๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 11 Nisan 2011, 15:02:58



Konu Başlığı: Hz. Osman ın rüyası
Gönderen: Sümeyye üzerinde 11 Nisan 2011, 15:02:58
Hz. Osman'ın Rüyası


Nafi, İbni Ömer (r.a.)'tan naklediyor:

-Hz. Osman (r.a.) bir sabah kalkıp insanlara rüyasını anlatarak dcdiki: Ben Rasulullah (s.a.v.)'i bu gece rüyamda gördüm, bana:

Ey Osman! Yarın yanımızda iftarını aç." buyurdu. O gün de öldürüldü.[405]

Muhammed b. Şirin der ki:

-Hz. Osman'ın öldürülüşünde Hz. Ali'yi itham eden hiçbir kimse tanımıyorum. Öldürüldüğünde ev tıklım tıklım dolu idi. Onlar arasında Abdullah b. Ömer, Hasen b. Ali de vardı. Ama Osman (r.a.) kesinlikle bunlarla savaşmama kararı aldı.[406]

Yine bir başka yoldan İbni Şirin şöyle anlatıyor:

-Hasen, Hüseyin, İbnu Ömer, Mervan ve İbni Zübeyr hepsi de si­lahlarını kuşanmış olarak gelip Hz. Osman'ın yanına girdiler. Hz. Osman: "Ben sizlerin geri dönüp silahlarınızı bırakmanızı ve evleri­nizden ayrılmamanıza karar verdim." dedi. İbnu Ömer, Hasen ve Hü­seyin (r.a.)'lar çıktı. Zübeyr'le Mervan ise: "Biz de buradan ayrılmamaya karar verdik." dediler.[407]

Yine İbnu Şirin der ki: O gün Hz. Osman'la beraber evde yedi yüz kişi vardı. Eğer Osman bunlara izin verseydi, Allah'ın izniyle eşkıyayı çevrelerinden sürüp çıkana kadar onlarla çarpışırlardı. (Bunlar arasında İbni Ömer, Hasen b. Ali ve Abdullah b. Zübeyr de vardı.)[408]

(İbnu Ebi Arûbe, Katade'nin Hasen-i Basrî'den yaptığı) rivayetinde, Hz. Osman'ın yanından en son çıkan kimsenin Hz. Hasen b. Ali olduğu söylenir.[409]

Abdullah b. Zübeyr (r.a.) der ki: Ben Hz. Osman'a haydi çık da bunlarla çarpış! Seninle beraber bulunan öyle kimseler var ki onlarla bu sayıdan daha az olanlara Allah zafer veriyor. Vallahi bunlarla savaşmayı Allah sana helal etmiştir." dedim de bana "Ben asla onlarla savaşmayacağım. Kim beni dinleyip sözümü tutuyorsa Abdullah b. Zübeyr'e itaat etsin." dedi. O zaman Abdullah, Hz. Osman'ın komu­tanlarından biriydi. Eşkıya girdiğinde Hz. Osman oruçlu idi.[410]

İbni Şirin anlatıyor: Zeyd b. Sabit (r.a.), Hz. Osman evinde mahsur iken Ensardan üç yüz kişilik bir kuvvetle Hz. Osman'ın yanına girdi ve "İşte Ensar kapıda emrini bekliyor ve "Biz Allah'a ikinci kere Ensar olmak istiyoruz." diyorlar, diye iki defa tekrar etti ise de Hz. Osman:

-Çarpışmak ha! Asla olmayacak, dedi.[411]

Ebu Salih, Ebu Hüreyre'den şöyle dediğini nakleder:

-Mahsur kaldığı sıra Hz. Osman'ın yanına girdim ve: Artık vurmak güzel oldu!" dedim de "Ben de içlerinde beraberken bütün insanları katletmem hoşuna gider mi?" diye sordu. Ben "hayır" deyince Hz. Osman: "Eğer sen bir tek adam öldürürsen bütün insanları öldürmüş olursun." dedi. Ben de geri dönüp çarpışmadım.[412]

Misver b. Mahreme (r.a.)'in kölesi olan Ebu Avn der ki:

-Mısırlılar, Hz. Osman'a Irak'tan (İbni Amir'in) Mısır'dan (İbnu Ebi Şerh'in) Küfe ve Basra'dan yardım ordusu haberi gelene kadar onun kanını ve onunla savaşı helal saymamışlardı. Lakin haber onlara gelince: "İmdad kıtaları gelmeden acele edelim!" dediler.[413]

Müslim Ebu Said (Hz. Osman'ın azat ettiklerinden biri) anlatıyor: Hz. Osman (r.a.) yirmi tane köle(sini) azad etti. Sonra birkaç tane don isteyip onları üzerine sıkıca bağlayarak giyindi. Halbuki bu donları -bu şekilde- ne cahiliye döneminde ne de Müslümanlık döneminde giymişti. Sonra: "Ben Rasulullah (s.a.v.)'i Ebu Bekr'i ve Ömer'i rüyamda bana:

"Sabret! Zira sen akşama bizimle iftar edeceksin." derlerken gör­düm." dedi. Sonra bir Kur'an istedi ve önüne koyup sayfalarını açtı. (okumaya başladı.) öldürüldüğü zaman Kur'an hala önünde açık duruyordu.[414]

Şurahbil İbnu Avn, Hasen-i Basrî'den nakleder: BanaHz. Osman'ın azatlı kölesi Vessâb (bu konuda) şunları anlattı:

-Ruveycil denen adam, sanki kurt gibi bir görüntü ile gelip kapıdan içeriye bakıp, kontrol etti ve hemen geri çekildi. Ardından Hz. Ebu Bekr'in oğlu Muhammed on üç kişi ile birlikte gelip Hz. Osman'ın yanına kadar geldi ve sakalından tutup öyle bir kaldırdı ki, ben dişleri­nin çatırtısını duydum. Sonra Hz. Osman'a "Artık Muaviye seni koruyamaz, İbnu Amir seni kurtaramaz. Çevreye yazdığın mektupların seni kurtaramaz." dedi. Hz. Osman "Kardeşimin oğlu sakalımı bırak." dedi.

Vessab der ki: Ben onu topluluktan bir adama gözü ile işaret ederek yardım isterken gördüm. O da ucu sivri bir demir alıp Osman'a geldi ve onu kafasına sapladı, (sonra o çekildi) sonra hepsi birden hücum edip onu öldürdüler.[415]

Üsame'nin azatlısı Rayta anlatıyor:

-Hz. Osman'ın katli sırasında ben de evdeydim. Muhammed b. Ebi Bekir geldi Osman'ı sakalından tutup salladı. Osman (r.a.)'ı "Karde­şimin oğlu sakalımı bırak. Sen bu yolduğun şeye verdiğin acı ile babanı incitecek bir şey yoluyorsun." dedi. Baktım ki sanki Muhammed bu sözden utanır gibi oldu ve Osman'ın üzerinden kalkıp elbisesinin ucu ile "geriye dönün" işareti yapmaya başladı. Rayta der ki:

-Bir de Hz. Osman'ın arkasından bir adam elinde yaş bir hurma değneği ile gelip alnına vurdu. Hz. Osman bir taraftan eliyle kanı sili­yor, bir yandan da "Allah'ım kan davamı senden başka kimse isteme­sin." diyordu. Başka birisi gelip kılıçla Hz. Osman'ın göksüne vurdu ve onu öldürdü, diğerleri her taraftan kılıçlarıyla vurmaya başladılar.

Sonra gördüm ki, evi yağmalamaya başlayıp aralarında (biri elbi­seleri, biri ayna başka biri bir başka eşya alarak) bölüştüler.[416]

Mücalid b. Said anlatıyor: Bana Şa'bi anlattı ki:

-Mısırlılardan Tûceybli bir adam geldi. Adamları Hz. Osman'ın et­rafında idi. Kılıcını sıyırıp "Dağılın başından!" deyince insanlar kenara çekildi. Kılıcının ucunu Hz. Osman'ın karnına doğru savurdu. Hz. Osman'ın hanımı Naile binti Ferafisa Hz. Osman'ı korumak için eliyle kılıcı tutmaya kalktı. Kılıç da parmaklarını koparttı.[417]

Bir başka rivayette ise Hz. Osman (r.a.)'ı öldüren kimsenin Hımar (eşek) denen biri olduğu söylenir.403

Vakidi der ki: Bana Abdurrahman b. Abdülaziz, Abdurrahman b. Muhammed b. Abdi'nin şöyle dediğini anlattı:

-Muhammed b. Ebi Bekr, Amr b. Hazm'ın evinden duvardan atla­yarak Hz. Osman'a hücum etti. Beraberinde Kinâne b. Bişr, Sûdân b. Humrân el-Muradî ve Amr b. Hamık vardı. Hz. Osman'ı, eşi Naile'nin yanında Bakara suresini okurken buldular.

Muhammed b. Ebi Bekr önlerine geçip Hz. Osman'ın sakalından tutup: Yâ Na'sel (ey sırtlan) işte Allah seni şimdi rüsvay etti." dedi. Hz. Osman da: "Ben Na'sel değil, Allah'ın kulu ve müminlerin emiriyim!" dedi. Muhammed de: "Artık seni benim elimden ne Muaviye kurtarabilir ne falan ne falanca." dedi. Hz. Osman ise "Bak yeğenim! Sakalımı bırak. Baban sağ olsaydı senin şu oturduğun göksüme oturup da senin yolduğun gibi sakalımı yolmazdı." dedi. Muhammed de: (Babam senin şu yaptıklarını görse hiçbirini kabul etmezdi.) Senden istenilen şu sakalını yoluşumdan daha çetindir." dedi. Hz. Osman (r.a.) da: "Sana karşı Allah'tan yardım diler ondan medet umarım." dedi.

Bunun üzerine elindeki keskin uçlu demiri Hz. Osman'ın alnına sapladı. Kinane b. Bişr de hücum edip elindeki bu sivri demirleri Hz. Osman'ın kulağının altına sapladı, demir orayı yırtarak varıp tâ boğa­zına saplandı. Sonra hep birden kılıçla hücuma geçerek onu öldürdüler.

Ravi Abdurrahman, İbnu Avn'den şunları duyduğunu anlatır:

-Kinane b. Bişr demir bir sopa ile onun alnına ve başının önüne vu­rup yüz üstü düştü, yere düşünce de Sudan b. Humran gelip kılıçla vu­rup öldürdü. Amr'in, Hz. Osman'a kini vardı. Dokuz kılıç vurup "Üç tanesi Allah için, altısı da bundaki hakkım için." dedi.[418]

Şa'bi, Muğira b. Şu'be (r.a.)'tan naklediyor.

-(Ben Ali (r.a.)'a: "Bu adamı öldürecekler. Eğer o öldürüldüğünde sen Medine'de olursan insanlar senin hakkında şüpheye düşecek, en iyisi sen çık falan yere git, böyle yaparsan Yemen'deki bir mağarada olsan bile insanlar sana gelecek." dedim. Lakin Ali (r.a.) kabul etmedi.) Hz. Osman (r.a.) yirmi iki gün muhasara altında tutuldu. Sonra Hz. Osman'ın kapısını yaktılar. (Evde Abdullah b. Zübeyr, Mervan ve daha çok kimse vardı. "Bize çarpışma izni ver!" dedilerse de o "Benim Peygamberime verdiğim bir sözüm var. Ona sabredeceğim. Bu adamlar kapıyı yakmakla daha büyük bir şey istiyorlar." deyip reddetti.) Evde bulunanlar da dışarı çıktılar. (Hz. Osman Kur'an isteyip okumaya başladı. Yanında Hz. Hasan vardı. Ona "İşte baban şimdi büyük bir belada, Allah aşkına sen de çık." dedi.)[419]

Süleyman et-Teymî, Ebu Nadra aracılığı ile Üseyd el-Ensarî'nin kölesi olan Ebu Said'den naklediyor:[420]

-Nihayet Hz. Osman kapıyı açıverdi ve önüne Kur'an-ı Kerim'i koydu. Yanına eşkıyadan biri girdi. Ona: "Benimle senin aranda hakim olarak Allah'ın kitabı var!" deyince bu adam Hz. Osman'ı bırakıp evden çıktı. Sonra bir başkası girdi. Hz. Osman yine "Benimle senin aranda Allah'ın kitabı var!" dedi ise de bu adam kılıcını çekip salladı. Hz. Osman onu eli ile karşılayınca kılıç elini kesti. Bilemiyorum elini koparttı, bilemiyorum yardı. Bunun üzerine Hz. Osman: "Ama vallahi Allah'ın kitabını ilk yazan bu el idi." dedi.

Sonra "Kara ölüm (el-Mevtu'1-Esved) " denilen bir adam içeri girdi. Hz. Osman'a henüz kılıç vurulmamıştı. Üzerine atılıp eliyle boğazını sıktı. (Sonra çıkıp) "Vallahi ben Osman'ın boğazından daha yumuşak bir şey görmedim. Onun boğazını sıktığımda tıpkı vücudunun içinde, bir yılan varmışçasına titrediğini gördüm." dedi.[421]

Zühri'den şöyle dediği rivayet edildi: Hz. Osman ikindi namazı vakti öldürüldü. Hz. Osman'ın azat ettiği siyah bir köle Kinane'ye saldırıp öldürdü. Sudan b. Hamran da köleyi öldürdü. (Kavga Osman'ın evinin her tarafını sardı. Eşkıyadan biri: "Osman'ın kanı helal olur da malı olmaz mı!" diye bağırdı. Hepsi yağmaya koyulup bütün eşyalarını aldılar. Hz. Osman'ın hanımı Naile "Kabe'nin Rabbine yemin olsun siz hırsızsınız. Vallahi ey Allah düşmanları siz onu Allah için öldürmediniz. Siz onu oruç ağzıyla namazın ilk rekatında Kur'an okurken öldürdünüz." diye bağırdı. Eşkıya evi terk edince evin kapısı kapatıldı. Üç ölü vardı: Hz. Osman, kölesi ve Kinane b. Bişr.)[422]

Ebu Nadra, yine Ebu Said'den şöyle anlatır:

-Hz. Osman (r.a.)'a demirlerle vurduklarında kan sakalından akarak Kur'an'in üzerine

"Onlara Allah kafidir. O işiten ve bilendir." (Bakara ayet 137) ayetine damladı. Hz. Osman Kur'an'ın üzerine kapandı.[423]

İmran b. Hudeyr anlatıyor: Herhalde Abdullah b. Şakik idi, bana bu konuda şunları anlattı:

-Hz. Osman'ın ilk damlayan kanı "Allah size kafidir. O işiten ve bilendir." Ayeti üzerine damlayan olmuştur. Çünkü Ebu Hüreys'in anlattığına göre kendisi ile Süheyl el-Murrî oraya gitmişler. Kendilerine bu Kur'anı çıkarıp gösterdiklerinde halâ damlaların bu ayet üzerinde olduğunu görmüşler. Çünkü bu damlalar Kur'an'a işlemiş idi.[424]

Muhammed b. İsa b. Sümey'a, İbnu Ebî Zi'b yolu ile Zühri'den naklediyor: Zühri der ki: Said b. Müseyyeb'e "Bana Hz. Osman'ın nasıl öldürüldüğünü anlatır mısın?" dediğimde "O mazlum olarak öldürüldü. Onu yalnız bırakanlar da mazur idiler." dedi. Ben de "Bu nasıl oluyor?" deyince Said bana şunları anlattı:

-Hz. Osman (r.a.) halife seçildiğinde Peygamber (s.a.v.)'in ashabının bir kısmı bunu hoş karşılamamışlardı. Çünkü o kendi kabilesini çok sever idi. On iki yıl hüküm sürmüş ve bu esnada pek çok Ümeyye oğullarından Peygamberle sohbeti olmayan -sahabî olmayan- kimseleri devlet idaresine atamıştı. Valilerinin pek çoğu Peygamber (s.a.v.)'in ashabının hoşlanmadığı şeyler icra ediyordu. Onlar hakkında Hz. Osman çok kere itaba maruz kalıp, ashabı razı etmeleri istenmişti. Buna rağmen onları görevden almıyordu. Hilafetinin son altı yılının başında, amca oğullarını ve kendileriyle olanları, diğerlerine tercih edip onları vali yapmaya başladı. Onlara işlerinde Allah'tan korkmalarını emrediyordu. Abdullah b. Ebi Sarh'ı Mısır genel valisi yaptı. Orada yıllarca kaldı. Mısır halkı sonunda şikayete gelip, onun zulmünü şikayet ettiler.

Daha önce de Hz. Osman'dan, Abdullah b. Mesud (r.a.), Ebu Zer (r.a.) ile Ammar b. Yasir (r.a.)'lara da, iyi olmayan bir takım kötülükler dokunmuştu.[425] Bundan dolayı, İbnu Mesud'un kabileleri olan Benu Huzeyl ve Benû Zührelilerin İbnu Mesud'a yapılanlardan dolayı kalplerinde bir kırgınlık vardı. Gifar oğullarıyla, onlarla anlaşması olan kabilelerinde Ebu Zer'den dolayı, kalpleri kırgındı. Mahzum oğulları da, Ammar b. Yasir'den dolayı Osman'ın boğazını sıkmak istiyorlardı. İşte bu sıra Mısırlılar gelip Abdullah b. Ebi Sarh'ı şikayet etmişler, Hz. Osman da, içinde valisini tehdid eden bir mektubu valiye yollamıştı. Fakat vali, Hz. Osman'ın kendisine yasakladığı bu suçları kabul etmedi.

Kendisini Hz. Osman'a şikayete gidenlerden birini döverek öldürdü.

Bunun üzerine galeyana gelen Mısırlılardan yediyüz kişi yolu çıkıp, Medine mescidine geldiler ve oradaki Peygamberimizin ashabımı vııll İbnu Ebi's-Serh'in yaptıklarını şikayet ettiler. Bunu dinleyenlerden Talha b. Ubeydillah (r.a.) kalkıp Hz. Osman'a çok sert bir konuşma yaptı. Hz. Aişe (r.a.), Hz. Osman'a: "Hz. Muhammed'in ashabı yunınn gelip bu adamı görevden al diyor, sen "o" diye diretiyorsun. Bu onlar­dan birini öldürdü. Valinin bu yaptıklarına karşılık onlara insaf et." diye haber saldı. Hz. Ali (r.a.) Mısırlıların sözcüsü olarak Osman'ın yanına geldi ve: "Bunlar senden bu adamın yerine başka bir adam istiyorlar, Onun yüzünden kan davası yapıyorlar. Valiyi görevden al, aralan udu hüküm ver. Eğer vali aleyhine bir şey varsa millete insaf et!" dedi.

Hz. Osman onlara: "Peki siz bir adam seçin onu onlara vali yapa­yım." deyince insanlar Hz. Osman'a Ebu Bekir'in oğlu Mulıammed'i tavsiye ettiler. Hz. Osman da onlara onu tayin ettiğini bildirip karar­namesini yazdı. Onlarla beraber muhacir ve ensardan bir grup insanı Mısırlılarla Abdullah b. Ebi Sarh arasındaki durumu kontrole gönderdi. Muhammed b. Ebi Bekr ve yanındakiler yola çıktılar. Medine'den üç konak mesafeye vardıklarında, ön ayaklarını yere vura vura, koşarak giden bir deve üzerinde siyah bir köle sanki birinden kaçıyor veya birini takip eder gibi bir vaziyetteydi. Ashab-ı Kiram ona: "Senin hikayen ne, vaziyetin ne? Kaçıyor musun kovalıyor musun?" dediler. O "Ben müminlerin emiri Hz. Osman'ın kölesiyim. Beni mısırdaki valisine gönderdi!" dedi. Ona "İşte Mısır valisi bu!" diye Muhammed'i gösterdiler. O: "Bu benim gittiğim değil!" dedi, ve Muhammed'e bu durumu anlattılar. O da bir adam salıp köleyi getirtti ve sorulunca; "kah, ben Hz. Osman'ın, kah ben Mervan'ın kölesiyim." dedi. İçlerinden biri onun Osman'ın kölesi olduğunu bildi. Muhammed ona sorular sordu ve üzerini arattı. Yanında mektup bulamadılar. Sadece yanında bir matara (deriden) olup derisi susuzluktan kurumuş ama çalkalanınca içinden ses geliyordu. Çıkartalım diye uğraştılar, çıkmayınca onu yardılar, baktılar ki bir mektup, Hz. Osman'dan vali Abdullah b. Sarh'a. Muhammed yanındaki sahabe ve diğerlerini toplayıp mektubu onların hu/urundu açtı. Bir de içinde: "Sana Muhammed b. Ebi Bekr, falan ve falan gelirse onları katletmen helaldir. Onun elindeki tayin kararnamesini yırt at,

benim yeni bir emrime kadar görevinin başında kal, senin zulmünü bana şikayete gelenleri benim kararım sana gelene kadar hapset" yazılıydı. Mektubu okuyunca müthiş öfkelenip paniklediler ve Medine'ye geri geldiler. Muhammed mektubu adamlardan birinin beraberinde taşıdığı mührü ile mühürledi. Mektubu onlardan birine verdi. Medine'de Talha, Ali, Zübeyr ve Sa'd (r.a.)'larla diğer ashabı toplayıp huzurlarında mektubu açtı ve kölenin hikayesini onlara anlattı ve mektubu okuttu. Medine'de Osman  (r.a.)'a öfkelenmeyen kimse kalmadı.  Ebu Zer, Abdullah b. Mesud ile Ammar b. Yasir'in adamlarının öfkesi iyice arttı. Mektup okununca ashap evlerine giderken, hepsi içindekilerden dolayı üzüntülü idi. Mısırlılar da gelip Osman (r.a.)'ı kuşattılar. Mu­hammed b. Ebi Bekir de, Beni Teymlilerle diğer kabileleri Osman'ın üzerine  kışkırttı.   Hz.  Ali  bu  durumu  görünce  Talha,   Zübeyr  ve Ammar'la bir kısım ashaba -ki hepsi Bedir'de savaşanlardı- haber salıp sonra köleyi deveyi ve mektubu yanına alarak beraberce Hz. Osman'ın yanına girdi ve "Şu deve ve şu köle senin mi?" deyince Osman (r.a.): "Evet" dedi. "Peki şu mektubu sen mi yazdın?" deyince Hz. Osman "hayır" deyip onu yazmadığına, emretmediğine ve bilmediğine yemin etti. Hz. Ali de: "Peki ya bu mühür senin mi?" deyince Hz. Osman "Evet." dedi. Hz. Ali "Peki senin kölen, senin devenle, üzerinde senin mührün bulunan bir mektupla yola çıkar da, sen bunu nasıl bilmezsin?" dedi. Hz. Osman da köleyi böyle bir mektupla Mısır'a göndermediğine yemin  etti.   (Mektuba  iyice)  Dikkat  edince,  yazının  Mervan'a  ait olduğunu anlayıp, Hz. Osman'dan Mervan'ı kendilerine teslim etmesini istediler. Mervan o sıra Hz. Osman'ın muhasara altındaki evinde idi. Ama Osman onu vermeyi reddetti. Ashap yanından öfkeyle kalktı. Bu işte   bir   şüphe   vardı.   Kesinlikle   Osman'ın   batıl   üzerine   yemin etmeyeceğini biliyorlardı. Ancak içlerinden bir kısmı: "Mervan'ı bize teslim edip, onu sorgulayıp, mektubun gerçeğini ortaya çıkarmadan Osman kendini bizim kalbimizde aklayamaz. Peygamber ashabından bir kısmına, haksızca, nasıl ölüm fermanı verilir. Eğer bunu Osman yazdı ise görevden atacağız. Eğer Mervan onun adına uydurdu ise konuyu görüşeceğiz." diyorlardı. Ashap böylece evlerine dağıldı. Osman da öldürürler korkusuyla Mervan'ı onlara çıkartmadı.

İnsanlar Hz. Osman'ı kuşatıp hatta su vermemeye başladılar. Bir gün o insanlara gelip "İçinizde Ali var mı?" dedi. "Hayır" dediler. "Sa'd var mı?" dedi. "hayır" dediler. Biraz susup sonra: "peki içinizde Ali'ye isteğimi tebliğ edecek kimse var mı, bize su gönderse?" dedi. Haber Ali'ye ulaşınca ona üç tuluk su gönderdi. Haşim oğulları, kökleriyle Ümeyye oğulları arasındaki kavga sebebiyle su neredeyse ula­şamayacaktı. Bir çok kişi yaralandı. Ali (r.a.)'a "Osman'ın öldürülmek istendiğini sandığı" haberi ulaşınca, "Biz Mervan'ı yakalamak istiyoruz. Yoksa Osman'ın katline asla izin vermeyiz, onu kimseye bırakmayız." dedi.

Sonra oğullan Hasen ve Hüseyin'e: "Kılıçlarınızı alıp Osman'ın kapısında durun ve kimseyi içeri sokmayın!" dedi. Zübeyr (r.a.) oğlu Abdullah'ı Talha (r.a.) da oğlu Muhammed'i ona desteğe yolladı. Sa­habenin bir kısmı da çocuklarını ona yolladı. Bunlar Mısırlıların Os­man'ın yanına girmesine engel oluyor ve Mervan'ı teslim etmesini istiyorlardı.

Bir de insanların Osman'a attığı oklar; Osman'ın kapısında Hz. Ha­san'in kanlar içinde bıraktı, Mervan'a bir ok isabet edip, biri de Mu­hammed b. Talha'yı kanlar içinde bıraktı, Hz. Ali'nin kölesi Kanber'in de yaralanması bir araya geldi. İşte Muhammed b. Ebi Bekr bunları görüp, Hz. Hasan'in dayıları sayılan Haşim oğullarının Hz. Hasan ve Hüseyin'in vaziyetine kızarak bir fitne yayabilecekleri korkusuna kapıldı ve iki arkadaşının ellerinden tutarak; "Haşim oğulları gelip Hasan'ı bu halde görürlerse, Osman'ın etrafını kuşatanlar dağılır ve arzumuz yok olur. Ama bizimle gelin, eve duvardan atlayarak girip onu kimse bilmeden öldürelim." dedi. Muhammed ve iki arkadaşı Ensardan birinin evinin duvarından tırmanarak Osman'ın yanına girdiler. Evdekilerden kimsenin haberi olmadı. Çünkü onların hepsi damda idiler. Osman'la hanımı Naile'den başka kimse yoktu. Muhammed arkadaşlarına "yerinizde durun. Önce ben gireyim onu yakalayınca siz girip onu öldürün." dedi. Muhammed girip Hz. Osman'ın sakalını tuttu. Hz. Osman: "Vallahi baban seni böyle görse senin bana yaptığın bu hureketin ona çok kötü gelirdi!" deyince Muhammed elini gevşetti. Ama diğer ikisi girip Hz. Osman'a saldırarak onu şehid ettiler. Sonra hemen geldikleri yerden kaçtılar. Sonra hanımı bağırdı. Evdeki gürültü lebebiyle bağırmasını duyan olmadı. O da dama çıkıp "müminlerin emiri öldürüldü." diye bağırdı. Hz. Hasan ve Hüseyin ve diğerleri içeri girdiler ki Osman (r.a.)'ı boğazından kesilmiş olarak buldular. Üzerine kapanıp ağlaştılar.

Ölüm haberi Hz. Ali, Hz. Talha, Hz. Zübeyr ve Hz. Sa'd'a ve Me­dine'dekilere ulaşınca akılları başlarından çıkmış gibi evlerinden çıkıp Hz. Osman'ın yanına geldiler. Onu boğazlanmış olarak gördüler. Bunun üzerine Hz. Ali, oğlu Hasan'a bir tokat, Hüseyin'in jöksüne bir yumruk atıp Talha'nın oğluna ağır sözler sarf edip Abdullah b. Zübeyr'e lanet okuyup "Siz kapıda beklerken müminlerin emiri nasıl öldürülür!" dedi. Öfke ile kalkıp evine gitti. Kanaatince Talha bu olaya yardımcı olmuştu. Yolda Talha rastladı ve çocukları niye dövdüğünü sorunca Hz. Ali: Allah onlara da sana da lanet etsin! Emirin katli ile bu kötülük bana da değsin diye çalıştın, Peygamber ashabından Bedir'e katılmış bir kimse, aleyhime ne bir delil ne şahit var." dedi. Talha da: "Eğer Osman Mervan'ı teslim etseydi öldürülmeyecekti." deyince Hz. Ali de: Eğer Mervan'ı size teslim etseydi "aleyhine hüküm verilmeden önce o da öldürülecekti." dedi. Sonra evine gitti.

İnsanlar hep birden koşarcasına Ali'ye geliyorlar ve "Sana biat edeceğiz, uzat elini!" diyorlardı. Ali (r.a.) ise: "Bu iş size düşmez. Bu iş Bedir'e katılanlara aittir. Bedir'e katılan sahabeler kime razı olursa halife o olur!" diyordu. Bedir'e katılanların hepsi de gelip: "Bu işe layık senden daha iyisini göremiyoruz, elini uzat da biat edelim." dediler. Hz. Ali, Talha ve Zübeyr neredeler?" dedi. Ona, dili ile ilk biat eden Talha, eli ile ilk biati yapan da Sa'd oldu. Sonra Ali (r.a.) mescide gidip minbere çıktı. Tebrik ve biate yanına ilk çıkan Talha oldu. Ona eliyle biat etti. Sonra Zübeyr, Sa'd ve Peygamberin diğer ashabı biat etti. Sonra inip insanlara dua etti ve Mervan ile Ebu Muayt'ın oğullarını istedi ise de onlar Hz. Ali'den kaçtılar.

Hz. Aişe ağlayarak çıkıp "Osman öldürüldü!" diyordu. Ammar onu "Sen dün onun aleyhine kışkırtıyordun, bu gün ona ağlıyorsun." dedi. Ali (r.a.) Osman'ın eşine gelip "Osman'ı kim öldürdü?" deyince "Bilmiyorum, iki kişi yanına girdi ki, onları tanımıyorum ancak yüzle­rini görsem bilirim. Beraberlerinde Muhammed b. Ebi Bekr vardı." deyip Muhammed'in yaptığını Ali'ye anlattı. Hz. Ali, Muhammed'i çağırıp kadının anlattıklarını sordu.   Muhammed de:   "O yalan söylemiyor. Vallahi işin gerçeği, ben onu öldürmek için yanına gir­miştim. Bana babamı hatırlatınca Allah'a tövbe ederek kalkıp gittim. Vallahi ne öldürdüm ne de öldürenlere tutuverdim." dedi. Hz. Osman'ın eşi de "Doğru söylüyor, ama onları içeri bu soktu." dedi.[426]

 

Hz. Ali'ye Biat Ediliş
 

Muhammed b. Alkame b. Vakkas, babası aracılığıyla dedesi Alkame'nin şöyle dediğini anlatır:

-Hz. Osman'ın ölümünden sonra -halifeye- biat meselesini görüşmek için Mahrame'nin evinde toplanmıştık. Ebu Cehm b. Huzeyfe: "Sizden kime biat edecek isek, bizim ile kısas yapılma arasına Hz. Osman'ın katillerine kısas yapılmaya engel olmayacak!" dedi. Bunu duyan Ammar (r.a.) da: "Ama bu kısas Osman'ın kanına karşılık istenecekse bu olamaz!" dedi. Ebu Cehm de ona: "Bre Sümeyye'nin oğlu! Sen Osman'ın kanından kısas istemiyorsun da sırtına yediğin birkaç kırbacın kısasını mı istiyorsun!" deyince o gün insanlar biat edemeden dağıldılar.[427]

Ömer b. Ali b. El-Huseyn babası Ali'nin şöyle dediğini rivayet eder: Bir gün Mervan (vali iken):

-Şu topluluğun içinde Hz. Osman -bizim adamımız olduğu halde onu sizin adamınızdan -yani Ali'den- daha fazla müdafaa eden kimse olmamıştır, dedi. Ben de:

-Peki ne oluyor da siz ona, hutbeye çıkınca sövüp sayıyorsunuz!" dedim. Mervan da: "Vallahi bu idare işi ancak şimdilik böyle yürüyor." dedi. Bu hadiseyi İbni Hayseme kuvvetli bir isnad ile Ömer b. Ali'den rivayet ediyor:[428]

Vakidi, İbnu Ebi Sebra -Said b. Ebi Zeyd -Zühri isnadıyla Ubeydullah b. Abdillah'tan naklediyor. Şehit edildiğinde Hz. Osman'a ait otuz milyon dirhem ile, yüz elli bin dinar hazinecisinde idi. Yağ­malayıp hepsini götürdüler. Sadece Rebze'de otuz bin sığır ile iki yüz elli bin dinar değerinde sadaka malı kaldı.[429]

İbnu Lehî'a, Yezid b. Ebi Hab'in: "Osman (r.a.)'ın üzerine giden bu grubun çoğunun delirdiği haberi bana ulaştı." dediğini anlatır.[430]

Leys b. Ebi Süleym, Tavus yolu ile İbni Abbas'tan Hz. Ali (r.a.)'ı "-Osman'ı kast ederek- Vallahi ne öldürdüm ne de bunu emrettim. Lakin mağlup edildim." derken duyduğunu nakleder. Bunu Hz. Ali üç kere tekrar etmiş.[431] Hz. Ali'den buna benzer bir çok ayrı rivayetler ya­pılmıştır.[432]

Yine Hz. Ali'nin "Hz. Osman'ı katledenlere lanet ettiği." nakledi­lir.[433] Şa'bi'den de şöyle dediği rivayet edilir:

-Ben Hz. Osman'a yakılan ağıtların (mersiyelerin) içinde Ka'b b. Malik'in (aşağıdaki) şirinden daha güzel birini görmedim:

Elini kavgadan çekti -sonra kapısını örttü.

Allah 'in bundan gafil olmadığını yakinen imanı vardı.                   

Evdekilere: onları öldürmeyin, savaşmayan Her kişiyi Allah af eder.

Allah'ın onlara dostluktan sonra nasıl düşmanlık ve  buğzu onlar üzerine su gibi döktüğünü gördün.                                                       

Gördün mü hayrı, ondan sonra ürkmüş deve kuşu gibi nasıl insan­lardan geri dönüp gitti.[434]                                                                         o Hassan b. Sabit de şu sözlerle ona ağıt yazdı:                                     

Kim, halis ölüm şerbeti tatmak isterse, Osman 'in evindeki aslan yatağına gelsin! Ak saçlıyı kuşluk vakti yediler.

Ondaki secdenin alameti geceyi teşbih ve Kur'an 'la kesmesi idi. Annem ve çocukları feda olsun sabret, Bazen sabır kötü şeylerde de faydalıdır.

Ey Osman'dan intikam alanlar, yakında kendi evlerinizde Allah'u ekber seslerini duyacaksınız.[435]




[405] Tarihi Dımışk 39/384; İbni Sa'd 3/75; İbni Ebi Şeybe 12/50 (Naile'den) 14/592 İbni Ömer

[406] İbni Ebi Şeybe 15'te (Hz Ali'ye halife olarak biat edilince itham başladı) ilavesi var. Tarihi Dımışk 39/390; Belazuri 6/223

[407] Tarihi Halife s. 174; Tarihi Dımışk 39/391

[408] İbni Sa'd 3/71; Tarihi Halife 173; Tarihi Dımışk 39/391

[409] Halife 174; Tarihi Dımışk 39/391, 392

[410] İbni Ebi Şeybe, Musannef 14/591, 15/204; İbni Sa'd 3/70; Tarihi Dımışk 39/394, 395

[411] İbni Sa'd 3/70; Tarihi Dımışk 3/395; İbni Ebi Şeybe 15/205; 14/591; İbn Ebi Şeybe 15/227 no 19551'de Hasen-i Basri'den buna yakın ifadelerle anlatılır ve (iki kereyi) birincide Rasulullah'a şimdi de sana" şeklinde verir.

[412] Halife, Tarih 173; İbni Sa'd 3/70; Tarihi Dımışk 39/396

[413] İbni Sa'd 3/72; Tarihi Halife ; Belazuri 6/219; Tarihi Dımışk 39/399-400

[414] Tarihi Dımışk 39/400; Heysemi Mecmeu'z-Zevaid 7/232, 9/96'da hadisi Ebu Ya'la'nın Kebir'ine isnad edip "ricali sikadır." der. Aynı haberi İbni Ebi Şeybe 11/76'da İbni Sa'd 3/75'te Hz Osman'ın eşinde nakleder.

[415] İbni Ebi Şeybe 5/201; Tarihi Halife 174; İbni Sa'd 3/73; Tarihi Dımışk 39/404, 405; Belazuri Esnab 6/215

[416] Tarihi Dımışk 39/406

[417] Tarihi Dımışk 39/405

[418] İbni Sa'd 3/73; Belazuri 6/220; Taberi 4/393; Tarihi Dımışk 39/409

[419] Zehebi tek cümle ile verince hadiseyi Taberi'den (4/392) İbni Asakir 39/410'dan naklettim. Hadisin gerisi aynen üst kaynaktaki gibi devam eder.

[420] Bu uzun bir haber olup burası son kısmından bir bölümdür.

[421] İbni Ebi Şeybe 15/219; Tarihi Halife s. 174; Taberi 4/386; Tarihi Dımışk 39/411

[422] Belazuri, Ensabu'l-Eşraf 6/221; İbni Sa'd 3/74; Taberi 47391; Tarihi Dımışk 39/413, 414; Belazuri, Muhammed b. Sa'd'ın Vakidi'den: "Doğru olan Kinane b. Bişr'in Hz Ebu Bekr'in oğlu ile daha sonra Mısır'da öldürülüşüdür. Burada anılması hatadır." dediğini anlatır.

[423] Belazuri, Ensab 6/220; Tarihi Dımışk 39/419

[424] Tarihi Halife 175; Tarihi Dımışk 39/414; Taberi 4/384

[425] Bu konuyu Zehebi atlıyor. Ama biz bu kıssadan sonra bunları anlatacağız.

[426] Belazuri Ensabu'l-Eşraf 6/134 ve 6/183-187; Tarihi Dımışk 39/415 ve devamı           

İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 154-165

[427] Şimdilik kaynağını bulamadım

[428] Belazuri, Ensabu'l-Eşraf 2/407'de bunu İbni İshak yolu ile Ömer b. Ali'den nakle­der.

[429] İbnu Sa'd, Tabakat 3/76, 77; Tarihi Dımışk 39/442

[430] Tarihi Dımışk 39/446               

[431] İbnu Sa'd 3/82; Tarihi Dımışk 39/450, 451; Belazuri, Ensab 6/224; İbni Ebi Şeybe 15/208; Abdurrezzak, Musannef 11/450

[432] Bkz. Musannef 15/208; Ebu Zürare ve Ebu Abdillah'tan ve Zeyd b. Erkam'ın cariyesinden. İbni Asakir, 39/451, 53, 54'te Belazurî aynı yerde Ammar, Husayn el-Harisî ve diğerlerinden

[433] Tarihi Dımışk 39/456

[434] Tarihi Dımışk 39/537; Ayrıca şiir için bkz. İstiab 3/82 Divanı Ka'b s. 309; El-Eğani 16/233

[435] Divan 1/96 ; İkdu'l-Ferid 3/81, 4/159, 284, 298

İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 165-167


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Osman ın rüyası
Gönderen: Mehmed. üzerinde 17 Temmuz 2021, 12:47:22
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri doğruların yolundan gidenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Osman ın rüyası
Gönderen: Sevgi. üzerinde 18 Temmuz 2021, 05:57:11
Aleyküm Selam. Rabb'im bizleri sevdiklerinin yolundan gidenlerden eylesin inşaAllah
 Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Osman ın rüyası
Gönderen: Ceren üzerinde 22 Temmuz 2021, 20:24:10
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bizlere sunulan bu güzel bilgilerden kardeşim...