๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Nisan 2011, 15:38:10



Konu Başlığı: Temimi dârî
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Nisan 2011, 15:38:10
Temim-İ Dârî[982]


Nesebi: Temim b. Evs b. Harice b. Sûd b. Cüzeyme b. Dirâ b. Adiy b. Ed-Dâr b. Hânî b. Habîb b. Nümârâ b. Lahm. Lakabı Ebu Rukayye ed-Dârî. Lahmoğullarından.

Rasulullah (s.a.v.)'in mümtaz sahabelerinden neseb alimleri onun soyunu sayarken Lahm oğullarından biri olan ed-Dâr b. Hânî'ye va­rıncaya kadar rivayeterinde çelişki içindedirler. Lahm Ya'rub b. Kahtan soyundandır.[983]

Temim-i Dârî hicri dokuzuncu yıldaki gelen delegelerle beraber Rasulullah'a geldi ve müslüman oldu.[984]

Temim (r.a.)'ın Efendimizden naklettiği çok hadis vardır. Kendi­sinden: Enes b. Malik, Abdullah b. Abbas, Ebu Hüreyre, Kesir b. Mürra, Ata b. Yezid el-Leysî, Abdullah b. Mevheb, Zürara b. Evfa, Şehr b. Havşeb, Kabîsa b. Züeyb (Bunda şüphe var), Süleym b. Âmir, Şurahbil b. Müslim, Abdurrahman b. Ğanm, Ravh b. Zinbâ, Vebra b. Abdurrhaman ve Ezher b. Abdullah hadis rivayet ederler.

İbni Sa'd der ki: Temim (r.a.) Hz. Osman'ın öldürülmesinden sonra Şam'a göçünceye kadar Medine'de kalmıştı.[985]

Buhari "Temim (r.a.), Ebu Hind ed-Dârî'nin kardeşidir." der.[986]

İbni Sa'd iki ayrı senedle nakleder ki: Peygamberimiz Tebuk sefe­rinden dönüşünde Dâr oğullarından delegeler geldi. On kişiydiler.

1- Hânî b. Habîb

2- Fakihe b. Nu'man

3- Cebele b. Malik

4- Ebu Hind b. Bir

5- Kardeşi Et-Tayyib b. Bir

6- Temim b. Evs

7- Kardeşi Nuaym b. Evs

8- Yezid b. Kays

9- İzzet b. Malik

10- Kardeşi Mürra b. Malik[987]

İbnu Cüreyc, İkrime'den naklediyor: Tamîmî Darî müslüman olunca "Ya Rasulullah! Allah seni yer yüzü topraklarının hepsinde gelip kılacak. Bana Beytu'l-Lahm'daki köyümü hibe et!" dedim. Pey­gamberimiz "O senin oldu." buyurdu ve ona bunun vesikasını verdi.

Daha sonra Hz. Ömer halife olup da Şam topraklarını fethedince Temim bu mektubu (vesikayı) Hz. Ömer'e getirip gösterdi. Hz. Ömer de "Ben bu mektubun zaten yazılırken şahidi idim!" deyip o köyü Temim'e verdi. ("Beytu Lahm" Hz. İsa (as)'m doğduğu yerdir.)[988] (Bu tapu mektubuna Peygamberimiz şunları yazdı:

Bismillahirrahmanirrahim

Bu, Alah Rasulü Muhammed'in Temim-i Dâriye mektubudur: (Filistindeki) Habra ve Beyt-i Aynûn köyleri ona aittir. Ovası dağları, suları, verimli toprakları, ziraat alanları ve hayvanları Temine ve on­dan sonra da varislerine aittir. Orada kimse ondan hak istemeyecektir. Kimse onlara zulümle girmeye kalkmayacak. Kim onlara zulmeder ve onlardan bir şeyler alırsa Allah'ın, Meleklerin ve büütn insanların laneti onların olsun.

Bunu Ali yazdı.[989]

Leys b. Sa'd anlatıyor: Hz. Ömer bu köyleri Temim ve kardeşine verdikten sonra "Senin bunu satma hakkın yok!" dedi. Bu gün (o vakit) orası halâ onun sülalesinin elindedir.[990]

Vakidî de: Temim ve kardeşi Nuaym'e verilen Habrâ ve Beyt-i Aynıın arazileri dışında Peygamberimizin Şam'da (İktâ usulüyle) ba­ğışladığı bir arazi yoktur." der.[991]

Buhari de geçtiğine göre Abdullah b. Abbas (r.a.) şöyle anlatır:

-Sehm oğullarından bir adam (daha müslüman olmadan önce Te­mim-i Dârî ve Adiy b. Beddâ ile yola çıkmıştı. Bu sehm oğlu giderken hiç müslüman yaşamadığı bir arazide öldü. Bu ikisi onun malların alıp ailesine getirdiler ki, süslemeleri altınla yapılmış gümüş bir bardağı kaybetmişlerdi.

Sonra bu bardağı Mekke'de buldular. Onlara "Biz bunu Temîm ile Adiy'den aldık." dediler. Bunun üzerine durum Efendimizin hu/urundu mahkeme edildi de bu ölen Sehm oğullarından adamın iki velisi kalkıp bu bardak bizim akrabamızındır." diye "İkimizin şahitliği onun ikisinin şahitliğinden daha haklıdır." (ayetine göre) yemin ettiler. Bunun üzerine Allah cc. Maide 106 ayetini indirdi.

"Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip de vasiyyet etme esnasında sizden adalet sahibi iki kişi aranızda şahittir. Veyu, oftor *l/ yeryüzünde dolaşırken ölüm belası gelip çetmış ise sizden olmayan iki kişi şahit olsun. Eğer şüpheleniyorsanız namazdan sonra onları gitmekten alakoyarsımz. Akrabalık bağı olsa bile bunu asla paruyln stamayacağız, Allah'ın şahitliğini gizlemeyeceğiz, yoksa bil kesinlikle günahkarlardan oluruz." diye yemin ederler."[992]

Katade Ve yanında Kitab bilgisi olan" (Ra'd suresi ayeti 43) ayetindekl kimselerin "Selman, Abdullah b. Selam ve Temîm Dârî olduğunu söylüyor.[993]

Kurra b. Halid, Muhammed b. Sirin'den nakleder: Rasulullah hayuttft iken Kuran'ı ezberleyen hafızlar "Osman b. Affan, Zeyd ve Temim-İ Dârî idiler."[994]

Eyyub-u Sahtiyânî, Ebu Kilabeyolu ile Ebu'l-Mühelleb'den nnkle* der:

-Temîm-i Darî Kur'an'ı yedi günde hatmederdi.[995]

Âsim b. Süleyman da İbni Sirin'in "Temim-i Dârî Kuran'ın tümünü bir rekatta okurdu." dediğini söyler.[996]

Amr b. Mürra, Ebu'd-Duha yoluyla Mesruk'tan nakleder:

-Mekke halkından biri bana "İşte kardeşiniz Temîm ed-D&rî'nlll makamı burası idi. Geceleyin başlayıp sabaha kadar veya sabaha yakın bir vakte kadar namaz kılar "Yoksa kötülükleri yapanlar, onları iman edip salih amel edenleri koyduğunuz yere koyacağımızı mı sanıyorlar, hayatları ve ölümleri aynen eşit olarak, öyle mi. Ne kötü hüküm veriyorlar." (Casiye ayet 21) ayetini tekrar tekrar okuyarak ağlardı.[997]

Ebu Nübâte Yunus b. Yahya, Münkedir b. Muhammed yoluyla ba­bası Muhammed b. Münkedir'den rivayet ediyor: Temîm-i Dârî bir gece uyuya kalıp teheccüd namazına kalkamadı. Ondan sonra bu yaptığına ceza olsun diye bir yıl geceleyin hiç uyumadı.[998]

Cürayrî Ebu'1-Alâ yoluyla adamın birinden şöyle anlattığını söyler:

-Temime geldim. Bize hadiseyi anlattırdı. Ona iyice alıştım. Bir ke­resinde ona "bir gecede kaç cüz Kur'an okuyorsun?" dedim. Bana öf­kelendi, "Her halde sen şu "Bir gece Kuran okuyup sabah olunca da insanlar, "Ben bu gece Kuran'ı hatmetim" diye öğünenlerdensin. Te­mim'in canı elinde olan zata yemin olsun ki, nafile olarak kıldığım üç rekat, bir gecede Kuran'ı okuyup sabahleyin de "Kuran'ı bir gecede hatim yaptım." diye oğünmekten daha hayırlıdır." dedi. Beni kızdır­mıştı. Ben de "Vallahi şu peygamberimizin ashadından geriye hayatta kalmış olanlarınız var ya! Sizlerin susup (ya da evinde oturup) bir şey öğretmemeniz daha uygun. Size bir şey öğrenmek için soruldu mu hemen öfkelenip sorana damlıyorsunuz." dedim. Benim kızdığımı gö­rünce yumuşadı ve: "Kardeş sana biraz bir şeyler konuşabilir miyim." dedim.

Ben de "Tabi ben zaten sen bana bir şeyler anlatasın diye geldim." deyince dedi ki: "Ne diyorsun! Ben kuvvetli bir müslüman, sen de zayıf bir müslüman olsak. Sen benim kuvvetimi (ağırlığımı) zayıf bedenine yüklesen senin gücün yetmeyecek ben dikili kalacağım. Veya sen kuvvetli bir müslüman ben de zayıf bir müslüman olsak da, ben sana olanca gücüm ve enerjimle gelip seni zayıf vücuduma koymaya kalk­sam yine gücüm yetmeyecek. Senin yapacağın nefsinden dinin için dininden de nefsin içn biraz pay ayır ki güç yetirebileceğin bir ibadete doğru yaklaşımın olsun." Bu haberi Abdullah b. Mübarek "Zühd" adlı eserinde rivayet ediyor.[999]

Hammad b. Seleme, Cürayrî -Ebu'1-Alâ isnadıyla Muaviye b. Harmel'den şökyle naklediyor:

-Medine'ye geldim ve Peygamberin mescidine yerleştim. Orada üç gün bir şey yemeden vakit geçirdim. Sonra Hz. Ömer'e geldim, ve "Ey müminlerin Emiri! Bir daha bana bir şey belirlenmeden bir daha böyle misafir gelmeye tevbeler olsun!" dedim. Bana, "Sen kimsin?" dedi. "Muaviye b. Harmel'im" dedim. "Haydi git de müminlerin en hayırlısının evine misafir ol!" dedi.

Harmele devamla der ki: Temîm-i Darı mescitte namazını kıldığında sağına soluna selam verdi mi eliyle sağındaki ve solundaki namaz kılmış olan adamların omuzlarına dokunur ve bu iki kişiyi alır evine götürürdü. Ben de onun yanıbaşında namaz kıldım. Bana da eliyle dokunup elimden tuttu evine götürdü. Bize bir yemek getirildi. Müthiş yedim ama açlığın fazlalığında doymadım. Bir gece Harra mahallinde bir yangın oldu. Hz. Ömer Temim'e geldi ve "Haydi şu ateşi söndürmeye!" dedi. O da "Ben kimim, ben neyim!" dediyse de Ömer ısrar edince beraber kalktılar. Peşlerine gittim. Ateşe vardılar. Temim ateşi eliyle süpürerek oradaki koyağa sokup kendi de girdi. Hz. Ömer üç kere "Hiç gören görmeyen gibi olur mu!" dedi.

Bu haber Affan, Hammad'dan nakleder. Buradaki Muaviye de bilinmeyen biridir.[1000]

Katade, İbni Sirin'den nakleder: Temim-i Dârî bin dirheme bir elbise almış onu giyerek sadece namaza gelirdi.[1001]

Bu isnadın en sahihi (İbni Sirin'den değil) Katade'nin Enes b. Malik

yoluyla olan rivayetidir.[1002]

Hammad b. Seleme, Sabit'ten nakleder: Temim-i Dârî bindinara bir elbise alıp leyle-i Kadir'in rast geleceği kanaatinde olan gecede gi­yerdi.[1003]

Zübeydî -Zühri isnadıyla Es-Sâib b. Yezid'den nakleder:

-İslam'da ilk vaaz veren Temim-i Dârî'dir. Hz. Ömer'den bu konuda izin istedi. O da (Cuma'dan öncesine) izin verdi. Ayakta konuşurdu.[1004]

Süheyl b. Malik babasından nakleder: Temim (r.a.) Hz. Ömer'den vaaz için izin istedi. Sonraları yanına gelip kamçısıyla Temim'e vurdu ve "Sabah akşam!" dedi.983

Abdullah b. Nafi, Üsame, Zühri isnadıyla Humeyd b. Abdurrahman'dan rivayet eder: Temim yıllarca Hz. Ömer'den vaaz için izin istedi. O da vermedi. Israrı artınca Hz. Ömer "Vaazda ne di­yeceksin!" dedi. O da "Onlara Kuran'dan okuyup hayırları emredecek, serleri men edeceğim!" dedi. Hz. Ömer işte bu boğazlama demektir, deyip sonra da ben Cuma hutbesine çıkmadan öcne vaaz et dedi. O da bunu devam ettirdi. Hz. Osman halife olunca bunu artırmasını istedi. O da bir gün daha ilave etti.[1005]

Abdulaziz b. Ebi Ravad, Nafi'den: "Temim (r.a.) vaaz için Hz. Ömer'den izin istedi. O da "tıpkı boğazlanmaya izin ister gibi." dedi. Temim de "Ben afiyet ümit ederim." dedi. O da izin verdi. (Bir gün onu dinlemeye Hz. Ömer de geldi. Temim "Alimin zellesinden sakının!" dedi. Hz. Ömer bunu orada sormayı uygun bulmadı. Daha sonra sorunca o, "Alim insanlara bir şeyi yanlış yapar, insanlar da onunla amel eder. Bakarsın alim yanlışını anlar tevbe eder ama insanlar ötekine devam eder." dedi.)[1006]

Halid b. Abdullah, Beyan aracılığıyla Vebra'dan nakleder:

-Hz. Ömer (r.a.) bir keresinde ikindiden sonra Temîm-i Dari'yi nafile namaz kılarken görmüş ve başına değneğiyle vurmuştu. Temim "Sen bana Peygamberle beraber kıldığım bir namazı kılıyorsun diye mi vuruyorsun. Onları senin hatırına bırakamam." dedi. Hz. Ömer de: "Ya Temim! Her insan senin bildiğini bilmiyor ki." dedi.[1007]

Hadiste çok zayıf biri olan Halid b. İyas, Yahya b. Abdurrahman aracılığıyla Ebu Said el-Hudri (r.a.)'in "Mescitte ilk kandil yakma adetini Temim-i Dar'i koydu." dediğini anlatır.[1008] İbni Mace nakleder.

Denildiğine göre Temim-i Darî'nin kabir taşının üzerinde "Temim kırkıncı yılda öldü." diye yazı bulmuşlar.[1009]

 

Haris B. Hazeme[1010]
 

Nesebi: Haris b. Adiy b. Übey b. öanm b. Salim b. Avn b. Amr b. Avf b. El-Hazrec. Hazrecî, Abdul-Eşhed oğullarının anlaşmalısı. Ensardan

Künyesi Ebu Beşir. Bedir ve sonraki bütün gazalara katıldı. Rasulullah onunla Iyas b. Ebu'l-Bükeyr'i kardeş ilan etti. Medine'de hicri kırkıncı yılını doldurduğunda Haris altmış yedi yaşında bulunuyordu.[1011]

İbni Mâkula babasının adını Hazerae olarak belirtiyor.[1012]

 

Harice B. Huzafe[1013]
 

Nesebi: Harice b. Huzafe b. Ganim b. Amir b. Abdullah b. Ubeyd b. Uveyc b. Adiy b. Ka'b.

İbni Mâkula (ve İbn Sa'd) onun peygamberimizin ashabından ol­duğunu söyler. (İslam'a girişi epey eski)

Hz. Ömer'in Mısır fethi için Amr b. Âs komutasında yolladığı tak­viye güçlerinde dört birliğin birinin komutanı idi. Hz. Ömer döneminde Mısır polis güçleri genel amiri idi. Mısır Muaviye'nin eline geçtiğinde Amr b. Âs'ın kadısı olacak görev yaptı.

(Haricilerin Muaviye Amr ve Ali'yi öldürmek için ittifak ettikleri Ramazan'ın on yedinci gecesi) Harici Amr b. Bükeyr Amr b. El-Âs'ı

öldürmek için mescide geldi. O gün Amr namaza gelmemiş ve Ha­rice'ye namazı kıldırmasını söylemişti. Harici Amr gelip kılıçla Ha-rice'ye Amr zannederek vurup öldürdü. Yakalanıp Amr'ın huzuruna götürüldü ve "Vallahi sen Amr'ı değil Harice'yi öldürdün." dediler. O da "Ben Amr'ı öldürmeyi Allah da Harice'yi öldürmeyi diledi!" dedi.)[1014]

Kendisinden Abdullah b. Ebi Murra bir hadis nakletmiştir.[1015]





[983] İ. Sa'd, dördüncü Tabaka 2/717; Halife, Tabakat 305; Taberanî, Kebir 2/49; Tarihi Dımışk 11/59

[984] Bu haberi özetleyerek veriyorum: Rasulullah (s.a.v.) ashabını topladı ve: "Bana Te­mim-i Dârî bir şey anlattı: Lahm ve Cüzam oğullarından otuz kişiyle bir gemiye binmiş. Rüzgar onları uzakta bir adaya sevk etmiş. Orada karayaçıkınca bir de kar­şılarına iri uzun saçlı çok kıllı bir hayvan çıkmış. Kılın sıklığından önü arkası erkekliği dişiliği) belli olmamış. Sen kimsin deyince, o "Ben Cessâse'yim."demi. Bize "Bunlar ne demek anlat sana" deyince "Ben size haber veremem. Ama şu Manastıra varın orada sizin haberinize hasret bir adam var."dedi. Biz de manastıra vardık. Orada gördüğümüz yaratıkların en büyüğü bir adam, sıkıca bağlanmış. Bize "Siz kimsiniz?" dedi. "Arabız" dedik. "Aranızda Peygamber çıktım mı?" dedi. "Mekke'de çıktı, sonra Medine'ye gitti."dedik. "Siz ne yaptınız?" dedi. "Araplar ona uydular."dediler. "Bu onlara iyi oldu, ya İran ve Rumlar!" dedi. "Araplar onlara sefer yapıp Nuldırıyor."dediler. Taberiye gölü ne halde?" dedi. "Dolu" dediler. "Ürdünlü Filistin nrusındaki (Beysan) Harmanlığı meyve veriyor mu?" dedi. "Evet" dediler. "Zuğar pınarı ne halde?" deyince "Hem işiyorlar hem suluyorlar."dediler. O da "Ben Decalim Tııybe (Medine) dışnda yeryüzünde her yanına geleceğim."dedi. Bkz. Müslim 2942; Müsned 6/373, 374; Taberani, Kebir 2/54; T. Dımışk 11/53; Ebu Davud 4326; Tirmizi 2253; İ. Ebi Şeybe 15/189, 154

[985] Sa'd, Tabakat 7/409; İ. Sa'd, dördüncü Tabaka 2/722 h. No 330; T. Dımışk 11/59

[986] Tarihi Kebir 2/151; Fesevî el-Ma'rife 2/162; T. Dımışk 11/61

[987] İbni Sa'd bu iki rivayeti birleştirerek 1/343'te ayrı ayrı da dördüncü Tabaka 2/718 h. No 328'de verir. İbni Asakir de bunu ondan nakleder 11/63. bunlardan birisi Vakidi Muhammed b. Abdullah -Ziihri senedidir. Diğeri Hişam b. Muhammed el-Kelbî -Abdullah b. Yezid b. Ravh -Yezid b. Ravh isnadıdır.

[988] Tarihi Dımışk  11/66; Ebu Ubeyd el-Emval 349; Ebu Yusuf, K. Haraç 414; Belazurî, Futuhu'l-Buldan 153; 1. Zenceveyh, El-Emval 2/617

[989] Bu vesika için bkz: T. Dımışk 11/64, 65, 66, 67

[990] El-Emval 350; Tarihi Dımışk 11/67

[991] İbni Sa'd 1/367, 7/408, dördüncü Tabaka 2/722; Tarihi Dımışk 11/68

[992] Buhari, Vesayâ h. No 2780; Taberi, Tefsir (Maide 107)'de bunun bütün tariklerini anlatır. Tirmizi 3062; Ebu Davud 3606; T. Dımışk 11/69

[993] Taberi, Tefsir 13/177 (Ra'd suresi); T. Dımışk 11/73, 74

[994] İ. Sa'd 2/355; 1. Sa'd dördüncü tabaka 2/724; Sıfatu's-Safve 1/737; T. Dımışk 11/74

[995] İ. Sa'd 3/500, dördüncü Tabaka 2/725; Tarihi Dımışk 11/74

[996] İ. Sa'd dördüncü Tabaka 2/724; T. Dımışk 11/75; Sıfatu's-Safve 1/737   = 

[997] lbni Ebi Şeybe, Musannef 2/477; İ. Sa'd dördüncü Tabaka 2/725; Taberani, Kebir 1250; İ. Mübarek, Zühd 31 h. No 94; İ. Ahmed, Zühd 182; T. Dımışk 11/76; Ahbaru Mekke 1/463; Sıfatu's-Safve 1/738

[998] Tarihi Dımşk 11/77; Sıfatu's-Safve 1/739; Bu hadis zayftır. Her ne kadar bunu Ha-dis İmamı Muhammed b. Münkedir'den oğul Münkedir naklediyorsa da hadis oto-riteleri Münkedirin çok âbit çok zahit olduğunu kendin ibadete verdiği için babsının hadislerini bilmediğini ve hadis ehliyeti olmadığını söylüyor. Bkz M zi, Tehzibu'l-Kemal (Münkedir b. Muhammed) 28/562 no 6208

[999] İ. Mübarek, Zühd 471 no 1339; T. Dımışk 11/77, 78

[1000] Tarihi Dımışk 11/78; İbni Sa'd dördüncü tabaka 2/727 no 338

[1001] Sa'd dördüncü Tabaka 2/723; T. Dımışk 11/79; Taberani Kebir 2/49

[1002] T. Dımışk 11/79

[1003] Tarihi Dımşık 11/79; İbni Sa'd dördüncü Tabaka 2/723 no 334 m2 Tarihi Dımışk 11/80; Orada (Peygamber ve Ebu Bekir döneminde vaaz yoktu) ila­vesi var.

[1004] Tarihi Dımışk U/81

[1005] Taberani, Kebir 2/49 no 1249; Ebu Zür'a, Tarih 1915; T. Dımışk 11/81

[1006] Tarihi Dımışk 11/81

[1007] Taberani, Kebir 2/58, 59 no 1281; Tarihi Dımışık 11/82

[1008] İbni Mace no 76; Taberani, Kebir 2/49; Tarihi Dımışk 11/82

[1009] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 372-379

[1010] Haris için bkz: İbni Sa'd 3/447; Vakidi 24, 158, 405, 432, 534, 1010; Halife, Tabakat 99; El-Muhabber 74; Taberani, Kebir 3/312; El-İstiab 1/293;

[1011] İbni Sa'd 3/447

[1012] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 379

[1013] Harice için bkz: Nesebi Kurayş, İbni Sa'd 7/496; Halife, Tabakat 23, 291; El-Muhabber 294; Futuhu'l-Buldan 114, 116; Taberi, Tarih (fihris); tstiab 1/420; Tub, Kebir, 4/237

[1014] İbni Sa'd 7/496; İlaveler İbni Sa'd'dandır.

[1015] Bu hadis vitir namazının meşruiyetine dair olan hadistir. Bkz: E. Davud 1418; Tirmizi 452; İbni Mace 1168

İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 379-380


Konu Başlığı: Ynt: Temimi dârî
Gönderen: Mehmed. üzerinde 11 Mart 2022, 15:26:49
Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun