> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Tasavvuf Klasikleri > Sülemînin Risaleleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sülemînin Risaleleri  (Okunma Sayısı 926 defa)
05 Temmuz 2011, 21:27:53
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 05 Temmuz 2011, 21:27:53 »



Sülemî’nin Risaleleri

Nisan 2011 148.SAYI



Ali KAYA kaleme aldı, TASAVVUF KLASİKLERİ bölümünde yayınlandı.

Tasavvuf Nedir?

Dedem İsmail ibn Nüceyd derdi ki: “Bana göre tasavvuf, şeriatın emir ve yasakları altında sabretmektir.”

Kettânî de şöyle demiş: “Tasavvuf ahlâktır. Ahlâkı senden üstün olanın tasavvufu da senden üstündür.”

İbn Ebî Sa’dan da şöyle demiş: “Tasavvufta zarif olmayan böndür.”

Tasavvuf hallerin temizliğidir. Halleri temiz olan ve her şeyin temizini tercih eden sûfidir. Tasavvuf hallerin, işlerin ve huyların en iyisini alıp uygulamaktır. Sûfi, varın ve yoğun kendisini meşgul ve rahatsız etmediği insandır. Sûfi yakın görünen, fakat erişilmesi güç olan insandır.

Rıza

Rıza, kalbin baştan geçen olaylara üzülmemesi, kaderin hadiseleri karşısında huzur duymasıdır.

Hallerin değişmesi (iyi ve kötü hadiselerin başa gelmesi), rıza sahibinin tutumunu değiştirmez.

Rıza, başkalarının üzüldüğü, şaşırdığı olaylar başa geldiğinde sırrın sükûn içinde olmasıdır. Rıza halinde kuvvet kazanan kimsenin gözünde nimetler ile mihnetler bir olur. Çünkü hepsi de aynı kaynaktan gelir.

Rıza, başa geleni kalp huzuru ile karşılamaktır. Rıza sahibinin dışı ve içi düzgün olur. Hiçbir hale güvenmez, hiçbir olay onu rahatsız etmez.

Cafer Sâdık (rh.a.) şöyle demiş: “Kulluk üçtür: Allah’ın vaadiyle emretmek, hükmüyle hükmetmek ve Allah’ın kazasına sabretmek...”

Ebu Osman Neysâburî şöyle demiş: “Ben kırk yıldan beri Allah’ın beni bulundurduğu hiçbir hali kötü görmedim. O halden başka bir hale geçirilince de ona kızmadım.”

Tevekkülün Niteliği

Yüce Allah tevekkülü emrederken onu imanla beraber zikretmiş, şöyle buyurmuştur: “Eğer müminler iseniz yalnızca Allah’a tevekkül edin.” (Maide, 23)

Bu ayetle Allah tevekkülü imanın hakikati kabul etmiştir. Sehl ibn Abdullah şöyle demiş: “Tevekkülün ilk makamı, kulun yüce Allah önünde cenaze yıkayanın önünde duran, yıkayanın istediği gibi öteye beriye çevirdiği ölü gibi olmasıdır. Ancak çalışmayı bırakmak doğru değildir.”

Zünnûn Mısrî’ye tevekkülden soruldu, dedi ki: “Başka rableri atmak, sebepleri bırakmaktır.”

Ruveym de şöyle demiş: “Tevekkül, aracılar görmeyi bırakmak, aracıların başvurduğu yüce Allah’a başvurmaktır.”

Cüneyd-i Bağdadî demiş: “Kalplerin özünün, Allah’tan başkasından ummayı bırakarak Allah’a dayanmasıdır.”

Şöyle de deniyor: “Tevekkülün esası, hiç sebebi görmeden müsebbipten beklemektir. Fakat hiç önemsemeden, üzülmeden, gam yemeden, sevinmeden beklemek...”

İbrahim ibn Edhem şöyle demiş: “Tevekkül, gözünde yırtıcı hayvanların bacaklarına veya otlara yaslanmanın bir olmasıdır.

Ebu Osman şöyle demiş: “Tevekkül, dünyaya sabretmek ve kalbi dünyadan kesmektir.”

Havass şöyle demiş: “Tevekkül edenlerin adetine göre tevekkül, kalp ile Allah’ın yaratıcı ve rızık verici olduğuna, verenin alanın, zarar ve yarar verenin, daraltıp bollaştıranın Allah olduğuna, O’nun geri bıraktığını kimsenin ileri alamayacağına, O’nun öne aldığını da kimsenin geri bırakamayacağına, kul ne yaparsa yapsın hareketleriyle rızkı artıramayacağına, çalışmayıp oturmasıyla de rızkı eksiltemeyeceğine inanmaktır. Çünkü yüce Allah, rızıkları taksim etmiş, bitirmiş ve kısmeti sahibine ulaştırmayı da başkası değil, yine kendisi üzerine almıştır.”

Rızkın bir kısmı aramakla gelir, bir kısmı ise aramaksızın gelir. Marifet ehlinden olan kişi sırf rızkını karşılasın diye Allah’a tevekkül etmekten utanır. Allah yaratıklar için yeterince rızık vermeyi vaadetmiştir. Bu yüzden marifet ehli Allah’ın üzerine aldığı bir şey hususunda Allah’a tevekkül etmekten utanır, Allah’ın garanti vermediği ahiret işleri hususunda Allah’a tevekkül eder. Mesela ölüm korkusu, ölüm gelirken Allah’a bağlanmak, kabir yalnızlığı, Münker ve Nekir melekleriyle karşılaşmak, öldükten sonra dirilme, kalkıp mahşerde toplanma, kıyamet günü uzun bekleyiş ve o uzun günün şiddetli harareti gibi şeyler hususunda Allah’a tevekkül eder. Sen de eğer Allah’a güzel tevekkül etmek istiyorsan böyle tevekkül etmeye çalış. Çünkü bu, birçok mütevekkilin bilmediği bir tevekküldür.”

Yine İbrahim el-Havass “Kitabu’l-Mütevekkilîn”de tevekkülü şöyle tarif etmiş: “Tevekkül, kalbin ne mala, ne ticarete, ne sebebe, ne de bir yaratığa dayanmayıp sırf Allah’a dayanmasıdır. Ta ki Allah kendisine verdiği zaman nasıl zevk duyuyorsa, vermediği zaman da öyle zevk duysun. Tevekkül kulun, gaybde kendisine taksim edilip vakti gelsin diye saklanan şeye inanmasıdır. Böylece gaybde kendisine ayrılana inanıp güvenmesi, açıkta olana güvenmesinden daha fazla olur. Çünkü açıkta olan şeylerin üzerinden olaylar geçer, oysa Allah’ın indindeki bakidir, vaktinde kendisine gelir. Kul bunu kesin bir imanla bilirse dünyanın gelişine, gidişine aldırmaz, dünya malı elinden gidince üzülmez, eline girince sevinmez.”

Şöyle denildi: “Rızık üç türlüdür: Avamın rızkı çalışmadan, havassın (manevi seçkinlerin) rızkı kısmetten (ezeli taksimden), havassu’l-havassın (manevi seçkinlerin seçkinleri) rızkı kudrettendir.”

Yahya ibn Muaz er-Râzî şöyle demiş: “Tevekkülün üç derecesi vardır: Birincisi şikayeti terk etmek, ikincisi taksim edilene razı olmak, üçüncüsü de muhabbettir. Birincisi salihlere, ikincisi ebrâra, üçüncüsü de peygamberlere mahsustur.”

İnayet

İnayet, Allah’ın seçkin kullarına mutluluk akmasıdır.

Bağdad’da Ahmed ibn Cafer ibn Malik’in şöyle dediğini işittim: “Cüneyd’e inayetin mi, bidayetin mi daha üstün olduğunu sordum, dedi ki: İnayet su ile çamurdan (Âdem’in yaratılmasından) öncedir. İnayet, arifleri marifet makamına yükseltmiş, onlara orada muhabbeti vacib, şevk ve ünsü mübah kılmıştır. İnayet olmasaydı hiç kimse layık olduğuna ulaşamazdı. İnayettir ki halkı, Hakk’ın layık kıldığı yüce makamlara, yüksek rütbelere ulaştırmıştır.”   

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sülemînin Risaleleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:00:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sülemînin Risaleleri rüya tabiri,Sülemînin Risaleleri mekke canlı, Sülemînin Risaleleri kabe canlı yayın, Sülemînin Risaleleri Üç boyutlu kuran oku Sülemînin Risaleleri kuran ı kerim, Sülemînin Risaleleri peygamber kıssaları,Sülemînin Risaleleri ilitam ders soruları, Sülemînin Risaleleri önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes