Konu Başlığı: Ubeyde B. El Hâris in Râbığ seferi Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Nisan 2011, 13:44:21 Ubeyde B. El-Hâris'in Râbığ Seferi Hamza'nın seferinden sonra Rasûlüllah (s.a.v.) bir müddet durup sonra yeniden seferlerine başladı. Kendisinin bizzat katıldığı ilk seferî, Medineye hicretlerinin on ikinci ayı başlarında Safer ayında meydana geldi. Kafile ile yürüyüp (annesinin kabrinin bulunduğu) Ebvâ denen mevkiye kadar geldi. Sonra Medineye geri dönerek ilk Muhacirlerden altmış kişilik bir gurubu sefere çıkardı. Bu sefer de Ensar'dan hiç kimse yok idi. Bunların başına Ubeyde b. El-Hâris b. el-Muttalib (r.a.)'i emir tayin etti. Rabığ vadisindeki El-Ahyâ adındaki suyun başında büyük bir müşrik müfrezesi ile karşılaştılar. Birbirlerine ok attılar. Müslümanlar merkezlerini bırakıp düşmana doğru saldırdılar. Bu esnada kendilerini müdafa eden bir gurup vardı. Böylece El-Mirra tepesine kadar indiler. O gün Sa'd b. Ebî Vakkas arkadaşları adına ok atıyordu. Sonra iki gurup da birbirlerinden ayrıldılar. O gün Allah yolunda ilk ok atan Sa'd b. Ebî Vakkas idi. Müslümanlarla kâfirlerin harb için yüzyüze geldikleri ilk gün bu idi. O gün Utbe b. Gazvan ile Mikdâd b. el-Esved kâfir tarafından kaçıp Müslümanlara iltica etti. Daha önce Müslüman oldukları için Kureyş kendilerini hapse atmıştı. Müşriklere katılıp böylece Ubeyde ve arkadaşlarına ulaşmış oldular. Bu anlattığımız Musa b. Ukbe'nin ifadeîerindekilerdir. Urve b. Zübeyr hadisinde ise metin şöyledir: - "Bu seferde, üç yüz kişilik bir müfreze ile Ebû Cehil b. Hişâm'a rastladılar. Sonra Allah Rasûlü onbir ay cihada müfreze yollamayıp, ardından Safer ayında sefere çıkıp El-Ebvâ'ya kadar geldi" Urve hadisinin gerisi aynen yukardaki gibidir.[627] Yunus b. Bükeyr, İbni îshâk'm şöyle dediğini nakleder: - Bundan sonra Allah Rasûlü (s.a.v.) harb için hazırlığını yaptı, Allah düşmanlarına karşı yapılması gereken cihad konusu ile bu Allah düşmanlarını takib eden arap müşrikleri ile yapılması gereken vuruşma hususunda Allah'ın kendisine emir buyurduğu hususları icra etti. Allah Rasûlü (s.a.v.) Rabîü'l-evvel ayının onikinci günü Medine'ye teşrif etti ve orada on bir ay eğleşip ardından gazaya çıkarak, ta veddân[628] denen yere kadar geldi. Bu seferi ile Kureyş ile Damra b. Bekr b. Abdimenat b. Kinâne oğullarına saldırmak istiyordu. İşte bu "Ebvâ" seferi diye bilinen gazvesidir. Orada kendisi ile Damra oğulları anlaşma yaptılar. Anlaşma yapanlardan biride, Benî Damra'nın kendi dönemindeki Seyyidi Mahşî b. Amr idi. Sonra Allah Rasûlü Medineye döndü. Bu seferde bir harbe rastlamadı. Medine'de Safer ayının gerisi ile Rabîü'l evvel'in bir kısmını geçirip bu esnada Ubeyde b. el-Haris b. Muttalib'i altmış muhacirin başında yola çıkardı. İçlerinde Ensardan kimse yok idi. Allah Rasûlünün ilk edindiği sancak bu seferde idi. Yine Allah Rasûlü Medinedeki bu eğleşmesi esnasında Hamza b. Abdü'l Muttalib'i, "el-Ays" taraflarındaki "Sîyfü'l Bahr" denen yere otuz sü^ varinin başında gönderdi ki, hepsi Muhacirlerden teşekkül etmiş olup içlerinde hiç Ensarlı yoktu. Ubeyde b. el-Haris ile Müşrikler, "Ahyâ" adlı suyun başında el-Mirra tepesi başında karşılaştılar. Aralarında ok atışması oldu Müşriklerin başında Ebû Süfyan b. Harb var idi. Allah yolunda ük ok atan kişi Sa'd b. Mâlik idi. Sonra insanlar birbirine doğ^ ru saldırmaya geçtiler. O gün Müslümanlara saldıran Mikdad b. el-Esved ile Utbe b. Gazvân idi. Otuz süvari komutanı olarak Hamza b. Abdi'l muttalip deniz sahiline doğru yola çıktı. Üç yüz kişilik topluluğu ile Ebû Cehl b. Hişâm onlara rast geldi. İki gurubun birbirine girmesini Mecdî b. Amr el-Cühenî önledi. Mecdî her iki tarafında anlaşmalısı idi. Hz. Hamza böylece geri döndü, aralarında harb olmadı. Alimler Hamza ile Ubeyde'ye verilen sancak hususunda ihtilaf ettiler. Bir kısmı Hamza'nın sancağı Ubeyde'ninkinden önce idi derken bir kısım âlimlerde Ubeyde'nin sancağı Hamza'nın sancağından önce verildi görüşünü öne sürdüler. Bu çelişkinin sebebi, Efendimiz (s.a.v.)'in bu her iki gurubu beraber uğurlaması idi. İşte bu husus insanların konuyu karıştırmasına sebeb oldu. Sonra Allah Rasûlü, Kureyş'i kasdederek Rabîü'l evvel ayında gazveye çıkıp, "Radvâ" tarafında (Yanbu yakınındaki) Büvât dağına kadar geldi isede, hiç bir çarpışma olmadan geri döndü. Rabû'I evvel ayının kalanını ve Cemadiyel Ulanın bir kısmını Medine'de geçirip, Kureyş'e saldırmak için yeniden gazveye çıktı. Dînar bin Neccar oğullarına giden dağ yoluna saparak Yanbu' vadisindeki el-Uşeyre'ye indi ve Cemâdiye'l Ulanın geri kalanını ve Cemadiyel âhira ayının bir kaç gecesini orda geçirip Müdlic oğullan ve onların anlaşmalısı olan Damra oğullarından bir kısmıyla anlaşma yaptı. İbni İshâk derki: Bana Yezid b. Muhammed b. Haysem, Muhammed b. Ka'b el - Kurazîden şöyle nakletti; " Bana baban Muhammed b. Haysem el - Muharibi Ammâr b. Yâsir ( r. a.)' in şöyle dediğini haber verdi. - Yanbu vadisindeki "el-Uşeyra" seferinde ben ve A!i b. Ebî Talip yol arkadaşlığı yaptık. Allah Rasûlü oraya inince orada bir ay kadar ikâmet edip, Mûdlic oğullarıyla bunların Damra oğullarından anlaşmalıları olanlarla sulh yapıp anlaştı. Ali b. Ebî Tâlib bana: " Ne dersin ey Ebâ'l Yakazân ! -Müdlic oğullarından kuyularında çalışmakta olanları kastederek- şu adamların yanma gidip, nasıl çalıştıklarına bir bakalım mı ? dedi. Böylece onlara gittik, bir sasat kadar onları seyrettik. Sonra uykumuz geldi. Oradaki küçük bir hurma ağacının altındaki yumuşak toprağa yönelip geldik ve orada uyuduk. Vallahi bizi ancak Allah Rasûlü ayağıyla dürterek uyandırdı. Oturumumuza geldik ki, bu yumuşak toz her tarafımıza belenmiş. İşte o gün Allah Rasûlü (s.a.v.) efendimiz üzerindeki toprak yüzünden Ali (r. a.) "Ey Ebâ Türâb" (Tozlu) buyurmuştu.[629] Orada Allah Rasûlü bizim başımıza gelecek şeyleri de haber verip: "Sîze insanların en şakisi iki adamı haber vereyim mi?" buyurdu. "Evet, yâ Rasûlellah" dedik. O da: "İşte bu iki eşkiya Allah'ın mucize devesini kesen Semûd kavminin Ühaymır'ı ile, -Allah Rasûlü elini Ali (r.a.)'nin başına koyarak- Yâ Ali! Senin şurana -kılıçla- vurarak -sonra elini Ali'nin sakalına koyarak- şuradan akan kan ile şurayı kana boyayan kimselerdir" buyurdu.[630] İbni İshâk derki: - El-Üşeyre dönüşü Allah Rasûîü (s.a.v.), Medine'de on gün eğleş-memişti ki Kürz b. Câbir el-Fihrî, Medîne otlağına saldılar. Efendimiz (s.a.v.) derhal onu yakalamk üzere harekete geçip Bedir taraflarında bulunan Sefevân vadisine kadar geldi. İşte ilk Bedir gazvesi budur. Kürz daha evvel kaçtığı için Efendimiz ona yetişemedi. Böylece Medineye dönen Rasûlüllah (s.a.v.) Cemâdiye'l âhir, Receb ve Şa'ban aylarını Medine'de geçirdi. İşte bu esnada Sa'd'ı (r.a.) sekiz müfrezenin başında sefere göndermiş, oda hiçbir çarpışma olmadan geri dönmüş idi.[631] Mücâlid, Ziyâd b. Alâka aracılığıyla Sa'd b./Ebî Vakkas (r.a.)'ın şöyle dediğini anlatıyor: - Peygamber (s.a.v.) Medine'ye hicret ettikten sonra bizi sayısı yüz kişiye ulaşmayan bir müfreze olarak sefere göndermiş ve bize Kinâne veya Cüheyne oğullarından bir kabileye saldırmamızı emretmiş idi. Bizde onlara saldırdık. Sayıları pek çok idi. Bizde Cüheyne kabilesine iltica ettik ve kılıçlarımızı çektik. Bize "niçin Haram ayda bizimle savaşıyorsunuz?" dediler. "Biz bu haram ayda bizi Allah'ın Harem'inden çıkaranlarla harbediyoruz" dedik. O zaman harp ganimeti "kim bir şeyi ele geçirirse ona sahib olur" şeklinde idi. İçimizden bir kısmı; "Kureyşten başka kabilelere gidip, mallarına el koyup onu alalım" demişlersede bir kısmı, "hayıf, yerimizde kalacağız" dediler. Ben de o sırada arkadaşlarımdan bir gurup içinde idim. "Nebî (s.a.v.)'e gidip haber verelim" deyip Efendimize doğru yola çıktık. Efendimiz bizi görünce yüzü öfkeden kıpkırmızı olarak kalkıp: "Siz yanımdan toplu olarak yola çıkıp param parça olarak geri döndünüz. Sizden evvelki toplulukları helak eden şey en hayırlınız olmayan, ama açlık ve susuzluğu karşı en sabırlınız olan birini yollayacağım" buyurup başımıza Abdullah b. Cahş'ı (r.a.) ta'yin etti. Bu zat Efendimizin İslâmî dönemde tayin ettiği ilk askerî emir olmuştu.[632] Kutbe b. Malik'in rivayetinde: Yine Sa'd b. Ebî Vakkâs anlatıyor: Rasûlüllah (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde... diyerek aynen üst haberi verir. Ancak burada "harp ganimeti" bahsini anlatmayıp sonunu şöyle bitirir: "Bir takım kimseler Nebî (s.a.v.)'in yanına geldi. Ben de bizden bir gurup ile Kureyş kervanım yakalayabilmek için gözetlemede kaldık.[633] Hz. Hamza ile aynı kabre gömüldü. Annesi Abdü'l Muttalib'in kızı Ümeyme dirki Efendimizin Halası idi. Vakidî derki: Rasûlüllah (s.a.v.)'in ilk bağladığı sancak Hz. Hamza b. Abdi'l muttalib için olmuştu. Peygamberin Medineye gelişinin yedinci ayı başlarında bir Ramazan ayında Kureyş kervanını ele geçirmek için sefer edilmişti.[634] Zeyd b. Harise ile Ebû Râfî'yi de eşi Şevde bin Zem'a ile kızlarını alıp getirmek için Mekke'ye yolladı. Bu hicretin ilk yılında idi. Vakidî derki: Rasûlü-Ekrem'in Sa'd b. Ebî Vakkas için akdettiği sancak olayı hicretinin dokuzuncu ayında Zilkade ayında vuku bulmuştu. Rasûlüllah (s.a.v.) hicretinin ikinci yılında ashabından seksen kişinin başında Kureyş kervanım ele geçirmek için Radvâ denen yere sefer etmişti ki bu Kureyş kervanına Ümeyye b. Halef reislik ediyordu. Medine idaresine de Sa'd b. Muâz (r.a.) vekil etti. O gün Rasûlüllah'ın Sancağını Sa'd b. Ebî Vakkas taşıyordu. Herhangi bir çarpışma olmadan Medineye geri döndü. Yine Vakidî'nin deyişine göre Rasûlüllah (s.a.v.) ilk Bedir seferini hicretin ikinci yılında yapmıştır. Medine otlağı koruluk idi. Oradaki hayvanları Kürz b. Cabir el-Fihrî sürüp götürdü. Efendimiz Muhacirlerle onun peşine düştü. Sancağı Ali b. Ebî Talip taşıyordu. Medineye Zeyd b. Hârise'yi vekil etti. Efendimiz, Kürz'ü arayarak Bedre vardıy-sa da Kürz kaçtığından ona ulaşamadı ve Medineye döndü. Bu sefere "İlk Bedir seferi" dendi. Efendimiz ikinci yılda Muhacirlerle El-Aşîra'ya gitti ve Medineye Ebû Selemeyi bıraktı. Sancağını Hamza taşıyordu. Yanbu' vadisine varıp Müdlic oğullan ve Benî Hamra'dan bunlarla anlaşmalı olanlarla sulh yaptı.[635] [627] Vakidî 1/10; İbni Sa'd 2/7; İbni Hişâm 2/224; Beyh. Delâil 3/10; İbni AbdÜ'l Ber, Ed-Dürer s. 96. [628] Veddan, Ed-Dar'a tarafında Cuhfeye yakın Ebva'ya altı mil mesafede Mekke Medine güzergahında bir yerdir. [629] İbni Hişâm 2/236; Beyhakî Delâil 3/12; Buharî salat bahsinde Sehl b. Sa'd (r.a.)'tan bu hadiseyi Mescid-i Nebevî'de geçen bir olay olarak verir. [630] İbni Hişâm 2/236; Beyh. Delâil 3/13. [631] İbni Hişâm 2/238; Beyhakî Delâil 3/13. [632] Abdullah b. Çalış b. Riâb el-Esedî (r.a.): İlk iman edip Habeşistana göç edenlerdendir. Oradan Medineye geldi. Bedirde savaştı. Uhut harbinde müthiş yiğitlik gösterip orada şehid edildi. Cesedini müşrikler parçaladı. Harpten önce "Yarabbî! Beni çok güçlü bir kâfirle karşılaştırki beni şehid edip burnumu kulağımı kesip atsın. Yarın Mahşer günü huzuruna varınca sen, "Yâ Abdullah! burnun ve kulağın ne için kesildi?" diye sorasın da ben de, "senin ve Rasûiüyün yolunda" diyeyim. Sen de "doğru söyledin" buyurasm." diye dûa etmişti. [633] İbni Hişâm 2/240; Bey. Delâil 3/15. [634] Beyh. Delâİl 3/15; İbnİ Hİşâm 2/241; Vakidî 1/2. [635] Vakidî 1/2, 3; Bey. Delâil 3/16. İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Meğazi 3/480-486 Konu Başlığı: Ynt: Ubeyde B. El Hâris in Râbığ seferi Gönderen: Mehmed. üzerinde 25 Eylül 2021, 14:31:10 Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Ubeyde B. El Hâris in Râbığ seferi Gönderen: Sevgi. üzerinde 26 Eylül 2021, 14:59:13 Aleyküm Selâm. bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim. Rabb'im ilmimizi artırsın inşaAllah
|