๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Tencere => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 10 Temmuz 2011, 07:28:31



Konu Başlığı: Keşke Yapmasaydım!
Gönderen: Zehibe üzerinde 10 Temmuz 2011, 07:28:31
Tencere

Aralık 2010 144.SAYI


Serhat ALBAMYA kaleme aldı, TENCERE bölümünde yayınlandı.

Kayda Değer Diyaloglar

Köye ilk kez gelen biri gecenin ikisinde:

– Cennet gülleri haydi uyanın! ALLAH razı olsun, sabah namazı, diye uyandırılınca tepesi atıyor ve yanındaki arkadaşına şöyle sitem ediyor:

– Yahu saat iki buçuk, ne sabah namazı!  Hayır, kızacağım ama bir şey de diyemiyorum, çok tatlı konuşuyor!

* * *

Yaşlı bir amcamız telefon açmak için ahizeyi kaldırdığında operatörün “Telefonunuz borcundan dolayı kapatılmıştır...” uyarısını duyunca aynen şu şekilde cevap veriyor:

– Tamam kızım, ödeyeceğiz kızım... Bu ay ödemeler biraz gecikti de kızım, kusura bakmayın kızım...

Keşke Yapmasaydım!


“Ben Pişmanım” oyununu bilmeyenimiz var mı? Hani şu oynandığı her salonda izleyenleri ağlatan, onlara kendi hikâyelerini gösteren, cep telefonlarıyla kaydedilip elden ele dolaşan malum oyun...

İşte bu güzel oyunu çıkaran arkadaşlar şimdi de daha zor olanı deneyip, izleyenleri güldürmek için kolları sıvamış ve ortaya yeni bir komedi oyunu çıkartmışlar. Oyunun adı “Keşke Yapmasaydım!”

Oyun için yapılan övgüleri duyunca merak edip ilk fırsatta izledim. Hikâye yine hepimizin hikâyesi, oyuncular yine tanıdık, hal tanıdık, yol tanıdık, köy tanıdık...

İki kumarbaz arkadaş, daha fazla kazanmak için ne var ne yok satıp büyükşehire gidiyorlar. Tabii büyükşehirin kumarbazları da zannettikleri kadar kolay lokma değil.Bizimkiler beş parasız bir vaziyette memlekete geri dönmek zorunda kalıyorlar. Otostop çekerek bindikleri araç da kafile otobüsü olunca olaylar gelişiyor.

İzlerken çok güldüm. Özellikle alternatif araba yazılarının olduğu bir bölüm vardı ki dillere destan:

• Arabana değil, Yaradan’a güven.
• Yan sanayi değil, orijinal Menzilli.
• Bu senede cezbeliler moda.
• Vird çekenin, yol gidenin.
• İstedim vermediler, önce letaife geç dediler.
• Dünyanın derdi çekilmez, münkirin çayı içilmez.
• Hatalıysam aramızda kalsın, fitne çıkabilir!

Bu oyunun küçücük bir kısmıydı. İnşALLAH fırsatınız olur da hepsini izlersiniz.

Dev Yazı Dizisi: Aramızdaki Organizatörler!

– Sen,delikanlı! Şöyle geç. Sen! Kalk da bayan otursun. Birader sen de o camı biraz arala!

Bindiğim minibüste etrafına aynen bu şekilde emirler veren bir adam vardı. Minibüse bineli iki durak olmuştu ama adam ortama resmen hükmediyordu. Üstelik ne şöförün ne de yolcuların kendisinden böyle bir isteği olmamışken...

Bu ve bunun gibi organizatör adamlara son zamanlarda sık sık rastladığım için merak etmeye başladım. Kim bu organizatör ruhlu adamlar? Nereden geliyorlar? Onlara bu gizli ve çok mühim görevleri kim veriyor? Yoksa bizim bilmediğimiz bir kaynaktan maaş mı alıyorlar? Her görevin sonunda kendisine bu gizli görevi veren kişi şöyle mi diyor:

“Aferin organizatör adam! Minibüsü düzene sokarak mükemmel bir görevi daha başarıyla tamamladın! Bu plaketin, bu da takdir belgen. Şimdi yeni görevler için hazırlanabilirsin! Hadi yürü, kim tutar seni!”

Hayır, anlamadığım bu kişiler neden kendilerini sürekli bir şey yapmak zorunda hissediyorlar? Bin minibüsüne, uzat paranı, gideceğin durağa kadar git işte kardeşim. Neden kendini geriyorsun ki?

– Sen kalk, şu amca otursun!
– Sen bi’ öne geç, bak abinin elinde yük var!
– Sen de gömleğini içeri sok!

Bu kişiler işte böyle komutlar yağdırırken milleti gereksiz yere geriyorlar. Ha, iyi niyetlidir, toplumun düzeni, halkın huzuru için çalışıyordur orasını bilemem. Ama bildiğim bir şey var, o da gereksiz kahramanlık havası içinde oldukları.

Bir de kendilerini pek belli etmeden organizatörlük yapan gizli kahramanlar var, onlara bir şey demiyoruz. Gelecek ay kendilerinden daha detaylı bir şekilde bahsedeceğiz. Öyleyse gelecek yazımızın konusu şöyle olsun: Cami cemaati arasındaki organizatörler. Yani camide konuşanı uyaranlar, saf düzenleyiciler, tespihi olmayanlara tespih atanlar...