๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Tencere => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 16 Ekim 2011, 14:56:07



Konu Başlığı: İnsanları Kaybetmek İstiyorsanız
Gönderen: Zehibe üzerinde 16 Ekim 2011, 14:56:07
Tencere


Kasım 2006 95.SAYI


Ferzan TOPATAN kaleme aldı, TENCERE bölümünde yayınlandı.


İnsanları Kaybetmek İstiyorsanız


Geçen ay iki sanat var yeryüzünde demiştik. Biri insanları kazanma sanatıydı, diğeri insanları kaybetme sanatı.

Bu ay sıra insanları kaybetme sanatında. İşte bu sanatın incelikleri:

1. Her zaman doğru sözlü olun. Mesela patronunuza, insanlara yeteneklerine, gayretlerine göre değil de ona yaptığı yağcılıktan dolayı ayrıcalık tanıdığını ve sizden esirgediğini hak etmeyenlere verdiğini söyleyin. Eminim memnun kalıp ne kadar açık sözlü bir çalışanı olduğunu fark edip, sözlerinizden ders alıp, yanlışlarını düzeltecektir!

2. Mesela belediye başkanıysanız ihaleleri arkadaşlarınıza verin, böylece çevrenizi kalkındırın. Zaten ilk seçimde maddi manevi onlar destek olacaktır size. Ama unutmayın, fıskiyeler oy vermez.

3. Öğrencileriniz odanıza geldiğinde lüzumsuz konuşmalarına izin vermeyin. Derslerden ve hayatın gerçeklerinden bahsedin. Mutlaka çok çalışmak gerektiğinden bahsedin. Çay söylemeyi unutun. Yeni fikirleri varsa ve tam olarak da anlamadıysanız, her ihtimale karşı engel olun. Oturup derslerini çalışsınlar, vatana millete faydalı olsunlar! Kıpraşmasınlar!

4. Otobüse binen gençlere mutlaka paso sorun. Bileti ya da pasoyu unutanlara şöyle yüzünüzü ekşiterek bakın ve bu vatanı kurtarmak adına içiniz kan ağlayarak aşağı inmesini sağlayın.

5. Hastane sırasında bekleyenlerin yanından sıyrılıp odanıza girin ve müziği açıp, ilk hasta cesaret edip kapıyı çalana kadar bekleyin. Ona yüzüne bakmadan şikayetinin ne olduğunu sorun. Sonra sözünü tamamlamadan, kalkıp sırtını açmasını, öksürmesini tıksırmasını söyleyip reçetesine her zaman işe yarayan bir iki ilaç yazın. Ve gitsin...

6. Emekli olur olmaz kendinize yeni yaşam alanı olarak seçtiğiniz mahalle camisinin muhtarı olun. Camiye gelip giden çocuklar içeride gülüyor, konuşuyor ya da maazallah ön sıralarda namaza duruyorsa gerekeni yapın. Kışkışlayın şu tavukları, kendi kümeslerine gitsinler! Sonra mübarek ve kutsal bir adam olarak, güzel niyetlerle ibadetinize huşu içinde devam edin!

7. Çocuklarınız ya da evdeki sorumlu olduğunuz çoluk çocuk, bitki (mesela fasulye), cama konan sinek... artık evde ne varsa onlara sahip çıkın. “Oğlum, dua ederken ellerini bitiştirme!” “Hanım bulaşıkları bardaklardan başlayarak yıka!” “Çocuğum, yeni spor ayakkabınla topa vurma!” “Bey, karşı komşu da seninle aynı takımı tutuyormuş, bak eşiyle biz arkadaşız siz de arkadaş olsanız..” gibi... Birbirinizi gıcık edip doğrularınıza insanları mecbur edin. Böylece hak olandan bile soğutun.

İnsanları kaybetme sanatının incelikleri bunlardan ibaret değil elbette. Kendinize ve etrafınıza biraz dikkatli bakın, daha yüzlerce incelik keşfedeceksiniz. Sonra bir gün siz de bunları yazıp okutmaya kalktığınızda, kaybetmenin son inceliği ile yüz yüze geleceksiniz.

    Türk Muhasebecilerine Emanet Olduk

    Muhasebe birimi, Amerika’dan getirttiği “TerÖlçer” cihazını yemekhanede tüm çalışanlara tanıttı. Muhasebe şefi “çalışanın hakkını alın teri kurumadan vermeyi” kendilerine şiar edindiklerini, bu konuda çok dikkatli olduklarını söyledi. Sırf bu yüzden araştırıp, binbir masrafla Amerika’dan getirttikleri TerÖlçer’le artık hiçbir haksızlığa meydan vermeden, zamanında ödeme yapabileceklerini söyledi.

    Çalışanlara cihazın nasıl çalıştığı hakkında aydınlatıcı bilgi vermek için dağıtılan laptopların üzerinde hassas birer ter gözeneği var. Çalışan kişi işini bitirdikten sonra her gün bu laptoptaki işaretli noktaya bir süre alnını dayaması gerekiyor.

    Gözenekte biriken ter kuruduğunda, masaüstüne açılan Soliter’i muhasebe birimindeki arkadaşlar açmaya çalışacak. Soliter açılıncaya kadar çalışanlar gelip, istedikleri zaman yeniden ter örneği verebilecek. Soliter açılır açılmaz da ilgili birim ödeme için gerekli talimatı çoktan, hem de eskisinden çok daha hızlı vermiş olacak.

    Ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun. Gelecek bayram muhasebe ödeme yapmayı unutmayacak demek ki...

    Tasarruf İlacı

    İş ve bilim dünyasından bir flaş haber: Tasarruf ilacı geliştirildi!

    Tasarruf konusunda hassas yöneticilerin, tasarruf adı altında çalışanlarını ezip azarlaması, tuhaf bir takım tasarruf tedbirleriyle morallerini norm göstergenin de altına düşürmeleri üzerine yetkililer harekete geçti. Almanya’daki büyük bir ilaç şirketi güzide iş adamlarımızla ortak bir projeyle, ülkemizdeki bu hastalık potansiyelini kazanca dönüştürmenin yolunu buldu.

    Piyasaya yakında çıkacak bu tasarruf ilacını kullanan yöneticinin beyninde düşünmeyle ilgili kısımda tasarruf sağlanacak. Böylece kafasına pek bir şeyi takmayan yönetici, gün boyunca koltuğunda oturup, yöneticilere özgü pozlarla talimatlar verip, evrak imzalayacak.

    Hap Gibi Mesajlar

    Okumuş yazmış, her işten anlamış olabilirsiniz. Ama mutlaka hazım sorunu yaşıyorsunuzdur. Hazım sorunu ne mi? Şu bildiğiniz sindirim meselesi canıım... Artık neyi sindirip sindiremediğinize de siz karar verin, bana sormayın. Ben size hap vereyim isterseniz, mesaj hapları... Buyurun:

    * Para kazanmaktansa insan kazan.
    * İnsan kazanmak köle edinmek değildir.
    * İşini patronundan fazla sahiplenme.
    * Her işten anlayan adam hiçbir işi tam yapmamıştır.
    * Çocuğuna kitap almaya kıyamazsan dershaneye gönderirken kıyarsın.
    * Taşıma suyla değirmen dönmez.
    * İnsan yetiştirmeyen bindiği dalı keser.
    * Muhasebeciler terin kurumasın diye seni hep peşlerinden koşturur.
    * Ağızdan çıkan sözden bir şey olmaz. Söz dediğin kalpten çıkmalı.
    * Ya sen sözünde dur, ya sözün sende dursun.
    * En baba bonkörlük, adam hacarken “Üstü kalsın!” diyebilmektir. Madem harcayacaksın, bari öyle yap.