๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 13 Nisan 2011, 14:30:47



Konu Başlığı: Hz. Ömer in hilafeti döneminde ölenler
Gönderen: Sümeyye üzerinde 13 Nisan 2011, 14:30:47
Hz. Ömer'in Hilafeti Döneminde Ölenler


1- El-Akra'b. Habis[975]

Temim kabilesinin Mücasi kolundan olup onların meşhur müelleftu'l-Kulub (kalpleri dine parayla ısıtıl anlar)! arından ve onların

eşrafından biridir. Hz. Ebu Bekr, bununla Uyeyne b. Bedr'e bir arazi tahsis etmişti. Ömer halife olunca bu yerleri onlardan geri alıp onlara Hz. Ebu Bekr'in verdiği tapuyu da silip attı.[976] Bu ikisi kavimlerinin uluları arasındaydı. Bu Akra' b. Habis, Halid b. Velid ile Irak fethinde de bulunmuş ve arada öncü kuvvet komutanlığı da yapmıştır.

Rivayet edildiğine göre Abdullah b. Amir onu Horasan fethi için bir ordunun başına atamıştı. Ordu Cüzcan'da iken orada öldürüldü.[977] Bu hadise Hz. Osman zamanında olmuştur.

İbnu Düreyd der ki: Onun adı Firas b. Habis b. Tkâl idi. Ona "Akra" denmesi başında saç dökülmesi olduğundan bu (kel) adını almıştır.[978]

2- El-Hubab B. El-Münzir[979]

Nesebi: Hubab b. el-Münzir b. el-Cumuh olup dendiğine göre kün­yesi Ebu Amr olup Ensar'dan, Seleme ö. Sa'd oğullarından biridir. Ona Zu'r-Re'y denirdi.[980]

Bedir harbinde (Efendimiz nereye kamp kurulacağının istişaresini yaptığında Hubabe Münzir: "Ya Rasulallah buradaki kuyuları kapata­lım bir tek müşriklere yakın kuyu kalsın. Orada havuz yapıp kullana­lım, biz ne olsa harp ehliyiz bu işleri biliriz, diyerek) Peygamberimize Bedir'deki Mekke tarafındaki en son kuyu başında konaklayarak kafîrleri susuz bırakma taktiğine işaret etmişti.[981]

Benî Saîde sofasında (Hz. Ebu Bekr'in halifeliği için Ensar ve mu­hacirler biraraya geldiklerinde Hz. Ebu Bekr Ömer'in ve Sa'd b. Ubade'nin ellerinden tutup "bu ikisinden hangisini dilerseniz ona biat edin!" dediğinde Ensar adına kalkıp: Ben Ensar'm kaşağı tahtasıyım, Meyveden yıkmasın diye hurma ağacına dayadıkları desteğin sözcüsüyüm. Bizden bir emir, siz­den de bir emir olsun." diyen işte bu Hubab idi.[982]

Onun sözünde geçen "Cüzeyl" kelimesi Cezel'in tasgiri olup uyuz develerin kaşıntısını sağlatmak için dikilen ağaç, kütük vs.'dir. "Uzeyk" da "Izk" Meyveye oturmuş hurma ağacıdır. "Müracceb" Ra-ce-be fiilinin ismi mefulü olup cins hurma meyveyi çok verdiği za­man ağacını yıkar korkusu olunca taş, ağaç vs. ile bu ağaca destek ve­rilir. Müracceb desteklenen demektir. Bu işi yapınca Raccebtu denir ağaç da müracceb olmuş, olur.[983]

Kendisinden Ebu't-Tufeyl'in rivayeti vardır. Hz. Ömer'in hilafeti sı­rasında Medine'de ölmüştür.[984]

3- Rabiab. El-Haris[985]

Nesebi: Rabia b. el-Haris b. Abdulmuttalib b. Haşim b. Abdumenaf b. Kusayy'dir. Haşimoğullanndandir. Annesi Kays kızı Gaziyye'dir.

Künyesi Ebu'l-Erva'dır. Peygamberimizin amca oğludur. Kendisinin Sahabelid şerefi vardır.

Rabîa feth-i Mekke yılı müslümanlarındandır.[986]

Kendisinden oğlu Abdulmuttalib'in rivayeti vardır. Oğluda babası gibi sahabe olanlardandır.

4- Zem'a B. Kays Kızı Şevde (R.A.)[987]

Nesebi: Şevde binti Zem'a b. Kays b. Abdu Şems b. Abdu Vüdde b. Nasr b. Malik b. Hasel b. Amir b. Lüeyy.

Annesi Eş-Şumûs binti Kays b. Amr b. Zeyd b. Lebîd b. Hıdaş b. Âmir b. Ğunm b. Adiy b. Necar olup Ensardandir.

Mü'minlerin annesi (olma şerefine ermiş) Kureyşin el-Âmirî ko­lundan. Hz. Hatice'nin vefatından sonra Peygamber (s.a.v.)'in evlen­diği ilk hanım. Şevde Efendimizden önce Süheyl b. Amr el-Âmirî'nin kardeşi es-Sekran ile evli idi.

(Mekke'de iken erken müslüman olup biat edenlerdendir.) Kocası Sekran da müslüman olmuş ve eşiyle beraber ikinci Habeş hicretine gitmişlerdir. Sonra Mekke'ye geldiklerinde Sekran öldü. İddeti sona erince Efendimiz (s.a.v.) ona düğürcü gönderdi. O da bunu kabul etti.)[988]

Yaşı ilerleyip analık halinden kesilince, cennette Peygamber (s.a.v.)'in eşleri arasında olmak arzusu ile Peygamberin ona ait nevbet gününü Hz. Aişe'ye bağışladı.[989]

Kendisinden Abdullah b. Abbas ile Yahya b. Abdullah el-Ensarî'nin rivayeti vardır.

Hz. Ömer'in hilafetinin son zamanlarında öldü. Peygamber (s.a.v.) ile tek hanım olarak dört yıl kaldı ki, kendisine ne bir kadın ne bir ca­riye kumahk etti. Sonra Rasulullah (s.a.v.) Aişeyle evlendi. Hz. Aişe o zaman dokuz yaşındaydı. Şevde hanımların önderlerinden biri olmuş­tur.

Hişam b. Urve babasının Hz. Aişe'den şöyle dediğini anlatır: "Ben kendimin, kendi derisinde (yaratılış ve huyunda) olmak istediğim Sevde'den şu kendisinde sertlik bulunan kadından başka bir kadın görmedim. Hz. Aişe devamla dedi ki: Yaşlanınca Peygamberle geçire­ceği günü Aişe'ye verdi ve "Ya Rasulallah! Ben sendeki günümü Aişe'ye bağışladım." dedi.[990]

Vakidi der ki: Bize Muhammed b. Abdullah b. Müslim, babası Ab­dullah aracılığıyla şunu nakleder: Peygamber (s.a.v.) Şevde (r.a.)'yı Peygamberliğin onuncu yılında Hz. Hatice'nin vefatından sonra Ra­mazan ayında nikahladı. Onunla hicret yaptı. Şevde bu yıl değil hicre­tin elli dördüncü yılında Medine'de Şevval ayında öldü. Vakidi: "Bu görüş bize göre en sağlam olanıdır.2 Amr b. el-Haris Said b. Ebu Hilal'in, Şevde Hz. Ömer zamanında öldü" dediğini anlatır.[991]

5- Utbe B. Mes'ud.[992]

(Nesebi: Utbe b. Mes'ûd b. Ğafıl b. Habib b. Şemh b. Fehr b. Mah'zum b. Kahil b. Haris b. Temim b. Sa'd b. Hüzeyl b. Müdrike-Huzeyl'den. Annes: Abd b. Vüd b. Süvey kızı Ümmü Abd'dır.) Zühri'nin şeyhi olan Fakih Ubeydullah b. Abdullah'ın dedesi olan Abdullah b. Mes'ud'un ana bir kardeşidir.

Mekke döneminde müslüman oldu. Sonra kardeşiyle beraber Habe­şistan'a hicret etti. Uhut savaşma katıldı. Çok değerli bir fakih idi. Muaviye zamanında varsa da doğru olan rivayete göre Utbe, Hz. Ömer döneminde ölmüştür.[993]

6- Alkameb.Ulase[994]

Nesebi: Alkame b. Ulâse b. Avf b. Ahvas (adı Rabia) b. Ca'fer b. Kilab. Kilabî ve Amirî'dir. Müellefe-i Kulûb'dandır.

Peygamber (s.a.v.)'in elinde(yamnda) müslüman oldu. Kavminin eşrafından biriydi. Tihame'de oturdu. Kinane b. Abdiyalil ile Şam fet­hedilmeden başkenti Dımışk'a gelmiş ve Ebu Amir'in mirasını almak için terekeyi elinde bulunduran, Rahib denen Amr b. Sayfi'ye uğraş­mışlardı. Rum kralı ikisini yüzleştirip terekeyi Alkame'ye değil, Kinane'ye verdi. Zira Kinane Meder (yani şehirli) Öbürü Veber (çöl) halkmdan idi.[995]

Hz. Ömer'in hilafetinde elçi olarak geldi. Hz. Ömer ona Şam tara­fındaki Havran'ın idareciliğini verdi. Alkame orada öldü.

Enes b. Malik'in ondan rivayeti vardır.[996]

7- Alkame B. Mücezzez[997]

Nesebi: Alkame b. Mücezzez b. El-A'ver b. Ca'de b. Muaz b. Utvâra b. Amr b. Müdlic b. Mürra b. Abdu Menaf b. Kinane b. Huzeyme  b.   Müdrike  b.  İlyas  b.  Mudar  b,  Nezar olup  nisbeti Müdlicî'dir.

Peygamberimiz (s.a.v.) onu (dokuzuncu hicri yılın Rebi'u'I-Ahir ayında Habeşistan'a) yolladığı bir müfrezeye komutan yaptı. Ebu Bekr es-Sıddik (r.a.) hilafeti döneminde ona Filistin harbinin idaresini vermişti. Hz. Ömer'le beraber (Kudüs fethi-Şam fethi) Cabiye köyüne kadar geldi. Daha sonra Ömer onun emrine üç yüz kişi vererek bir müfrezeyle tekrar Habeşistan'a yolladı. Bu sefer de onların hepsi de­nizde boğuldular.[998]

Bu deniz hadisesinin Hz. Osman zamanında olduğu da söylenir.3 Babası   Mücezzez  kifayet   (izden  tanıma)   ilminde   meşhur   bir adamdı.[999]

8- Amr b. Avf[1000]

Amr b. Avf el-Ensarî olup Amir b. Lüey oğullarının anlaşmalısıdır. Aslında Arap olmayıp sonradan Mekke'de araplaşmış biridir.

îbni İshak onun adına Amr derken, Musa b. Ukbe onun Umeyr ol­duğunu söyler. Uhut ve Bedir harplerine katıldı.

Misvar b. Mahreme Ebu Ubeyde'nin Bahreyn'de mal ile geldiği haberini bu Amr'dan rivayet eder. Bu haberi Buhari naklediyor.

Cenazesini Hz. Ömer kıldırmiştir.[1001]

9- Uveym B. Saıde[1002]

Nesebi: Uveym b. Saide b. Aiş b. Kays b. Nu'man b. Zeyd b. Umeyye. Künyesi: Ebu Abdurrahman olup Ensardandır. Annesi Umeyra binti Salim b. Selem'dir. Bedre katılmış olup meşhur saha­belerden biridir. Onun Beliy b. Amr b. El-Hâf b. Kuzaa oğullarından olduğu da söylenir.[1003] Ümeyye b. Zeyd oğullarıyla anlaşmalıdır. Akabe biatında da bulunmuştur. Onun İmam Ahmed'in Müsned'inde Şürahbil b. Sa'd -Uveym isnadıyla hadisi tahric edilmiştir. Lakin bu munkatı'dir. Zira Şurabil b. Sa'd Uveym (r.a.)'a yetişmemiştir.[1004]

İbnu Abdi'1-Berr der ki: Uveym, Peygamberimizin sağlığında öl­müştür. Yine bir rivayette: "Hz. Ömer'in döneminde öldüğü ve Ömer'in onun kabri başına dikilip "Hiçbir kimsenin ben bu kabrin sa­hibinden daha hayırlıyım demeye gücü yetmez" zira Rasulullah (s.a.v.) için bir cihat sancağı dikilmeye görsün, kesin kez Uveym onun altında olurdu" dedi.[1005]

10- Umara B. Veli[1006]

Halid b. Velid'in kardeşi olup Mah'zum kabilesindendir.

Vakidi der ki: Bana Abdullah b. Cafer, İbnu Ebi Avn'den şöyle de­diğini anlattı:

-Habeşistan'da muhacirleri şikayete giden Amr b. El-Âs'ın işi ters gidip, olanlar olunca ve Necâşî de Umara b. Velid'e yapacağını yapıp da sihirbazlara sidik yolundan hava verdirip karnını şişirttiğinde Umara deli gibi olmuş ve ormanda vahşi hayvanlarla beraber dolaş­maya başlamıştı. Hz. Ömer'in halifeliği zamanında amcası oğlu Ab­dullah b. Ebi Rabia onu bulmak için yola çıktı ve onu Habeşistan'ın bir yerindeki, bir pınar başına geldiğini duyduğu için gözetledi. Bir in­san kokusu alınca hemen kaçtı. Lakin susuzluk onun takatini kesince geri gelip sudan içti. İşte tam o sırada Abdullah onu kucakladı. Ab­dullah devamla der ki:

-O zaman Umara "Ya Buhayr beni salıver, eğer salmazsan ben ölü­rüm" dedi. Abdullah'a "Buhayr derlerdi. Ben ona vurdum. Hemen oracıkta elimde öldü. Onu gömdüm ve geri döndüm. Saçları vücudu­nun her tarafını örtüyordu.[1007]

11- Ğaylan b. Seleme[1008]

Ğaylan b. Seleme es-Sakafi. Kendisi Efendimizle sohbetle şerefle­nen ve rivayeti olan bir sahabidir.

Nikahı altında on kadın varken gelip müslüman olan odur.[1009] Çok iyi bir şair idi. İslâm'a girmeden önce İran imparatoruna gidip kendisine Taif te bir kale yaptın vermesini istemiş. O da bu kaleyi inşa ettirmişti. Feth-i Mekke esnasında müslüman oldu.

Bu zat gelip hanımlanyla müslüman olunca Efendimiz: "Onlardan dördünü seç di­ğerlerinden ayrıl!'1 buyurdu. Hadisin İbnİ Ömer rivayetinde Muhammed b. Cafer -Ma'ıner - Zühri -Salim şeklindeki isnadda şu ilave var: "Gaylan da hanımlarından ayrıldı. Daha sonra Hz Ömer döneminde diğer döıt hanımını da boşayıp malını oğullarına bölüştürdü. Ömer (r.a.) bunu duyunca: "Sanıyorum şeytan senin ölüm ha­berini meleklerden çalıp senin kulağına ulaştırdı. Her halde fazla yaşamayacaksın. Vallahi ya hanımlarını geri alacaksın mallarım da geri alacaksın ya da onu senin elinden alacağım ve -Semud kavminde kabri taşlanan uğursuz adam- Ebu Riğalin kabrinin taşlandığı gibi senin kabrini de taşlattıracağım.'1 dedi. Tirmizi bu hadisin isnadına Bulıari'nin itirazını anlatır. Buhari bu hadisi, Kebir'inde Osman b. Muhammed -Abdullah b. Salih ve İbnu Bükeyr ikilisi -El-Leys -Akîl -İbni Şihab bana ulaştığına göre Osman b. Muhammed isnadıyla verir. Şıı'be -Zühri -Muhammed b. Ebi Süveyd hadisini: Gaylan hanımlarını geri alıp iki ay sonra da öldü." İfadesiyle verip sanki bu haberin iki ayrı isnadı, ayrı ifadeleri taşıyıp isnad değişikliğine uğramış gibi oluyor. Tirmizi de bunu Buhari'den yukarıdaki isnadda mahfuz olmadığını duyduğunu söyler. Yoksa o olayın kendisi gerçektir.

Kendisinden oğlu Urve b. Ğaylan ile Bişr b. Asım'ın rivayeti var­dır.[1010]

12- Ma'mer B.El-Harts[1011]

Nesebi: Ma'mer b. Haris b. Ma'mer b. Habîb b. Vehb b. Huzafe el-Cumahî. Hatib ve Hattab'm kardeşi. Annesi Kuteyle binti Maz'un b. Habib b. Vehb el-Cumahiyye'dir.

Ma'mer kıdemlilerden olup Müslümanların Mekke'de Erkam (r.a.)'ın evine sığınışından önce müslüman oldu. Mekke'den Me­dine'ye hicret etti. Peygamber (s.a.v.) onu Muaz b. Afra ile ahiret kar­deşi yaptı. (Ma'mer (r.a.) Bedir, Uhut ve Hendek savaşı ile diğer olaylarda hep Peygamber (s.a.v.) ile bulundu.[1012]

13- Meysera B. Mesruk[1013]

Abs oğullarından olup salih bindir. Onun Efendimizle görüşüp (sohbet) sahabeler arasına girdiği anlatılır. Yermuk savaşma katılmış­tır. O, Ebu Ubeyde'den Hz. Ömer'in kölesi Eşlem de ondan rivayette

bulundu. [1014]

Altı bin kişilik bir ordunun komutanı olarak Bizans topraklarına girdi. Orada epey içeriye ilerleyip, bir çok rum askeri öldürerek esir ve ganimet aldı. Rumlar ona karşı büyük bir ordu toplamışlardı. Bu olay hicri yirminci senesinde idi. Onlara saldırdı. Allah kendisine, rumlara karşı zafer nasib etti. Bu, çok büyük bir savaştı.[1015]

12- Hürmüzan (Tuster Kralı)

Yirminci yıl olaylarında onun hakkında çok şey anlatıldı. O da İran kisrası Yezdecürd'e bağlı olan krallardan biridir.

İbnu Sa'd der ki: Ebu Musa el-Eş'ari onu yanında on iki İranlı ile Hz. Ömer'e yolladı. Üzerlerinde ipekli kumaşlar, altın kemerler ve al­tın bilezikler vardı. Medine'ye geldiler. Görüntüleri insanlarda hayret uyandırmıştı.

Mescide girdiklerinde Hz. Ömer'i elbisesinin birazını baş altına yastık yapmış da öylece uyuyor buldular. Hürmüzan "Sizin kral bu mu?" dedi. "Evet denilince "Onun muhafızı ve hacibi -sekreteri- yok mu?" dedi. Onlar "Eceli gelene kadar onun koruması Allah'tır." dedi­ler. Hürmüzan da: "Bu kral vallahi çok problemsiz biri." dedi.[1016]

Hz. Ömer (r.a.) (uyanıp "Bu Hürmüzan mı?" diye sordu, yüzüne bakıp iyice düşündü. Sonra şöyle dedi: "Şu herifi ve avanesini İslâmla zelil eden Allah'a hamd olsun! Ebu Musa'nın yanından gelen elçilere dönüp: "Anlatın bakayım!" dedi.

Enes b. Malik (r.a.): "Va'dini gerçekleştiren, dinini güçlendiren, kendine karşı çıkanları perişan eden, bizi onların arazi ve ülkelerine mirasçı yapan onların çocuklarını ve mallarını bize bağışlayan Allah'a hamd olsun." Deyip ağladı. Sonra Hürmüzan'a "Nasıl Allah'ın size yaptığına baktın mı? Dediyse de cevap vermedi. "Ne oldu da konuş­muyorsun?" dedi. Hürmüzan da "Ölünün ağzıyla mı -sağ kalacak adam ağzıyla mı konuşulacak?" dedi. Hz. Ömer "Sen sağ değil misin!" deyince Hürmüzan su istedi. Hz. Ömer "Hem susuzluk hem ölüm her iki ceza sana karşı uygulanmaz!" dedi. Ona su getirdiler. O da suyu içmedi. Hz. Ömer "Haydi iç bir sakıncası yok!" deyince, su bardağını attı ve "Ey Araplar! Biz ve siz dinsiz olduğumuz zaman sizi ya köle yapıyor ya da öldürüyorduk. Bize göre milletler içinde vazi­yeti en bozuk olan sizlerdiniz. Ama Allah sizden tarafa olunca, kimse­nin gücü Allah'a yetmedi." dedi. (Hz. Ömer, derdin neydi de ikide bir bizimle yaptığın anlaşmaları bozdun. Şimdi buna cevabın ne, elinde bir savunman var mı?" deyince, o: "Korkarım ki sana savunmamı söylemeden önce beni öldürürsün!" dedi. Hz. Ömer de "Yo, buna kor­kun olmasın!" dedi.)

Hz. Ömer "Öldürün" emri verdi. Hürmüzan, "Sen bana can güven­liği vermedin miydi?" dedi. Hz. Ömer de: "Nasıl vermişim!" deyince, "Konuşî'Sana bir zararı yok!" demedin mi? Böylece sen "İç, sen suyu içene kadar öldürmeyeceğim!" demiş oldun." dedi.

Hz. Ömer "Yalan söylüyorsun!" deyince, Zübeyr ile Enes "Doğru söylüyor." dediler. (Hz. Ömer "Yazıklar olsun size! Demek b. Berâe'nin, Miczee'nin katiline güvenlik verdim öyle mi, ya delil geti­rin ya da cezalanmaya hazırlanın" deyince ashabdan diğerleri de on­ları doğruladı.) Ömer (r.a.) Hürmüzan'a "Allah canını alsın, demek beni tuzağa düşürdün de ben farkına varmadım." deyip üzerlerindeki elbise ve altınları çıkarttı. Hz. Ömer Süraka b. Malik b. Cu'şum'a -esmer ince biri idi- Hürmüzan'ın bileziklerini takın! Deyince hem onları hem de elbisesini giydi.

Hz. Ömer: "Kisra ve milletinden takılarını ve elbiselerini soyup Süraka'ya giydiren Allah'a hamd olsun." deyip sonra Hürmüzan'a İslama girme teklifinde bulundu. O reddetti. Hz. Ali b. Ebi Talib "Ya Fmiral-Mu'minin!    Şu   İranlıları   dağıtsan!"   dedi.   Hz.   Ömer   de Hürmüzan'ı, Cufeyne'yi ve diğerlerini deniz yoluyla Şam'a gönder­mek isteyip yolda boğulmaları için "Allah'ım gemilerini kır." diye dua etti. Yolda gemileri hasara uğradı ama batmadilar. Sonra onlar geri gelip müslüman oldular. Hz. Ömer onların her birini ayda ikişer bin dirhem aylık bağladı. Hürmüzan'a da "Arfata" adını verdi.[1017]

Misvar b. Mahrame "Ben Ravha denen yerde Ömer'le beraber hacca ihram giymiş olarak Hürmüzan'ı gördüm, demektedir.

İbrahim b. Sa'd da, babası aracılığıyla dedesinin "Ben hacca ihramlanmış olan Hürmüzan'ı Ömer'le gördüm." dediğini rivayet eder.

Ali b. Zeyd b. Ced'an Enes (r.a.)'tan nakleder: Ben Hürmüzan'dan daha fazla, karnı içine çekik, omuz araları daha geniş olan birini gör­medim.

Abdurrezzak, Ma'mer-Zühri isnadıyla Said b. Müseyyeb'den nak­lediyor: Üzerinde asla yalanın sınama yapmadığ Hz. Ebu Bekrin oğlu Abdurrahman bana haber verip dedi ki: Ben Hürmüzan, Cüfeyne ve Ebu Lülü'ün yanına varmıştım. Bunlar birbirinin sırdaşı idi. Peşlerine düştüm. Derken, ortalarına birinden kabzesi ortada iki ağızlı bir han­çer düştü. Abdurrahman b. Avf "Ömer'in ne ile öldürüldüğünü araştı­rın" demişti. Araştırınca gördüler ki, bu sıfatta bir hançer bu. Bunun üzerine Hz. Ömer'in oğlu Ubeydullah hemen bir kılıç kuşanıp doğru Hürmüzan'a geldi ve ona "Bana yoldaş ol da atıma bir bakıp gelelim!" dedi. Ubeydullah at işinin tam ehliydi. O da geldi. Bir ara önünde yü­rürken Ubeydullah ona kılıcını çekti. Kılıcın ağzının kendine değdi­ğini hissedince "la ilahe illallah" dediyse de Ubeydullah onu öldürdü. Oradan hıriştiyan olan Cüfeyne'ye geldi. Tam yanma varıp kılıcı kal­dırdı ve iki gözünün arasına indirdi. Sonra da henüz ufak bir çocuk olan Ebu Lü'lü'e'nin kızına geldi. O kız müslüman olduğunu savu­nurdu. Onu da öldürdü. O gün yeryüzü sanki üzerindekilere gece oldu.

Sonra Ubeydullah yalın kılıç olarak yöneldi ve "Vallahi Medine'de şu harp ganimeti olarak gelen hiçbir çocuğu canlı bırakmayıp öldüre­ceğim, diğer bazılarını da öldüreceğim." Diyerek sanki muhacirlerden bir kısım kimselere laf dokunduruyordu. Onlar da "kılıcını at" dedikçe o hayır, diyordu. Sonra amr b. El-Âs geldi ve "Yeğenim kılıcı bana ver!" dedi. O da ona verdi. Sonra Hz. Osman gelip onun üzerine sıç­radı ve başını çekince, alın alına tokuştular. Araya insanlar girip ayır­dılar. Hz. Osman ayrılıp "Bana İslâm'da şöyle bir yara açan adam hakkında ne yapacağımı bir anlatın!" dedi. Muhacirler "öldür" dediler. İleri gelen cemaat ise "dün babası öldürüldü. Bu gün de ardından oğ­lunu mu kabre yollayacaksınız. Allah Hürmüzan'm da Cüfeyne'nin de şerrini uzak etsin! Dediler. Amr b. El-Âs ise Hz. Osman'a: "Allah bu fitnenin senin zamanında olmasından seni korudu. Sen de onu affet." Dedi. Amr'ın bu sözü üzerine insanlar dağıldı. Hz. Osman da bu öldü­rülen iki adamla kızın fidyelerim ödedi.[1018]

İbni Sa'd, Vakidî, Ma'mer isnadıyla verdiği bu habere şu ilaveyi yapıyor: ''Cüfeyne Hıyreli bir hıriştiyan olup, Sa'd b. Vakkas'in süt babası idi ve Medine'de insanlara yazı öğretiyordu." Yine İbni Sa'd orada "Ben o vakit Amr b. El-As'm Medine'de yaşadığını sanmıyo­rum, o Mısır'da idi. Ancak hac için gelmişti." Der.[1019]

Yine İbni Sa'd "Yer yüzü adeta kapkara oldu- kimse önünü görmü­yor. Öyle ki insanlar bu olayı içlerinde çok büyüttüler, hatta bir nevi cezalandırılacaklarından korkar hale geldiler.[1020]

Ebu Vecze babasından naklediyor: Ben Ubeydullah b. Ömer'i o gün yakalandığında görmüştüm. Osman'la birbirinin saçlarından tutmuş­lar, Osman ona "Allah canını alsın, namaz kılan bir adamı, küçük bir bebeği ve Allah'ın adına zimmetimizde olan başka bir adamı öldür­dün, hukukta; senin cezalandırılmadan salıvermen yok!" diye bağırı­yordu. Buna rağmen Ubeydullah Sıffeyn savaşında Muaviye tarafında savaşırken öldürülene kadar hayatta kaldı. [1021]

Ma'mer, Zühri'den... Bana Hamza b. Abdullah b. Ömer babasının: "Allah Hafsa'ya rahmet eylesin. Her halde Ubeydullah'ı onları öldür­meye o da teşvik etti." Dediğini haber verdi.[1022]

Ma'mer, bize Hz. Osman (r.a.)'m: "Ben Hürmüzan, Cüfeyne ve kızcağızın velisiyim, ben onların kanlarına karşılık olan cezayı diyete çevirdim!" dediği ulaşmıştır, der.

Taberi Tarih'inde kendine has isnadıyla anlatıyor: Hz. Osman (r.a.) Ubeydullah'ın bu cinayetinden dolayı Hürmüzan'ın çocuklarına kan bedeli diyet parası ödedi. Onlar da af edip kısastan vazgeçtiler.[1023]

13- Hindbintîutbe[1024]

Nesebi: Hind binti Utbe b. Rabîa b. Abduşems b, Abdimenaf. El-Abşemiyye el-Kureşiyye. Muaviye'nin annesi. Mekke fethinde nıüslüman oldu (Peygamberimize biat etti). Hz. Ömer'in zamanında oğlu Muaviye'nin yanına gelerek Yermuk savaşına katıldı.

Hz. Aişe'nin ondan nakline göre Peygamberimize: "Ebu Süfyan cimrinin biri. Bana da oğluma da yetecek kadar bir şey vermez. Ancak ben ondan habersiz ne alabilirsem. Bundan dolayı bana bir günah var mı?" diye soran kadın odur.

Peygamberimiz de ona:

"Sana ve çocu­ğuna yetecek kadar -o bilmese bile- alabilirsin." Buyurdu.[1025] Ondan oğlu Muaviye ile Hz. Aişe'nin rivayeti vardır. Onun (s.a.v.)'den riva­yeti var.

Ebu Süfyan'dan önce Hafs b. El-Muğira ile evlendi. Bu zat Halid b. Velid'in amcasidır. Bu kocasından Eban adlı bir oğlu oldu. Sonra Ebu Süfyan'la evlendi. Ondan Muaviye ve Utbe adlı çocukları oldu. Onun bu ilk evliliği cahiliye döneminde idi.

Hind, Kureyş hanımlarının en güzellerinden ve en akıllılarından bi­riydi. Daha sonra Ebu Süfyan onu son yıllarında boşadı. Hind de bu­nun üzerine, Hz. Ömer'den dört bin dirhem (beytül-mal) hazineden borç vermesini istedi. Onu alıp, Kelboğulları yurduna gidip alım satım yaptı. (Ebu Süfyanla, Amr b. Ebi Süfyan'm Muaviye'ye gideceğini duyunca) hemen ayrılıp o da Hz. Ömer'in Şam valiliğini yapmakta olan oğlu Muaviye'nin yanına geldi ve ona "Yavrum bu Amr ne iyi adamdır, o sadece Allah için çalışıyor." Dedi.[1026]

Hind aynı zamanda çok iyi bir şair olup şiirleri vardır.[1027]

14- Vakid B. Abdullah[1028]

Nesebi: Vakid b. Abdullah b. Abdu Menaf b. Aziz el-Hanzalî el-Yarbûî. Adiy oğulllannin antlaşması ilk iman eden müslümafılardan biri.

Müslümanların daru'l-erkam'a sığınışından önce iman etmişti. Be­dir başta olmak üzere bütün savaşlara katıldı. Rasulullah (s.a.v.) onu Bişr b. Berâe b. Ma'rûr ile ahiret kardeşi yaptı. Vakid (r.a.) Abdullah b. Cahş komutasında yahudilere karşı yapılan Nahle seferine katıldı. Vakid Amr el-Hadrami'yi öldürdü. İslam tarihinde ilk öldüren Vakid, ve ilk öldürülen de Amr oldu.[1029]

Vakid Hz. Ömer zamanında vefat etti.[1030]

15- Ebu Hıraş El-Hüzeli[1031]

Adı: Huveylid, İbnu Murra'dır. Kırd b. Amr el-Hüzeli oğullarmdandır.

Meşhur bir şairdir. Ebu Hıraş, koşuculardan biri olup, atlarla yarış edip geçerdi. Cahiliye döneminde arapların kırıp geçirenlerinden olup daha sonra müslüman oldu.[1032]

İbn Abdi'1-Berr der ki: Huneyn ve Taif savaşından sonra müslüman olmayan hiçbir arap kalmamıştır. Bunların kimi hicret edip Medine'ye geldi. Ebu Hiraş da -bu esnada- müslüman oldu ve iyi bir İslâmi hayat sürdü. Hz. Ömer'in zamanında -şu sebepten- öldü. Yanma hacılar gelmişti, o da onlara su doldurmak için oradaki bir su başına gitti. Su alırken kendisini bir yılan soktu. Acele geri gelip hacılara sularını, kestiği bir koyunu ve tenceresini verip onlara başına gelenden bah­setmedi. Sonra sabah olduğunda o ölmüş bulunuyordu. Hacılar daha oradan ayrılmadan onu defnettiler.

16- Ebu Leyla El-Mazinî[1033]

Adı Abdurrahman b. Ka'b b. Amr'dir. Uhut ve daha sonraki savaş­larda bulundu. Kendisi Kuran-ı Kerim'deki (Tevbe 92)

jjaijj "Kendilerini -harbe gitmeleri için bildiri vermen- için sana geldiklerinde "sizi üzerine bindirecek bir şey bulamıyorum." de­diğin, Allah yolunda kendilerinin verebilecekleri bir şeyi bulama­dıklarından gözlerinden yaşlar akıtan kimselere de -bu sefere ge­lemediklerinden dolayı- bir günah yoktur." Ayetinde bahsedilen ağıtçılardan biridir.

17- Ebu Mihcen Es-Sekafî[1034]

İsmi hakkında çelişkili haberler var. (Kimisi Amr b. Habib, kimi Malik b. Habib, kimi de Abdullah b. Habib der. Kimi de adı ve kün­yesi aynı derler. Elçiler yılında Sakif kabilesinin delegeleriyle beraber Peygamberimize geldi. Orada müslüman oldu. Kendisinden hiçbir hadis rivayeti yoktur. Kendi döneminde Şakulilerin meşhur bir savaş sü-varisiydi. Ancak uzun bir süre içki tiıyakiliginden kurtulamamıştır. Ebu Bekr ondan faydalanırdı. Defalarca içkiden dolayı celd (sopa) ce­zasına uğradı. Hatta Hz. Ömer onu (Hadavda) denen bir adaya sürgün etti. Ebu Mihcen oradan kaçıp Kadisiye'ye İranla savaşa gelen Sa'd b. Ebi Vakkas'ın ordusuna katıldı. Hz. Ömer -duyunca- Sa'd'a mektup yazıp bildirdi. O da onu hapsetti. Kadisiye savaşının günlerine verilen adlardan biri olan Kassu'n-Nâtif günü[1035] olunca harp iyice kızışmıştı. Ebu Mihcen Sa'd'ın hanımına bağını çözüp kendisine o sırada hasta olduğu için harp meydanına gidemeyen Sa'd'ın atını kendisine verme­sini, eğer sağ salim geri dönerse, kendi gönlüyle gelip zencire vurula­cağı sözünü verdi. Kadın da bağları çözüp ona atı verdi. Ebu Mihcen çok dehşetli bir çarpışma Örneği verip iyi bir imtihan geçirdi. Sonra zencirine geri dönüp bağlandı.[1036]

îbnu Cüreyc "Bana onun içkiden dolayı yedi kere had ceza uygu­landığı haberi geldi." der.

Eyyub es-Sahtiyani İbnu Sîrin'den şöyle naklediyor: Kadisiye günü olunca ordunun savaş ettiğini görüp Sa'd b. Ebi Vakkas'ın hanımına yalvarıp yakardı. Kadın onu serberst bırakıp at ve silah da verdi. O da hiç durmadan düşmandan birini kestirip saldırıyor, vurup belini kırı­yor (sonra geri kaçar gibi yaparak tekrar saldıryordu).

Sa'd hasta olduğu için seyrettiği kuleden ona bakıp hayrette kalarak "yahu bu atlı kim?" diyordu. Çok geçmeden kafirleri bozguna uğrat­mışlardı. Sonra Ebu Mihcen de geri dönüp kendini zincire vurdu. Sa'd da çadırına döndü ve durumu hanıma söyleyip L'ŞöyIe şöyle şeylerle karşılaştık. Nihayet Allah dor bir at üzerine binmiş bir süvari gön­derdi. Eğer Ebu Mihcen'i zincire vurulu olarak bırakıp gelmemiş ol­saydım, bu o diyecektim, zira bir takım davranışlarını onunkine ben­zettim." dedi. Hanımı da "Vallahi o Ebu Mihcen idi" diyerek olayı anlattı. Sa'd da onu çağırtıp zincirlerini çözdürdü ve "Artık seni bir daha içkiden dolayı sopalamayacağız." dedi. Ebu Mihcen de: Ben de vallahi bir daha onu içmeyeceğim. Onu bırakmayışım sizin dayağınız­dan korkarak bırakmış olacağımdan idi, o zaman Allah korkusundan olmamış olacaktı, dedi, bir daha içki içmedi.[1037]

Ebu Muaviye ed-Darîr de Amr b. Muhacir yoluyla İbrahim b. Muhammed b. Sa'd yoluyla Sa'd b. Ebi Vakkas'ın oğlu Muhammed'den buna benzer bir şekilde anlamıştır. Orada şu ifadeler vardır:

-Kadisiye savaşı başlayınca Ebu Mihcen şu harbe gelen gruplardan birinin yanında bir teklifte bulunmak için ordunun arasında dolaşır, onlar da dönüp bakmazlardı. Babam onu azarlayınca o "Ben onu an­cak Allah için bırakırım, senin lafın için değil." derdi.) Yine Kadisiye günü şarap içmiş olarak getirildi. İnsanlar da ona topluca saldırıp ge­tirdiler. Sa'd da onu zincire vurdu. Haberin gerisini önceki gibi anlattı.[1038]

Tarih yazarları şu şiiri Ebu Mihcen'in inşad ettiğini söyler:

Öldüğümde beni üzüm çıbığının yanına defnedin. Ölümümden sonra çıbığm kökleri damarlarımı sulasm.

Sakın beni bitkisi olmayan çöl bir yere gömmeyin, zira öldükten sonra onu tadamayacağımdan korkarım.[1039]

Heysem b. Adiy "Kendisine bir adamın gelip Azerbeycanda veya Cürcan taraflarında Ebu Mihcen'in kabrini gördüğünü üzerinde asma bitip onun kabrini gölgelediğini ve üzüm verdiğini, hatta adamın hay­ret ederek o nuıı bu şiirini hatırladığını anlattığını" iddia ediyor.[1040]



[975] Geniş bilgi İçin bkz. Halife, Tabakat 41, 178; Vakidi, Fihrist; Neseb-i Kurayş 7; !. Kuteybe, Me'arif 342, 379, 621; İbni Sa'd 7/37; (İbni Sa'd'm yeni basılan dördüncü kisılm 2/525, Tere. No ! 19; İbni Hişam 3/489, 493, 560, 567, 627; Müsned 3/488, 6/393; Belazuri, Ensab 384, 530; Ahbaru Mekke (Fakihi 1/370, 5/107; İbn. Abdii Berr,  İstiab  1/193;  İ.  Hibban, Sikat 3/18; Taberi,  Fihrist,  Futuhu'l-Buldan 87; Uyunu'L-Ahbar 1/85; Muhabber, Fihrist; İkdu'l-Ferid 1/286, 2/192; Taberani, Kebir 1/300; Tarihi Dımışk 9/184-196; Buharı, Tarihi Sagir 2/65; El-Vafı bil Vefeyat 9/308;  Üsdü'1-Ğabe   1/128; El-İsabe   1/91;  İbnu Şebbe, Tarihu'l-Medine 2/477; Buahari,  Sahih Farzu'l-Humus 57/19 h no 3150, 4336'da Müslim Zekat'ta no 1068; Humeyn günü Peygamberimizin buna ve diğer Mekke eşrafına ganimetten yüz deve verdiğini bununla onların kalplerini kazanma gayreti güttüğünü bildirir.

[976] El- Ma'rife ve't-Tarih 3/294; îbnu Asakir, T. Dımışk 7/195; Buhari, T. Sağir 1/56

[977] İbnu Asakir 9/196; Üsdü't-Ğabe 1/110

[978] İbnu Asakir 9/184; Üsdu'l-Ğabe 1/109

[979] Bkz. İbni Sa'd 3/567; Buhari, Kebir 3/109; İkdu'l-Ferid 4/186, 254; Cemheretu Ensab 359; İstiab 1/354; Simaru'l-Kulub 288; Hakim 3/426; Meğazi, Fihriste bak. Üsdü'1-Ğabe 1/346, 365; El-Vafı bil Vefeyat 11/282; El-İkmal 2/140; İsabe i/302

[980] İbnu Sa'd'm İbni Abbas'tan nakline göre "Bedir harbinde su başlan tutma fikrini o verdiği için fikirli, iyi görüşlü anlamında söylenmiştir. Zira Efendimiz onun bu gö­rüşüne "Görüş Hubab'm işaret ettiğidir. Ya Hubab sen iyi bir görüşe işaret ettin!" buyurdu. Bkz Hakim 3/429; İbni Sa'd 3/567

[981] Ibnu Sa'd 3/567

[982] Buhari Hudud h. No 6830; Fazaitu's-Sahabe'de Hz Aişe'den 3668; Müsned 1/56; Ibnu Sa'd 3/567. Konu daha önce Hz Ebu Bekir'in halife oluşu babında genişçe geçmişti.

[983] Bu açıklama Zehebi metninde var. Kelimeler araplar içinde açıklamaya ihtiyaç du­yulan Garibi erdendir. Biz metinden dolayı aldık, yoksa tercümede bu izaha gerek yoktu.

[984] İbni Sa'd 3/368; El-İsabe 1/302, 303; İbni Hacer bu F.bu't-Tuveyl'in ondan rivaye­tini İbni Şahin'e isnad edip "isnadı zayıftır" der.

[985] İbnu Sa'd 4/47; Halife Tabakat 5; Buhari ,Kebir 3/283; İbni İshak 108; El-Mearif 120, 126, 127, 128, 164; Vakidi Fihriste bk. Taberi Fihrist, îstiab 1/505: Cemheretu Ensab 70; Üsdu'l-Ğabe 2/166; S. A. Nübela 1/257; Taberani, Kebir 5/47; El-Vafi 14/87; Tehzibu'l-Kemal 1/409

[986] İbni Sa'd anlatıyor: Abbas (r.a.) ile kardeşi Nevfel, hicret etmek üzere yola çıktıklarında bu yeğenleri Raba onları uğurlamaya çıktı. Ebva'ya gelip de uğurlar­ken Abbas ve Nevfel ona "Nereye dönüyorsun, Peygamberle harp edenlerin şirk yurduna mı, Allah Rasulü güçlendi, ashabı çoğaldı, haydi gel!" dediler O da onlarla Medine'ye müslünıan olarak geldi. Peygamberimizle Mekke fethine, Huneyn sava­şına Taif in fethine katıldı. Huneyn savaşında Peygamberi terk etmeyen yiğitlerden biri oldu.

Peygamberimizin Müslim 1218, Ebu Davud 1905, İbnu Mace 3074; Nesai 5/143 ve İbnu Ebi Şeybe'nin Musannef inde geçen Cabir (r.a.)'ın uzun hac hadisinde? "İslam'da ilk kaldindığım kan davası Rabîa b. El-Haris'in oğiununkidir." Hadisindeki zat o olup bu oğlunun adı belli değildir. Bu oğlu bazı kitaplara Adem b. Rabia diye geçmiş ki, Hişam b. Muhamıned es-Saib el-Keİebi'den İbni Sa'd şu olayı nakleder: Bu çocuk Hüzeyl kabilesine süt anneye veilmişti. Hflzeyl ile Leys kabilesi arasında çıkan bir kavgada atılan taş başına gelip onu öl­dürmüştü ki, çocuk daha sabî olup evin önünde apalıyormuş. Kelebi der ki: Bu ço­cuğun adı belli değildir. Zira bebek iken öldü. Görüyoruz ki kimisi onu ^ Adem diye yazmış olanlar, kitaptaki hadiste geçen "demi İbni Rabi" (Rabia'nın oğlunun kanı) cümlesindeki "dem" yani kanın önüne bir A koyarak Adem yapmışlardır. Oysa bu haberi nakleden ravilerin kimi ona Temmam, kimi de İyas derler.

[987] Vakidi Fihriste bkz. İbnu Sa'd 8/52-57; Halife, Tabakat 335; İ. K. Mearif 28, 42, 69, 123; EI-Muhabber 79, 92, 98, 100, 101; İstiab 4/323; Taberani, Kebir 24/29-37: Cemheratu Ensab 160, 167; Üsdu'l-Ğabe 5/485; Tehzibu'l-Kemal 3/1685: S. A. Nübela 2/265; El-Vafi 16/41

[988] Parantez arası İbnu Sa'd'dan ilavedir.

[989] İbnu Sa'd 8/53; Buhari Hibe 35 h. No 2593, Nikah 5212; Müslim 1463 (48); Ebu Ya'la462l; İ. Mace 1972; Beyhaki, S. Kübra 7/74-297; Müsned 6/117

[990] Müslim 1463; Burada İbni Sad 8/54 Sabit el-Bunânî Sümeyye-Aişe isnadıyla aynı haberi aynı ifadelerle verir. Ancak "kendisinde hasetlik bulunan kadın" diye ta­mamlar. Bu herhalde yanlış olsa gerek. Ya el yazmasından -ı-. ile birbirine yakın olduğu için nasih hata etti. Belki de ravinin biri yanlış duydu. Ya da Matbaada dizgi hatası. Yoksa Hz Aişe cömertliğini ve huyunuı övdüğü birini bu şekilde "haset" diye kötü ayiplayamaz.

[991] Buhari Tarihi Kebir 1/49,50; Tarihi Sağir 1/50

[992] İbni Sa'd 4/126; Buhari, Kebir 6/522; B. Sağir 1/47, 213; î. K. Mearif 520; İ. E.Hatem, El-Cerh 6/373; İstiab 8/16; ÜsdüM-Ğabe 3/569; Tehzibu'l-Esma 1/319, 320; Îkdu's-Semin 6/13, 14; S. A. Nübela 1/500; Hakim 3/257, 258; Uyunu'l-Ahbar 3/57; Fesevi, El-Ma'rife 2/551; Ebu Zur'a, Tarih 1/419; İbnu İshak 225, 228; Vakidi 233, 301; Muhabber298; Ensabu'l-Eşraf 1/204, 322, 329

[993] İbni Sa'd 4/126

[994] El-Meanf 83,  88,  331,   Fesevi,  El-Ma'rife  2/36,  37;   Uyunu'l-Ahbar 3/261; Muhabber 135, 474; Vakidi 749, 907; Ensabu'l-Eşraf 1/282; Tabaeri 3/140, 262; İkdu'l-Ferid 2/9, 15; İstiab 3/126; Cemhere 258, 282, 284; Taberani, Kebir 18/9, 10; Üsdü'1-Ğabe 4/13; İsabe 2/503 tere, 5669; İbnu Sa'd dördüncü Tabaka 2/576. tere no 151, Kelbi Cemheretu'n-Neseb 310; Belazuri, Futuh 382; T. Dımışk 41/142; Fakihi Alıbaru Mekke 3/99

[995] 1. A. Tarihi Dımışk 41/142

[996] İbni Asakir 41/141   ve devamı.  İbni Asakir onun kıssalarına epey yer ayırır. Zehebi'nin son olarak söylediği söz aslında öyle anlaşılmamalı. Evet Enes ve İbni Ömer'in onunla ilgili rivayetleri var ama bunları ondan duymamış. Bizzat orada bulunmuşlardır. Mesela: Enes'in ondan nakli sayılan hadis. Alkame Peygambere gelip; kendisinin yaşlandığını, Kuran öğrenemeyeğini söyleyip de "Ama sadece şehadet kelimesini biliyorum dediğinde, Nebi (s.a.v.): ''Adanı fakih oldu. Konuyu anladı." Haberi bu türdendir. Bu hadisi Enes ondan değil. Efendimizden duymuştur. Yine İbni Ömer'in onun hakkında "Bilal yavaş ol, Alkame sahur yapıyor." Hz Ali'nin naklettiği "Alkameye yer aç" hadisi de böyledir. Bak. İbnu Asakir 41/142, 143; Bilal hadisi: Taberani Kebir'de, Tayalise Müsned'de no 885 iyi bir isnadla alır. İbni Sa'd Ömer hadisini 1/311 de nakleder.

[997] Taberi  Fihriste bkz. Cemheretu  Ensab   187;  İstiab 3/127; Üsdül Ğabe 4/İ4; Ensabu'l-Eşraf 1/382; EI-Kamil fi't-Tarih 2/497, 501, 536, 569; İbnu As. T. Dımışk 41/191 ve devamı; El İsabe 2/505 tere no 5677

 

[998] İbnu Asakir, İbnu'l-Kelbi'den 41/193 Mbnu Asakir, İbnu'l-Kelbi'den 41/196

[999] Buhari Menakib 23, Fazailu'l-Ashab 17 ve Feraiz 31'de Müslim Rida 38, 39, 40; Ebu Davud Talak 31, Tirmizi Velâ 5; Nesai, Talak 51; İbnu Mace, Ahkam 21; İmam Ahmed, Müsned 6/82, 226'da) Bu Mücezzez'in Üsame ve babası Zeyd yatarken başlan görünmediği halde ayaklarına bakarak "Bu ayaklar bundandır." Dediğini naklederler.

[1000] El-İsabe Tere. No 5920; İbnu Sa'd 4/363; İ. Ebi Hatem, el-Cerh 6/241; Müsned-i Baki b. Mahled s. 58; İstiab 2/507; Üsdü'1-Ğabe 4/128

[1001] İbnu Hibban Sahabe'sinde bu zatı lıem Amr, hem de Umeyr olarak verip altında aynı şeyi anlatmış. İbni Hacer "doğrusu bu adam tektir. Umeyr Amr'ın küçültme ismidir." der.

[1002] Bkz: İb. Sa'd Tabakat 3/459; Vakidi, Meğazi, Fihrist; Müsned 3/422; Buhari, T. Sagir 1/44, 74; Taberi, Fihrist; İkdu'I-Ferid 4/257; Ebu Nuaym, Hilye 2/1], 12; Cemheretu Ensabi'1-Arab 334; İstiab 3/171; Üsdül-Gabe 4/358; Mizzi, T. Kemal 2/1068; Zehebi, S. A. Nübela 1/503; El-İsabe 3/44 tere. No 6112; Müstedrek 3/631; El-Muhabber 83, 419; Müsned-i Baki 100 no 220

[1003] Bu görüş onun dedesi Sa'Iece oluşuna binaendir ki, bu İbni İshak'ın görüşüdür. İbnu Sa'd: "Ben o isimde Neseb şecerelerinde birine rastlamadım.1' der. Tabakat 3/459

[1004] Hadis şudur: (Rasulullah Küba mescidine gelip Allah bu mescit hakkında sizin taharetinizi övüyor.

[1005] 1/153; İbnu Huzeyme 1/43 h. No 83; Taberani, Kebir 17/140; Taberi, Tefsir I l/2'de bunu Uveym'den naklederse de İbni Mace 355 Beyhaki 1/150 yine de Münsed 616, Hakim 1/155, 2/334; Taberi 11/22; İbnu Ebi Şeybe Musannef 1/153; Tahavi Müşkilul Asar 4740 no ile bu haberi Abdulllah b. Selam, Şa'bi, Muhammed b. Ab­dullah b. Selam, Enes hadisi olarak sahih bir isnadla rivayet ederler.

Buharı, T. Sağir'den naklen İ. Hacer el-İsabe 3/45 tere. No 6107; Üsdü'1-Ğabe 4/158

[1006] Taberi 2/326; Ensab 1/231; İkdu'l-Ferid/29; Cemheretu Ensab 148; El-Muhabber 176; İbni İshak, Sire 152, 167, 211; Uyunu'l-Ahbar 1/37; İsabe tere no 6817

[1007] El-İsabe 3/171; Ensabu'l-Eşraf 1/232,233

[1008] İbnu Sa'd, Tabakat 5/505; Taberani, Kebir 18/263; İstiab 3/189-192; Taberi 3/81, 6/107; İkdu'I-Ferid 2/337, 379; El-Muhabber 35, 357, 475; Vakidİ 923, 931; Cemheretu Ensabi'1-Arab 268; Rabiu'l-Ebrar 4/295; Simanı'1-KuIub 136; Üsdu'l-Ğabe 4/172, 173; el-İsabe 3/189-I92no 6924

[1009] Tirmizi 2/298 h.no 1128; Hakim, Müstedrek 2/193; İbni Mace 1953; Müsned 2/13 h.no  4608  ve 4630;  Beyh.  S.  Kübra 7/138;   Darakutni,   Sünen 3/269,  270; Abdurrezzak, Musannef 12624; Taberani 12/315, 18/359; İbni Hibban 6/181; Said b. Mansur, Sünen 1864, 1865; İbni Sa'd 5/506; Buharı, Edebu'l-Müfred 2/136. 297, 298; Buharı T. Kebir 6/248 tere no 2304.

 

[1010] İbnu Sa'd 5/505, 506

[1011] İ. Sa'd 4/402; Halife, Tabakat 25; Muhabber 74, 401; Ensabu'l-Eşraf 1/213; İstiab 3/440; Üsdü'1-Ğabe 4/399; Vakidi Meğazi 156; İbni İshak, Siyer 226, 143; El-İsabe 3/448 no 8141

[1012] İbni Sa'd 3/402

[1013] Futuhu'l-Buldan 194, 204; Üsdül-Ğabe 4/426; Ezdi, Futuhu'ş-Şam 16, 128, 129, 132,  135,  148,  149,  155,  172,  173, 199, 237; Taberi 4/112; El-Kamil fi't-Tarih 2/496; El-İsabe 3/469 tere no 8371; İbnu Sa'd dördüncü tabaka 568 no 137

[1014] İbni Sa'd dördüncü tabaka 568; İbnu Sa'd onun Peygamberimizle görüşmesini, Yemame savaşına girişini Vakidi'den nakleder.

[1015] Futulıu'1-Buldan 1/194; Taberi 2/516 (diğer tab. 4/112)

[1016] Tabakat 3/293 Buraya kadar alıp Taberi 2/501 'de devamında verir.

 

[1017] Taberi 2/502 (diğer baskı 4/87, 88)

[1018] Abdurrezzak, Musannef 5/478 no 9775; Taberi (4/240) 2/586, 587; Belazuri, Ensab 10/432,433

[1019] Lakin burası İbni Sa'd'da olmadığı gibi Belazuri ve Abdurrezzak'ta da yoktur.                   

[1020] Üst kaynaklar

[1021] İbni Sa'd Tabakat 3/357; Belazuri 10/434 (Hz Osman'ın halife olduktan sonra Ubeydullah'ı serbest bırakmasına insanlar şaştılar. Herhalde onu fikrinden Amr b. El-Âs çevirse gerek) ilavesi var.

[1022] İbnu Sa'd 3/356; Belazuri 10/433

[1023] Taberi Tarih 4/239-243

[1024] Bkz, İ. Sa'd 8/235; Tarihi Dımışk 70/166; Nesebi Kureyş 104, 105; Taberi Fihrsit; İstiab 4/424; İ. Hişam Fihrist; Ensabul Eşraf Fihrist, Ahbaru Mekke 1/123; Üsdü'l-Ğabe 6/292; Halife Tarih Fihrsit; Futuhu'l-Buldan 160, Cemhere 87, 111; İkdu'l-Ferid 1/49, 53; Taberani Kebir 25/69; ,e!-îsabe 4/425 no 1113

[1025] Buhari Buyu' 34/95 Ahkam 8/115; Müslim 1714; E. Davud 3532; Nesai 8/246; Darami Nikah bab 45; İ. Sa'd 8/237; Müsned 6/39, 50, 206; İ. A. T. Dımışk 70/166; İ. Mace 2293; Beyhaki 7/466, 10/141, 270; Humeydi 242; Tahavi, Müşkil 1833; İ. Ebi Şeybe 6/584; Darakutni 4/235; Ebu Ya'la 8/4636

[1026] Tarihi Dımışk 70/167, 185; Taberi, Tarih 2/576. Buradaki şu ilave önemli: Ama baban da gelmiş. Şimdi sen ona elinde olan her şeyj verirsin. O buna layık ama in­sanlar ve Ömer gerçeği bilmediği için seni kınarlar.

[1027] Tarihi Dımışk 70/183

[1028] Vakidi, Meğazi, Fihrist; Taberi Fihrist; Ensabıı'l-Eşaraf 1/302, 372; Cemhere 224; İstiab 3/638, 639; Üsdü'I-Ğabe 5/80; El-Kamil fi't-Tarih 3/628 no 9097; Tabakatı Halife 23; El-Muhabbar 73; Ta'cilu'l-Menfaa no 1 149; îbni Sa'd onun dedesine "Abdumenaf" der.

[1029] İbnu Sa'd 3/390

[1030] İstiab 3/638, 639; Ta'cilu'l-Menfaa s. 435

[1031] Taberi   1/617;  Halife  Tabakat  52;   El-Maarif 618;  Eş-Şi'r ve'ş-Şu'arâ  554; Cemheratu Ensabi'I-Arab 198; İstiab 4/56; Simaru'l-Kulub 373; El-Eğani 21/211; Üsdü'I-Ğabe 5/178; El-Kamil fi't-Tarih 3/78; El-İsabe î/464 no 2345; el-Vafi bi'l-yefeyat 13/339; Bağdadi HizanetıTI-Edeb 1/211; Müberrad el-Kami! 2/56, 182

[1032] EI-Eğani 21/223; MıTcemıTl-Buldan 1/448

[1033] İstiab 2/398; Usdu'1-Ğabe 5/287; El-Kamil fi't-Tarih 2/277; El-Muhabber 281; Taberi fihrist; Vakidi Meğazi Filırsit; Cemheratu Ensab 352

[1034] Vakidi Meğazi, Fihrist, Taberi Fihrsit, Tarihi Halife 124; İstiab 4/182; Futuhu'l-buldan 8/30, 309, 316, 317, 318; Cem. Ensabu'1-Arab 268; üsdu'l-ğabe 5/290; İbnu Sa'd 5/515; El-Eğani 19/1-13; El-İsabe 4/173; Eş-Şi'r ve'ş-Şuara 336: El-Mü'teüf 95; Hazanetu'l-Edep 3/550; Ei-Kuna ve'l-Esma 1/52

[1035] Bu ad, Küfe'ye yakın Fırat'ın doğu kıysında bir yerin de adıdır. Hicri I3'üncü yıl­daki Ebu Ubeyde komutasındaki İslam ordusu İranlılarla burada harp elmiş ama bu Kadisiye değiL "köprü savaşı"dir. Bu güne "Ermas günü'1 denir.

[1036] El-Eğani 19/5, 10. Bu konu Kadisiye savaşında da ele alınmıştı.

[1037] Taberi 3/575; Eğani î 9/6-10; Üsdu'l-Ğabe 5/291; Eş-Şi'r ve'ş-Şuara 1/336; Bir alt haber Eğani'de şu ilave ile biter: Sa'd onu serbest bırakınca Ebu Mihcen "Ben şarabı bana had sopası vurulurken yine içiyor, had cezasıyla paklanmış oluyordum. Ama sen şimdi beni sanki masum imiş gibi cezasız bıraktın. Hayır vallahi bir daha içme­yeceğim." dedi.

[1038] El-Eğani  I9/Iİ. Zehebİ'de atlamalardan konu anlaşılmadığı için bu metne göre terceme ettim.

[1039] Eğani 19/17. Burada şu bilgiyi de nakledelim: Hz Ömer'e aralarında Ebu Mihceırin de bulunduğu birkaç sarhoş getirildi. Hz Ömer: "Siz şarabı Allah yasak­ladıktan sonra mı içtiniz? deyince Allah ve Rasulü onu haram etmedi ki Zira Allah (cc): İman edip salih amel yapanlara sakınıp ve iman ettikleri, ve salih amel ettikleri sonra yine sakınıp iman ettikleri, sonra sakınıp ihsanda bulundukları süre yiyecek ve içeceklerden -tattıklarında bir günah yoktur." (Maide 93) buyuruyor ya dediler. Hz Ömer yanındakilere "Sİz ne diyorsunuz?" dedi. Onlar da ikileme düşünce, Hz Ali'ye haber saldı ve ona danıştı. Hz Ali de: "Bu ayetin anlamı onların dediği gibi ise, o zaman leş, kan ve domuz etini de helal saymaları gerekir!" deyince sustular. Bkz. El-Eğani 19/15, 16

[1040] İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 5/400-422




Konu Başlığı: Ynt: Hz. Ömer in hilafeti döneminde ölenler
Gönderen: Mehmed. üzerinde 03 Temmuz 2021, 14:43:00
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri ilim öğrenen kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Ömer in hilafeti döneminde ölenler
Gönderen: Sevgi. üzerinde 04 Temmuz 2021, 02:57:06
Aleyküm selam. Bu bilgileri bizlerle paylaşan kardeşlerimizden Allah razı olsun