İçimiz Dışımız Ateş

Tavan Arası

Şubat 2007 98.SAYI

Akif GÜLER kaleme aldı, TAVAN ARASI bölümünde yayınlandı.

İçimiz Dışımız Ateş

Bu satırlar, artık çok sık canımızı acıtan bir halden, içimizi dışımızı yakan haset ateşinden şikayetin feryadıdır. Eskiden de vardı bu illet, ama bugün iyice azıttı, iletişim araçlarının verdiği fırsatlardan istifade edip bir güzel kurumsallaştı. Artık haset etmek moda tabirle “in”, tevazu ve kanaat “out”.

Başarı için, elde etmek, sahip olmak için her yol mübah sayılıp, kıskançlık teşvik ediliyor. Herkesten önce sen kap, başkası kapmışsa kem gözle bak, devir onu, elinden al. Yapmazsan adam değilsin!

Böyle bir sakatlık nasıl olur da teşvik edilir, ama oluyor artık.

Hasedin tarifini hatırlayalım: Başkasının sahip olduğu nimetten mahrum kalmasını istemek... Kıskanmak, çatlamak... Haset duygusu sıradan bir kıskançlık olmadığı için de tedavisi en güç manevi hastalık. Belki de âlemin ilk hastalığı. İblis, Adem Aleyhisselam’a bakıp bakıp daralmadı mı? O kadar ilme rağmen böyle bir cahillik ve aç gözlülük nasıl bir araya geldi?

Rabbimiz bizi korusun. Verdiklerinin tadını çıkarıp şükredenlerden eylesin. İnsan kendi önündeki nimeti görmez, ondan güzel güzel istifade etmez de, gözünü uzaklara diker. Ne acayip iş!

Haset eden, Allah’a düşmanlık ediyor. Ama o öyle yüce bir Allah ki, insana seni benim halifem olasın diye yarattım diyor, düşmanım olasın diye değil. Cenneti de sana hazırladım ki ebediyen içinde kalasın... Ama insan, bırak cehennemi, dünyadayken kendini yakmaya başlıyor.

Acaba önünde nimet yığılı kaç kişi, dağ başındaki çobanın bir kuru soğandan duyduğu hazzı yaşıyordur? Yazık etmeyelim kendimize.

Hazır Cevaplar

Kadıköy Camii’nde vaaz vermekte olan Osman Demirci hocaya:

- Hocam, at nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? diye sormuşlar.

Demirci hoca:

- Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.

* * *

Meşhur Cimri Paşa, atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde “Lâ havle” çekermiş. Bir gün atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş:

- Atlarıma ne oldu?

Seyis cevap vermiş:

- Ne olacak efendim, “Lâ havle” yiye yiye “Ve lâ kuvvete” oldular.

* * *

“Hayat kırkından sonra başlar” diyen bir kişiye Said Turhan şu karşılığı vermiş:

- Eğer otuz beşinde ölmezsen!..

Hasedin İlacı Kanaat

• Akıllı kimse, dünya işini telaşa kapılmadan kanaat ile idare eder. Ahiret işini hırs ve acele ile görür. Din işini ise ilim ile yürütür.

• Kanaat, hoş olmayan, sevimsiz anlarda da kalbin sükûn içinde bulunmasıdır.

• Kanaat, olmayan şeye göz dikmemek ve mevcut ile yetinip tamah etmemektir.

• Kanaat, nefsin kendisine taksim edilene razı olmasıdır.

• İzzet ve zenginlik çıkıp kâinatı dolaşırlar; nerede kanaatle karşılaşırlarsa orada yerleşirler.

• Kimin kanaati kuvvetli ve çok olursa, ona bütün az şeyler hoş gelir. Kim her halinde Yüce Allah’a yönelirse, Allah ona kanaati nasip eder.

• Allah Tealâ, beş şeyi şu beş şeyin içine koydu: İzzet ve şerefi kendisine taate, zilleti günaha, heybeti gece ibadetine, hikmeti az yemeye, zenginliği kanaate.

• Düşmanından kısas yoluyla intikam aldığın gibi, nefsinin mal hırsından da kanaat ile intikam al.

• Kim hırsı terk edip kanaati alırsa, şeref ve güzel ahlâkı ele geçirmiş olur.

• Kim kanaat ederse insanlardan rahat eder, akranına da üstünlük sağlar.

• Kimin gözü insanların elinde olana takılırsa, onun üzüntüsü çok olur.

• Bir genç için, aç kalıp cömert ve mertçe davrandığı gün, zenginliğe ulaşmak için kendisini utandıracak hallere düşürdüğü günden daha güzeldir.

Kuşeyri Risalesi

Hak Gösterir Kendini

Kur’an, bir geline benzer. Hani sana yüzünü göstersin diye çarşafını açarsın ya. Bunun gibi, Kur’an’ı okuyorsun amma bir hoşluk yüz göstermiyor, bir şey açılmıyor sana. Çarşafını çektin fakat seni istemedi, sana bir düzen kurdu. Sana kendisini çirkin gösterdi, yani ben, dedi, o güzel değilim.

O, kendisini her şekilde gösterebilir, gücü yeter buna. Fakat çarşafını çekmeyip razılığını dilersen, tarlasını sulayıp uzaktan-uzağa ona hizmetler edersen, hürmet ve itaat edip neden razı ise yaparsan, çarşafını çekmesen de yüzünü gösterir sana.

* * *

Allah ehlini aramak gerek. “Kullarımın arasına katıl da cennetime gir.” buyurdu çünkü. Hak Tealâ herkese söz söylemez. Dünya padişahları da çulhayla konuşmazlar.

Herkes padişaha onun vasıtasıyla yol bulsun diye bir vezir, bir naip atanmıştır. Hak Tealâ da kim Allah’ı dilerse ona başvursun, ona kul olsun diye bir kulunu seçmiştir. Bütün peygamberler bunun için gelmiştir, Hakk’a onlardan başka yol yok.

Fihi Mâ Fih’ten

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın