๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Tavan Arası => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 10 Ekim 2011, 11:48:31



Konu Başlığı: Ölüyü Bile Güldürür
Gönderen: Zehibe üzerinde 10 Ekim 2011, 11:48:31
Tavan Arası



Haziran 2006 90.SAYI


Akif GÜLER kaleme aldı, TAVAN ARASI bölümünde yayınlandı.


Ölüyü Bile Güldürür


Ölüm deyince hepimiz az çok ürpeririz. Peki hiç aşağıdakiler kadar ilginç ölüm haberleri okudunuz mu?

Ölüyü bile güldüren cinsten bu ölümler, biraz da kaderin cilvesini gösteriyor:

• Jake Fen isimli Macar, eşini korkutmak için kendini asmış pozu verir. Eve gelen kadın kocasını o halde gorünce bayılır. Kapıyı açık gören komşu kadın içeri girince ikisinin de öldüğünü sanıp evi soyar. Topladıklarıyla çıkarken, Jake kadına bir tekme atar. Cesedin canlandığını sanan kadın korkudan ölür. Sonuç: Jake beraat eder!

• New York’ta 5’inci caddede bir adama araç hafifçe çarpar. Adama bir şey olmamıştır. Şoförle konuşur ve tam ayağa kalkacakken olayı gören biri yanına gelerek, kalkmazsa sigortadan para alabileceğini söyleyince adam yeniden aracın önüne yatar. Araç sürücüsünün durumdan haberi yoktur. Adamın gittiğini sanarak gaza basar ve adam arabanın altında kalarak ölür!

• Romolo Ribaldo, 42 yaşında işsiz bir İtalyan’dır. Parasızlık canına tak eder ve bir gün tabanca ile intihar etmeye karar verir. Eşi onu engellemek için dil döker. Sonunda adam duygulanıp ağlamaya başlar ve intihardan vazgeçip silahını yere fırlatır. Ateş alan tabancadan çıkan mermi eşine isabet eder ve kadın oracıkta ölüverir.

• Sibirya’nın köylerinden birinde, bir cenaze mezarlığa götürülmektedir. Bir tarladan geçerken tabut köylülerin ellerinden düşüverir, ceset de dereye yuvarlanır. Akıntı cesedi aşağıda bir yerde dinamitle avlanan balıkçıların yanına sürükler. Balıkçılar; “Acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük?” diye panikleyip cesedi civardaki askeri kışlanın tellerine dayayıp kaçarlar. Nöbetçi er bölgeye tehlikeli birinin yaklaştığını düşünerek cesedi yaylım ateşine tutar. Hemen ambulans çağrılır, delik deşik olan ceset hastaneye kaldırılır. Sonuç mu? Operasyon tam altı saat sürer. Ameliyattan çıkan doktor alnından akan terleri silip derin bir nefes alır ve şöyle der: “Çok zor oldu ama galiba yaşayacak!”

Bir Gazel


Nâzenîn bu ömrümüz bir göz yumup açmış gibi
Geldi geçdi duymadık bir kuş konup uçmuş gibi

Nice geçdi bilmedik bu rüzgâr önden sona
Öyle tut şimdi, bize bir yel esip geçmiş gibi

Niceler geldi bu mülke gitti ve göçdü geri
Şöyle kim bir kârban bir dem konup göçmüş gibi

İşbu dünyaya gelenler bir dem eğlenmediler
Hânümânın dökdü gitdi yağıdan kaçmış gibi

Sinlere var kim bilesin bu halâik neydüğün
Sanasın kim, bir ekindir Azrâil biçmiş gibi

Bahtlıdır şol kişi kim dünyada adı kala
Ölmedi diridürür âb-ı hayat içmiş gibi

Bu ömür sermayesin olmaz yere harceyledin
Şöyle kim bir key deli nakdin suya saçmış gibi

Ey Âşık sen ömrünü Hak aşkına sarf eylegil
Tâ eresin hazrete bir göz yumup açmış gibi

Âşık Paşa (1272-1332)


Yüz Okuma Sanatı


Yüz hatlarından insanın kişiliğine dair ipuçlarını yakalama çabası, eskiden insanları hayli meşgul etmiş, halen de ediyor. Bu uğraşa Doğu kültüründe “ilm-i sima” denmiş. Günümüzdeki ismi ise hayli fiyakalı: Fizyognomi...

İnsan karakterinin beden yapısı, el biçimi, ses tonu gibi kişisel özelliklerle münasebetinin olduğu düşüncesi, eskiden beri bu konuda belli görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuş. Çinlilerin görüşleri daha sonra Antik Yunanlılar tarafından geliştirilmiş. Hipokrat ve Aristo gibi ilk çağların meşhur düşünürlerinin eserlerinde, insanın fiziki yapısıyla karakteri arasındaki ilişkiye dikkat çeken görüşlere de rastlanıyor.

Bazı müslüman alimler de insanın yüzüyle karakteri arasında bir bağ kurarak çeşitli sınıflandırmalar yapmışlar. Bunların en bilinenlerinden biri, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin Marifetname adlı meşhur kitabında yazılanlar.

Marifetname, yüz biçimi ve beden azaları ile insan karakteri arasında sıkı bağ olduğundan bahseder ve der ki:

“Allah insanı en güzel şekilde süsleyip nurlandırmıştır. Bunun yanı sıra insanları şekil ve karakter olarak değişik yaratmıştır. Sonra lütuf ve inayeti ile şekli karakterin, azayı da ahlâkın belirtisi kılmıştır. Böylece insan önce kendi görünümünden kendi karakterini tanımlayarak ihtimam ile ahlâkını güzelleştirir. Daha sonra yakınları ve dostlarının dış görünümlerine fehm ve ferasetle bakarak onların iç hallerine ve ahlâklarına vâkıf olabilir. Onlara ya ahlâklarına göre rağbet ve muhabbetle muamele eder veya aklınca idare edip geçinip gider.”

Günümüzde önemli bir bilim dalı haline gelmeye başlayan fizyognomi, gizli servislerden büyük şirketlere kadar pek çok yerde kullanılıyor. Bu işin uzmanları ise en çok devlet başkanlarının karakterine ilgi duyuyorlar. Onlara göre bazı devlet başkanlarının fizyognomik yorumları şöyle:

“Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kemikli yüz yapısı ve diğer yüz organlarına oranla alnının daha gelişmiş olması, kaşları üzerindeki bölgenin kabarık olması gibi özellikleri, düşünce ve muhakeme yeteneğinin güçlü olduğu ve kesin kararlar alabilen bir kişi olduğunu ortaya koyuyor.

İngiliz Başbakanı Tony Blair’in yüz yapısı dışa dönük ve iletişime açık birisi olduğunu düşündürüyor. Geniş açılmış burun delikleri hassas ve olaylara çabuk tepki gösteren biri olduğunu gösteriyor. Çene yapısı üzerinde otoriter çizgilerin olduğu görülebilir. Kısa burun yapısı ise sorumluluk duygusunun o kadar da gelişmiş olmadığının bir belirtisi.

Bush’a gelince; yüz yapısı aşırı tepkisel bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyor. Bu nedenle aldığı kararların ve ifadelerinin aceleci ve çelişik olduğu gözlemlenebilir. Genel fizyognomik değerlendirmeye göre Bush’un karakter özellikleri olumlu olmaktan çok, olumsuz.”

Bu noktada aklınıza bir de estetik yaptıranlar geliyorsa, bu konuda uzmanların kafası biraz karışık. Neyse ki bu durumda çocukluk resimleri imdada yetişiyormuş. Ne de olsa insan yedisinde neyse yetmişinde de o!

Nasihata Dair

Büyüklerden biri oğluna şöyle nasihatte bulunur:

• İlk nasihat eden olma!
• Arzularına uymaktan ve düşünmeden bir görüş belirtmekten kaçın!
• Zalime, gaddara, deliye ve inatçıya akıl verme!
• Nasihat ederken, nasihatinin nasihat ettiğin kimsenin arzularıyla aynı doğrultuda olmasından Allah’tan kork!
• Karşında bunu bekleyen biri var ise ve seni onaylıyorsa, bu ihanettir.

Bir diğer ehlullah ise şöyle nasihatte bulunur:

• “Görüşü, hamur haline gelinceye kadar bırakın dinlensin. Sakın ha, iyice düşünüp, ölçüp tartmadan görüş belirtmeyin.”

İbn Abdirrabbih – Siyaset Kitabı