๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 18 Nisan 2011, 14:07:17



Konu Başlığı: Sîfül Bar serîyyesî
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Nisan 2011, 14:07:17
Sîfü'l-Bar Serîyyesî


 

Süfyan b. Uyeyne, Amr b. Dînar yoluyla Câbir (r.a.)'tan naklediyor:

Nebi (s.a.v.) bizi üçyüz kişilik bir güç olarak Gazve'ye yolladı. Emirimiz Ebû Ubeyde (esas adı Amir veya Abdullah b. Âmir) b. Cer­rah idi. Kureyş'in -Şam- kervanını gözetleyecek idik. Azığımız tüken­diği için müthiş bir açlık başgösterdi. Öyle ki, Salem (ağacının) çır­pıntılarını (yani yapraklarını ıslatıp) yedik. Bu yüzden bu orduya "Ceyşü'l Habat" -yaprak otlayan ordu- denildi.

Cabir devamla der ki:

Adamın birisi üç deve kesti. Bu bitince üç daha kesti, sonra üç tane deve daha kesti. Sonra Ebû Ubedye bu develerin kesimini yasakladı. Daha sonra denizin -bizim için ölüsünü- dışarı attığı bir hayvan bul­duk, buna Anber balığı deniyormuş. Ondan onbeş gün kadar yedik ve yağını kullandık. Hatta vücutlarımız beslenip düzeldi. Ebû Ubeyde onun kılçıklarından birini aldı. Sonra ordu içinde en uzun boylu adam­la en uzun boylu deveyi seçtirip, bu adamı O deveye bindirdi. O adam deveye beraber bu kılçığın altından değmeden geçebildi.

Bu hadisi Buharı ve Müslîm ittifakla rivayet etmişlerdir.[344]

Buharı Amr b. Dinar'ın Cabir'den naklettiği hadisinde şu ilaveyi ve­rir: Cabir der ki: Orduda üç devesini birden yemek için kesen bir adam vardı. Sonra üç daha kesti. Sonra yine üç daha kesti. Sonra Ebû Ubeyde Onu menetti. Amr b. Dînar der ki: Bize Ebû Salih anlattı ki, Kays b. Sa'd, babası Sa'd b. Ubâde'ye: "Bende o ordudaydım, müthiş bir açlık olmuştu" deyince babası, "deve keseydin ya!" dedi. O da, "kestim" dedi. Sonra yine açlık oldu, deyince babası, "deve kes" dedi. O da "kestim" deyip, "yine acıktılar" deyince yine babası "deve kes!" deyince Kays, "bana yasak konuldu" dedi.[345]

İmam Mâlik, Vehb b. Kays'ın yolu ile Ca'bir (r.a.) şöyle dediğini nakleder: Resûlullah -kızıldeniz- sahiline bir müfreze yollayıp başla­rına Ebû Ubeyde b. Cerrah'ı emir yaptı. Bunlar üçyüz kişiydi ve ben de aralarındaydım. Daha yolun bir kısmı katedildiği halde azığımız tü­kenmişti. Ebû Ubeyde emredip ordudaki bütün azıklar bir araya geti­rildi. Azıklar hurmadan ibaretti. Ebu Ubeyde bize her gün bunu azar azar verdi. O da tükendi. Artık hissemize birer tane hurma düşüyordu. Ben "artık bize bir hurma ne yetecek ki" diye düşünüyordum ki, asıl onun yokluğunun etkisini hurmanın tükendiğinde anladım. Sonra de­nizin kıyısına geldik. Birde baktık ki, sanki küçük bir dağ gibi bir ba­lık kıyıya çarpmış. Bu müfreze tam onsekiz gün ondan yedi. Sonra Ebû Ubeyde o balığın kılçıklarından birini alıp iki ucunun yere dikil­mesini emretti. Dikilince bir deve getirilip üzerine adam bindirildi. Sonra deve bunun altından geçirildi de ona değmeden öte tarafa geçti.

Hadisi Buharı ve Müslim nakleder.[346]

Zübeyr b. Muaviye, Ebû'z-Zübeyr yoluyla Câbir'den şöyle nakleder: Resûlullah (s.a.v.), Kureyş'e ait bir kervanın önünü kesmek için bizi yolladı. Azık olarak da hurma kattı. Ebu Ubeyde bize hurmaları teker teker veriyordu. Biz bastonlarımızla selem ağacının yapraklarına vu­rup döküyor, sonra bunları su ile ıslatıp yiyorduk. Deniz kenarına ge­lirken karşımızda sanki kum tepesi gibi birşeyin yükseldiği görüldü. Varınca onun Anber dedikleri balık olduğu anlaşıldı. Ebû Ubeyde ön­ce bu "ölmüş bir leş sayılır" dediyse de sonra, "hayır biz Allah Elçisi  (s.a.v.)'in elçileriyiz. Allah yolundayız. Siz "mecburiyet içindesiniz onu yiyebilirsiniz" dedi. Biz orada bir ay kalıp -ondan yiyerek- şiş­manladık. Bu balığın göz çukurundan koca testi ile yağ alabiliyor, on­dan öküz büyüklüğünde et parçası kesebiliyorduk. Ebû Ubeyde on üç kişiyi onun göz çukuru içine oturtabildi. Kılçıklarından birini alıp yere dikti, sonra en boylu deveyi sürüp altından geçirdi. Biz onun etini ke­sip kurutarak azık yaptık. Medine'ye geldiğimizde Nebi (s.a.v.)e gidip anlattık. O da:

"O, Allah'ın sizin için denizden çıkarttığıbir rızıktı, siz de onun etinden bize yedirecek bir şey var mı?" buyurdu. Biz de ondan bir parçayı Resûlullah'a gönderdik. O da onu yedi. Hadisi Müslim rivayet ediyor.[347]

Derim ki: Bazı tarihçiler bu Gazve'nin hicri sekizinci senenin Receb ayında gerçekleştiğini söyler.[348]




[344] BuhârîMeğazî 64/63 h. no: 4361; Müslim 3935; Beyh. Delâil 4/406,407.

[345] BuhârîMeğazî 4361.

[346] Buhârî şirket 1, Meğazî 65/65 h. no: 4350; Müslim 1935; Beyhakî Delâil 4/407; Vakıdî Meğazî 2/777; Malik Muvatta Sıfatün-Nebî 24; Müsned 3/306.

[347] Müslim 1935; Ebû Dâvûd 1714 ve 3840; Müsned 3/312; Bey. S. Kübra 6/194, 9/251; Delâil 4/408; Buhârî 4/49, 7/115; Tirmizî 848; Nesaî 7/207; Muvatta 351; Darakutnî 4/266 Temhîd 4/126; Tahâvî Meânî 2/174; İbni Hişâm 4/243; Vakidî 2/777; Taberî 3/33.

[348] İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 4/199-201


Konu Başlığı: Ynt: Sîfül Bar serîyyesî
Gönderen: Mehmed. üzerinde 27 Ağustos 2021, 17:17:58
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri doğruların yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Sîfül Bar serîyyesî
Gönderen: Sevgi. üzerinde 31 Ağustos 2021, 05:20:12
Aleyküm Selâm. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim. Rabb'im bizleri sevdiklerinin yolundan gidenlerden eylesin inşaAllah