> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Tasavvuf Üzerine > İbret Alalım !
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İbret Alalım !  (Okunma Sayısı 5834 defa)
10 Aralık 2007, 15:52:19
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 10 Aralık 2007, 15:52:19 »



Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:   "Her kim Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah'tan korkar ve O'nun takvasında bulunursa, işte asıl bunlar kurtulmuş olan kimselerdendir." (Nur; 52)

     Kıyamet gününde kurtulmak öyle basit, kıymetsiz bir şey değildir. Kim kendini kurtarırsa onun bayramı o gündür. O günde kurtuluşa ermek isteyen kimse de İslam ahlakı ile ahlaklanmalıdır. İslam ahlakı çok mümtaz bir ahlaktır ve islam dini mümtaz bir dindir.

    Burada, mühim bir nokta vardır. Mü'minlerin birbirlerine hürmet etmeleri, birbirlerine saygı göstermeleri lazımdır. İslam dininde ahlak çok mühimdir. Hiç kimseden nefret etmememiz lazımdır. Allah bizi ve onları ıslah etsin diye dua etmeliyiz.

    Çünkü haram olan şeyler, birbirini zincir gibi takip ederler. Sen umumi olarak müslümanlara hürmet etmediğin zaman, fert fert mü'minlere de hürmet etmemiş olursun. Mü'minlere hürmet etmezsen, Evliyalara da hürmet etmez hale gelirsin. Evliyalara hürmet etmediğin zaman da, Peygamber (S.A.V) 'e ve Allah-u Zülcelal'e de hürmet etmemiş olursun.

    Allah-u Zülcelal, sonsuz merhametlidir. Nasıl ki bir sürü çok susuz olduğu bir zamanda, bir dere görseler, yaz mevsiminin sıcağında, o sürü o suya koşarsa, biz de Allah-u Zülcelal'in bir deniz gibi olan rahmetine, merhametine aynı şekilde koşmalıyız. Allah-u              Zülcelal'e öyle aşık olmalıyız.

    Çünkü bize ancak O yararlıdır. Kıyamet günü, bu dünyada olduğu gibi serbest dolaşmaya benzemez. O gün, bize zerre kadar dahi sevap lazım olacaktır. O gün de zerre kadar sevaba ne kadar çok ihtiyacımız olacak, onu ancak Allah-u Zülcelal bilir. Bizim davranışlarımız, önümüzdeki imtihanın ciddiyetine hiç münasip değildir.Nasıl ki dünyada bir insan, bir kişiye muhtaç olunca o kişinin affetmesi ve işinin daha kolay olması için kendine rehber arıyor ve o muhtaç olduğu kişiye rehberle gidiyorsa; Hz. Peygamber (S.A.V) de bizim için, bizi Allah-u Zülcelal'e götüren bir rehberdir. Nitekim Evliyaların silsilesi de, zincir şeklinde Hz. Peygamber (S.A.V)'e kadar gider.

     Evliyaların hayatları bize ibret ve ders olması lazımdır. Ashab-ı kiram olsun, Evliyalar olsun; onların ahvalleri bize ibret olması lazımdır. Anlatıldığına göre, Bayezid-i Bestami'ye bir hal gelmiş, bir           müddet gözünden yaşlar kesilmemiş, devamlı ağlamış. Ona                       sormuşlar: "Niye böyle ağlıyorsun, gözünden hiç yaş eksilmiyor?" O da şöyle cevap vermiş: "Allah-u Zülcelal'in üçbin sene kendi kudretiyle yaktığı ateşten (cehennem) emin olmayan kimse, nasıl ağlamasın ki!"
Bu alacağımız birinci ibrettir. İkinci ibret ise, Said bin Amr ve Hudeyb bin Adiy isminde iki ashab hakkındadır.

     Bedir Harbi'nden sonra Hubeyb bin Adiy'i esir aldılar. O savaşta;  Ebu Cehil başta olmak üzere, yetmiş büyük kâfir gebermişlerdi. İntikam almak için hırslandılar. Hubeyb bin Adiy, onların eline geçince, kâfir kadınları, çocukları ve gençleri ne yapacaklarını saşırdılar. Ondört yaşında, henüz müslüman olmamış Said bin Amr isminde bir genç de, kâfirlerin, bu ashabı nasıl idam edeceklerini temaşa ediyordu.

     Onlar, Hubeyb'i, bağırarak idam etmek için götürdüler. Bundan sonrasını Said bin Amr şöyle anlattı: "Ben de onların içindeydim. Hubeyb'i, öldürecekleri yere götürdüler, bu karmaşada Hubeyb'in sesini duydum:  "Bana iki rekat namaz kılmam için müsaade etmiyor musunuz?" diye onlardan müsaade istedi. Müsaade ettiler; huşu ve tazarru içinde, rükûlu ve secdeli iki rekat namaz kıldı ve müşriklerin reisine dönerek şöyle dedi:  "Ölümden korkarak namazı uzattığımı sanmayın, hiç ölümden korkmuyorum."
Herkes ona vurmaya başladı. Onun mübarek etini parça parça yapıyorlardı. Bıçakla parçalıyor ve hemence öldürmüyorlar ve o parçaları alırken de kan fışkırıyordu. O yaralar içindeyken, ona             sordular:  "Bizim seni bırakacağımızdan emin olsan, çocuklarının yanına gitmeyi mi tercih ederdin; yoksa Hz. Muhammed'in (S.A.V) senin yerinde olmasını mı tercih ederdin, hangisi hoşuna giderdi?" Hubeyd dedi ki:  "Benim yüzbin canım olsa ve siz bu şekilde devam etseniz, bu benim daha çok hoşuma giderdi. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in bir yerine bir diken eziyet verirse ve rahatsız olursa; onu kabul etmem." 

    Böyle dediği zaman, kâfirler: "Öldürün, öldürün!" diye bağrıştılar, daha da hiddetlendiler ve o şekilde onu şehit ettiler. Ben onu unutamadım. Devamlı olarak rüyamda, uyanıkken, yürürken, evde otururken, onun iki rekat namaz kılarken ki hali ve vücudunun parça parça oluşu gözümün önüne geliyor. Ruhunu teslim ederken inleyişi, çektiği eziyetler, o anki hali hiç gözümün önünden gitmiyordu. Ben müşriklerin yanına gittim ve:  "Ben, sizin yaptıklarınızdan vazgeçiyorum, müslüman oluyorum." dedim.
Said bin Amr, müslüman olup Hz. Peygamber (S.A.V) ile Medine-i Münevvere'ye hicret etti. 

     Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ondan çok razı olarak vefat ettikten sonra, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer'le her harpte hazır ve beraber oldu. Hz. Ömer zamanında Hz. Ömer'e bazı tavsiyelerde de bulundu. Hz. Ömer: "Ya Said! Kim senin gibi tavsiyelerde bulunabilir?" dedi. Said:  "Sen ya emirü'l-mü'minin; Hz. Peygamber (S.A.V)'in ümmetine, emirü'l-mü'minin olan kimse!" diye cevap verdi.

    "Öyleyse ya Said, ben seni Humus'a vali olarak tayin  edeceğim." dedi. Said: "Ya emiru'l-mü'minin, bunu yapma, dünyanın fitnesine girmek istemiyorum." diye yalvardı. Hz. Ömer:  "Hayır, bütün yükü hep benim boynumda mı bırakacaksınız." diye ısrar etti ve onu Humus'a vali olarak tayin etti. Oraya gittikten sonra Humus'tan, Medine-i Münevvere'ye bir kafile geldi. Hz. Ömer sordu:  "Sizin oralarda fakir ve ihtiyaç sahibi varsa söyleyin onlara ihtiyaçlarını göndereyim." dedi. Onlar da fakirlerin isim listesini Hz. Ömer radıyallahu anh'a verdiler. Baktılar ki; Said bin Amr'ı o listenin içine fakir olarak yazmışlardı. Hz. Ömer radıyallahu anh: "Bu Said bin Amr kimdir?" diye sordu. Halk: "Ya emirü'l-mü'minin! Bizim Valimizdir, o da fakirdir. Vallahi günlerce, belki aylarca onun evinde ateş yanmıyor." dediler.

     Hz. Ömer'in gözünden yaşlar aktı ve ona bin dinar para gönderdi. Para Said bin Amr'ın eline geçer geçmez: "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" dedi ve eve giderken sanki bütün dünya onun başına yıkılmış gibi mahzun ve üzgün gitti. Hanımı:  "Sana ne oldu, Ya Said?" diye sordu.  Dedi ki:"Benim başıma büyük bir bela geldi." Kadın tekrar sordu:"Hz. Ömer radıyallahu anh mı vefat etti?""Hayır o vefat etmedi, ondan daha büyük bir şey oldu." Kadın:"Müslüman ordusuna bir bela mı geldi?" diye sordu. Said bin Amr radıyallahu anh: "Ondan da daha büyüktür." dedi. Kadın:"Nedir bu daha büyük musibet?" dedi. Said: "Emirü'l-mü'minin bize bin dinar göndermiş. Biz dünyada iken helak olacağız. Evimize fitne girdi. Helak olmadan hemen bunları dağıtacağız." dedi ve o gece hepsini dağıttı.

     Bir müddet sonra Hz. Ömer, İslam ordusunu teftiş etmek üzere Humusa geldi. Humus'un ehlini çağırdı ve sordu: "Valiniz nasıldır, onun sizin üzerinizdeki hükümleri nasıldır?" Onlar dediler ki:"Ya emirü'l-mü'minin! Onun üç garip hali vardır. Ondan şikayetçiyiz." Hz. Ömer dedi ki: "Vallahi benim onun hakkında ki kanaatim, çok sadıktır. Ben sizin şikayetlerinize inanmıyorum. Yine de çağırıp bu konuda kendisine soracağım." dedi. Said bin Amr'ı çağırdılar ve Humus halkını biraraya getirdiler. Hz. Ömer:  "Ya Said, bunlar senden üç şeyde şikayetçi olduklarını söylü-yorlar, ne dersin?" dedi.

     Cevaben: "Ya emirü'l-mü'minin, şikayetleri ne ise söylesinler, yapamıyor isem onları düzelteceğim."  dedi. Halk dedi ki: "Ya emirü'l-mü'minin! Sabahları yerine geç geliyor." Said bin Amr:"Ya emirü'l-mü'minin! Benim hizmetkarım, evime bakacak kimse olmadığı için, sabahleyin evin ihtiyaçlarını karşılıyor, yemeklerini, hamurlarını kendi ellerimle yapıyorum. Ekmek yapıyorum ve onlara veriyorum, sonra çıkıyorum." Halka: "İkincisi nedir?" diye soruldu. Halk:"Ayda bir sefer makamına hiç gelmiyor." dedi. Said bin Amr:"Benim üzerimde bir kat elbisem vardır. Ayda bir sefer onu yıkıyorum, onu kurutuncaya kadar da geç oluyor. O gün onun için gelmiyorum." dedi.
Hz. Ömer radıyallahu anh sordu: "Diğer şikayetiniz nedir?" Halk cevaben: "Onun bir hali vardır. Aniden yere düşüyor ve uzun bir müddet  yerinden kalkmıyor." dediler. Hz. Ömer radıyallahu anh: "Ya Said bu nedir?" diye sordu. Said bin Amr şöyle anlattı:  "Ya emirü'l-mü'minin, Hubeyb bin Adiy Mekke müşriklerince şehit edilirken, ben de orada idim. Onun vücudu parçalanır ve kanlar fışkırırken, ona dediler ki: "Bu halin mi hoş, yoksa Hz. Peygamber (S.A.V)'in şu an senin yerinde olması mı?"  O dedi ki:
"Çocuklarımın hepsi bu şekilde ölse de, Hz. Peygamber   (S.A.V)'in bir yerine bir diken değmesine  razı olmam."

     O zaman ben de o cemaatin içinde olduğum için korkuyorum, ona yardım edemedim. Daima bu konuda Allah-u Zülcelal'den korkuyorum ve hatırladığım zaman bayılıp düşüyorum. Acaba Allah-u                 Zülcelal beni affetmeyecek mi?"  Hz. Ömer bu sözler üzerine ona yine bin dinar verdi ve eve gitti. Aynen eskisi gibi, hanımı:
"Elhamdülillah biz zengin olduk. Emirü'l-mü'minin sayesinde, bir hizmetçi tutabileceğiz. Artık sana ihtiyacımız yok!" dedi. Biraz rahat edeceğiz diyerek sevindi, rahatladı. Kocası:
"Ya hanım, evet ihtiyaçtır. Ama ben sana bir şey söyleyeceğim. Onu öyle bir zata vereceğiz ki, o muhakkak bize yine geri verecek ve en çok ihtiyacımız olduğu zamanda verecek, hem de bugünkü ihtiyaçlara hiç benzemeyen bir ihtiyaç!" Hanımı: "Nedir?" dedi. O da:"Allah-u Zülcelal'e teslim edelim, Allah'a borç verelim, O  muhakkak bize çok ihtiyacımız olduğu bir zamanda geri verecek." dedi. Hanımı yine mecbur kaldı ve:  "Sen bilirsin!" dedi. Said:"O zaman filan yetimlere ve filan dul kadına bunları götür ver." diyerek, hepsini aynı saatte dağıttılar...

     Keşke onların vücudunda bir kıl olabilseydik. İşte o zaman ne mu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İbret Alalım !
« Posted on: 19 Mart 2024, 11:47:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İbret Alalım ! rüya tabiri,İbret Alalım ! mekke canlı, İbret Alalım ! kabe canlı yayın, İbret Alalım ! Üç boyutlu kuran oku İbret Alalım ! kuran ı kerim, İbret Alalım ! peygamber kıssaları,İbret Alalım ! ilitam ders soruları, İbret Alalım !önlisans arapça,
Logged
18 Şubat 2011, 17:19:02
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 18 Şubat 2011, 17:19:02 »



    İşte bizim de kendi nefsimize acımamamız lazım, ben rahatsızım, hastayım, ben namazı geç kılacağım veya İslam hizmetini yürütemeyeceğim gibi nefs ve şeytan oyunlarına uymamamız lazımdır. Ashab-ı kiram'ın hayatını hatırlamak lazım, onlara hiç olmazsa denizde bir damla da olsa benzememiz gerekmektedir. Yapamadığımız zaman da, düzelmek için kendi nefsimizi kusurlu bilmemiz lazımdır.

     Her geçen gün, onlara benzemek için çalışmalıyız. Çünkü onların mutabaatı, ALLAH-u Zülcelal'in rızasına doğru bir yakınlıktır. Çünkü ALLAH-u Zülcelal onlardan razıydı, biz de onlara mutabaat edersek, ALLAH-u Zülcelal'in rızasına, bir adım daha yaklaşmış oluruz.

     ALLAH-u Zülcelal kendi fazlı ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin...
 


    Amin..Amin..Amin..Rabbim taşıyamayacağı yükü kimseye yüklemiyor..Bize ne oluyor ki en basit yapılacak işlerde bile nefsimizin sözünü dinliyoruz..Rabbim hizmet dairesinden ayırmasın..Hepimizin yar ve yardımcısı olsun,inşaallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

08 Kasım 2012, 15:00:10
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #2 : 08 Kasım 2012, 15:00:10 »

s.a.. ; amin amin amin inşaallah..Sahabeler birer yildizdir onlara tam anlamiyla ulaşamasakta elimizi , gönlümüzü uzatabiliriz..Yaşantimizi dünyevilik için kurmamayi uhrevi olarakta yaşamayi bilenlerden oluruz ve uygulariz inşaallah..Değerli bir konu Rabbim c.c razi olsun..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

07 Mayıs 2015, 00:17:13
besiye 8
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1.374


« Yanıtla #3 : 07 Mayıs 2015, 00:17:13 »

Paylaşım için teşekkürler.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
09 Temmuz 2015, 01:05:12
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #4 : 09 Temmuz 2015, 01:05:12 »

Ve aleykumusselam ve rahmetullah;amin ecmain inşAllah.
 ne mübarek insanlar ..insan yaşadıklarını,çektikleri sıkıntıları duyunca ürperiyor,onlarki bizzat yaşamışlar..
inşAllah onları örnek alıp,şu  gevşekliklerimizden bir nebze de olsa kurtulabiliriz.Allah razı olsun hocam
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes