> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Tencere > Ustaların Ustası!
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ustaların Ustası!  (Okunma Sayısı 697 defa)
01 Kasım 2014, 13:38:59
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« : 01 Kasım 2014, 13:38:59 »



Ustaların Ustası!

Serhat Albamya | Eylül 2014 | TENCERE   

Japonlar der ki, üç kez ev taşımak bir yangına eşittir. Üç sefer taşınabildiklerine şükretsinler, benim daha bir taşınmada hayatım karardı. “Sen Japonlardan iyi mi bileceksin?” diye soranınız varsa söyleyeyim: İşin sırrı kötü usta! “Ustanın kötüsü adama iş öğretir” derler ya, nasıl olduysa gidip o atasözünde oynayan kötü ustayı buldum. Hem de hiç ihtiyaç yokken…

Her şey taşındığım evin badana ihtiyacı ile başladı. Ufacık daire, aslında uğraşsam ben de yapabilirdim ama vaktim olmadığından arkadaşımın tavsiye ettiği biri ile görüştüm. Usta evinin de yakında olduğunu söyleyince, daha ne olsun, dedim.

Hafta sonu birlikte eve gidecek, malzemeyi ve fiyatı belirleyecektik. Buluşup gittik. İçeri girince duvarlardaki dökülmeleri gören usta binanın su çektiğini, dolayısıyla duvarların tüpgazla yakılarak kurutulması gerektiğini söyledi. Hiç yoktan çıkan bu iş karşısında afalladım. Boyacıyı bulmaya üşenmişken bir de bu iş için adam bulmam gerekecekti.

– Eee, bunu yapacak adamı nereden bulacağız, diye sordum.

Keşke sormasaydım! “Aşk olsun!” der gibi baktı ve “Duvar yakmakta ne var, bi’ tüpe bakar!”diye cevapladı. Ben bu işin de elinden geldiğini öğrenince şaşırdım. Ben şaşırdıkça usta “Ne sandın ya!..” dercesine gururlanıyordu. Fakat yine de rahat değildi. Ustaların doğal yeteneği olan sorun bulma ve bulduğunu abartma konusunda onun da az çok bildiği vardı.
“Parkeler, dedi, parkeler de su almış olabilir.” Bunu söyleyip bana mantıklı bir açıklama yaptı:

– Bak duvarlara, dipleri ıslak. Duvar çektiyse yer de çekmiştir. Parkelerin de sökülmesi lazım!

Haydaa…Tam ikinci bir ustayla muhatap olmayacağım diye sevinirken bu söylenir mi? Hevesim kursağımda kalmıştı ki:

– Sökmem pek zaman almaz, dedi. Benim hayret-metrem yine yükseldi, şaşkınlıkla:

– Parkeleri de mi sen sökeceksin, dedim. Bu sefer daha da gururlu bir edayla:

– ‘Barke’ yapmakta ne var, dedi. Hem işi küçümsüyor, hem de adını söyleyemiyordu.

Duvarları, parkeleri, durduk yerde ortaya çıkan bunca iş yükünü keşfetmiş olarak evden çıkacakken, alışkanlıktan olacak, elim ışığa gitti ve aklıma avizeleri de takılı olmadığı geldi. Usta durumu sezmiş olacak, “Hallederiz, dedi, ışık takmakta ne var?”

Sonraki günlerde gerek boya için gerekse diğer işlerin ilerleyişi hakkında çok kez konuştuk. Benden üç hafta gibi bir zaman istedi. Çıktığım evin sahibi ile konuşup durumu belirttim; sağ olsun hiç sıkıntı etmedi. Usta üç haftada evi rahat rahat toparlayabileceğini söylemişti. Yeter ki güzel olsun, diyerek bir hafta da ben süre verdim. Bu uzun süre içinde gitsin gelsin uğraşsın, diye düşündüm. Ne de olsa usta İsviçre çakısı gibi adamdı, elinden gelmeyen iş yoktu.

Ben bir taraftan diğer evi toparlayıp bir taraftan da iş güçle uğraşırken bir ayın sonuna geldik. Usta beni arıyordu: “Bir hafta daha uzatabilir miyiz?..” “Tamam… Bir hafta daha olsun ama sonra bahane yok, nakliyeci tutacağım.” dedim.
Bir hafta da hızla geçmişti. Artık taşınmaya hazırdım, zaten başka seçeneğim de yoktu. Ev sahibimden bir kez daha mühlet isteyemezdim. Pazar sabahı eşyaları yükleyecek, akşamına da onları bilgisayarda çizdiğim düzene göre yerleştirecektim. Her şey kolay olacak gibi görünüyordu. Lakin usta beni aramasaydı. Sesi kötüydü:

– Abi, bizim bu işi birkaç gün daha uzatmak gibi bir şey… Der demez:

– Ben evi yarın taşıyorum, nakliyeciyi ayarladım, diye net cevapladım. Ama o konuşmaya devam ediyordu:

– Duvarlar gustu, gustu, diyordu can havliyle konuşurken. Rutubetini kuruttuğunu sandığı duvarlar boya yiyince şişmeye başlamış. Ertesi gün benim taşınacak olmam da iyice panikletmiş.

– Duvarlar gustu diye ben barkeleri de takamadım!

– Parkelerin altını kuruttun mu?

– Onlar zaten kuruymuş, açmaya gerek yokmuş… Hepsini kaldırdım, takacağım. Takarım yarın sen gelene kadar…
Sesindeki panik cümlelerini deviriyordu. Ben ise bir yandan olan bitene inanamıyor, bir yandan düşünüyordum. “Madem altının kuruduğunu anladın neden ısrarla hepsini söküp kaldırıyorsun?” Sonunda konuşabildim.

– Usta, ben o evi yarın boyası bitmiş, parkesi takılmış bir şekilde istiyorum.

Ertesi gün, taşınırken telefon geldi. Ustaların ustası söktüğü parkeleri takamamıştı. Hatta parkeleri takarken yardım istemiş, getirdiği diğer usta da bu işi becerememişti. Böylesine bir zekâ testi onlara ağır gelmişti. Sizin anlayacağınız parkesiz eve eşya koymaya gidiyordum.

Aradan aylar geçmesine rağmen yazarken bile sinirlendiğimi fark ettim, o yüzden taşınma ve sonrasını sinir sistemimin sağlığı için hızlıca geçeceğim.

Eşyaları parkesiz eve yığdım, ertesi gün de yeni bir parkeci bulup yeni parkeler aldım. O yerleri döşedikçe ben de eşyalarımı üzerine dizdim. Evi boşaltıp tekrar doldurmam gerekse de bu işi bitirdim. Akşam olmuş, eşyalarım yerlerine yerleşmeye başlamıştı ki, bir patlama sesiyle ortalık bir anda karardı. Bu ustanın son selamıydı, taktığı avize yere düşerek eve taşınmamı kutluyordu!

Kayda Değer Diyaloglar


O turmuş bilgisayar başında çalışıyordum ki, koridordan gelen sesleri duydum. Biri ısrarla başka birine bir şeyi vermeye çalışıyor fakat karşı taraf bir türlü kabul etmiyordu:

– Al!

– Yok abi almam.

– Bak, al!

– Abi vallahi almam!

Hırçınlaşan ses:

– Al dedim!

– Yok abi almam.

– Bak oğlum, al dedim, fena olur!

Ses öylesine yükselmişti ki iş kavgaya varıyor sandım. Neyse ki yöneticiymiş. Aidat aldığı komşum bir ay sonrasının aidatını da vermek istemiş. Fakat yönetici niyeyse almak istemiyor.

Aidat gibi basit bir mesele niye komşularımı böylesine hırçınlaştı anlayamadım ama bir şeyi zorla vermek memleketimin insanında var! Dahası için bakınız: Hesap ödeme savaşları ve zorla yemek yediren büyükler…

* * *

Geçen büfeye tost yaptırmaya giden bir arkadaş eli boş geldi. Gittiği büfede şöyle bir diyalog yaşamış;

– Abi, bi’ karışık tost yapar mısın?

– Yapamam! Bak, orda bedavaya kebap dağıtıyorlar! Git ye…

Hakikaten de gösterdiği kebapçı yeni açılmış ve açılış hediyesi olarak gün boyunca bedava kebap dağıtıyordu.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 01 Kasım 2014, 13:39:19 Gönderen: Rüveyha »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ustaların Ustası!
« Posted on: 28 Mart 2024, 21:39:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ustaların Ustası! rüya tabiri,Ustaların Ustası! mekke canlı, Ustaların Ustası! kabe canlı yayın, Ustaların Ustası! Üç boyutlu kuran oku Ustaların Ustası! kuran ı kerim, Ustaların Ustası! peygamber kıssaları,Ustaların Ustası! ilitam ders soruları, Ustaların Ustası!önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes