> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Tasavvuf Klasikleri > Kurana Dokunmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kurana Dokunmak  (Okunma Sayısı 1393 defa)
28 Ağustos 2011, 11:11:40
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 28 Ağustos 2011, 11:11:40 »



Mektubat-ı İmam Rabbanî k.s.’den



Haziran 2008 114.SAYI


Ali KAYA kaleme aldı, TASAVVUF KLASİKLERİ bölümünde yayınlandı.


Kur’an’a Dokunmak…


Allah Tealâ bir ayet-i kerimede Kur’an-ı Kerim’le ilgili olarak şöyle buyurur:

“Şüphesiz bu, değerli bir Kur’an’dır, korunmuş bir kitaptır. Ona ancak temizlenmiş olanlar dokunabilir.” (Vâkıa, 77-79)

Bu ayetlerden maksat Allah’ın murad ettiği engin manalardır. Söz konusu ayetlerle ilgili olarak bu kulun kıt aklına gelen, Kur’an’da saklı bulunan ilâhi sırları, ancak iç dünyalarını beşerî alakalardan arındırmış olan kimselerin keşfedebileceğidir. Arınmış insanların nasibi Kur’an’ın sırlarını keşfedebilmek ise, diğerlerinin nasibi nedir acaba!

Bu ayetten çıkartabileceğimiz bir başka işaret de, Kur’an’ı okumaya ancak nefslerini boş ve zararlı heveslerden temizlemiş olan ve gizli-açık bütün şirk çeşitlerinden, dış ve iç alemdeki bütün sahte ilâhlardan arındırmış bulunan kimseler layıktır. Bunun izahı şöyledir. Seyr u sülûke yeni başlamış olan kimselere uygun olan zikirle meşgul olmaları ve Allah’tan başka zihinlerinde bir şey kalmayıncaya kadar Allah’ın dışındaki şeyleri gönüllerinden kazımaya çalışmalarıdır. O hale gelmeliler ki, kendilerine Allah’ın dışındaki şeyler zorla hatırlatılmaya çalışılacak olsa bile, bunları yine de hatırlamamalıdırlar.

İşte seyr u sülûke yeni başlayanlar bu vesileyle şirkten, enfüsî ve âfâkî ilâhlardan arındıkları zaman zikir yerine Kur’an okumaya layık olabilir ve bundan böyle manevi yükselişlerini Kur’an tilavetiyle gerçekleştirebilirler. Anlatılan hale varmadan Kur’an okumak salih kulların işidir. Fakat bu hale ulaştıktan sonra Kur’an okumak ise “mukarreb” (Allah’a yakın) kulların işidir. Nitekim bundan önce zikirle uğraşmak da mukarreb kulların işidir.

Sonuç olarak salih kulların işi ibadet ağırlıklıdır, mukarreb olanların işi ise tefekkür ağırlıklıdır. Herhalde şu hadis-i şerifi işitmiş olmalısınız: “Bir anlık tefekkür bir –veya yetmiş– senelik ibadetten daha hayırlıdır.”

Tefekkür, bâtılı bırakıp hakka yönelmektir. Salih kullarla Mevlâ’ya yakınlık kazanmış mukarreb kullar arasındaki fark, sözünü ettiğimiz ibadetle tefekkür arasındaki farktır. Fakat şunu belirtelim ki, mukarreblerin işi olduğunu söylediğimiz zikir, kâmil ve mükemmil (kemale erdiren) bir şeyhten alınan zikirdir. Bu zikirden maksat da tasavvuf eğitimidir.

Zikir Nedir?

Zikir demek, hangi yolla olabiliyorsa onunla gafletten kurtulmak, gafleti kovmak demektir. Zikir, bazılarının zannettiği gibi, nefiy ve ispat kelimelerinden ibaret “lâ ilâhe illallah” veya “Allah” lafzını tekrar etmekten ibaret değildir.

Allah Tealâ’nın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak için yapılan her şey zikre dahildir. Şartlarına uyularak yapılan alışveriş de zikirdir. Yine şartlarına uyularak yerine getirilen evlilik, boşanma da zikirdir. Sayılan bu tür işlemleri yapan kimse, bu işler için konulan şartlara uyarken, bu emir ve yasakların sahibinin Allah Tealâ olduğunu gözünün önüne getirir. Bu da gaflete düşmesine engel olur. Ancak Allah Tealâ’nın bizzat ismi ile yapılan zikir daha süratli tesir eder ve O’nun sevgisini doğurur ve maksada çabuk kavuşturur.

Ayrıca Allah Tealâ’nın ismi ve sıfatları ile yapılan zikir, dinin sınırlarını gözeterek yapılan zikre de bir vesiledir. Zira dinin sahibine tam muhabbet duymadıkça, her işte dinin hükümlerine tam teslimiyet sağlamak kolay değildir. Bu tam muhabbet ise Allah Tealâ’nın isim ve sıfatlarını zikretmeye bağlıdır. Öyle ise önce bu zikre devam etmek gerekir ki, peşinden diğer zikir gelsin. Evet, Allah Tealâ’nın bizzat inayet etmesi ayrı bir şeydir. Orada ne şart ne vesile aranır. Nitekim Allah Tealâ şöyle buyurur: “Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni hidayete erdirir.” (Şûrâ, 13)

Görüntüler ve Gerçekler


Allah Tealâ’ya hamd, seçmiş olduğu kullarına selam olsun.

Dinin (şeriatın) bir dışı (sureti) bir de içi (hakikati) vardır. Dinin dışı Allah Tealâ’ya, Rasulü’ne ve O’nun Allah Tealâ’dan getirmiş olduğu esaslara iman ettikten sonra dinin emirlerini yerine getirmektir. İnsan nefsinin yapısında var olan nefs-i emmarenin itirazı, çekincesi, azgınlığı ve inkârcılığı ile beraber olan iman, şeklî (görünürdeki) imandır. Bu sıfatlarla beraber yerine getirilen namaz ve oruç da böyledir; şeklî namaz ve oruçtur. Dinin yerine getirilen diğer emir ve hükümleri de böyle değerlendirilmelidir. Zira nefs, insanın temelini oluşturur. İnsan “ben” derken, kâfirliğine ve inkârcılığına rağmen bu nefse vurgu yapmaktadır. Böyle bir nefsten hakiki anlamda iman ve gerçek manada salih ameller nasıl beklenebilir?

Cenab-ı Hak rahmetinin bir parçası olarak şekilden ibaret olarak yapılan bu ibadetleri kabul buyurmakta, hoşnutluk ve rahmetinin mahalli olan cennet ile müjdelemektedir. Allah Tealâ’nın mücerret bir imanı kabul edip, nefsin boyun eğmesini şart koşmaması O’nun bir ihsanıdır. Gerçi cennetin de bir sureti bir de hakikati vardır. Suretçiler suretten ibaret cennet ile lezzet bulurken, hakikate sahip olanlar hakiki cennetin tadına varırlar. Suretçilerin ve hakikate sahip olanların her biri cennet meyvelerinden devşirirler, ancak suretçilerin alacağı lezzet ile hakikate sahip olanların alacağı lezzet farklı olacaktır.

Müminlerin anneleri olan Efendimiz’in pak hanımları aynı cennette Peygamber s.a.v. Efendimiz ile beraber olacaklardır. O’nunla beraber aynı meyveyi yiyeceklerdir. Ancak herkesin aldığı lezzet ve hissettiği tat kendine özgü olacaktır. Aksi halde, müminlerin annelerinin Peygamber s.a.v. Efendimiz’den sonra bütün insanlardan üstün olmaları gerekirdi. Bu aynı zamanda, başka birinden üstün olan kişinin hanımının da o kimseden üstün olmasını gerektirirdi. Zira koca, hanımı ile birleşmiş ve imtizaç etmiştir.

İstikamete sahip olmak şartıyla, şeriatın suretini yaşamak hem ahiret felahına sebep, hem de ahiret kurtuluşuna bir vesiledir. Yukarıda da geçtiği gibi, sahibinin cennete girmesini sağlar. Şeriatın sureti meydana gelince umumi manada velayet elde edilmiş olur.

Özetle, dinin hem sureti hem de hakikati gereklidir. Zira bütün velayet ve nübüvvet kemâlâtının ana esasları şeriatın hükümleridir. Velayetin kemâlâtı, dinin suretine uymanın neticesidir. Nübüvvetin kemâlâtı ise dinin hakikatinin meyveleridir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kurana Dokunmak
« Posted on: 19 Nisan 2024, 08:04:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kurana Dokunmak rüya tabiri,Kurana Dokunmak mekke canlı, Kurana Dokunmak kabe canlı yayın, Kurana Dokunmak Üç boyutlu kuran oku Kurana Dokunmak kuran ı kerim, Kurana Dokunmak peygamber kıssaları,Kurana Dokunmak ilitam ders soruları, Kurana Dokunmakönlisans arapça,
Logged
15 Ekim 2014, 21:47:50
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« Yanıtla #1 : 15 Ekim 2014, 21:47:50 »

Bu ayeti kerimenin tasavvufi tefsirini ilk defa okudum. Genellikle maddi anlamda temizlik olarak okumuştum. Farklı bir bakış açısı ile okumama vesile olduğunuz için Rabbim razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes