๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 24 Nisan 2011, 15:21:17



Konu Başlığı: Ömer in r.a. hicreti
Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Nisan 2011, 15:21:17
 

Ömer  (R.A)'In Hicreti


 

Yûnus b. Bükeyr de İbni İshak Nafî-İbni Ömer (r.a) isnadıyla ba­bası Ömer b. el-Hattab'ın (r.a) şöyle dediğini anlatıyor:

-Hicret etmeye karar verince ben, Ayyaş b. Ebî Rabîa ve Hişâm b. el-Âs b. Vail sözleşip "buluşacağımız yer Gıfar oğullan bataklığındaki Ettenâdıp denen (Serîf yolu üzerinde) yer olsun. Sabahleyin orada olmayan yakalanıp hapsedildi demektir. (Diğerleri durmayıp yoluna devam etsin)" diye konuştuk. Sabahleyin ben ve Ayyaş orada hazır bulunmamıştık. O meğer yakalanıp dinden dönmeye zorlanmış (ve dönmüş).

«Medine'ye geldik.[643] "Medine'ye varınca Küba'da Amr b. Avf oğul­larına indik. Hişâmın iki oğlu Ebû Cehil ile Haris anadan kardeş ba-badanda Amca oğullan olan Ayyaş'ı aramaya gelmişler. Medine'ye yanımıza geldiler. Rasûlullah (s.a.v) O sırada Mekke'de idi. Onlar Ayyaş'a 'Annen seni görünceye kadar ne başına tarak vurmayacağı­na ve gölge altına girmeyeceğine yemin etti. Ey Ayyaş anana acı" diye konuştular. Ben Ayyaş'a "Bak eğer kardeşlerin seni dininden döndürmeye geldilerse onlardan kendini koru. Allaha yemin olsun ki anayin başı bitlenirse tarak kullanmaya mecbur kalır. Mekke'nin sı­cağı bastırınca mecburen gölgeye kaçacak" dedim. Ayyaş da "Anamın yeminini yerine getirmiş olacağım. Orada malım kaldı. Hem onuda alır gelirim." dedi. Bende: "Vallahi sende bilirsinki ben Kureyşin malı

çok olan adamlarından biriyim. İşte malımın yansı, onu alda sakın onlarla beraber gitme" dedimsede beni dinlemeyip onlarla yola çık­maya karar verdi. Onun kesin kararlı olduğunu görünce ben, "sen yapacağını yapacaksın ama şu devemi al. Zira o uysal çok iyi cins bir devedir. Ona bin ve inme eğer bu heriflerden yolda şüphelenecek olursan onun üzerinde kaçar kurtulursun." dedim. O da bu devenin sırtında onlarla yola çıktı. Biraz yol alınca Ebû Cehil ona, "Kar­deşim oğlu! Benim devem iyice yoruldu benide deveyin arkasına al-sana" deyince Ayyaş da "olur" der. Ve deveyi ıhtırır. Onlarda yer de­ğiştirme gayesiyle devlerini ıhtırırlar. Yere iner inmez hemen üzerine saldırıp onu bağlayarak Mekke'ye getirip zorlayarak onu dininden döndürürler.

İbni İshak derki: Ayyâş'ın soyundan birinin bana haber verdiğine göre onlar Ayyaşı Mekke'ye getirince oraya gündüz girmişler ve Ayyaş bağlıymış. Bu ikisi: "Ey ehli Mekke! Sizde akılsızlarınıza bizim bu akılsız kardeşimize yaptığımız gibi yapın." demişler.»

Ömer (r.a) devamla derki: Biz kendi aramızda "Artık Allah (c.c) kendi zafını tanıyıp ona imân edip ve Rasûlünü tasdik ettikten sonra başlarına gelen dünyalık bir belâdan dolayı dinlerinden dönen şu he­riflerin tevbesini asla kabul etmez." diyorduk. Bunun üzerine, "Deki: Ey kendi nefisleri aleyhine israfta bulunan kullarım! Alla-hın rahmetinden, ümidinizi kesmeyin! Şüphesiz Allah (c.c) günahların hepsini bağışlar. Zira O Gafur ve Rahim din Rabbinize yönelin, size azab gelmeden önce ona teslim olunuz. Sonra yardım olunmayacak­sınız. Siz hiç farkında değilken ansızın azabın size gelmesinden Önce Rabbinizden size indirilen en güzel şeye (Kur'ana) tabii olun." (Zü-mer ayet 53-54-55) ayeti indirildi. Bende bu ayeti elimle bir kâğıda yazdım, sonra onu Hişâm'a gönderdim. Hişâm b. el- Âs (daha sonra bana) dediki: Mektup bana gelince onu (Mekke'nin aşağı tarafındaki) Zi Tuvâ denen yere götürdüm. Onu anlamak için bakışlarımı iyice üzerine yönelttim. Tekrar tekrar okuyordum ama anlayamıyordum.[644]

"Allahım onu bana anlamayı nasib et" diye yalvardım. O zaman Allah kalbime bunun anlamını doğurdu da, bu ayetin bizim hakkı­mızda, kendi kendimize söylediğimiz ve hakkımızda söylenen şeyleri düzeltmek için indirildiğini anladım. Hemen eve dönüp deveme atla­dım ve Rasûlullah'm (s.a.v) yanına gittim.[645]

 Ibni Ishak: "Hişâm Ecnâdeyn'de   şehid edildi[646] der Abdü'laziz et Derâverdî, Ubeydullah, Nafî isnadıyla Abdullah b. Ömer'in (r.a) şöyle dediğini rivayet eder. Mekke'den Medine'ye geldiği zaman (Küba civarındaki) el Usbe denilen yere Ömer b. Hattâb, Ebû Ubeyde, Ebû Huzeyfe'nin azatlısı Salim birlikte inmiştik. Onlara na­mazda Salim imamlık yapıyordu. Zira Kur'anı en fazla bilenleri o idi.[647]

İsrail, Ebû İshak aracılığıyla Berâe (r.a)ın şöyle dediğini anlatır.:

-Medine'de yanımıza ilk gelen, Mus'ab b. Umeyr (r.a) olmuştu. Biz ona: " Rasûlullah (s.a.v) ne yaptı?" diye sordum. O da, "O yerin­de duruyor ashabı ise peşim sıra geliyorlar" dedi. Onun arkasından Fihr oğullarının kardeşi gözleri amâ Amr b. Ümmü Mektum geldi. Ar­dından Ammar b. Yâsir, Sa'd b. Ebi Vakkas, Abdullah b. Mes'ûd ve Bilâl onları takib etti. Sonrada yirmi kişilik bir kervanla Ömer b. el-Hattab (r.a) geldi. Bundan sonra da Rasûlullah (s.a.v) ile Ebû Bekr (r.a) birlikte bize geldi. Rasûlullah (s.a.v) ben Kurandaki Mufassal[648] bölümden bir sure okuyuncaya kadar bize gelmemişti.

Bunu Müslim nakletti.[649]

İbni Lehî'â da Ebu'l Esved aracılığıyla Urve'den şöyle nakleder:

-Rasûlullah (s.a.v) Hac'dan sonra Zilhicce ayının gerisini Muhar­rem ve Sâferî Mekke'de geçirdi. Kureyşli Müşriklerde Rasûlullah'ı (s.a.v) yakalayıp ya öldürme, yada hapsetme yada sürgün etme hu-sundaki tuzaklarında söz birliği ettiler. Onların bu tuzaklarını Allah (c.c) haber vererek:

"Hani, kâfirler seni bağlamak veya öldürmek, ya da yurdundan çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarken Allah da onlara tuzak kuruyor, Allah tuzak kuranların hayirlısıdır." (Enfal sûresi no 30) ayetini indirdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) de Ebû Bekirle beraber Sevr'deki mağraya doğru gece karanlığında yola çıktı.

Ali b. Ebî Tâlib de casuslardan gidişlerini saklamak için gelip Rasû-lullahm (s.a.v) yatağında uyudu.[650]

Mûsâ b. Ukbe'de haberi aynı şekilde anlatıp şu ilaveyi yapar:

-Kureyş o gece bir biriyle çekişe çekişe danışa danışa sabaha ka­dar yatağın üzerine kimin çullanıpta içindekini bağlayacağını konuş tular. Sabah olunca ne görsünler, yataktaki Ali değilmi! Ona peygam­berin nerede olduğunu sordular. O da "Ben nerede olduğunu bilmiyo­rum" dedi. O zaman Rasûlullah'ın (s.a.v) ellerinden kurtulup gittiğini anladılar, ve derhal bineklerine atlayıp onu her tarafta aramaya git­tiler.[651]

İbni İshak da bu hadiseyi şöyle anlatır:

-Kureyşliler, Muhammed (s.a.v)e bîat ettiklerini (ve Rasûlullah'ın (s.a.v) kendileri dışında da taraftan olduğunu) kesinlikle anlayınca ve Rasûluliah (s.a.v)ın kendi ashabından Mekke'de olanları Medine' deki kardeşlerine gidip katılmalarını emrettiğini duyunca kendi ara­larında bir müzakere yapıp, "Muhammed'in bu din işi meselesini hal­letmek için bir araya gelecek yegane zaman şimdidir. Vallahi sanki o size adamlarıyla saldırmak için geri gelecektir. Onu ya burda tutun, ya öldürün, yada sürüp çıkarın" dediler.

"Dâru'n Nedve" denilen kongre merkezinde onu öldürmek için toplandılar. İçeri girdiklerinde taylasan elbiseler içinde güzel bir adam kılığında şeytan onlara göründü ve "Bende girebilirmiyim?" de­di. "Sende kimsin dediler?" O, "Ben Necd halkından sizin toplanış sebebinizi duyup buraya girmeyi arzu eden biriyim. Umarım ki benim nasihat ve kanaatlerimden mahrum kalmazsınız." dedi. "Evet buyur" dediler. Şeytan içeri girdiğinde birbirleriyle şöyle konuşuyorlardı: "Bu güne kadar olanları biliyorsunuz. Bu herif hususunda artık bir görüş birliğine varın!"

-Bunun Üzerine birisi, "Benim kanaatime göre en İyisi onu hap­sedelim" dedi. Necidli "Bu da bir görüşmü yani? Vallahi onu hapse­derseniz onun görüşleri ve sözleri peşine takılan ashabına ulaşır. Belkide gelip onu elinizden alırlar sonrada şimdi sizin elinizde olan şeylede sizi yenerler" dedi. Onlardan biride: "Onu buradan çıkarıp sürgün edelim, Onun suratı ve lafları bizden gitsinde nere giderse gitsin beni alâkadar etmez" dedi. Yine Necidli: "Buda iyi bir görüş değil. Siz Muhammedin konuşmasındaki tatlılığı sözlerindeki güzelli­ği, karşılaştığı her insana Üstün geldiğini görmüyormusunuz.? Eğer bu dediği şeyi yapacak olursanız Muhammed de gidip arap kabilele­rinden birine varır, onları kendi görüşü etrafında toplar, sonra da on­larla size saldırarak onlara sizi kırdırır." dedi. Bu ara Ebû Cehl de: "Vallahi benim esaslı bir görüşüm var ama sanırım hiç birinizin aklı­na böyle bir şey düşmedi" dedi. Kureyşliler; "görüşün ne?" diye sor­dular. Ebû Cehil de şöyle dedi.:

-Bence "Kureyşin her kabilesinden güçlü, kuvvetli, genç, soylu ve şerefli birini alıp her birine keskin birer kılıç verin. Bunlar Mu-hammede saldırıp bir tek adam vuruşu gibi ona vursunlar. Böylece Onun kanı bütün kabileler arasında dağıtılmış olur. Böylelikle Abdü Menâf oğulları ne yapacağını bilemez ve bütün arap kavimlerine harb açmayada gücü yetmez" görüşündeyim, o zaman Abdi Menâf oğullan bizden sadece onun diyetini istemeye mecbur kalır. Sizde onlara onun diyetini ödersiniz. Necidli o zaman: "Allah için bu gen­cin görüşü ne isabetlidir. Görüş işte bu görüştür, yoksa diğerleri hiç bir şey değildi" deyince Kureyşlilerde Ebû Cehlin görüşünde karar kı­larak toplantıdan dağılırlar. RasülÜ Ekrem'e bu haber ulaştırılıp bu gece kendi yatağında yatmaması evinde gecelememesi aksine yata­ğında Aliyi geceletmesi emrolunmuştur. Bu hadisi Saîd b. Yahya b. Saîd el Emevî babasından rivayet etmiştir.[652]

Bi2e İbni İshak, Ubeydullah b. Ebi Necih, Mücahit yolu ile İbni Abbas'dan (r.a):

Yine İbni İshak - Kelebi- Ümmü Hânî'nin kölesi Bâzâm isnadiyla İbni Abbas'dan (r.a) bu hadisi aynı anlamda naklederek bu rivayette şu ilaveyi verir.:

-O zaman Allah (c.c) Peygamberine çıkış izni verdi. Medine'de de Ona Enfal suresini indirip orada Peygamberine verdiği nimeti ve onu kendi katında denemeye tabi tuttuğunu haber vererek:

«Hani seni tutuklamak, öldürmek veya yurdundan çıkarmak için sana tuzak kurmuşlardı».... Buyurdu...[653]




[643] Zehebî burayt kısaltmış. Biz îbni Hişâm'dan parantez arası olarak veriyor.

[644] Asıl metinde "Li-Efhemûhâ" şeklinde "anlamak için okuyorduk" şeklinde isede îbni Hişâm da "Lâ Ef-Hemûhâ" "anlayamıyordum" şeklinde geçer ki, cümlenin gerisinden anlaşılanda odur.

[645] İbni Hişâm 2/219; Beyhakî Delâii 2/462; Taberî Tarih 2/369; Nihayetü'l Ireb 16/322; Taberî Tefsir-i Zümer 23/15; Nesebi Kureyş, 324. İbni Abdi'l Ben- 2/408.

[646] Ecnadeyn Şam mıntıkasında Filistin'de Remle iîe Beyt-i Cibrin arasında bir yerdir, Orada müslümanlarla nımlar arasında Bizans kiralı Hiraklius'un Hı­mış'a geldiği zaman savaş olmuştu, Rumların yüzbin kişi olduğu söylenir. Allah Müslümanlara zafer nasib etmişti. Amr. b. Saîd b. As müs! Um anların komutanı, Kubuklar da Rumlannki idi. Hicri onüçüncü yılda Cemâdiyel Evvel ayında vuku bulmuştu. O gün orada Hişâm b. El Âs , Nuaym b. Ab­dullah , İbni Abbasın oğlu Fazl, Ebân b. Said, Halid b. Said, Tufeyl b. Amr, Abdullah b. Amr, Dirar b. Ezver, İkirime b. Ebî Cehl, Hebbâr b. Sü-fyan, Nuaym b. Nahhâm, ve diğer -bir çok sahabenin ileri gelenleri şehit olmuştur. Bu kitabın "Halifeler devrinde" orjinal sayfa 81-85 te anlatıla­caktır. Bak. Mu'cemü'l Büldân 1/103; İbni Esir El Kamil 2/4147; Taberî 3/417; Tarihü'l Halife 119, Futuhuş Şâm 89, Fesevî el Mağrife vet-Tarih 3/295; Tehzîb-ü Tarîh-i Dımışk 1/145; Tabâkat'ı İbni Sa'd 3/124.

[647] Beyhakî Delâii 2/463; Fesevî el Marife 2/273.

[648] Mufassal Kur'anın son yedide bir bölümüne denir. Tıval ve Kısar olmak üzere ikiye ayrılır.

[649] Fesevî 2/273; Buharî 4/263; Ayrıca Tefsir, Fezâilü'l Kur'an'da da verir. İbni Ebî Şeybe 14/82; Hadis 17639. Hâkim Müstedrek 2/553.,634; Müsned 1/3 İbni Ebî Âsim Sünne 53, İbni Sa'd 4/206 Müslim'de bunu bulamadık. Ama Beyhakî'de Delâüinde bunu MUslimin, İsrail'den nakli olarak verir. Bilemedim nüsha farkımıdır yoksa sadece hadis metni olmayıp işareten belirtilerek fihristienmesi mümkün olmayanlardanmıdır.

[650] Urve Megazi sayfa 129; Beyhakî Delâİl 2/465; Abdürrezzak bu kıssayı Musannef'inde 5/389 îbni Abbasın kölesi Muksimden buna yakın bir İzah ile nakleder. İmam Ahmed de Müsnedİnde (bunu Abdürrezzak yolu ile nakle­der) bu haberi Taberî 9/228'de bu ayette verir. Yine Taberî bu olayı Ab­dürrezzak - babası ve îkrime aracılığıyla da nakleder.

[651] Urve Meğazi 129; Taberî Tefsir 9/228; Beyhakî Delâil 2/466'da bu kıssayı Musa b. Ukbe - Zühn isnadıyla verir.

[652] İbni Hişâm  2/222; îbni Sa'd   1/22Î, Taberî Târih  2/373;  Beyhakî Delâil 2/466, -468; Uyûnü'l Eser î/178.

[653] Taberî  Tefsir  9/227;   Beyhakî  Delâii'inde   ibni   İshak'tan   2/469'da buna yakın bir haber nakleder.

      İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 1/438-444


Konu Başlığı: Ynt: Ömer in r.a. hicreti
Gönderen: Sevgi. üzerinde 28 Ocak 2022, 04:33:03
Esselamü Aleyküm. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Ömer in r.a. hicreti
Gönderen: Mehmed. üzerinde 30 Ocak 2022, 16:14:37
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri sahabe efendilerimizi örnek alan kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun