek şart. O masaların bir de “sosyal boyutu” var çünkü. Ayrıca yemek süresinde gösterilecek şefkat davranışları, ilgi ve sevgi de onları etkiliyor. Çocuklar bizi izliyor, taklit ediyor. Biz ne yapıyorsak, benzerini yapmak eğilimindeler.

Her sofrayı bir “beslenme eğitimi zamanı” gibi değerlendirmek bu nedenle çok önemli. Yavaş yemeyi alışkanlık haline getirmeyi öğretmek, onları iyi ve uzun süreli çiğnemeye teşvik etmek, sofrada kendi kendilerine servis yapmayı öğretip porsiyon büyüklüğü konusunda fikir sahibi olmalarını sağlamak, farklı yemeklerin ve yiyeceklerin sağlığa olan olumlu etkilerini çok fazla öğüt verici bir havaya girmeden anılarla, aile büyüklerinin hikâyeleriyle süsleyerek anlatmak önemsiz gibi görünen ama iyi sonuçlar veren davranışlardır.

Sizin sofra alışkanlıklarınızın onlar tarafından aynen taklit edildiğini aklınızdan çıkarmayın. Siz meyveler yerine tatlılara odaklanırsanız, kızartması, yağı, şekeri, unu bol bir beslenme planını ısrarla uygularsanız çocuklarınız da size özenecek ve benzeyecektir.

Okul tercihinde bile etkili

Ben sizin yerinizde olsam, sadece eğitim kalitesine bakarak okul seçimi yapmam. Sağlıklı seçimleri teşvik edene okulları tercih ederim.

Egzersiz spor merkezleri olan, temiz, iyi havalandırılmış sınıflarda eğitim veren, kantini yemek servisi bakımından özenli davranan, tuvaletleri, lavaboları hijyenik, güler yüzlü, cana yakın ve bilgili yani sağlıklı seçimleri önceleyen okullar zaten çocuklarınızı iyi eğiteceklerdir.

Anorektik çocuklar artıyor

Zayıf, incecik görünme isteği genç nesil tarafından fazlaca abartılıyor. Eğer sağlıklı kilonun ne olması gerektiği konusunda yeteri kadar aydınlatılmazlarsa, kilo takıntısı bir süre sonra bulimiya ya da anoreksiya gibi yeme bozukluklarına dönüşebiliyor.

Her iki durumda da aşırı gıda tüketimi ve sonrasındaki kusmalar ya da gıda reddi çocuklarda ciddi kilo kaybına, hastalık derecesinde zayıflığa, hormonal sistemde ise bozukluğa yol açıyor.

Hızla kilo kaybeden, yemeklerden sonra soluğu banyoda ya da lavaboda alan, laksetif ya da idrar söktürücü kullanan çocuklarınızı bu tür gelişmelere karşı uyarmanız, gereğinde tıbbi bir yardım aramanız yararlı olur.

Kızlarda adetlerin başlaması

Menstruasyon (periyot, adet), kızlarda ergenliğin en önemli olayıdır. Bu, bir kızın kadına dönüşme yolundaki fiziksel belirtilerden birisidir.

Ergenlikle birlikte olan değişikliklerin birçoğu gibi, menstruasyon da kafa karıştırabilir. Bazı kızlar adeti sabırsızlıkla beklerken, bazıları endişe veya korku duyabilir.

Kızların 8-13 yaş arasında iken başlayan ergenlikle birlikte vücutları ve zihinlerinde çok yönlü değişiklikler olur. Hormonlar vücutlarında büyüme ve meme gelişimini başlatır, daha sonra sırasıyla kasık ve koltuk altı kılları uzamaya başlar.

Memelerin gelişmeye başlamasından 2-2,5 yıl sonra genellikle ilk adet olur. Bu ilk adete ‘menarş’ adı verilir ve kızların üreme sistemleri tamamen gelişmeden başlamaz.

İlk adetin başlamasından ortalama altı ay kadar önceden, kızlar şeffaf bir vajinal akıntı fark edebilir, bu akıntı normaldir. Akıntı kötü koku veya kaşıntıya yol açmıyorsa endişelenmek gereksizdir.

Dr. Erhan CANKAT

Hürriyet