> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Tencere >  Beni Yanlış Anladın!
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Beni Yanlış Anladın!  (Okunma Sayısı 680 defa)
12 Ekim 2011, 16:27:48
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 12 Ekim 2011, 16:27:48 »



Tencere


Ağustos 2006 92.SAYI


Ferzan TOPATAN
kaleme aldı, TENCERE bölümünde yayınlandı.


Beni Yanlış Anladın!

Öğrencilik yıllarında her şeyi yanlış anlayan insanlar vardır. Bu kötü bir şey değildir. Hatta zaman zaman bazı şeyleri yanlış anlayan insanların gülünesi durumları eğlenceli bile olabilir. Ama bazen de insanın üstüne bir kâbus gibi çökebilir bu yanlış anlamalar. Ne zaman mı?

Mesela bir keresinde, ilkokuldaydı galiba, kitap okumamızı söyleyen bir öğretmenimiz vardı. Ee, ben de söylediklerini doğru bulup kitap okumaya başladım. Bütün sınıfa kızıp, “Kitap okumazsanız bir şey olamazsınız, hepiniz kitap okumaya başlıyorsunuz, size ödev..” der demez çantamdan çıkardığım bir kitabı okumaya başladım. Kitap okuduğum nerden belli olacak, tuttum okuduğum kitaptan bir soru sordum. Evet, göze girmenin dayanılmaz hafifliğini orada öğrendim. Dedim ki, “Öğretmenim bu kitapta softa ve bektaşi diyor, ha bir de alevi diye bir kelime var, bunlar nedir?”

Gazetesinin üstünden mütebbessim bakan o yüz birden dedemin domatesleri gibi kızardı. Gazeteyi masaya çakıp, ok gibi ayağa fırladı, “Ne biçim sorular soruyorsun sen, ne biçim kitaplar okuyorsun sen?” diye yanıma gelip elimdeki kitabı aldı. Bu esnada ben ne olduğunu anlamamış ama bu ani atak karşısında defans derinliğine geri çekilmiştim. Bir eli yedekte kulağımda, bir eli okuduğum kitabı tutup, kitabın sağına soluna bakmaya başladı.

Kitap okul kitaplığından olduğu için mi, bakanlık tavsiyeli olduğu için mi, yoksa yazarın resmi sınıfımızda asılı olduğu için mi bilmem, kulağım yerinde kaldı. Kitabı bıraktı, bana bakmadan bütün sınıfa, “Ders kitaplarından başka bir şey okumayacaksınız, önce onları bir okuyun sonra diğerlerini de okursunuz!” dedi. Sınıf bu işe dünden razıydı. Zil çalınca arkadaşlar beni tebrik ettiler. Büyük bir iş çıkarmıştım. Daha ne olsundu, bir sürü aptal kitabı okumak zorunda kalmayacaklardı. Evet, yanlış anlaşılmıştım!

Ama bu ne ilk ne de sondu. Mesela ortaokulda bazı tabiatı bozuk arkadaşlarım zaman zaman şaka yaparlardı. Birinde de okul çantamın üstüne her biri tuttuğu takımın ismini tükenmez kalemle yazmış. Görünce nasıl canım sıkıldı. Uzaktan pis pis sırıtıyor, önlerindeki samanı yiyorlardı.

Eve gidince bu yazıları nasıl kapatırım diye düşündüm ve üstlerini karalamaya başladım. Sonra bir baktım, ortaya bir A harfi çıkıyor. Biraz da yan taraftaki yazıları karalayınca o da 7’ye benzedi. Evet saçma sapan yazılar yerine onlardan daha saçma bir yazı çıktı. A7 hiçbir şey değildi ve sanki bir şeydi. En azından çantanın durumu artık canımı sıkmıyordu.

Ertesi gün okulun kapısında hiç tahmin etmediğim bir şey oldu. Müdür muavinlerinden biri beni durdurdu ve A7’nin ne demek olduğunu sordu. Gülerek hiçbir şey olmadığını söyledim. Kolumu sıkıp, soruyu beni azarlayarak bir daha sorunca çaresiz olanları anlattım. Bana inanmadı ve o her idarecinin tutup çekmek için kıvrandığı kulağıma yöneldi. O esnada beni tanıyan bir öğretmen de oradan geçiyordu ve olaya müdahale etti. İyi bir öğrenci olduğumu, bir yanlış anlaşılma olduğunu söyledi.

Ama iş o kadar basit değildi. A7 ne demekti? Bir örgüt ismi miydi, neyin nesiydi, amacım neydi, zaten boyum uzundu, kaşım karaydı filan... Ürktüm. Neredeyse ağlayacaktım. O öğretmen koluma girdi, ben ona kefilim, deyip beni oradan uzaklaştırdı. Sınıfın kapısına kadar benimle geldi, gönlümü almaya çalıştı. Altüst olmuş, uğradığım muameleye içerlemiştim. O öğretmenimin sözünü tutup bir daha o çantayı kullanmadım. Evet, yanlış anlaşılmıştım!

Sonra ne mi oldu? Yıllar geçti, liseden arkadaşlarla bir edebiyat dergisi çıkarmak istedik. Okulumuzun öğrencilerinden de yazarlar yetişecekti böylece. Bizim de yeteneklerimizi göstermek, birbirimizi yüreklendirmek için bir dergi çıkarmamız ne iyi bir fikirdi...

Günler geceler boyu 5-6 arkadaş bir araya gelip dergiyi konuştuk. Önceki dergileri, mesela Mavera’yı konuştuk. Kitaplar okuduk, hikâyeler yazdık, namazlar kıldık. İftardan sonra sahura kadar dergi yazılarını okuduk. Bir arkadaşımız eniştesinin fotoğraf makinesini aldı, yazılar için fotoğraflar çektik. Bilgisayar kullanmayı öğrendik. Birlikte bir şeyi dert edinmek ve hayırlı, güzel bir iş yaptığını düşünmek insanı olgunlaştırıyormuş, bunu gördük. Bazen sınavlar üst üste geldi, umutsuzluğa düştük, ara verdik, ama vazgeçmedik.

Sonunda dergi bittiğinde öyle sevinçliydik ki... Derginin içinde biz vardık. Herkes kendini anlatmıştı aslında. Bir mesajımız yoktu. Daha çok bu işler nasıl yapılır öğrenmek istiyorduk ve samimi şeyler söylemek istiyorduk. Öyle de oldu. Sonra fotokopi çektirip birkaç arkadaşa dağıtacaktık, belki okulun karşısındaki kitapçıya bırakırdık, kim bilir? Bir arkadaşımızın dayısı matbaacıymış, uygun bir fiyata dergiyi basabileceğini söyledi. Bu bizi aşan bir durumdu, ama neden olmasın dedik ve harçlıklarımızı aç kalma pahasına bu işe ayırdık.

Sonra o mis gibi kokan dergiler geldi. Başımız döndü. Başarmıştık. Birbirimize sarıldık. Ertesi gün dergi elden ele bütün okula dağılmıştı bile. Tanımadığımız bir sürü kişi dergiyi okumuş ve koridorda bizi tebrik ediyordu. Sınıf başkanı bizi bu sarhoşluktan uyandıran cümleyi kurdu: “Müdür bundan haberdar olursa kızabilir, vakit varken siz gidip konuşun.” Ama niçin, ama niçin diye diye gittik konuştuk. Hazırladığımız dergiyi, ne kadar emek verdiğimizi, niyetimizi anlattık.

Sonra ne mi oldu? Yanlış anlaşıldık tabi... Çok kötüydü, hepsinden kötüydü. Meğer biz ne kadar yanlış işlerin peşinde, ne kadar ümüğü sıkılacak insanlarmışız! Yaptığımız kötü işin namı okula yayılmıştı. İnsanlar bizden bahsediyor ve sanki artık uzak duruyorlardı. Sanki tard edilmiştik.

Uzun süre kendimize gelemedik. Hatta bir araya gelmek, derginin adını anmak bile istemiyorduk. Hiçbir şey istemiyorduk. Derken haftalar sonra kimsenin tahmin etmediği komik bir şey oldu. Yayınladığımız dergi bakanlık tarafından “yılın en başarılı öğrenci girişimi” seçildi. Bakan bizzat okulumuza geldi, yanaklarımızdan öptü. Bize ve sayın müdürümüze tek tek plaketler verdi. Bakan bey, sayın müdürümüzü böyle yetenekli öğrenciler yetiştirdiği için tekrar tekrar kutladı.

O gün hep birlikte çektirdiğimiz bir fotoğraf hâlâ okulun duvarında asılıdır. Bakanın kırmızı yanakları, müdürün pinokyo burnu ve bizler...

Onu Tanıyor musunuz?

1.
O, yüzlerce ay çekirdeğini çitleyip biriktirir. Mesela 200 çekirdeği çitlemiş, içlerini biriktirmiştir. Sonra ne mi yapar? Kaşıkla ya da ekmek arası yapıp bu çekirdek içlerini öyle yer.

2.
O, üçü bir arada kahvelerden içmeyi sever. Varsa şekersiz paket alır ama sonra hakikaten şekersiz bulur ve kahvesine iki şeker atar.

3.
O, sevdiği müzik çalarken evden çıkmayı ister. O etkileyici müziğin eşliğinde kapıdan çıkıp evinden uzaklaşırken anne-babası kızıp teybi kapatırsa geri döner ve müziği yeniden başlatır.

4.
O, aldığı yağmurluk su geçiriyor mu diye yağmurlukla duşun altına girer ve elbiseleriyle birlikte sırılsıklam olur.

5.
O, merak ettiği küçük, şirin, süs biberlerini yiyip dili yanınca, 2 litre kola ve bir kâse yoğurt yemiş, sular seller de fayda etmeyince dilini sabunla yıkamıştır.

6.
O, peşinden koştuğu otobüs durmayınca durakta bekleyen insanların kendisine alaysı baktığını düşünüp, başka bir durağa yürür.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Beni Yanlış Anladın!
« Posted on: 19 Nisan 2024, 11:08:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Beni Yanlış Anladın! rüya tabiri, Beni Yanlış Anladın! mekke canlı, Beni Yanlış Anladın! kabe canlı yayın, Beni Yanlış Anladın! Üç boyutlu kuran oku Beni Yanlış Anladın! kuran ı kerim, Beni Yanlış Anladın! peygamber kıssaları, Beni Yanlış Anladın! ilitam ders soruları, Beni Yanlış Anladın!önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes