Konu Başlığı: Nefs-i Emmarenin Vasıfları Gönderen: Zehibe üzerinde 03 Haziran 2012, 00:01:59 Minhâcü’l Âbidîn’den Ali Kaya | Ocak 2012 | TASAVVUF KLASİKLERİ Nefs-i Emmarenin Vasıfları Ey ibadet yolcusu! Allah seni de bizleri de, şiddetle kötülüğü emreden nefs-i emmarenin kötülüklerinden korusun! Zira o düşmanların en zararlısı, belalıların en zorlusudur. O tedavisi en zor ve doktorları çaresiz bırakan hastalık, ilacı da en zor bulunan ilaçtır. Bunun da iki sebebi var: • Nefs İç Düşmandır: Nefs insanın bünyesinde bulunan bir düşmandır. Eğer hırsız evin içinden olursa içerden kuracağı tuzaklar daha etkili ve zararı daha büyük olur. Şu sözün sahibi ne kadar doğru söylemiş: Nefsim beni çağırır hep zarara, Dertlerime dert katar, boğar hep acıya. Düşmanıma nasıl karşı koyabilirim acaba? O düşman hep kaburgalarımın arasındaysa? • Nefs Sevimli Düşmandır: Nefs insanın hem düşmanı hem de sevgilisidir. İnsanoğlunun gözü, sevgilisinin kusurlarına karşı kördür. Şairin de dediği gibi, göz sevgilinin kusurlarını hiç görmez: Sen sevdiğin kişilerin, dostların kusurlarını göremezsin Yaptıklarından hoşnut olduğun kişilerin de… Sevgi gözü kör eder, görmez hiçbir kusur Ama kızgın göz bütün kötülükleri ortaya çıkarır. İnsan nefsinden kaynaklanan kötülükleri iyi görürse, işlediği kusurların neredeyse hiç farkında olmaz. Halbuki nefsi o kötülüklerle kendisine düşmanlık yapmakta, zarar vermektedir. Onu her türlü kötülüğe ve felakete sürüklemektedir. Gafil kimse ise bunun farkında değildir. Ancak Allah’ın rahmetiyle koruduğu, azgın nefse karşı rahmetiyle yardım ettiği kimseler bunun farkına varabilir ve kurtulabilir. Sonra ey insan, şu ikna edici nükteye kulak ver! Eğer ilk yaratılıştan kıyamet gününe kadar işlenen fitne, kötülük, kabahat, rezalet, günah ve kötülüklere şöyle bir bakarsan, bunların hepsinin nefsten kaynaklandığını görürsün. Bunlar ya doğrudan doğruya nefsten kaynaklanmıştır ya da onun yardımı ve desteğiyle işlenmiştir. Allah’a isyan ilk olarak İblis’ten gelmiştir. Bunun sebebi, Allah’ın takdirinden sonra kibri ve hasedi sebebiyle nefsin arzularına uymasıdır. Seksen bin sene ibadet ettikten sonra nefsi onu sapıklık deryasına itmiş ve sonsuza dek orada boğulup helak olmuştur. Zira o zaman daha ne dünya ne insanlar ne de şeytan vardı. Sadece nefsi vardı, haset ve kibri ile baş başaydı. İşlediği günaha nefsi sebep olmuştu. Sonra Adem a.s. ile Havva validemizin işledikleri günahın kaynağı da nefs idi. Allah’ın yasaklamasına rağmen, nefslerinin ölümsüz olma arzusuyla yaptığı teklife aldandılar. İblis’in bu yöndeki sözlerine kandılar. Böylece nefs ile onun ortağı durumundaki İblis kendilerini aldattı. Allah Tealâ’ya komşu olmaktan ve içinde yaşadıkları Firdevs cennetinden çıkarıldılar. Bu hakir, çileli, fani ve tehlikelerle dolu dünyaya atıldılar. Başlarına pek çok şeyler geldi. Onların evlatları da pek çok felaketlerle karşılaştılar ve kıyamete kadar da karşılaşacaklar. Daha sonra meydana gelen, Adem a.s.’ın evlatlarından Kabil ile Habil arasında cereyan eden olayın ve işlenen suçun da nefsin hasedi ve cimriliğinden kaynaklandığını görürsün. Diğer suçları ve günahları bunlara kıyas edebilirsin. Özetle, insanlar arasında işlenen masiyet, rezalet, sapıklık ve fitnelerin sebebi mutlaka nefs ve onun arzularının etkisi vardır. Eğer nefs olmasaydı bütün insanlık selamette olurdu. Eğer nefs saydığımız bütün bu zararları veriyorsa, akıllı insanın da bu konuyu ciddiye alıp gereken önemi göstermesi gerekir. Hidayetin yegane sahibi Cenab-ı Hakk’tır, başarı da onun bir lütfudur. Nefs Nasıl Dizginlenir? Böylesine tehlikeli düşmana karşı çare nedir? Bu konuda ne gibi tedbirlere başvurulmalıdır? Şimdi bu soruların cevapları üzerinde biraz duralım. Bilmelisin ki baş tarafta da belirttiğimiz gibi nefsi alt etmek zorlu ve meşakkatli bir iştir. Çünkü diğer düşmanlar gibi onu tamamen tepelemek mümkün değildir. O aynı zamanda insanın bir bineği bir aleti konumundadır. Denilir ki bir bedevi Arap birisine şöyle hayır duada bulunmuş: “Nefsin hariç, Allah bütün düşmanlarını kahretsin!” Zira zararlı olmasına rağmen onsuz olmaz. Bu durumda onu terbiye etmeli, hayırlı işlerini yapabilecek kadar güçlendirmeli; haddi aşmaması için de zayıf bırakmalı ve hapsetmelisin. Yani sen, tedavisi çok zor ve hassas bir konu ile karşı karşıyasın. Nefsi takva ve vera gemi ile dizginleyerek pek çok faydalar elde edileceğini daha önce belirtmiştik. Soru: Bu dik başlı bir binek, zorlu ve huysuz bir hayvandır. Gem vurmakla boyun eğmiyor. Bu durumda ondan istifade etmek için ne gibi çarelere başvurmak gerekir? Cevap: Nefsin azgın bir hayvan olduğunu söylemekte haklısın. Bunun çaresi, gem ile itaat altına alınıp boyun eğinceye kadar onu tahkir ve küçültmektir. Alimlerimiz derler ki: Nefsi denetim altına almak ve arzularını kırmak üç şeyle mümkündür: • Arzularına set çekmek: Yani yemini azaltmak. Dik başlı bir hayvan, yemi azaltılınca uysallaşır ve yumuşar. • Ağır yük vurmak: Nefse ağır ibadet yükü yüklemek… Zira bir binek hayvanı eğer yemi azaltılıp yükü arttırılırsa uysallaşır ve boyun eğer. • Allah’tan yardım istemek: Nefsine karşı sana yardımcı olması için Allah’tan yardım dilemeli ve ona niyazda bulunmalısın. Bunların dışında kurtuluş yolu yoktur. Yusuf a.s.’ın şu duasını işitmiyor musun: “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefs şiddetle kötülüğü emreder. Rabbimin acıyıp koruduğu başka…” (Yusuf, 53). Eğer bu üç esası sürekli uygularsan, Allah’ın izni ile dik başlı nefs sana boyun eğer. Artık ona dilediğin gibi hükmeder, dizginlersin. Şerrinden de emin olursun.. |