๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Tavan Arası => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 06 Haziran 2012, 19:58:25



Konu Başlığı: Yetişmiş Çilek
Gönderen: Zehibe üzerinde 06 Haziran 2012, 19:58:25
Tavan Arası


Ali Sözer | Mart 2012 | TAVAN ARASI   


‘Yetişmiş Çilek..’


Atalarımız her şeyi şiirle ifade edecek kadar nazik ve zarif idiler. Öyle ki bazı ders kitaplarını bile şiir şeklinde yazmışlardır. Son asrın Nakşibendî büyüklerinden Seyyid Osman Hulusi Darendevî hazretleri de (d. 1914 / v. 1990) gönlü şiirle yoğrulmuş zatlardandır. Yunusça söylenmiş hacimli bir divanı vardır. Efendi hazretleri günlük hayatında bile şiiri kullanmış ve konuşmalarını şiirin imbiğinden geçirmiştir. Bir misal ile açıklayalım:

Kendisine her yıl çilek getiren Hacı Hüsnü Dayı o yıl getirmemiştir. Efendi hazretleri bir kağıda yazdığı şiirle zarifçe davet eder hem de çilek talep eder:

“Yetişmiş çilek
Bizden bu dilek
Ya sen al getir
Yahut biz gelek.”

Hüsnü Dayı pusulayı okuyunca ihmalini anlayıp bir sepet çilek toplayıp ikram olarak Darende’ye getirir.

Gelecek sayılarda da Hulusi Darendevî hazretlerinin zarif mısralarını ve hikâyelerini paylaşmaya devam edeceğiz inşallah.

Kahire Dilencileri


Gelibolulu Mustafa Âlî’nin kitabında bahsettiği bir diğer özellik de Kahire dilencileridir. Okuyanın abartı sandığı durum aslında gerçektir ve bugün bile türbe ve camilerde durum böyledir:

“(Kahire’nin bir özelliği de) simsarların ve kör dilencilerin çokluğudur. Biz uzvu eksik, sakat, inmeli, tek elli, tek ayaklı, türlü türlü illetleri, açıkta, haşa dinleyicilerin gözünden uzak olsun, yara ve çıbanları meydanda sırnaşık dilencilerin çokluğu öyledir ki bir mangır için Allah’ın adını bin kere anıp and içerler. Eli cebe saldığın gibi çevreni alıp başına üşüşürler. Hatta o derece kabalık ederler ki sadaka vermemeye and içersin. Dünyanın ve onun içindekilerin bütün sevabı bile olsa sadaka vermekten geçersin.”

Kahire’nin Halleri


Farklı sahalarda yazdığı eserlerle meşhur Gelibolulu Mustafa Âlî (d. 1541 / v. 1600) aslında önemli bir tarihçidir. Kültür tarihinden siyasî tarihe büyüklü küçüklü eserleri hâlâ en önemli kaynaklar arasındadır. Özellikle Künhü’l-Ahbâr adlı eseri dünya tarihine dair çok hacimli bir eserdir.

Gelibolulu’nun ilginç ve önemli bir eseri de Hâlâtü’l-Kâhire mine’l-Âdâti’z-Zâhire (Dış Görünüş ve Adetleriyle Kahire’nin Durumu) adlı eseridir. Kitapta Mısır coğrafyası ve özellikle Kahire anlatılmaktadır. Kitabın ismi tevriyeli kullanılmıştır. Birinci manası yukarıda verdiğimiz gibidir. İkincisi ise “Kâhire” kelimesinin sözlük manasından hareketle Dış Görünüş ve Adetleriyle Kahredici Durumlar’dır.

Bir çeşit rapor niteliği taşıyan bu kitap oldukça ilginç anekdotlarla doludur. Mısırlıların tembellikleri ve eğlenceye düşkünlüklerini anlattığı bölüm, bilenlerin şahitliği ile genel olarak bugün için de geçerlidir. Gelibolulu anlatıyor:

“Bir de Mısırlıların itibarınca haftadan haftaya, Kahire halkının garip toplantıları vardır. Bu onların garip şenliklerine ve tembellikleri yol açar. Birbirleriyle ülfetlerine vesile olur. İki mübarek bayramla, hacıların gitmesi ve gelmesiyle ilgili olan toplantılarla yetinmezler, başka memleketlere uymazlar. Ay geçmez ki Mısır’da bir cemiyet peyda olmasın, bugün filanın seyir günüdür diye toplanıp bir araya gelmeleri görülmesin! İşte böylece vakitlerinin çoğu boş durmakla geçer. Zenaat erbabı bir işle uğraşıp sanatlarını icra etme, öğrenciler bir konu üzerinde çalışıp okuma düşüncesinden uzaktırlar. Dostları ile akşam oluncaya değin yerler içerler. Gerçi akılları olanlarca bu türlü günlerin kendilerine ziyan vereceğinde söz yoktur ama ayak takımı için bunlar ferahlık ve eğlence şeklinde bir garip zamandır.”

Muhyiddin ibn Arabî k.s. Hakkındaki Fetva


Osmanlı Devleti’nde şeyhülislâmlık makamı hukukun en üst temsilcisidir. Günlük hayatta tıkanan her konu, şeyhülislâm yahut ona bağlı müftülerin fetvalarıyla çözülmüştür. Misal olarak Kanunî devrinin meşhur Şeyhülislâmı İbn Kemal (d. 1469 / v. 1534) hazretlerinin bir fetvasını okuyalım.

Fetvadan anlaşıldığına göre, Muhyiddin ibn Arabî (d. 1165 / v. 1240) hazretleri hakkında ileri geri konuşanlar olmuştur. Hatta tarih kitaplarından öğrendiğimize göre bazı hasetçiler işi tasavvuf erbabını sürgün göndermeye, görevinden etmeye kadar vardırmıştır.

İşte İbn Kemal hazretleri bugün bile düstur olarak benimseyeceğimiz şu fetva ile meseleyi çözmüştür:

“Allah’a hamd ve senalar olsun ki bizleri bilgili, itaatli içtihad sahibi kullarından eylemiştir. Dalalette olanları ıslah etmek için ilahî emirle gönderilmiş olan Peygamber’ine salât ve selam olsun.

Ey insanlar! Şunu biliniz ki büyük şeyh, keramet ehli, ariflerin kutbu, tevhid ehlinin önderi, Endülüslü Şeyh Muhyiddin adıyla meşhur olan Muhammed b. Arabî Tâî noksansız, tam içtihad sahibi kâmil bir şahsiyet ve faziletli bir uyarıcıdır. Üstün ve akla sığmaz birçok keramet ve menkıbeleri vardır. Çok talebe yetiştirmiştir, bu talebeleri dahi alimler, fazıllar ve salihler katında gözdedir.

Kim ki onu inkâr ederse ve aleyhinde konuşursa, o kişi sapıklık yolundadır. Kim ki inkâr eder ve aleyhinde ısrar ederse padişaha o kişinin te’dibi (cezalandırılması) düşer. Bununla beraber hem te’dibi, hem itikad ve fikrinin değiştirilmesini talep eder.

Bu zatın birçok telif kitapları vardır. Bunlardan en önemlisi Fütuhat-ı Mekkiyye ile Füsûsu’l-Hikem’dir. Bu kitapların içeriğindeki bazı meseleler ifade ve mana yönünden açık ve anlaşılır bir vaziyettedir.

İlahî emirlere ve Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in koyduğu şeriata uygundur. Bazı meseleleri de ehl-i zâhirden gizli ve onların anlayışına kapalıdır. Fakat bu gizli ve anlaşılmayan hususlar ehl-i bâtın ve keşif sahiplerine açık ve onlara aittir. Ehl-i zahir bunları yanlış anlar.

Bu kitaplardaki bu incelikleri kavrayamayanlara bu şahsiyyet hakkında konuşmak değil, susmak düşer. Hak Tealâ bu yönde İsra suresinin 36. ayetinde şöyle buyurur:
Anlamadığın ve bilmediğin bir şey üzerinde durma. Zira kulak, göz, kalp bütün bu azalarınız sizleri sorumlu tutar.”


Konu Başlığı: Ynt: Yetişmiş Çilek
Gönderen: Ceren üzerinde 02 Ocak 2015, 17:09:27
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan  Reyyan abla.

Ey insanlar! Şunu biliniz ki büyük şeyh, keramet ehli, ariflerin kutbu, tevhid ehlinin önderi, Endülüslü Şeyh Muhyiddin adıyla meşhur olan Muhammed b. Arabî Tâî noksansız, tam içtihad sahibi kâmil bir şahsiyet ve faziletli bir uyarıcıdır. Üstün ve akla sığmaz birçok keramet ve menkıbeleri vardır. Çok talebe yetiştirmiştir, bu talebeleri dahi alimler, fazıllar ve salihler katında gözdedir.