> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Tekfir Meselesi > Dâr'u'l-harpte müslümanın durumu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dâr'u'l-harpte müslümanın durumu  (Okunma Sayısı 1300 defa)
27 Ekim 2010, 15:03:43
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 27 Ekim 2010, 15:03:43 »



DÂR'U'L-HARPTE MÜSLÜMANIN DURUMU


Tekfirde aşırılığın sonuçlarından biri de Daru'l-harpte yaşayan müslümanlara -İslam alameti görül­se bile- kafir gözüyle bakılmasıdır. İslam alimlerinin eserlerinde böyle bir yaklaşıma rastlamadığımız gibi tam tersi görüşler daha fazladır. Tekfirde aşırı giden­lerin bu konuda delil olarak ileri sürdükleri Fetih suresi 24-25. ayetlerinin de onlar tarafından nasıl yanlış yorumlandığını daha önce açıklamıştık. Sö­zün burasında Daru'1-harp meselesiyle ilgili olarak yazar Şerafeddin Argun'un söylediklerine bakalım:

"İslam dinini kabul etmemiş olan Darul-Harb'in sakinlerine harbî denir. Harbîler, Daru'l-İslam'la aralarında bir ahid veya sulh bulunmadığı sürece kanları ve malları mubahtır. Zira İslam Hukukunda masumiyet ancak iman ve emanla olabilir. Bir harbî Daru'l-İslam'a, İslam hükümetinden müsade almak­sızın dahil olsa kendisi ve malı ganimet olur. Harbî özel bir izinle yahut emanla veya sözleşmeye daya­narak Darul-İslam'a girecek olursa o "Müste'men" sayılır.

Bir düşmanın İslamiyeti kabul etmesi, kendisiy­le harbin devamına manidir. Şöyle ki: Müslümanlarca harbden, cihadden asıl gaye Kelimetullah-ı İ'ladır.

Bu gaye temin edildikten sonra artık savaşın deva­mına lüzum kalmaz. Binaenaleyh muharib bir düş­man, ilahî dîni kabul edince İslam camiasına girmiş nefsi de, malı da masuniyet kazanmış olur.

Bir şahsın veya zümrenin İslamı kabul etmiş ol­masına şu üç yolla hükmedilir.

1.  Sarahaten ikrar ve itiraf, etmesiyle,

2. Müslümanlar ile cemaatle namaz kılması,

3.  Bir çocuğun anasına, babasına veya bulundu­ğu Dar'a tebaen müslüman sayılması.

Bir harbî, Daru'l-Harbde İslamiyeti kabul edip de daha Daru'l-İslama hicret etmeden bulunduğu belde müslümanlar tarafından zaptedilecek olsa kendi elindeki menkul malları tamamen kendisine ait olur. Bunlar fey' olarak zapt edilemez.

Daru'l-Harb'de oturup da Daru'l-İslam'a hicret etmemiş bulunan Müslümanlar İmam Malik, Şafiî ve İmam Ahmed'in görüşüne göre, Daru'l-İslam'daki herhangi bir müslüman gibidirler. Müslüman ol­makla kanı ve malı masum olur. Daru'l-İslam'a git­mek isterse ondan men olunamaz.

İmamı Azam Daru'l-İslam'a hicret etmemiş ve Daru'l-Harb'de ikamet etmekte olan bir müslümanın sadece müslüman olmakla masum olamayacağı gö­rüşünü kabul etmektedir. Çünkü İmamı Azam'a gö­re sadece müslüman olmakla değil, müslümanların kuvvetinden ve topluluğundan güç alan Daru'1-İslam'ın korunmasıyla masum olabileceğini kabul et­mektedir. Daru'l-Harb'de yaşayan müslüman ise gü­cü ve kuvveti bulunmayacağı için masumiyeti de ol­maz. Ancak ne zaman isterse Daru'l-İslam'a girer, o zaman bu ismetten istifade edebilir.

Müslüman Daru'l-Harb'de kalmak isterse müslümanlığı baki kıldığı sürece durumu değişmez. İs­lam'dan çıkacak olursa bu taktirde harbî grubuna dahil olur. Zimmî Daru'l-Harb'de süresiz olarak ka­lacak olursa o zaman harbî durumuna intikal eder." [98]

 

SEYYİD KUTUB VE TEKFİR
 

Bu kitabın çeşitli yerlerinde fikirlerinden bahset­tiğimiz, görüşlerinden alıntı yaptığımız merhum Seyyid Kutub'u iyi anlamanın yollarından birisi de onu yakından tanıyanlara başvurmaktır. Onu en iyi tanı­yanlardan birisi olan ve kendisi de değerli bir alim olan Muhammed Kutub, Seyyid'in tekfir konusunda yanlış anlaşıldığını çeşitli eserlerinde vurgulamıştır. Yine onu yakından izlemiş olan Muhammed Berekat bu konuyla ilgili özel bir eser kaleme almıştır. Şimdi Muhammed Berekat'ın görüşlerine bakalım:  [99]

 

Müslümanları Tekfir Ettiği İthamı
 

Hakkında çokça söz söylenmiş bir ithamdır bu. Bu ithamın yapıldığı ilk kişi Merhum Seyyid Kutub da değildir. Ancak, bu itham dolayısıyla Seyyid Kutub'un gördüğü zarar çağdaş diğer müslüman yazar­ların gördüklerine kıyas edilecek olursa, kat kat faz­la olduğu görülür. Önce Seyyid Kutub'un ne söyledi­ğine bir bakalım; ikinci olarak onun ileri sürdüğü de­lillere, üçüncü olarak da bizzat kendisi ileri sürme­miş olmakla birlikte lehine sürülebilecek delillere bakalım; ondan sonra da onun lehine veya aleyhine hüküm verelim.

1-Tekfîr edilen kim?

Merhum şöyle demektedir: "Fakat, bugün gerçek İslamî hareketlerin karşı karşıya kalmış olduğu en büyük zorluk bunlarla ilgili değildir... Bu zorluk, bir zamanlar Allah'ın dininin kabul gördüğü, Daru'1-İslam olan topraklar üzerinde müslüman soydan gelen bir takım kimselerin varlığında müşahhas olarak or­taya çıkmaktadır. Bir de bakmışsınız ki bu bir za­manların Daru'l-İslam olan topraklar üzerinde yaşa­yan bu kimseler, gerçekte İslam'dan uzaklaşmış ve yalnızca ona ismen bağlılığını açıklamaya koyulmuş­tur. Gerçekte bunlar, İslam'ın temel esaslarını, itikadda ve vakıada kabul etmeyip tanımamakta, bu­nunla birlikte itikaden İslam'a bağlı olduklarını san­makta bulunuyor."

"Bu gün yeryüzünde adı müslüman adı olan, müslüman soyundan gelen bazı insanlar vardır. Vak­tiyle İslam Yurdu olan bir takım vatanlar vardır. Fa­kat, bugün ne o topluluklar bu anlamı ile Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik etmekte, ne de bugün o vatanlar bu anlamın kapsadığı gerçeklere uygun olarak Allah'ın dinine boyun eğmektedir."

2- 0nun kullandığı ifade ile tevhid şehadetini ge­tirmeyen bu tekfir edilen kimselerin niteliği nedir?

Şöyle demektedir: "İslam, Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet etmektir. Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet etmek ise, bu kainatı yaratan ve onda dilediği gibi tasarrufta bulunan bi­ricik yaratıcının Allah olduğuna, kulların ibadet şe­killerini ve bütün faaliyetlerini ibadet olarak kendisi­ne sunacakları biricik varlığın, kulların şeri hükümleri kendisinden alacakları kendisine boyun eğecek­leri biricik varlığın yalnızca Allah'ın kendisi olduğu­na itikad etmekte müşahhas ifadesini bulur. Her­hangi bir kimse Allah'tan başka ilah olmadığına bu kapsam çerçevesi içerisinde şehadet etmeyecek olur­sa, gerçekte o şehadet getirmemiş ve henüz İslam'a girmemiş demektir. Adı, lakabı ve soyu ne olursa ol­sun, değişen birşey olmaz. Eğer herhangi bir toprak parçası üzerinde bu kapsamı ile Allah'tan başka ilah olmadığı şehadeti gerçekleşmeyecek olursa, orası Al­lah'ın dinine göre yönetilen bir toprak parçası değil­dir." [100]

Müslümanların tanıyageldikleri kafirlerin çeşit­lerine ek olarak Seyyid Kutub, müslümana bir tanım getirmektedir, öyle bir tanımdır ki bu; bu tanımın kendisine uymadığı herbir kimse aynı şekilde kafir­dir. Böyle bir tanımı sınırlandıran., belirleyen aşağı­daki dikkat çekici hususlardır:

a- Yüce Allah'ın vahdaniyet, yaratıcılık, kainatın her türlü işlerinin yöneticiliği (kayyûmiyet) gibi sı­fatlarına iman etmek gerekir.

b-  Namaz ve zikir gibi ibadet çeşitlerinin Al­lah'tan başkasına takdim edilmesi küfürdür. Müslü­man kimse, bu gibi ibadet çeşitlerini Allah'tan baş­kasına sunamaz. Helal ve haram ile ilgili konularda Allah'ın hükümlerinden başkasına boyun eğmez.

c-  Helal ve haram ile ilgili hükümleri Allah'tan başkasından almak küfürdür. Müslüman bir kimse ancak Allah'ın helal kıldığını helal ve ancak Allah'ın haram kıldığını haram kabul eder ve şerayi' diye ifa­de edilen helal haram hükümleri ile ilgili olarak O'nun hükümlerinden başkasına asla boyun eğmez.

İşte bu üç husus "La ilahe illailah"ın kapsadığı anlamın çerçevesine direkt olarak girer. O halde bunlar tevhidin şartıdır ve ancak bunlarla birlikte kişi muvahhid olabilir, değilse olamaz.

Buna göre açıkça ortaya çıkıyor ki Merhum Seyyid Kutub, hiç bir müslümanı tefkir etmiyor. Aksine o çoğu kimsenin kafir olduklarını fark edemediği bir kısım insan türünün kafir olduklarına dikkat çeki­yor, o kadar.

Açıkça görüldüğü gibi, anlaşmazlık ilk iki şart çerçevesinde olmayıp, -şayet söz konusu olursa- üçüncü şart ile ilgilidir. O da teşriin kendisinden alı­nacağı makamın yalnızca Allah olduğuna itikad et­mektir. Peki, teşrii ibadet şekilleri ile eşit değerde kabul ederken onun ileri sürmüş olduğu deliller ne­lerdir? [101]

 

3- Seyyid Kutub'un delilleri:
 

Burada onun kullanmış olduğu delillerin en önemlilerine kısaca işaret edecek ve konuyu uzatma­mak için de onun kullanmış olduğu delillerin tümün­den söz edemeyeceğiz.

Merhum Seyyid Kutub, Tevbe Sûresi'nde yer alan şu (mealdeki) ayete çokça dayanır:

"Onlar hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i Allah'ı bırakıp rabler edindiler. Halbuki on­lar yalnızca bir tek ilaha ibadet etmekten başkası ile emrolunmamışlardı.  Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Onların ortak koşmalarından O yüce ve mü­nezzehtir." [102]

Ve aynı şekilde Merhum, Rasûlullah (s.)'ın hadis­lerine, istinad ettiği gibi, bazı müfessirlerin konu ile ilgili söylemiş oldukları sözleri de nakleder:

Seyyid Kutub der ki: "ed-Durru'1-Mensur'da su ifadeler yer alır: Tirmizî'nin hasen olduğunu belirte­rek rivayet ettiği İbnu'l-Münzir'in, İbn Ebî Hatem'in, İbn Merdeveyh'in, Sünen'inde Beyhaki'nin ve başka­larının Adiy b. Hatem (r)'in şöyle dediğini rivayet et­mişlerdir: Peygamber (s.a.v.)’in huzuruna Tevbe Sûresin­den: "Onlar hahamlarını ve rahiplerini Allah'ı bıra­kıp rabler edindiler." ayetini okurken vardım. Şöyle buyurdu: "Onlar (haham ve rahiplerine) ibadet etmi­yorlardı, fakat kendilerine herhangi bir şeyi helal kıldıkları zaman helal kabul ediyor, haram kıldıkla­rı zaman da haram olarak kabul ediyorladı."

Buna göre Rasûlullah (s.a.v) helal ve haram konula­rında -yani teşri'de- haha...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dâr'u'l-harpte müslümanın durumu
« Posted on: 26 Nisan 2024, 05:57:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dâr'u'l-harpte müslümanın durumu rüya tabiri,Dâr'u'l-harpte müslümanın durumu mekke canlı, Dâr'u'l-harpte müslümanın durumu kabe canlı yayın, Dâr'u'l-harpte müslümanın durumu Üç boyutlu kuran oku Dâr'u'l-harpte müslümanın durumu kuran ı kerim, Dâr'u'l-harpte müslümanın durumu peygamber kıssaları,Dâr'u'l-harpte müslümanın durumu ilitam ders soruları, Dâr'u'l-harpte müslümanın durumuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes