> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Tasavvuf Klasikleri > Şeriat, tarikat, hakikat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şeriat, tarikat, hakikat  (Okunma Sayısı 912 defa)
19 Ekim 2014, 15:38:03
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« : 19 Ekim 2014, 15:38:03 »



Şeriat, tarikat, hakikat

Semerkand Dergisi | Temmuz 2005 | TASAVVUF KLASİKLERİ   

Allah seni iki dünyada da aziz etsin; bil ki, şeriat peygamberlerin sözü, tarikat peygamberlerin yaptıkları, hakikat ise peygamberlerin gördüğüdür. “Şeriat sözlerim, tarikat yaptıklarım ve hakikat ahvalimdir.” Sâlik olanın, önce şeriat ilminden zorunlu olanı öğrenmesi gerekir. Tarikatte zorunlu olanı amel edip yerine getirirse, hakikat nurları onun çalışma ve gayreti ölçüsünde yüz gösterir.

Ey derviş! Peygamberin söylediğini kabul eden herkes şeriat ehlinden, peygamberin yaptığını yapan herkes tarikat ehlinden, peygamberin gördüğünü gören herkes de hakikat ehlindendir. Herkes bunlardan hangisine sahipse, o kadar nasibini almıştır.

Ey derviş! Her üçüne birden sahip olan taife kâmil kimseler olup, yaradılmışların önderleridir. Bu üçüne sahip olmayan taife, noksanı olan kimselerdir.

Kemalât yolu ve engeller

Allah seni iki dünyada da aziz etsin, bil ki, insanlar bu süfli âlemde yolcudurlar. Çünkü, semavî meleklerin ruhundan olan insan ruhu, yüce bir aleme aittir. Kendi kemâllerini bulmak gayesiyle kemâl aramak için bu süflî âleme gönderilmişlerdir. Kendi kemâlini bulunca, onun döneceği yer, semavî meleklerin cevheri olacak, ulvî aleme kavuşacaktır. Kemâli vasıtasız bulamaz. Çünkü insan ruhu külliyatı biliyordu ama cüz’iyatı bilmiyordu. Âlemin cüz’iyatını da bilmesi için ruha süflî alemden vasıta verdi­ler. Böylece külliyat ve cüz’iyattan deliller arayıp yaradanını tanıdı. İşte o vasıta, (beden) kalıbıdır. O halde insan, ruh ve bedenden oluştu. Onun ruhu yüce alemden , bedeni ise süflî alemdendir. Ruhu emir aleminden , bedeni halk alemindendir.

Bu giriş bilgisini anladıysan, şimdi bil ki, bazı insanlar, bu süflî âlemde yolcu ol­duklarını, kemâl aramak için geldiklerini bilmezler. Bilmedikleri için kemâl aramakla meşgul değildirler. Batın, ferc ve oğlan (yeme-içme, cinsî münasebet ve evlat sahibi olma) şehvetleri onları aldatmı ş, kendileriyle meşgul etmiştir. Bunların hepsi halkın putlarıdır. Bazı insanlar, bu süflî âlemde misafir olduklarını ve kemâl aramaya geldiklerini bilirler. Ama kemâl aramakla meşgul değillerdir. Küçük put olan dıştaki güzelliği sev­mek, büyük put olan mal sevgisi ve en büyük put olan mevki sevgisi onları aldatmış ve kendileriyle meşgul etmi ştir. Bu her üçü de hasların putlarıdır. Bunların tümü dünyanın dalları olup, dünya lezzetleri bundan fazla değildir.

Ey derviş! Sondaki üç dal kuvvetlenip galip gelince, ilk üç dal zayıflar ve mağlup olur. O halde insanların putları, hakikatte yedi olur. Biri nefsi sevmektir. Diğer altısı da nefsi sevmek içindir. Nefsi sevmek son derece büyük bir puttur. Diğer putlar onun vasıtasıyla meydana gelirler ve hepsi kırılabilir. Ama son derece büyük bir put olan nefis sevgisi kırılamaz.

Bazı insanlar bu süflî alemde yolcu olduklarını, kemâl aramaya geldiklerini, kemâl aramakla meşgul olduklarını bilirler. Bazısı kemâle ermişlerdir ve başkalarını kemâle er­dirmekle meşguldürler. Bazıları kemâle erdikleri halde kendileriyle meşguldürler. “Onların içinde öz canına zulmedenler bulunduğu gibi, içlerinde orta yolu tutanlar, hayır işlerinde Allah’ın izniyle ileri gidenler de vardır.” (Fâtır 32) İnsanlar bu üç taifeden fazla değillerdir. Bunlardan bazısı insan olduğu halde, bazıları da insana benzerler.

Sözü uzatıp, maksadımızdan geri kalmayalım. Ey derviş! Kemâle ulaştıran yol bir tanedir. O yol da, önce tahsil ve tekrar, sonra mücahede ve zikirdir. Önce medreseye git­meleri, sonra medreseden dergâha gelmeleri gerekir. Böyle yapan herkesin maksada ulaşması mümkündür. Böyle yapmayan kimse hiçbir zaman maksada ulaşamaz.

Ey dervi ş! Medreseye gitmeyip, doğruca dergâha giden kimsenin Allah’a doğru se­yirden nasibini alması ve Allah’a ulaşması mümkündür. Ancak, Allah’ta seyir ( seyr fillâh ) hususunda nasipsiz kalır.

Rahatlık ve sıkıntı

Ey derviş! Dünya ve dünya nimetlerine gönül vermemeli, hayat, sıhhat, mal ve mev­kie itimat etmemelisin. Çünkü “ay feleği”nin altında olup, üzerinde feleklerin döndüğü her şey bir halde kalmaz. Kendi hallerinden de çıkarlar. Yani bu süflî alemin hali tek bir şekilde kalmaz; sürekli dönüş halindedir. Her an başka bir şekle bürünür, her saat başka bir biçim alır. Daha ilk biçimi tamamlanmayıp istikametini bulmadan başka bir biçime bürünür ve ilk şeklini kaybeder. Dünyanın işi tıpkı deniz dalgasına benzer. Akıllı olan kimse hiç bir zaman deniz dalgası üzerine bina yapıp, oturma niyetinde olmaz.

Ey derviş! Kesin olarak bil ki, bizler yolcularız. Kuşkusuz saat saat göçeceğiz. Her birimizin hali yolcu gibi olduğundan, herkes saat saat göçmeye devam edecektir. Rahatlık varsa geçer; mihnet varsa, o da geçer. Makam ve rahatlığın varsa, fazla güvenme. Çünkü bir saat sonra ne olacağı belli değildir. Mihnetin varsa canını sıkma. Çünkü bir saat sonra ne olacağı belli değildir. Başkasını incitme peşinde olma, elinden geliyorsa ona rahatlık ver.

Bağımlılık ve hürlük


Ey derviş! Pek çok ilim ve hikmet okuduktan sonra kendini alim ve bilgin sanma. Yine bol ibadet ettikten sonra kendine âbid ve şeyh adını verme. Çünkü bunlar büyük bela ve azaptır. İlim ve hikmette ihtiyacın kadarıyla yetin. Faydalı olanı elde et. Yeteri kadar ibadet et. Yapılması zorunlu olanı yerine getir. Allah’ı tanıdıktan sonra nefs te­mizliği elde etmeye, incitmeyen, rahatlık veren biri olmaya çalış. Çünkü insanın kurtu­luşu bundadır.

Ey derviş! Nefs temizliğini elde edemeyen kimse şehvetin esiri, mal ve mevkinin kölesidir. Şehvet düşkünlüğü öyle bir ateştir ki, sâlikin din ve dünyasını yakıp yok eder. Onu dünya ve ahirette de hüsrana uğratır. Mal ve mevki sevgisi insan yiyen bir tim­sahtır. Bu timsah binlerce kişiyi yemiş, yutmu ştur. Şehvet düşkünlüğünden, mal ve makam sevgisinden kurtulan kimse tam ve serbest bir insandır. Kesin olarak serbest (hür) olan biri yoktur, mümkün de değildir. Ancak nisbeten serbest olan vardır.

Ey derviş! Bütün insanlar bu âlemde zindandadırlar. Peygamber, veli, sultan, melik ve başkaları, tümü bağlıdırlar. Bazısının bir, bazısının iki, bazısının on, bazısının yüz, bazısının da bin bağı, zinciri vardır. Bu dünyada hiç kimse bağsız değildir. Ama bir bağı bulunan, bin bağı olana nisbetle daha serbesttir. Onun azap ve sıkıntısı daha az olur. Bağı çoğaldıkça, azap ve sıkıntısı da çoğalır.

Yukarıdaki bölümler, Dergah Yayınları’nca 1990 yılında İstanbul’da basılmış olan Tasavvufta İnsan Meselesi: İnsan-ı Kâmil (çeviren: Mehmet Kanar) adlı kitaptan küçük değişiklikler yapılarak alınmıştır.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şeriat, tarikat, hakikat
« Posted on: 25 Nisan 2024, 11:16:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şeriat, tarikat, hakikat rüya tabiri,Şeriat, tarikat, hakikat mekke canlı, Şeriat, tarikat, hakikat kabe canlı yayın, Şeriat, tarikat, hakikat Üç boyutlu kuran oku Şeriat, tarikat, hakikat kuran ı kerim, Şeriat, tarikat, hakikat peygamber kıssaları,Şeriat, tarikat, hakikat ilitam ders soruları, Şeriat, tarikat, hakikat önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes