> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Tencere > Dört İşlem Bir Ömür
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dört İşlem Bir Ömür  (Okunma Sayısı 744 defa)
27 Temmuz 2011, 16:01:49
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Temmuz 2011, 16:01:49 »



Tencere



Kasım 2009 131.SAYI


Serhat ALBAMYA kaleme aldı, TENCERE bölümünde yayınlandı.

Dört İşlem Bir Ömür

“Vay be şu inşaata bak. Ne demir harcamışlardır ha!”, “Ya, şu köprüden günde kaç kişi geçiyor, her birinden alınan parayı toplasan...”, “Şu dükkânın kalabalığına bak, her müşteri iki parça eşya alsa günde kaç para eder...”

Bu cümleler size tanıdık geliyorsa muhtemelen onları tanıyorsunuzdur. Onlar etraflarında gördükleri her şeyi dört işleme döken, kimin ne kadar kazandığını bilmek isteyen, yaşadıkları yerdeki boş arazilerin fiyatını, almaya gücü yetmese de soran ve piyasadan haberdar olmakla gurur duyan hatta başkalarının mal varlığının muhasebesini tutan “hesap adamları”dır.

Hesap adamıyla bir çay içimlik otursanız bile “Allah kolaylık versin” derim. Çünkü daha çay bahçesinin kapısından girer girmez çabucak içeride kaç masa olduğunu sayar, masalarda oturanların, kendi deyimiyle “kellelerin” sayısını bulur ve bu kellelerin sayısını menüdeki çay çorba fiyatı ile çarpar. Bu adamla sinemaya da gitseniz, tiyatroya da gitseniz, konsere de gitseniz hatta şehir içi minibüse de binseniz durum aynıdır: Kelle çarpı bilet fiyatı, eşittir çok para... Çıkan sonuç karşısında ne hikmetse her seferinde bir afallama yaşar, gözleri büyür ve klasik cümlelerinden birini yapıştırır: “Bak da gör adamlar günde bilmem kaç para kazanıyo, biz de gidelim orda üç kuruş için pinekleyelim...”

Hesap adamının kazandığı para ne olursa olsun, başkalarının maaşına göre hep “üç kuruş” kazanmaktadır. Halinden her zaman şikayetçidir ve hak ettiğinden daha azını kazanıyordur. Benim şu ana kadar şahit olduğum hesap adamları aynı zamanda hayalperest idiler. Durduk yere herkesin kendine bir miktar para vereceğinin hayalini kurup şöyle derlerdi: “Şu işyerinde kaç kişi çalışıyo, hepsinden 1 tl alsan şu kadar para eder.” Ya tamam da, bayram değil seyran değil, neden herkes sana durduk yere para versin ki? Hem onca insan nasıl bir anda organize olup “Haydi bugün bu adama hepimiz 1 tl verelim, ne hikmetse içimizden geldi..” diyebilir ki? Hayal gücünün hiç mi sınırı yok?

Bir de köprü ve yol sahibi olma hayaliyle yanıp tutuşan bi’ amca vardı. Ne zaman boğaz köprüsünün lafı açılsa ya da işlek bir otoban görse gözleri parlar ve “Şu yolu bir günlüğüne bana verseler...” diye iç geçirirdi. Çok merak ediyorum, hayalinde nasıl bir şey yapıyor da köprü kendisine bir günlüğüne veriliyor acaba? Şehri düşman işgalinden mi kurtarıyor, trafik sorununa çare mi buluyor, grip salgınına derman mı oluyor? Nasıl oluyor da o yolu bir günlüğüne işletme hakkını elde ediyor, çözemiyorum. Sanırım hesaplayacak fazla parası olmayan bu kimseler başkasının kazancını hesaplamaktan mutluluk duyuyor. Derler ya zenginin malı züğürdün çenesini yorar diye, tam o hesap. E, etrafta bu kadar züğürt olunca bol miktarda hesap adamıyla karşılaşmak da şaşırtıcı olmuyor tabi.

Bir de “kimin ne malı-mülkü var hepsinden haberim var” diyen bir model var ki, bunlar en tehlikelisidir. Sizin mal varlığınızı bilmekle kalmaz, gelir ve gider hesabınızı da tutar. Altın fiyatları yükseldiğinde yanınıza “Var ya, köşesin ha, senden iyisi yok!” diye yaklaşır ve kimsenin haberdar olmadığını sandığınız altınlarınızın son altı ayda ne kadar değer kazandığını size söyler. Bu kişiler ayrıca köşedeki arsanın ihalesinin kime kaldığından, şehir çıkışındaki eski un fabrikasını çok ucuza kapatan iş adamının kim olduğundan ve filancanın arabasını krediyle aldığından da haberdardır. Siz rahatsız olup onun adına utansanız bile o, “Eee, haberler bendee!” diyerek iyi bir halt edermiş gibi gerine gerine güler.   

Eğer siz de bu hesap adamlarından birine rastlarsanız, ona cevap veremeyeceği şu soruyu sorun, kurtulun: “Sen başkasının kazancını hesaplarken harcadığın enerjiyi başka bir şeylere harcasan... Milletin rızkını çarpıp böleceğine kendi payına düşenle uğraşıp önüne baksan, daha kârlı olmaz mı?” Muhtemelen bu soruya cevap veremeyip yaptığı hesapların boş olduğunu anlar, işine gücüne bakar.

Diyeceğim şudur ki; böyle gereksiz hesaplarla vakit kaybetmemek lazım. Formül basit, eldeki bir kuş daldaki on kuştan iyidir.

Bir Gezginin Günlüğü-4

Bağ evinde Sedat’la birlikte dolaşıyorduk. Ben merak ettiğim şeyleri sordukça o cevap veriyordu. Yürürken Sedat az ilerde asmanın gölgesinde oturan insanlara selam verdi. İkisi oldukça yaşlı, üçü gençlerden oluşan topluluk, gençlerden birisinin anlattığı hikâyeyi tebessümle dinliyordu. Yanlarına iyice yaklaştığımızda: “...sonra da adam demiş ki, basın kurban inşallah!” gibi bir şey diyerek hikâyesini bitirdi ve dinleyenlerin hepsi gülmeye başladı.

Onların böyle güldüğünü görünce eşlik etmeden duramadım. Güldüğümü görünce yaşlılardan biri Sedat’a bir şeyler söyledi, o da hemen bana iletti:

– Güldüğüne göre basın mensubu arkadaşımızın hikâyesini sen de biliyorsun galiba...

Hikâyesini bilmediğimi ama yaşları birbirinden çok farklı bu insanların aynı şeylere birlikte güldüğünü görmenin beni sevindirdiğini söyledim. Sedat içinden bir şeyler fısıldayarak bana tebessümle baktı ve:

– Bugün öğleden sonra seninle köye inelim mi, diye sordu.

– Sevinirim, diyerek cevapladım, motorumun arızasına da bakıp bakamayacağımızı sordum.

– Motorun gelip köyümüzün dibinde bozulduysa mutlaka bir sebebi vardır. Merak etme en güzel şekilde tamirini halleder seni öyle uğurlarız. Ama acelen yoksa burda bir kaç gün daha kal. Tabi acelen yoksa, bir yere yetişmeyeceksen, dedi.

Ben de acelem olmadığını, tek amacımın yeni yerler görüp yeni insanlar tanımak, yeni dostlar edinmek olduğunu anlattım. Gerçekten de yola çıkarken bunları istemiştim… Uzun bir motosiklet yolculuğu, yeni yerler görmek ve yeni insanlar tanımak...

– Demek yeni dostlar edinmek istiyorsun, şimdi neden motorunun burda bozulduğu anlaşılıyor, diyerek gülümsedi.

Bu Sedat garip bi’ adam, arada dalıp dalıp konuşuyor sonra da kendi kendine gülüyor. Öğlen yemeğini bağ evinde yedik. Yemekten sorumlu olan Tacettin isimli arkadaş sebzeye benzeyen ne varsa bir araya toplayıp güzel bir yemek yapmış. Vitamin deposu gibi. İçeri girerken kapı önünde bulduğum sandalyeyi yanımda getirdiğimde, yemeğin masada değil de yer sofrasında yeneceğini anlamam çok sürmedi. Gülerek beni aralarına çağırdılar. Oturmadan önce Sedat’a tabağı nereden alacağımı sorduğumda o da güldü.

– Burada yemek tek kaptan yenir, su da aynı bardaktan içilir, dedi. Şaşırdım.

– Ama hastalık, domuz gribi, dediğimde, Türkçe “wızz gelir thırz gider” gibi bir şey söyledi, haliyle ne demek olduğunu anlamadan sofraya oturdum.

Bu Türkiye gerçekten garip, fakat bu köy daha bir garip! Neyse ki sofrada normal ekmek yerine kepek ekmeği vardı. Avunacak bir şey bulmuş oldum.

(devam edecek...)

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dört İşlem Bir Ömür
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 00:42:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dört İşlem Bir Ömür rüya tabiri,Dört İşlem Bir Ömür mekke canlı, Dört İşlem Bir Ömür kabe canlı yayın, Dört İşlem Bir Ömür Üç boyutlu kuran oku Dört İşlem Bir Ömür kuran ı kerim, Dört İşlem Bir Ömür peygamber kıssaları,Dört İşlem Bir Ömür ilitam ders soruları, Dört İşlem Bir Ömürönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes