İki Şey

Tavan Arası

Haziran 2008 114.SAYI

Akif GÜLER kaleme aldı, TAVAN ARASI bölümünde yayınlandı.

İki Şey

İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemenizi sağlar:
Asıl yeteneğinizi keşfetmek
Sevdiğiniz işi yapmak

İki şey başarının sırrıdır:
Ustalardan öğrenmek
Kendinizi yenilemek

İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
Sorunun değil, çözümün parçası olmak
Hayata farklı bakış açılarıyla da bakabilmek

İki şey gelişmeyi engeller:
Aşırılık (abartı, ifrat, tefrit)
Sürekli felaket beklemek

İki şey çözüm getirir:
Tebessüm
Sükût

İki şey kalitesiz insanın özelliğidir:
Şikayet etmek
Dedikodu

İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
Bakış açısını değiştirme
Karşındakinin yerine kendini koyabilmek

İki şey yanlış yapmanızı engeller:
Şahıs ve olayları akıl ve gönül süzgecinden geçirmek
Hak yememek

İki şey kişiyi gözden düşürür:
Demagoji (laf kalabalığı)
Kendini ağırdan satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)

İki şey insanı nitelikli insan yapar:
İradeye hakim olmak
Uyumlu olmak

İki şey daha nitelikli yapar:
Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek

İki şey geriletir:
Kararsızlık
Cesaretsizlik

İki şey kaşif yapar:
Hikmet ehli dostlarla birlikte olmak
Biraz delilik

Bir Dergi: Rıhle

Nisan ayında yeni bir dergi yayın hayatına katıldı. Üç ayda bir yayınlanacak olan bu derginin adı Rıhle.
Rıhle, ilim öğrenmek için çıkılan yolculuk demek. Hakk’ın hakikatin bilgisinin peşine düşmüş bir dergi için ne
güzel isim.

Rıhle’yi bize aşina kılan etkenlerin başında derginin yayın çizgisi ve hassasiyetleri geliyor. Bir diğer aşinalık da derginin yayın yönetmeninin aramızdan biri, Ebubekir Sifil olması. Yazar kadrosundaki diğer isimler de hassasiyetlerimiz noktasında tanıdık. Başta yayın yönetimi olmak üzere bütün ekibe başarılar diliyoruz.

Hassasiyetler demişken, bunu kısaca açalım. Rıhle Dergisi, Ehl-i Sünnet ve Cemaat çizgisine ısrarla vurgu yapan bir dergi. Sahih din tasavvurunun muhafazası için çaba göstermeyi ana gaye olarak belirtiyor. “Çağdaş bir bid’at” olarak tanımladığı modernizmin tehdit ve tahrip faaliyetine karşı durmayı bir sorumluluk olarak gördüğünü ilan ediyor. Rıhle’nin yayın ilkeleri olarak ilan ettiği bu duruşu bizim de paylaştığımızı okuyucularımız bilirler.

Dergi, Nisan-Haziran periyoduna ait ilk sayısında “Din ve Değişim” başlıklı bir dosya hazırlamış. Konu etrafında makaleler ve soruşturmalar yer alıyor. Dosya haricinde, yakın geçmişin odak isimleri arasında yaşanmış ilgi çekici buluşmalara tanıklık eden “Tezâkir”, diğer değerlerle birlikte yok olmaya yüz tutan bediî zevklerimizin ve estetik anlayışımızın yansıtıldığı “Bediiyât” ile Doğu’da ve Batı’da yapılmış ilmî çalışmalardan haberdar olmamızı sağlayan “Kitabiyât” gibi ilginç köşeler var.

Kısacası, islâmî mevzulara ilgi duyanların rahlesine koyup gönül rahatlığıyla okuyabileceği bir dergi Rıhle. İlim yolculuğuna çıkmak isteyenler için bir kapı.

Saadet

Pencerenizden görünür
Gözlerinize sürünür
Bin bir kisveye bürünür
Perçem değil ki tutasın
Afyon değil ki yutasın
Rüzgâr değil esip geçsin
Günah değil unutasın
Saat olsa durdururdun
Yapı olsa kurdururdun
Adı sanı belli değil
Kitaplardan sordururdun
Ne Haymana’nın düzünde
Ne yedi kat gök yüzünde
Ne bir yirmi beş yaşında
Ne bir huri kaşındadır
Ne Hind’dedir ne Çin’dedir.
Gözlerimin içindedir
Bazen bana benden yakın
Bazen bana benden uzak
Yine benim içimdedir

Bedri Rahmi Eyüpoğlu

Bir Kitap ve Başarının Üç Büyük Düşmanı

Günümüzün popüler kitapları arasında ilk akla gelenler “kişisel gelişim” konulu olanlardır. Bu kitapların çoğu yabancı yazarlara ait. Yani başka bir kültürden. Kaybetme kaygısı aşılayan, kekre tat bırakan dünyevî hikmet! Her şey var, ahlâk yok.

Bizim medeniyetimizin rehber eserlerinde bir taraftan başarının yolu gösterilirken, bir taraftan da insanı olduran, olgunlaştıran ahlâk ilkeleri öğretilir. Üstelik meraklı kıssalarla, küçük hikâyelerle... Aslında günümüzün en iddialı kişisel gelişim kitapları eskilerin bugüne göre üretilmiş taklitleri. Ama metafizikten, ahlâktan, olgunlaşmadan boşaltılmış olarak.

Bu alanda bizde yazılmış bir kitabı hatırlamak lazım. Merhum Prof. Dr. Ali Fuad Başgil’in “Gençlerle Baş başa” isimli, bir zamanlar belli çevrelerde çok popüler olan kitabı.

Başgil, bu kitabında zihin açıcı sözler söylüyor. İşte onlardan bir tadımlık:

“Başarılı olma yolunda senin ilk büyük düşmanın tembelliktir. Burada sana tembelliği tarif edecek değilim. Onu sen, ben, hepimiz az çok tanırız. Tembellik insan karşısına çıkıp da mertçe savaşan bir düşman değildir. Bilakis, eski peri hikâyelerindeki kahramanlar gibi, şekilden şekle girerek ve binbir hile kullanarak alt etmeye çalışan bir namerttir. Tehlikesinin büyüklüğü de buradan gelmektedir. Tembelliğin; yerine, adamına ve çağına göre girmediği kalıp yoktur. Herkesin mizacına göre tavır alır ve konuşur.

Genç dostum! Gittiğin yolda ikinci bir tehlikeli düşmanın da kötü arkadaştır. Arkadaşın kötüsü, emin ol ki, bir gencin başına gelebilecek kötülüklerden en kötüsüdür. Ve her kötülük gibi o da sinsi ve maskelidir. Hem maskesini gayet ustaca takınır. Dost ağzı kullanır. Seni esirger ve yardımına koşar görünür. Seni kendisine imrendirmek için yapmadığı şaklabanlık kalmaz...

Başarı yolunda senin bir düşmanın daha var ki, bu da kötü örneklerdir. Bunlar takıp takıştırmakla, kiminin ayağına çelme takmak, kiminin gözüne kül atmakla servete, mevki ve şöhrete kavuşmuş, ehliyet ve liyakatlerinin üstündeki yerlere oturmuş, insan kılığındaki hayvanlar ve parazitlerdir. Gerçi bunlar yalnız bugün değil, her devirde görülegelmiştir. Her zaman insanların saflığından ve temiz yürekliliğinden istifade ederek kese doldurup ense şişiren açıkgözlere rastlanmıştır. Fakat zamanımızda bunlar görülmedik bir şekilde çoğalmıştır. Her yerde senin tecrübesiz ve masum gözlerine çarpan da bunlar oluyor. Karınca sabrı ile çalışıp kazanılmaktaki emsalsiz hayatın tadını maalesef bunlar kaçırıyor.”

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın