๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 17 Nisan 2011, 13:49:08



Konu Başlığı: Tebuk seferine katılamayanlar
Gönderen: Sümeyye üzerinde 17 Nisan 2011, 13:49:08
Tebuk Seferine Katılamayanlar

 

Şuayb b. Hamz, Zührî'den naklediyor: Bana Saîd b.el-Müseyyeb haber verdi ki: Yahudi Kureyza oğulları, Ebû Lübâbe ile sulh anlaş­maları yapmış bir toplumdu. Efendimiz onları kuşattığında Yahudiler ona geldiler, O da onları Resûlullah'ın vereceği hükme razı olmalarına uğraşıyordu. Onlar: "Yâ Ebû Lübâbe! Sen bize kalemizden inip onlara teslim olmamızı önerir misin?" diye sorunca o, eliyle boğazına işaret ederek, "bunun kesilip öldürülme" demek olduğunu söyledi. Bu du­rumdan Resûlullah(s.a.v) haberdar edildi. O da ona, "beni niye kor­kutuyorsun?" deyince Nebi (s.a.v):

"Sen elinle boğazını onlara kesilme işareti olarak gösterirken, Allah'ın senin elinden gafil olduğunu mu sandın.?" buyurdu. Ebû Lübâbe bir müddet orada durdu, Resûlullah (s.a.v) onu azarlamaya de­vam etti.

Sonra Resûlullah (s.a.v) Tebüğe sefere çıktı. Ebû Lübâbe de oraya gelmeyen kaçaklar arasında idi. Resûlullah (s.a.v) Tebük'ten gelince Ebû Lübâbe Ona geldi ve selam verdi. Resûlullah (s.a.v) ise ondan yüz çevirdi. Ebu Lübâbe müthiş bir paniğe kapıldı. Hemen mescide varıp, kendini Ümmü Seleme (r.a.)'mn hücresi yanındaki (daha sonra) tevbe direği -diye anılan direğe- kendini bağladı.

Şiddetli bir sıcakta, yedi gündüz yedi gece hiçbir şey yemeden, bir damla daha su içmeden bağlı kaldı. "Ya ölüp dünyadan ayrılana kadar burası benim yerim olacak veya Allah tevbemi kabul edecek" diyordu. Bu hal devam ederken artık bitkinlikten sesleri işitmeyecek hale geldi. Resûlullah, sabah akşam -geçerken- ona bakıyordu. Sonra Allah tevbesini kabul etti. Ona: "Allah artık tevbeni kabu! etti!..." diye ünlediler. Resûlullah bağından onu kurtarmak için birini yolladı. Lâkin o, Peygamberden başka birinin kendini ipten kurtarmasını reddetti. Biz­zat Nebi (s.a.v) kendi ona geldi ve elleriyle ipini çözdü.

Ebû Lübâbe ayıldığı zaman: "Yâ Resûlallah! Ben bu günahı işledi­ğim yerden, kavmimin yurdundan göçüp sana intikal ederek, senin ya­nında oturmak istiyorum. Hem Allah ve Resulü yolunda malımı sa­daka vererek ondan da kurtulmak istiyorum!" deyince Nebi (s.a.v):  Sana malının üçte birini vermen kâfidir." buyurdu.

Ebû Lübâbe yurdunu terkedip malının üçte birini sadaka olarak da­ğıttı. Sonra tevbe etti. Artık Dünyadan ayrılana kadar İslâm hususunda ondan sadece hayırlı şeyler görüldü. Bu Mürsel bir haberdir.[635]

Verkâ', İbnü Ebî Necih yoluyla Mücâhit'den:

Günahlarını itiraf ettiler" Tevbe 102 ayeti hakkında;

"O, itirafçı Ebû Lübâbe'dir. O vakit Kureyza Yahudilerine di­yeceğini deyip Boğazına işaret ederek: "Eğer onun hükmüyle ka­leden inerseniz, Muhammed sizi kesecektir" demişti." dediğini nakleder. Muhammed b. İshâk, "Onun kendini direğe bağlaması o za­man olmuştu" der. Belki de bu bağlaması iki defa gerçekleşmiştir.[636]

Abdullah b. Salih derki: Bize Muaviye b. Salih, Ali b. EM Talha'dan İbni Abbas (r.a.)'ın: diğerleri günahlarını itiraf ettiler." ayeti hakkında şöyle dediğini anlatır:

-Nebi (s.a.v)'den geri kalıp Tebuk'e gelmeyenler on kişilik bir gu­rup idi. Resûlullah (s.a.v)'in dönüşü gerçekleşmeye başlayınca, onların yedisi kendisini gidip mescidin direğine bağladı. Bağlandıkları direk Peygamberin-evine-geçtiği yerdeydi. Onları görünce, "bunlar kim?" buyurdu. Ashab: "Bu Ebû Lübâbe, diğerleri de onun arkadaşları se­ninle yola çıkamayanlar. Yâ Resûlallah! Sen onların özürlerini kabul edip serbest bırakmcaya kadar böyle kalacaklar" dediler. Resûlullah (s.a.v) de:

"Ben Allah'a yemin ederim ki, onları ne salıverir ne de özürle­rini kabul ederim. Ancak Allah onları af edip bırakırsa ne âlâ. Onlar benden yüz çevirip Müslümanlarla beraber savaşa gitmek­ten kaçındılar." buyurdu. Peygamberin bu sözü onlara ulaşınca; "Al­lah bizi bırakmadıkça biz de kendimizin bağını çözdürüp serbest kal­mayacağız" diye yemin ettiler. Bunun üzerine Allah (c.c.) Tevbe 102. ayeti olan:

"(Medine halkından bir) diğerleri günahlarını itiraf ettiler, salih amellerine diğer kötü şeyi karıştırdılar, ola ki, Allah tevbelerini kabul eder." âyetini indirdi. Ayetteki "Asâ, ola ki" kelimesi Allah tarafından kullanılınca vacib manasına gelip "O kesinlikle tevbeleri kabul edip, çok merhamet edendir" anlamına gelir.[637]

Bu ayet inince Nebi (s.a.v.) onlara adam yollayıp serbest bırakarak özürlerini kabul etti. Mallarını Allah için sarf ettikleri hakkında da:

"Onların mallarından, onları temizleyen ve tezkiye eden bir sadaka al ve onlara dua et. Zira senin duan onlara sekînettir" aye­ti indi.[638]

Atıyye el-Avfî'de bu haberi bu mana ile İbni Abbas (r.a.)'tan rivayet eder.[639]



[635] Beyhakî Delâil 5/270, 271. Said b. Müseyyeb tabiinden olduğu için haber Mürselse de Hadisi burada Said'den nakleden Zührî onu Ka'b b. Malik'in torunun­dan tam olarak da nakleder. Bu az sonra gelecektir. Taberî bu haberi 11/15'te Ma'mer aracılığıyla Zührî'den direkt olarak verir.

Haberin Mürsel oluşu sadece Saİd b. Müseyyeb'den nakli sebebiyledir. Taberi ri­vayeti ise hem Mürsel hemde Maktu'dur. Ancak Buhârî Eyman 24; Vasaya 16; Tefsîr Sure 9/17; Müslim Tevbe 53; E. Dâvûd 3319, 3320, 3321; Müsned 3/453, 502; Bey, S. Kübra 4/181 ve 10/76; Nesaî Eyman 36. Daramı Zekat 25; Muvatta Nüzür 16 daki rivayetler bunu doğrulamaktadır.

[636] Beyhakî Delâil 5/271; Taberî Cüz 11/15. Taberide İbni İshak'ın görüşü yoktur.

[637] Beyhakî Delâil 5/272; Taberî Tefsir Cüz 11/12. Ayet 102.

[638] Beyhakî Delâil 5/272; Taberî cüz 11/16 ayet 103.

[639]  Beyhakî Delâil 5/272.

İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Meğazi 4/364-367


Konu Başlığı: Ynt: Tebuk seferine katılamayanlar
Gönderen: Mehmed. üzerinde 20 Ağustos 2021, 11:41:44
Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Tebuk seferine katılamayanlar
Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Ağustos 2021, 01:35:11
Aleyküm Selâm. Bu bilgileri bizlerle paylaşan kardeşlerimizden Allah razı olsun