> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Tekfir Meselesi > Et-Tekfir akımının bugünkü durumu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Et-Tekfir akımının bugünkü durumu  (Okunma Sayısı 2058 defa)
27 Ekim 2010, 11:09:37
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 27 Ekim 2010, 11:09:37 »



Et- Tekfir Akımının Bugünkü Durumu
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               
1970'li yılların başında Mısır'da, et-Tekfir akımı­nın yayılışı çok hızlı bir şekilde olmuştur. Bunun se­beplerini şu şekilde belirlemek mümkündür:

a- O sıralarda ortamın müsait bulunması,

b- Gelenekçi Mısır halkı karşısında etkili ve çeki­ci olan "nass" silahını kullanması,

c- Cemaat, fertlerinin gayretli çalışmaları saye­sinde, davete ehil geniş bir kadroya sahip bulunması.

Akımın, küfrüne hükmettiği düzene karşı takın­dığı uzlet tavrı, bir zaman sonra akımın gelişmesi yolunda büyük bir engel haline gelmiştir. Bu bağ­lamda, akımın her hareket ve çabası kontrol altına alınmış ve ekonomik yönden güçsüz duruma düşü­rülmüştür. Böylece önüne, hiç beklenmedik problem­ler çıkmıştır. Oysa akım, düzenle belirli bir ilişkiye girmiş olsaydı, bütün bunlar olmayacaktı.

İşte belki de bu sebepler dolayısıyla Şükri Musta­fa, akım mensuplarını çalışmak için dışarıya gönder­meye başlamış, böylece de cemaatin çalışmalarını kamufle edebilecek gerekli imkanları elde etmeyi ba­şarmıştır. Bu düzenlemeler ile bir takım küçük ce­maatlere karşı üstünlük sağlamasına ve "davet" gö­revini yüklenerek bütün çalışmalarını buna hasrede­cek elemanların yetiştirilmesine rağmen; bu imkan­ların iyi değerlendirilmemesi, akım için sonun baş­langıcı olmuştur.

Akımı tehdit eden iç ihtilaflar belirlemeye başla­yınca, akımdan ayrılanları cezalandırmak için kan dökmeye varıncaya kadar, bütün yöntemler uygu­lanmaya başlanmıştır. Kahire'nin muhtelif bölgele­rinde, cemaat mensuplarına karargah vazifesi gören birçok yurt ve evlere, bir çok vasıtaya sahip durum­da bulunan et-Tekfir akımı eski Evkaf Bakanı Şeyh ez-Zehebi’yi kaçırarak, öldürme eylemini gerçekleş­tirmiştir. İşte bu eylemden sonra, akım için zor gün­ler ve dağılma dönemi başlamıştır.

Bu dönemde et-Tekfir cemaatine saldıran tek İslamî şahsiyet ez-Zehebi değildir. Ezher'e ve diğer akımlara mensup bir çok kişi de, bu akıma hücumlar yöneltmekteydi. Bu hücumlara karşılık olmak üzere, et-Tekfir akımı hareket çizgisini aşarak saldırılarda bulunmaya başlayınca, 1977 senesinde 6 nolu karar­la Askerî Mahkemeye sevkedildiler. Burada sürdürülen yargılamalar sonucunda, başta Şükri Mustafa olmak üzere dört kişinin idamına, cemaatin bazı fertlerinin de uzun mahkûmiyet cezaları almasına hükmedildi. Şükri'nin idamından sonra cemaat şid­detli bir şekilde sarsılmış ve akım parçacıklara ayrıl­mıştır.

Şeyh ez-Zehebi’nin öldürülmesinden sonra, müslümanlar arasındaki nüfuz ve etkinliğini zaten bü­yük ölçüde yitiren et-Tekfir akımı, 1970’li yılların sonlarına doğru hükümetin İslamî akımlara karşı gerçekleştirdiği manevralardan etkilenerek, abluka altına girmiş bulunuyordu. Bu haliyle eski çekiciliği­ni ve varlığının gerekçesini yitirerek eski moda bir akım durumuna düşmüştü.

1981 Eylül ayındaki tutuklama kararları ile di­ğer İslamî akımlar gibi et-Tekfir akımı da büyük bir darbe yemiş; akım saflarında gerçekleştirilen tutuk­lamalar 1984 yılına kadar sürmüştür. Bu yeni şart­lar karşısında et-Tekfir akımı, geçmişteki birçok tu­tum, davranış ve görüşlerinde değişikliklere gitmeye başlamıştır. Bu cümleden olmak üzere, durumlarını gizleyebilmek amacıyla mensuplarına sakal traşını serbest bıraktıkları gibi; kadınların yüzlerindeki pe­çeyi kaldırmalarını, belli sınırlar içinde hükümette görev almayı, batı tipi elbiseler giymeyi de serbest bırakmışlardır. Ayrıca, akımla diğer İslamî akımlar arasındaki ilişkilerde gelişmeler gözlenmiştir. Bu değişme ve gelişmelerin ortaya koyduğu şey, et-Tekfir akımının da eninde sonunda esneklik metoduna sa­rılmanın zorunluluğuna inanmış olmasıdır. Gerçekte bu durum, akımın lehine olumlu bir puan olarak kaydedilmelidir.

Şükri Mustafa'nın, et-Tekfir akımının fikriyatını oluşturan yazmaları 4 bin sahife tutmaktadır. Bu yazılar gibi, cemaatin bazı mensupları tarafından yazılan siyasî konuşmalar ve cemaatin tutumlarıyla ilgili diğer eserler de henüz ortaya çıkmamıştır. Bu eserlerden bir kısmı Şükri Mustafa'nın yazdığı "Usûl" doğrultusundaki eserler olmakla birlikte, bir kısmı da Şükri ile birlikte idam edilen yeğeninin yazılarıdır.

Bu yazı ve eserlerin gizli tutulması veya, kendi fi­kir ve düşüncelerini ortaya koyan bir yayın çıkarma girişiminde bulunmayışı, akımın, uzlet anlayışı ile sahip oldukları fikirlerden herhangi bir şüphe duy­mamasına bağlanabilir. Akıma göre, insanlık tarihi­ne kesinlikle et-Tekfir cemaatinin itikadı hakim ola­caktır. Bu gizliliğin bir başka nedeni ise, cemaatin saflarına alacağı elemanların seçiminde, sadece fer­dî çalışmaya dayanan gizlilik prensibini benimsemiş olması ile, açık tebliğe ve harekete değer vermemesi olarak düşünülebilir.

Şükri'nin düşüncelerinin gün ışığına çıkmasına engel olan sebepler ne olursa olsun, akımın hükümet ve diğer İslamî akımlar tarafından abluka altına alındığı bir gerçektir. İşte bu husus, akımın, çizgisin­de (aktif) bir rol ortaya koyacak, davayı savunacak, dikkatleri üzerine çekecek şekilde kadrolaşmasına engel teşkil etmektedir.

Et-Tekfir akımının gerçek yüzünün anlaşılması konusunda, Şükri'nin bazı yazmaları ve cemaat fert­leri arasında ortaya atılan düşünce ve münakaşala­rından başka, hiç bir kaynak bulunamamaktadır.

Bu gün akım elemanlarının birçoğu Suudi Ara­bistan, Irak ve Ürdün'e yerleşerek, çalışmalarını sa­dece ekonomik sahaya hasretmişlerdir. Bununla ce­maatin güçlenmesi ve genişlemesine katkıda bulun­mayı amaçlamaktadırlar. Bu ekonomik amaçlı göçle­rin neticesinde ise, Mısır, akım için merkez olma özelliğini kaybetmiştir. Öyle ki, buradaki elemanlar Mısır yönetiminde, kendi can güvenliklerini bile ko­ruyamaz durumdadırlar.

1981 yılında meydana gelen olaylar ve tutuklama kararlarıyla başlayan hareketler; hapishanede et-Tekfir akımıyla diğer akımlar arasında meydana ge­len çatışmalar; Ezher Üniversitesi'nin yönlendirdiği yayın savaşı ve beyin yıkama faaliyetleri neticesin­de, cemaat mensuplarından bir çok ferdin, düzene ve Şükri Mustafa'ya karşı görüş ve tutumlarında deği­şiklikler görülmeye başlanmıştır.

Mısır'da İslamî alanda birbirini takip eden olay­lardan sonra et-Tekfîr akımı, Şükri Mustafa'nın be­lirlediği sınırları aşarak, daha bir çok aşırılıklara va­ran çeşitli kollarca temsil edilmektedir.

Bugün Mısır'da, çağdaş et-Tekfir akımı, geçmişte saflarında bulundurduğu ehliyetli kişilerden ve üni­versite öğrencilerinin desteğinden mahrum bulun­maktadır. Akım mensuplarının çoğunluğunu kendi alanında çalışan çarşı-pazar esnafı oluşturmaktadır. Akım davetçileri son zamanlarda bütün gayretlerini bu yönde yoğunlaştırmışlardır. [150]

Mısır'da doğan ve daha sonra halkında müslümanların yaşadığı diğer coğrafyalara yayılan tekfir cemaatinin bu özelliklerini ve fikir yapılarını tanı­dıktan sonra bazı okuyucuların "ya demek ki falan filan görüşün savunucuları bunlarmış" diye düşüne­ceklerini varsayıyoruz. Bunun yanında düşüncele­rinde netlik sağlayamamış, "vasat ümmetin" eri ola­mamış bazı kişilerin de yukarıda fikirleri aktarılan Şükrî Mustafa'yı nasıl taklit ettiklerini de rahatlıkla görebilmekteyiz.

Yazar Salih El-Vardanî'nin de belirttiği gibi Mısır ulemasından Hasan El-Hudaybî "Tekfir Grubu ve Şükrî Mustafa"nın görüşlerini çürütmek amacıyla özel bir eser hazırlamıştır. Hudaybî bu eserinde Tek­fir Cemaatinin fikirlerini Kur'an ve sünnetten apaçık delillerle çürütme yolunu tutmuş bu arada tekfi­re kaynaklık ettirilen bazı alimlerin -bazı- görüşleri­ni de aşırılığa kaçmadan eleştirmiştir, örneğin, Seyyid Kutub'un; Arapların tevhid kelimesinin manası­nı bildikleri için red ya da kabul ettikleri hususun­daki görüşü Mevdudi’den aldığını belirterek Mevdudî'yi bu konuda şöyle eleştirmektedir:

"Evvela bizler onun Hz. Peygamberin peygamber olarak gönderilmesinden önce, Arap'ların arasında ulûhiyet, ibadet ve din kelimelerinin manalarının bi­lindiklerini, bundan sonra bu manaların kaybolarak değiştiklerini ve daha önceki genişlikleri daralarak, sınırlı manalara haps edildiklerini ileri sürmesine cevap vermek istiyoruz.

Bununla ilgili olarak Allah'tan yardım dileyerek şöyle deriz:

Herşeyden önce bu tesbit, gerçek durum ile uyuş­mamaktadır. Çünkü bu kelimelerin Cahiliye döne­mindeki yaygın manaları ne olursa olsun, Kur'an-ı Kerim bu kelimelerin her birisinden neyi kastettiği­ni belirleyerek, sınırlarını çizerek gelmiştir. Bu keli­melerin her birisinden hangi anlamı kastettiğini de bildirmiş ve en ileri noktada açıklama getirmiş, her­hangi bir kapalılık, ya da karışıklığa meydan verme­yecek şekilde her bir kelimenin manasını açık, seçik bir şekilde ortaya koymuştur. O bakımdan Kur’ân-ı Kerim'in bu açıklayıcılığı, bizlerin bu kelimelerin Kuran'ın nüzulünden önce sözlük manalarının ne ol­duğunu araştırmamıza gerek bırakmamıştır. Hiç bir Müslümanın; Kur'ân-ı Kerim'in getirmiş olduğu açıklamaların daha sağlam, daha açık, daha kap­samlı ve daha yüce olduğundan şüphesi olamaz. Da­ha doğrusu Kur'ân-ı Kerim'in beyanının gereği ne ise; onun alınması gerekir. Bu mananın onun nüzu­lünden önceki manalara uyması, ya da uymaması arasında herhangi bir fark yoktur.

Kur'ân-ı Kerim'in kendisi ulûhiyetin, rubûbiyetin, ibadet ve dinin ne gibi anlamlar taşıdığını orta­ya koyan apaçık ayetlerle dolup taşmaktadır. Yüce Al...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Et-Tekfir akımının bugünkü durumu
« Posted on: 25 Nisan 2024, 01:47:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Et-Tekfir akımının bugünkü durumu rüya tabiri,Et-Tekfir akımının bugünkü durumu mekke canlı, Et-Tekfir akımının bugünkü durumu kabe canlı yayın, Et-Tekfir akımının bugünkü durumu Üç boyutlu kuran oku Et-Tekfir akımının bugünkü durumu kuran ı kerim, Et-Tekfir akımının bugünkü durumu peygamber kıssaları,Et-Tekfir akımının bugünkü durumu ilitam ders soruları, Et-Tekfir akımının bugünkü durumuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes