๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Tasavvuf Klasikleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 20 Ağustos 2011, 15:20:32



Konu Başlığı: Ehli Beyti Sevmek
Gönderen: Zehibe üzerinde 20 Ağustos 2011, 15:20:32
Mektubat-ı İmam Rabbanî’den


Nisan 2009 124.SAYI


Ali KAYA kaleme aldı, TASAVVUF KLASİKLERİ bölümünde yayınlandı.

Ehl-i Beyt’i Sevmek

Mektubumuzun bu bölümünde Ehl-i beyt’in faziletiyle ilgili hadisleri nakletmek istiyorum. İbn Abdülberr’in rivayetine göre Peygamber s.a.v. Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Ali’yi seven beni sevmiş olur. Ali’ye buğz eden bana buğz etmiş olur. Ali’ye eziyet eden bana eziyet etmiş olur. Bana eziyet eden de Allah’a eziyet etmiş olur.” (Ahmed, el-Müsned, 3/483; İbn Hibbân, es-Sahîh, nr. 6923)

Tirmizî ve Hâkim’in Büreyde r.a.’den yaptığı rivayete göre Peygamber s.a.v. Efendimiz şöyle
buyurmuştur:

“Allah bana dört kişiyi sevmemi emir buyurdu ve kendisinin de onları sevdiğini söyledi.

Sahabe-i Kiram:

– Ey Allah Rasulü, onların isimlerini bize bildir, dediler. Peygamber Efendimiz,

– Ali onlardandır, buyurdu ve bunu üç defa tekrarladı. Daha sonra şu isimleri saydı:

– Ebû Zer, Mikdâd ve Selmân’dır.” (Tirmizî, nr. 3718; İbn Mâce, nr. 149; Ahmed, el-Müsned, 5/356)

Taberânî ve Hâkim’in İbn Mes’ud r.a.’dan rivayet ettiğine göre Rasulullah s.a.v. şöyle buyurdu:

“Ali’ye bakmak ibadettir.” (Taberanî, el-Kebîr, 18/109; Hâkim, el-Müstedrek, nr. 4681)

Buharî ve Müslim’in rivayetine göre Berâ r.a. bir defasında Hz. Hasan’ı Peygamber Efendimiz’in omuzunda görmüş. Rasulullah Efendimiz torunu için şöyle dua etmiş:

“Allahım, ben onu seviyorum, sen de sev!” (Buharî, Fezâil, 22; Müslim, Fezâil, 54; Tirmizî, nr. 3783)

Buharî’nin rivayetine göre Hz. Ebu Bekir r.a., Peygamber Efendimiz’in Hz. Hasan ile beraber minbere çıktığını, bir Hz. Hasan’a bir de cemaate bakarak şöyle dediğini rivayet eder:

“Benim bu oğlum çok değerli biridir. Umulur ki Allah onunla müminlerden iki topluluğu barıştırır.” (Buharî, Sulh, 9; Tirmizî, nr. 3773; Ebû Davud, nr. 4662)

Tirmizî, Üsame b. Zeyd r.a.’den şöyle rivayet eder:

Bir defasında Rasulullah s.a.v.’i gördüm, kucağında Hasan ile Hüseyin r.a. vardı. Onlara şöyle dua buyurdular:

“Bu ikisi hem benim hem de kızım Fâtıma’nın oğullarıdır. Allahım, ben bu ikisini seviyorum. Sen de onları sevenleri sev.” (Tirmizî, nr. 3769; Makdisî, el-Muhtâre, 4/94)

Tirmizî, Enes b. Mâlik’ten şöyle rivayet eder:

“Rasulullah s.a.v.’e:

– Ehl-i Beyt’in içinde sana en sevimli olan kimdir, diye sordular. Efendimiz buyurdular ki:

– Hasan ve Hüseyin’dir.” (Tirmizî, nr. 3772; Ebû Ya’lâ, el-Müsned, nr. 4294)

Mesver b. Mahreme’nin rivayetine göre Peygamber s.a.v. Efendimiz şöyle buyurdu:

“Fâtıma benden bir parçadır. Ona buğzeden bana buğzetmiş olur.”

Hâkim, Ebu Hüreyre r.a.’den şöyle rivayet eder:

“Nebi s.a.v. Hz. Ali’ye şöyle dedi:

– Fâtıma’yı senden daha çok seviyorum; fakat sen yanımda ondan daha değerlisin.” (Nesaî, es-Sünenü’l-Kübra, nr. 8530, 8531; Taberanî, el-Evsat, nr. 7675)

Hz. Âişe r.a.’den yapılan rivayete göre o şöyle anlatır:

“İnsanlar Rasulullah s.a.v.’e hediye vermek için, Efendimiz’in Âişe’nin yanında kalacağı günü gözler ve bu yolla Rasulullah’ı memnun etmek isterlerdi.” (Buharî, Hibe, 7; Müslim, Fezâil, 59)

Yine Hz. Âişe r.a. şöyle anlatır:

“Peygamberimiz’in hanımları iki gruba ayrılmışlardı. Bir grupta ben, Hafsa, Safiyye ve Sevde vardı. Diğer grupta ise Ümmü Seleme ve Rasulullah’ın diğer hanımları yer almaktaydı. Ümmü Seleme’nin tarafında yer alan hanımları Ümmü Seleme’ye gelerek Rasul-i Ekrem ile konuşmasını ve insanlara hanımlarından istedikleri herhangi birinin evinde hediye verebileceklerini söylemesini istediler.

Ümmü Seleme r.a. Peygamberimiz ile konuşarak bu isteklerini bildirdiğinde Rasulullah s.a.v. kendilerine şöyle buyurdu:

– Bana Âişe konusunda eziyet etmeyin. Zira bana Âişe’nin dışında hiçbir kadının yanında yatarken vahiy gelmemektedir.

Ümmü Seleme r.a. de:

– Sana eziyet etmekten Allah’a sığınırım, demiştir.

Sonra Peygamberimiz’in hanımlarından Ümmü Seleme tarafında yer alanlar Rasulullah s.a.v.’in kızı Hz. Fâtıma’yı çağırarak bu hususu Allah Rasulü’ne açmasını ve hanımlarının Hz. Âişe konusunda eşit davranmasını talep ettiklerini ona bildirmesini isterler. Hz. Fâtıma Peygamber Efendimiz’le görüştüğünde Efendimiz kendisine sorar:

– Sevgili yavrum, benim sevdiğimi sen de sevmez misin?

Hz. Fâtıma,

– Elbette severim, diye cevap verince Peygamberimiz de ona:

– Öyleyse Âişe’yi sev, buyurur. (Buharî, Hibe, 8; Müslim, nr. 2442; Nesaî, 7/65)

Hz. Âişe r.a.’den şöyle rivayet edilir:

“Rasulullah’ın hanımları içinde Hatice’yi kıskandığım kadar hiç kimseyi kıskanmadım. Halbuki kendisini görmüş değilim. Fakat Peygamberimiz onu çokça anardı. Bazen bir koyun keser, onu parçalara ayırır ve onları Hatice’nin dostlarına gönderirdi. Hatta bazen kendisine:

– Sanki dünyada Hatice’den başka kadın yok mu, diye çıkıştığım olurdu. O da bana:

– Hatice şöyleydi, Hatice böyleydi! Hem benim ondan çocuklarım oldu, diyerek onu bana anlatırdı.” (Buharî, Menâkıbü’l-Ensâr, 20; Tirmizî, nr. 2017)

Ebu Said r.a.’den rivayet edildiğine göre Rasulullah s.a.v. şöyle buyurdu:

“Ailem konusunda bana eziyet eden kimseye karşı Allah’ın gazabı kabarır.” (İbn Adî, el-Kâmil, 6/302; Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 1/515)

Hâkim’in Ebu Hüreyre r.a.’den rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Sizin en hayırlınız benden sonra aileme en iyi davrananızdır.” (Hâkim, el-Müstedrek, nr. 5359; Ebu Ya’lâ, el-Müsned, nr. 5924)

İbn Asâkir’in Hz. Ali r.a.’den rivayet ettiğine göre Rasulullah s.a.v. şöyle buyurmuştur:

“Kim Ehl-i Beytime yardım elini uzatırsa, kıyamet günü ben ona yeterim.” (İbn Asâkir, Tarîhu Dımaşk, 45/303; Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 6/172)

İbn Adî ve Deylemî’nin Hz. Ali r.a.’den yaptığı rivayete göre Peygamber s.a.v. Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Sırat köprüsü üzerinde ayağı en sağlam basanınız, Ehl-i Beytime ve ashabıma karşı en fazla sevgi besleyeninizdir.” (İbn Adî, el-Kâmil, 6/302; Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 1/148)

Allahım! Fâtıma oğulları hürmetine bana son nefesimde iman nasip et. Eğer benim duamı geri çevirirsen de, beni Peygamber Efendimiz’in ailesinin yanından ayırma.