> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Tasavvuf Klasikleri > Tasavvufa Giriş
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tasavvufa Giriş  (Okunma Sayısı 1310 defa)
19 Temmuz 2011, 19:25:24
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 19 Temmuz 2011, 19:25:24 »



Sülemî’nin Risaleleri


Mayıs 2010 137.SAYI


Ali KAYA kaleme aldı, TASAVVUF KLASİKLERİ bölümünde yayınlandı.


Tasavvufa Giriş

Allah ona rahmet etsin, Cüneyd-i Bağdadî’nin şöyle dediği anlatılır: “Tasavvufun başlangıcı vakti bilmek, her vakitte insanın yapması gerekli olan hükümleri (ibadetleri) yapmaya dikkat etmektir.”

Sufi, içinde bulunduğu her vakitte, mutlaka yapması gerekli olan bir ibadeti yapmakla meşguldür, onun hiç boş vakti yoktur. Hiç kimse, nefsiyle mücahede yapmadan, dünyalıklardan uzaklaşmadan tasavvufun başlangıcına giremez. İnsan ancak amellerini ve hallerini ihlâs ile düzelttikten sonra gerçek manada tasavvufa girebilir.

Yine Cüneyd’in şöyle dediği anlatılır: “Allah’ın senin üzerinde henüz ödemediğin bir hakkı bulunduğu sürece kalbine tevhidin ruhu girmez.”

Cüneyd’e, dünyadan ancak bir çekirdek miktarı bir şeyi bulunan, başka hiçbir şeyi olmayan adam hakkında sorulmuş, o da demiş ki: “Mükâteb, üzerinde bir dirhemi dahi olmayan köledir.” (Mükâteb, belli bir para karşılığında hürriyetini kazanmak için efendisiyle sözleşme yapan köledir. Kazandığını tamamen efendisine verir, kendisine hiçbir şey kalmaz).

Hasılı, bu tasavvuf başlangıcı olan halleri istisnasız yapan kimse, gerçek manada tasavvufa girer.

Fakr ve Zenginliğin Hakikati

Kimi fakir var ki dünya malından yoksundur. Böyle olmakla kendisinin mal mülk sahibi olanlardan daha üstün, daha faziletli olduğunu zanneder. Bundan dolayı zenginleri taşlar.

Ancak fakirliğinden dolayı sabreder, haline gerçekten razı olursa fakirliğiyle fazilet kazanır. Fakirlikte üstünlük, hale rıza ve sabırdan ileri gelir. Çünkü mal yoksulluğu, aslında gerçek fakirlik değil, sadece muhtaçlıktır. Hangi fakir kendi fakirliği yüzünden bir zengine dil uzatırsa pintiliğini göstermiş, zenginin elindeki malda gözü olduğunu ortaya koymuş olur. Çünkü o kişi, eğer fakirlik makamının hakikatine erseydi, zenginin içinde bulunduğu halden dolayı ona acır ve kendisinin bulunduğu halden dolayı da Allah’a hamd ederdi.

Rivayet edilir ki Rabia Adeviyye’nin huzurunda bir topluluk dünyayı kötülemiş ve Rabia da şöyle demiş: “İnsan bir şeyi severse onu çok anar.”

Hangi zengin de fakirlere acımaz, onların üstünlüğünü görmezse pintiliğini ortaya koymuş olur. Çünkü o da elindeki emanet şeylerden dolayı bir üstünlüğü olduğunu sanır.

Nice mal sahipleri var ki, mülkün asıl mülk sahibine ait olduğunu gördüğü ve ebedi mülk sahibine muhtaç olduğunu bildiği için fakirdir.

Nice çıplak fakir de var ki, ona fakir demek doğru değildir, ona sadece yoksul ve muhtaç denir. Kimin Allah’a fakr makamı doğru olursa, dünya malının eksikliği, yardım gelmemesi veya kesilmesi kendisine bir zarar vermez. Çünkü onun gözünde dünyanın varlığıyla yokluğu birdir.

O makamda onlar kendilerine gelen yardımları ihvana verirler. Onlar, sadece aracıdırlar. Mala kalplerini bağlamazlar. Çünkü onlar, ihtiyaç duydukları ve yalnız kendisiyle zenginlik duydukları Allah’tan başkasına iltifat etmezler. Onların iradeleri başka şeye bağlanmaz.

Yolun Merhaleleri

Hak yolunda yürüyen zat daha sonra dâî (Hakk’a davet eden) olur. Dâîler de birkaç çeşittir: Kimi dâî Allah’a çağırır, kimi dâî Sünnet’e çağırır.

Sünnet’e çağıran, dinin hükümlerine çağıran dâîdir. Allah’a çağıran dâî, amellerde hakikate ermeye, ihlâsa, işleri tam yapmaya, sadakate çağırır. Nitekim ancak nefsin arzularından, adetlerinden geçmekle sıdk derecesine ulaşılabilir.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır.” (Nahl, 125). Burada yüce Allah, peygamberine “hakîm” ve “vaiz” adını verdi. Ve o çağırıcıya: “Allah’ın izniyle O’na çağıran ve aydınlatıcı bir lâmba.” (Ahzâb, 46) sözüyle risalet, elçilik elbisesini giydirdi.

Demek ki salik Allah yolunda ilerlerse bu yol onu vuslat makamına götürür. Bu, o kulun Hakk’ın kendisinden istediği şeye kavuşması, O’nun rızasına ermesi demektir.

Her dâî’nin birtakım takipçileri vardır. En az takipçisi olan, Allah’a çağırandır. Çünkü O’nun kudret ve ihtişamı büyüktür (buna dayanmak güçtür). Allah yoluna çağıranların takipçileri, Allah’a çağıranın takipçilerinden daha çoktur. Zira bunun derecesi daha aşağıdır. Sünnet’e çağıranın takipçileri ise daha fazladır. Çünkü bu hal, nefsle bağdaşabilen, nefsin uyabileceği bir haldir. İbadetler burada yapılır, işler burada görülür.

Takva

Takva şüpheli şeylerden sakınmak, haram olanlardan kaçınmaktır. Müttaki (takva sahibi), ilham ile vesveseyi birbirinden ayırt eden kimsedir.

Yüce Allah buyurmuştur:

“Takvaya erenler, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman (Allah’ın emir ve yasaklarını) hatırlarlar.” (A’raf, 201)

Takva, imanın yanında müttakinin arkadaşıdır. Kul iman makamını düzeltmeden müttaki olamaz. Takva tevazuun neticesidir. Takva, hangi yönden gelirse gelsin hakkı kabul etmek, kibri, böbürlenmeyi bırakmaktır. Takva, sahibine doğruluk getirir. İşlerine ve hallerine takvayı hakim kılamayan insan, hakikat makamlarına kavuşamaz.

Sufilerin Edebi

Sufilerin adabından biri de zahiren ve bâtınen takvaya sarılmaktır. Yüce Allah buyurdu:

“Allah size nimetlerini zâhir ve bâtın olarak bolca ihsan etti.” (Lokman, 20)

Onların adabından biri de, zâhiren ve bâtınen dine muhalefetten kaçınmaktır. Yüce Allah buyurdu:

“Günahın açık ve gizli olanını bırakınız.” (En’am, 120)

Yahya ibn Muaz Razî şöyle dedi: “Takva ikidir: Bir dışın takvası vardır. Bir de için takvası... Dışın takvası yalnız Allah için hareket etmek, için takvası ise kalbe Allah’tan başka hiçbir şeyin girmemesidir.”

Onların adabından biri de fakrın lüzumudur. İbrahim ibn Fatik şöyle demiş: “Fakirin vasfı şudur: Yokluk zamanında huzur, varlık zamanında bolca vermek ve başkalarını kendine tercih etmektir.”

Onların adabından biri de nefsten az razı olmak, daima ona kötü zan beslemektir. Abdullah ibn Mübarek şöyle demiş: “Ancak nefsinin kusurunu bilmeyen kimse, nefsine iyi zan besler.” Zünnûn da şöyle demiş: “İnsanlar arasında nefsini en iyi bilen, nefsine en çok kötü zan besleyendir.”

Gayreti korumak, güzel arkadaşlık etmek, arkadaşlara hizmet etmek ve dünya geçimliğinde arkadaşlara hıyanet etmemek onların sefer edebidir. Rüveym’e sefere çıkanın adabından sorulunca şöyle dedi: “Misafirin arzusu ayaklarını geçmez ve kalbine neresi uygun gelirse orası onun menzili olur.”

Muhammed ibn İsmail Fergânî şöyle dedi: “Bizler yirmi yıl kadar gezdik, dolaştık. Ben, Ebu Bekir Zakkak ve Ebû Bekir Kettânî... Hiç kimseye karışmaz ve kimselerin arasına girip ülfet etmezdik. İçinde şeyh bulunan bir şehre geldiğimizde şeyhe selam verip yanında bir saat kadar oturur, sonra mescide dönerdik. Kettânî öne geçer, sabaha kadar namaz kılardı ve Kur’an’ı hatmederdi. Zakkak kıbleye yönelip otururdu, ben de sabaha kadar tefekküre dalardım ve yatsı abdesti ile sabah namazını kılardık. Şayet içimizden biri uykuya düşerse, onu bizim en faziletlimiz kabul ederdik.”   


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tasavvufa Giriş
« Posted on: 28 Mart 2024, 22:30:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tasavvufa Giriş rüya tabiri,Tasavvufa Giriş mekke canlı, Tasavvufa Giriş kabe canlı yayın, Tasavvufa Giriş Üç boyutlu kuran oku Tasavvufa Giriş kuran ı kerim, Tasavvufa Giriş peygamber kıssaları,Tasavvufa Giriş ilitam ders soruları, Tasavvufa Girişönlisans arapça,
Logged
18 Eylül 2011, 13:46:29
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #1 : 18 Eylül 2011, 13:46:29 »

Esselamu aleykum , bu kapıdan Rabbim ayırmasın inşaallah.Hakkıyla yapabilmeyi nasip eylesin..Rabbim razı olsun kardeşim okurken hissettim güzelliği elhamdulillah...Dua ile.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

25 Eylül 2011, 20:47:11
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« Yanıtla #2 : 25 Eylül 2011, 20:47:11 »

Ve aleykumusselam.
“Takva ikidir: Bir dışın takvası vardır. Bir de için takvası... Dışın takvası yalnız ALLAH için hareket etmek, için takvası ise kalbe ALLAH’tan başka hiçbir şeyin girmemesidir.”

Rabbim içimizi dışımızı takva üzere eylesin inş.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes