๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 17 Nisan 2011, 13:40:46



Konu Başlığı: Sakıf delegeleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 17 Nisan 2011, 13:40:46
Sakıf Delegeleri


Hatem bin İsmail, İbrahim b. İsmail b. Mücemma1 -Abdülkerîm-Alkama b. Süfyan b. Abdillah es-Sakafî isnadıyla Babası Süfyan'dan şöyle dediğini anlatır:

Biz de Resûlullah (s.a.v)'e gelen delegeler arasındaydık. Nebi (s.a.v) bizim için Muğîra b. Şu'be'nin evinin yanında iki çadır kur­durdu. Bilal bize yemeklerimizi getirdi, biz de, "Resûlullah yedi mi?" diye sorardık. Bilal de, "evet, ben O yemeğini yiyene kadar size gel­medim" der ve elini yemeğe uzatıp yemeye başlayınca bizde yemeye başlardık.[664]

Hammad b. Seleme, Humeyd et-Tavil -Hasen-i Basrî isnadıyla Osman b. Ebî'l - Âs es-Sakafî'den naklediyor:

- ResûIulİah (s.a.v), delegeleri Mescid'in bir tarafına kurulan ça­dırda misafir etti. Böylece onların kalblerine daha ince gelecek bir yol izlemişti. Onlar Müslümanlığı kabulleri esnasında Peygamber'e, -"biz Müslüman oluruz ama- Cihada gönderilmemek, öşür zekatı vermemek ve elleri dizlere koymamak (yani rüku .secde ve tahiyyatta oturmamak) şartı ile" dediler. Resûlullah (s.a.v)'de:

"İçinde rüku (yani namaz) olmayan bir dinde hayır yoktur. Maamafıh sizin için cihada gönderilmeme ve öşür toplanılmama kabul edilebilir" buyurdu.[665]

Ebû Davud Süneninde derki: Bize Hasen b. Es-Sabbâh, İsmail b. Abdilkerîm - İbrahim- babası- isnadıyla Vehb'den şöyle dediğini an­lattı: Câbir (r.a), Sakif Merin bîat ettikleri vakit ki, durumlarım sor­muştum. O da: "kendilerine zekat ve Cihad'ın şart olmamasını ileri sürdüler." dedi. Câbir (r.a) daha sonra Peygamberin onlar hakkında:

"Müslüman olunca onlar kendiliğinden zekat da verecek ciha­da da gideceklerdir" buyurduğunu işitmiş.[666]

Musa b. Ukbe'de Meğazî'sinde, Urve'den de bu manada bir rivayet vardır. Orada Musa derki: Urve b. Mes'ûd Müslüman oldu ve kavminin yanma dönmek için ResûluIIah'tan izin istedi. Resûlullah (s.a.v). "Onların seni öldürmeye kalkacaklarından korkarım" buyurdu. Urve de, "Onlar beni uyurken bulsalar uyandırmaya kıyamazlar" dedi. Resûlullah (s.a.v)'de ona izin verdi. Urve de Taife döndü. Taife var­dığında yatsı vakti olmuştu. Sakif liler gelerek Onu selamladılar. O da onları İslâm dinine da'vet etti ve nasihatta bulundu. Onlarda kızıp onu döneklikle itham ederek sözlerine karşı geldiler ve ona "şöyle., şöy­le-." diyerek yapacakları işkenceleri duyurdular. Bunlar Urve'nin onlar tarafından hiç ummadığı şeylerdi. Sakif Onun yanından çıkıp gitti, ta ki seher vakti girip şafak sökünce Urve evindeki bir odanın damına çı­kıp ezan okurken Sakif ten bir adam ona ok atarak öldürdü.

İddiaya göre, bu ölüm haberi Nebi (s.a.v)'e ulaşınca: "Urve'nin ha­li, tıpkı Yasin sûresinde geçen adamın haline benziyor, kavmini Allah'a davet etmiş, onlarda Onu öldürmüştü" buyurmuştu.[667]

Urve'nin öldürülüşünden kısa bir süre sonra, aralarında Kinâne b. Abdi Yâlîl gibi o günkü sakîf in başkanı ve yaşça en küçükleri olan Osman b. Ebî'l-Âs b. Bişr'inde bulunduğu Sakif ileri gelenlerinden on küsur kişi, Sakif delegesi olarak Nebî (s.a.v)'e Medine'de geldiler. Onun Mekke'yi fethettiğini ve arapların çoğunun Müslüman olduğunu görünce sulh istemeye gelmişlerdi.

Muğîra b. Şu'be, "Ya Resûlallah: Ben de kavmimin yanında olayım ve onlara ikramda bulunayım. Zira ben onlar arasında zamanı çok geçmemiş bir suçunda sahibiyim" dedi. Resûlullah (s.a.v) ona:

"Seni kavmine ikramdan men etmem. Lakin senin onları misa­fir edeceğin yer, onların Kur'an okunuşunu duyabilecekleri bir yer olsun" buyurdu. Muğira'nın oradaki suçu şu idi: O Sakifte ücretli bir işçi idi. Onlar Mısır'dan geliniyorlardı. Mekke civarındaki Büsak denen yere geldiklerinde onlar uyurken Muğira onlara saldırıp öldür­müş, mallarını da alıp gelmiş ve Peygamber (s.a.v)'e gelerek; "Ya

Resûlallah! Benim şu malımı da Humus'a (Harp ganimeti) dahil et" demişti. Resûlullah (s.a.v):

"Bu malın kaynağı ne?" diye sorunca, Muğirâ anlattı. Peygamber (s.a.v) de: "Biz asla hıyanet eden biri olmadık" buyu­rarak O'nu Humus olarak almadı.[668]

Rasûlü Ekrem, Sakif delegelerini Mescidine misafir etti. Kur'ân'ı -daha iyi- duymaları ve insanların namaz kılmalarını daha iyi müşahede edebilmeleri için onlara Mescit içinde bir çadır kurdurdu. Resûlullah (s.a.v), hutbe okurken kendi adını anmak gibi bir adeti yoktu. Onun bu tür hutbesini duyan Sakifliler, "nasıl oluyor, kendisinin Allah Rasûlü olduğuna şahit olmamızı bize emrediyor, kendisi bizzat kendi hutbe­sinde buna şahitlik yapmıyor ("ve Eşhedü ennî Resûlullah" demiyor) dediler. Bu sözler Nebî (s.a.v)'e ulaşınca:

"Benim, Allah Rasûlü olduğuma, ilk şahitlik eden benim" bu­yurdu.[669]

Delegeler her sabah en küçükleri olan Osman b. Ebî'l Âs'ı yükleri­nin başına nöbetçi bırakıp kendileri Resûlullah (s.a.v)'e geliyorlardı. Osman onların, Peygamberin yanından öyle sıcağı çökmeye yakın ge­lip kaylûle uykusuna çekildikleri sırada hemen Peygamber (s.a.v)'e ko­şup dinî sorular sorarak kendisine Kur'ân okutmasını istiyordu. Bu kı­sa süre içinde dinî anlayıp bir fakih haline geldi. Eğer Resûlullah (s.a.v)'i Kaylûle halinde bulursa hemen Ebû Bekr'e giderdi. Bunu ar­kadaşlarından da gizlerdi. Onun bu hali Resûlullah'ın hoşuna gidip onu beğenip sevmişti.

Delege Nebi (s.a.v)'e gidip gelmeye devam ediyor, Oda onları İs­lâm'a da'vet ediyordu. Böylece sonunda Müslüman oldular. Kinâne b.

Abdi   Yâlîl:   "Sen   bize   kavmimize   dönene   kadar   bir   anlaşma yaparmısın?" deyince Nebi (s.a.v):

"Evet, eğer siz İslâmı ikrar ediyorsanız kabul ederim. Yoksa benimle aranızda ne sulh ne de anlaşma vardır" buyurdu. Onlar. Zina konusunda ne diyeceksin? Zira biz devamlı gurbete çıkan bir mil­let olduğumuz için mutlaka zina etmemiz gerek" dediler. Nebi (s.a.v): "O size kesinlikle haramdır" buyurdu. Onlar:

-  Yâ, Faiz ne olacak, sermayede faizde bizim değil mi?; dediler. Nebi (s.a.v): "Sadece sermaye sizindir -faiz haramdır-" buyurdu.

Yine Onlar:

-  Ya şarap?, dediler. Efendimiz de: "Haramdır" deyip, onlara bu şeylerin haram olduğunu bildiren ayetleri okudu. Yani:

"Zinaya yaklaşmayın zira o bir fuhuş­tur", "Ey iman edenler Al­lah'tan korkun ve faizden kalanları terkedin" ile:

"Ey îman edenler, şarap, kumar dikili taş oyunları ve fal okları şeytan işlerinden bir pislikten ibarettir." ayetlerini okudu.

Topluluk Nebi (s.a.v)'in yanından kalkıp birbirleriyle başbaşa kala­rak, "Eğer biz Muhammed'e muhalefet edecek olursak Mekke günü gibi bir günün tekrarlanmasından korkuyoruz. O zaman vay halimize. En iyisi gidip bize sürdüğü şartları kabul ederek anlaşalım" diye ko­nuştular ve Peygamber (s.a.v)'e gelerek: "Evet bize tekliflerini kabul ettik. Ama bu (Lafın diğer adı olan) Rabbe putumuz hakkında ne söy­leyeceksin, onu ne yapacağız?" dediler. Nebi (s.a.v) de, "Onu yı­kınız!" buyurdu.

Onlarsa, "Heyhat bunu yapamayız. Eğer Rabbe putu senin kendisini yıkmak istediğini bilirse, onu yıkmak isteyenin ailesini öldürür" dedi­ler. Bunu duyan Ömer (r.a) da: Yazıklar olsun sana ey İbnü Abdi Yâlîl sen meğer ne ahmakmışsın, Rabbe dediğin put taştan ibarettir" de­yince, "Ey Hattab oğlu! biz sana gelmedik ki, sen ne karışıyorsun" dediler. Sonrada "Yâ Rasülellah! Şu Rabbe'nin yıkımı işini sen üstlen-sen, biz onu asla yıkamayız" dediler. Nebi (s.a.v) de:

"Ben size onu yıkacak adam yollayacağım" dedi. Böylece an­laşma yaptılar. Sakif liler, "Ya Resûlallah! Bize imamlık yapacak bir kimse tayin et!" dediler. O da, İslâmı öğrenme hırsını tanıdığı Osman b. Ebî'l Âs'ı tayin etti. Zira o esnada Osman bir çok Kur'ân sûresi ez­berlemişti.

Kinâne b. Abdi Yâlîl; "Ben Sakif kabilesini en iyi tanıyan kişiyim. Şimdi siz İslâm'a giriş meselesini gizleyin ve onları harb tehdidi ile korkutun ve onlara Muhammed bize bir takım şeyler teklif etti, ama biz kabul etmedik deyin" dedi. (Kafile yola çıktı).

Delegeler Taife yaklaştığı sırada haber alan Sakif kabilesi delegele­rini karşılamak için yola çıktılar. Delegelerin hayırlı haberle geri dö­nemeyen üzgün ve bitkin bir topluluğun hali gibi develeri birbiri ar­dına bağlayıp kater yapmış elbiselerine bürünmüş acele acele geldikle­rini gördüler. Yanlarına geldiklerinde yüzlerindeki hali görünce, "Sizin bu delegelerde hayır olmadığı gibi hayırlı bir haberle de gelmiyorlar" diye serzenişte bulundular.

Delegeler gelip doğruca Lât putuna yönelip yanında konakladılar. Bu Lat, Taif in dış tarafında, gizlenilen tıpkı Ka'be'ye hedy kurbanı ya­pıldığı gibi buraya da kurban adanan bir yerdi.

Delegeler oraya indiğinde, Sakiften bir adam, "sizin onu sadece görmekle onlarla bir taahhüd yapmış olmazsınız" dedi. Böylece herbiri ailesinin yanına döndü. Herbiri samimi dostlarının yanına gelince on­lara görüşmenin nasıl geçtiğini sordular. Onlarda, "Yahu biz öyle sert katı bir adama gitmişiz ki, kendi aklına ne gelirse onu tutuyor. Kılıçla ortaya çıkıp arabları emri altına alıp bütün insanlara baş eğdirdi.

Bize çok çetin bir iş teklif edip Lâfın yıkılmasını, faizi bırakıp sa­dece sermaye ile yetinmemizi, içki ve zinayı haram ediyor." dediler. Sakif liler de, "Vallahi böyle bir teklifi ebediyyen kabul edemeyiz" dediler. Delegeler de, "öyleyse anlaşmayı düzeltip, savaşa hazırlanın, kalelerinizi tamir edin." dediler. Sakif liler bu şekilde savaş düşünce­siyle iki üç gün geçirdiler. Sonra Allah (c.c) onların kalblerine bir kor­ku saldı da, "Vallahi, bizim ona karşı gücümüz yetmez, arabların hep­sini zaten emri altına almış durumda. Haydi Ona geri dönün, ne is­tiyorsa kabul edin!" dediler. Delegeler sakif lilerin Peygamber'e rağ­bet ettiklerini görünce, "zaten biz onunla anlaşma yapıp, bunları kabul ettik, Muhammedi de insanların en müttekîsi, en merhametlisi ve en doğru sözlüsü olarak bulduk." dediler.

Onlar da, "Öyleyse niye bunu gizlediniz de bizi bu müthiş telaşa ve kedere boğdunuz." Deyince, Delegeler: "Biz Allah'ın sizin kalblerinizdeki şeytanî kibri çıkarmasını arzu ettiğimizden dolayı giz­ledik" dediler. Onlarda oracıkta İslâm'a girdiler. Daha sonra onlara Peygamberin elçileri geldiler. Resûlullah (s.a.v) Onlara Halid b. Velîd'i komutan yapmıştı. İçlerinde Muğîra b. Şu'be de vardı. Bu elçiler oraya gelir gelmez Lafı yıkmaya yöneldiler. Sakif lilerin hepsi erkeği, kadını, çocuğu hatta genç kızlar bile mealinden çıkıp gelmişler ve orayı çepeçevre sarmışlardı. Kanaatlerine göre onun yıkılması imkansızdı.

Muğîra b. Şu'be kalkıp eline bir gürz alarak arkadaşlarına, "Vallahi sizi Sakif lilere güldüreceğim" deyip Gürzü Lafa indirdi. Sonra put sekerek çöktü. Taif halkı tek bir ağızdan bir nara atarak sarsıldılar ve "Allah Muğîre'yi uzak etsin, Artık Rabbe onu öldürecektir." dediler. Onun düşüşünü gördüklerinde pek sevindiler ve "Sizden dileyen yak­laşıp onu yıkmaya çalışsın. Vallahi ona asla gücü yetmeyecek" dediler. Muğîra (r.a) sıçrayarak, "Allah yüzünüzü karartsın. Bu put sadece za­yıf bir taş ve topraktan ibarettir. Allah'ın verdiği afiyete yönelip ona kulluk edin." deyip sonra kapıya vurup parçaladı. Sonra duvarının üze­rine çıktı. İnsanlarda oraya çıktılar ve onu yıktılar. Oranın hazineci ba­şı (veya kapıcısı) "Temel onlara kesinlikle gazab edip onları yerin di­bine geçirecektir." diye bağırmaya başladı. Muğîra b. Şu'be (r.a) Halid'e, "bırakta şunun temelim de kazayım" deyip temeli toprağı çıkarıncaya kadar kazdı. Lât putunun dekorları ve süsleri çıkartıp üze­rinden elbisesini soydular. Sakif Iiler buna şaşırıp kalmıştı. Onlardan bir kocakarı: "Onu süt bebeklerine teslim ettiler. Celladları ise serbest bıraktılar" dedi.

Delegeler tekrar hareket edip Laftan aldıkları mücevherat ve elbi­seleri Nebi (s.a.v)'e getirdiler, O da onları ashabına bölüştürdü.[670]

İbni İshak: Urve bin Mes'ûd'un öldürülüşünden sonra sakif Iiler bir kaç ay yerlerinde kaldılar." dedikten sonra Sakif İllerin Nebi (s.a.v) gelip İslâm'a girişlerini, Nebi (s.a.v)'in Ebû Süfyan ile Muğîra b. Şu'be'yi çevreye putları yıkmaya gönderdiğini anlatır.[671]

Saîd b. es-Sâib, Muhammed b. Abdillah b. Iyâd'ın Osman bin Ebi'l Âs'tan: "Nebî (s.a.v)'in kendisine Taif mescidini Onların putlarının ye­rine yapmasını emrettiğini" nakleder.[672] Bunu Ebû Hemmâm Muhammed b. Muhabbeb ed-Dellâl, Saidden nakleder. İbni İshak, Sakif lilerin kıssasını anlattıktan sonra, Ebû Bekr (r.a)'ın insanlara hac yaptırdığını anlatır.[673]

 

Onuncu Hicri Yıl Olayları

 

İbni İshak anlatıyor: Allah Mekke fethini Peygamberine nasib edip­te, Sakif kabilesi İslâm'a girince arap kabile delegeleri her taraftan gel­meye başlamıştı. Zira arablann umumu Kureyş'in bir kolu olan bu Sakif lilerin alacağı tavra göre İslâm'a girip girmemeyi gözetliyorlardı. Çünkü Kureyş kabilesi arabların önderi idi.[674]




[664] İbni Hişâm 4/185; Beyhakî Delâil 5/305.

[665] Ebû Dâvûd Haraç 3026; Beyhakî Delâil 5/305.

[666] Ebû Dâvûd 3025.

[667] Tahrîci ve taliki az yukarda geçmişti.

[668] Beyhakî Delâil 5/300.

[669] Beyhakî Delâil 5/300.

[670] Beyhakî Delâil 5/299-304; İbnü Abdi'l Ber s. 247-250.

[671] İbni Hişâm 4/185; Taberî 3/99; Beyhakî Delâil 5/304.

[672] " Ebû Dâvûd 450; Hakim 3/618; Beyhakî Delâil 5/306; Tab. Kebîr 9/39.

[673] ibni Hişâm 4/186.

İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Meğazi 4/385-393

[674] İbni Hişâm 4/194; Beyhakî Delâil 5/309.

İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Meğazi 4/393


Konu Başlığı: Ynt: Sakıf delegeleri
Gönderen: Mehmed. üzerinde 18 Ağustos 2021, 14:34:51
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri ilim sahbi kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Sakıf delegeleri
Gönderen: Sevgi. üzerinde 29 Eylül 2021, 04:43:15
Aleyküm Selâm. Rabb'im bizleri ilim yolundan ayırmasın inşaAllah
  Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim