๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Nisan 2011, 17:31:42



Konu Başlığı: Hz. Ebu Bekr in r.a. hilafeti
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Nisan 2011, 17:31:42
Hicri On Birinci Yıl Olayları Hz. Ebu Bekr'in (R.A.) Hilafeti


Hişam b. Urve, babası Urve aracılığıyla Hz.. Aişe (r.a.)'dan şöyle rivayet eder:

Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz, Ebu Bekr'in Sünuh'ta[1] bulunduğu es­nada vefat etmiş bulunuyordu. Ömer (r.a.) (o anın dehşeti ile):

"Vallahi Rasulullah (s.a.v.) ölmemiştir." diye haykırıp "vallahi Ömer'in kalbine öyle geliyor ki: Allah (c.c.) onu diriltecek de bir ta­kım adamların ellerini ve ayaklarını kesecek" diyordu. Ebu Bekr es-Sıddîk (r.a.) gelip Rasulullah (s.a.v.)'in yüzünü açıp öptü ve:

"Anam babam sana feda olsun, diri halin de güzel, ölü halin de. Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Allah sana ölümü iki defa taddırmayacaktır."[2] dedi. Sonra Rasulullah'ın huzurundan ayrılıp ashabın bulunduğu yere geldi ve Ömer'e dönerek:

-"Ey yemin edip duran kişi! Sözlerinde acele etme.Ağır ol bakayım! diye söze başladı. Ebu Bekr (r.a.) söze başlayınca Ömer (r.a.) yere oturdu. Ebu Bekr (r.a.), Allah'a hamd edip sena ettikten sonra:

Kim Muhammed'e tapıyorsa kesinlikle bilsin ki, Allah asla ölme­yen diridir, diyerek;  "Habibim sen de öleceksin onlar da Ölüdürler.[3] Ve "Nihayet Muhammed'de sadece bir Peygamberdir, -ondan öncede- nice Peygamberler gelip geçmiştir." "ölse ya da öldürülse, ökçenizin üzerine -dinden- geri mi döneceksiniz"[4] ayetlerini okudu. Bunu du­yan insanlar seslerini koyuvererek ağlamaya başladılar. Ardından Me­dine Ensarı, Sa'd b. Ubâde (r.a.)'nin Benî Saîde Sakifesinde (mahalle­sinde) toplandı ve Muhacirlere "Bir Emîr bizden, bir emir de sizden olsun!" teklifinde bulundular.

Bunun üzerine Ebû Bekr, Ömer ve Ebû Ubeyde (r.a.)'lar onların yanına gittiler. Oraya varınca Ömer (r.a.) hemen söze başlamak istedi ise de, Ebu Bekr (r.a.) onu susturdu. Bu konuda Ömer (r.a.): "Vallahi benim orada acele söze başlamamın sebebi "etki edeceğine inandığım bir konuşma hazırlamış olup, Ebu Bekr'in o konuşmayı o tarzda güzel konuşamayacağı korkusuna kapılmış olmam" idi. Oysa Ebu Bekr son derece etkili bir konuşma yaptı ve "Emir bizleriz, sizler ise Vezirlersi­niz" dedi.

Bunun üzerine Habbab b. El-Münzir, "Hayır, Vallahi biz asla böyle yapmayacağız. Bizden de bir emir, sizden de bir emir olacak" diye ce­vap verdi. Ebu Bekr de: "Hayır! Lakin Emir bizden vezirler sizden olacak. Kureyş, Arapların, yerleşim bakımından en vasat, şeref bakı­mından en üstün olanıdır. Öyle olunca haydi Ömer b. El-Hattab'a ya­hut Ebu Ubeyde'ye bîat edin!" dedi. Bunu duyan Ömer "Bana değil, sana bîat edeceğiz. Zira sen, en hayırlımız, seyyidimiz ve Rasulullah'a daha muhabbetti olanımızsın" dedi. Sonra Ömer (r.a.) onun elini tutup ona bîat yaptı, oradaki Ashab da bîat etti. Orada bulunan sözcülerden birisi, "Sa'd b. Ubade'yi öldürdünüz" deyince, Ömer cevaben "Onu

biz öldürmedik-yani emirliğine engel olmadık- ama Allah onu öl­dürdü" dedi. Bu hadisi Süleyman b. Bilal, Hişam'dan nakletti ki se­nedi sahih bir haberdir.[5]

İmam Malik, Zühri-Ubeydullah isnadıyla, İbni Abbas (r.a.)'dan naklediyor:" Abdurrahman b. Avf kabileisne dönmüştü. Ben onu misa­fir ediyordum. Beni, kendisini beklerken buldu. Bu hadise, Hz.. Ömer'in yaptığı son haccında Mina'da geçti. Abdurrahman dedi ki: Adamın biri Hz. Ömer'e gelip:

"Falanca var ya, 'Eğer Ömer (r.a.) ölecek olursa, falancaya biat edeceğim (Zaten Ebu Bekr'e yapılan biat ansızın yapılıp sonra ger-çekleştiydi) diyor" dedi. Ömer de:

"Ben yatsı vakti insanaların arasından kalkıp şu idarecilik işini on­lardan zorla almaya kalkan bu grubu tehdid edeceğim!" dedi. Ben de:

"Ey Mü'minlerin emiri! Böyle yapma! Zira hac mevsimi, insanların aşağılık ve kavgacı takımını bir araya getirmiştir. Sen konuşmak için kalktığında bir de bakarsın ki, senin meclisinde en kalabalık onlar olur korkarım ki, sen bir söz söylersin, bu grupta senin ne dediğini iyi kav­rayamadan, sözün konulması gereken yere onu koyamadan bu sözleri uçuşturup yayarlar. Medine'ye gelene kadar sabret. Zira orası hicret ve sünnet yurdudur. Orada insanların bilginleri ve eşrafı ile başbaşa kalır, söyleyeceğini tam yerinde söylemiş olursun, onlar da sözünü iyi koruyup onu yerine korlar." dedim.

Hz.. Ömer de: Sağ salim Medine'ye varırsam, ilk oturumda bunu halka kesinlikle anlatacağım!" dedi. Medine'ye Zilhiccenin sonunda

geldik. Günlerden Cum'a idi. İnsanlar körün yola çıkışı gibi acele dav­ranmıştı.

-Hadisi anlatan Ravî İshak b. İsa burada der ki: İmam Malik'e "bu 'Körün yola çıkışı1 (sikketü'l A'mâ)" ne demek? diye sordum da bana "sıcağa soğuğa aldırmadan, hangi vakit diye düşünmeden yola çıkan kişi!" dedi.

Mescide vardığımda (Amr b. Nüfeyl'in torunu) Saîd b. Zeyd'i Min-ber'in sağ direği yanında oturur buldum, benden önce gelmişti. Ben de benim dizim onun dizine değecek şekilde karşısına oturdum. Çok geçmeden Ömer (r.a.) göründü. Onu görünce Saîd'e: Ömer bu gün şü minberde, şimdiye kadar kendinden önce hiç kimsenin söylemediği şeyleri ifade eden bir hutbe okuyacak!" dedim. Said bunu kabul etme­yip: "hiç kimsenin söylememiş olduğu bir şeyi söyleyeceğini nereden ümid ediyorsun?" dedi.

Ömer (r.a.) gelip hutbeye oturdu. Müezzin ezanı bitirince kalkıp layık olduğu şekilde Allah'a hamd etti, sonra şöyle söze başladı:

-Ey insanlar! Ben, söylemem takdir olunan bir sözü söyleyeceğim. Bilemiyorum, belki de ecelim çok yakındır. Kim bu anlatacaklarımı iyice ezberler ve içindekilere aklı ererse, bineği onu nereye kadar gö­türürse oralarda anlatsın. Ama kim bunları anlayamamış ise, benim ağzımdan ona yalan söylemesini helal edemem. Allah Hz.. Muhammed'i hak ile gönderip Ona Kur'anı indirdi. Ona indirdiği ayetler arasında Recm ayeti de vardı. Biz onu iyi öğrenip koruduk. Rasulullah recm cezası uyguladı, ondan sonra biz de uyguladık. Ben insanlara aradan uzun bir zaman geçince birinin çıkıp: "Biz Kur'anMa Recim ayeti göremiyoruz!" diyerek Allah'ın indirdiği bir farzı terk ederek sapmalarından korkuyorum. Recm cezası, Allah'ın kitabında zina edene verilen bir hak olup, evli kadın ve erkeğe zina ettiklerine

dair delil, gebelik veya itiraf varsa uygulanır.

Yine dikkat edin! Bizim okuduklarımız arasında "Babalarınızın so­yundan geldiğinizi reddetmeyin, zira bu küfürdür'' ifadeleri de vardı. Dikkat edin, Rasulullah (s.a.v.): "Beni Meryem oğlu İsa (r.a.)'ın aşırı övüldüğü gibi övmeyin. Ben ancak Allah'ın kuluyum bana "Allah'ın kulu ve Rasûlü deyin" buyurdu.

"Bana ulaşan bilgilere göre adamın birisi: "Ömer ölmüş olsa falana biat ederdim." demiş. Hiç bir kimse "Ebu Bekr'in beyatı ansızın ya­pılmıştı denmesine" kanmasın. Sizin aranızda Ebu Bekr gibi, boyunla­rın kendisine teslim olduğu birisi yoktur. Zira o, Rasulullah (s.a.v.) ve­fat ettiğinde bizim en hayırhlarımızdandı. Muhacirler durumu görüş­mek üzere toplanmış, Ali ile Zübeyr, Efendimizin kızı Fatıma'nın evinde kalıp toplantıya gelmemişlerdi. Bu arada Ensar da Beni Saide yurdunda birleşip toplantıya gelmedi.

Ömer (r.a.) der ki, ben "Yâ Eba Bekr! Bizi Ensarlı kardeşlerimize götür" dedim. Onlara doğru yola çıktık. Yolda salih huylu iki Ensarlı'ya rast geldik. Bize: "Onların yanma gitmemeniz size her­hangi bir sıkıntı vermez, siz işinizi sağlam tutun." dediyse de ben. "Vallahi onlara gideceğiz." dedim. Böylece Benî Saide yurdunda yanlarına geldik. Bir de baktık ki, onlar üzeri örtülü bir adamın etra­fında toplanmışlar. "Kim bu?" diye sordum. Onlar "Sa'd b. Ubade hasta da ondan örtülü" dediler. Biz de oturduk. Ensar'm hatibi ayağa kalktı, Allah'a layık olan şekilde senada bulunup, sonra da "Emmâ Ba'dü! Biz Ensarız, biz îman bölüğüyüz. Ey Muhacir topluluğu! Siz bizden bir topluluk sayılırsınız. Size, bizi aslımızdan ayırmak ve bu işi bizden men'etrnek isteyen bir takım adamlar gelseler gerek" dedi. Ömer (r.a.) sözüne şöyle devam ediyor.

-Ensarlı susunca ben, Ebu Bekr (r.a.) önünde benim de hoşuma gi­den bir konuşma yapmak istedim. Lakin Ebu Bekr bana "Ağır ol!" dedi. Ben onun ciddi halini bilirdim. Onu kızdırmayı arzu etmedim. Ebu Bekr, benden hem hayırlı, hem daha muvaffak hem de daha va­karlı idi. Sonra Ebu Bekr söze başlayıp konuştu. Vallahi benim söy­lemeyi arzu ettiğim özlü sözleri hiç eksiksiz hatta benim hayal etti­ğimden daha da güzel bir şekilde, sözün sonuna kadar sürdürerek ifade ettiler. Ebu Bekr şöyle söyledi:

"Emmâ ba'dü! Ey Ensar topluluğu, sizin hayır hususunda bahsetti­ğiniz her şey sizde vardır. Siz o hayrın sahibisiniz, hatta ifade ettiği­nizden daha da faziletlisiniz. Lakin Araplar içinde bu liderlik mesele­sini Kureyş'in şu boyu dışında tanıyan (ne olduğunu bilen) kimse yok. Kureyş Arapların neseb ve yurt bakımından en ortasıdır. Ben sizin için şu iki kişiden birine razı olmanızı arzu ederim, hangisini dilerseniz ona biat edin." Diyerek benim elimle Ebu Ubeyde b. Cenah'ın elini tuttu. Ömer der ki:

-Ben, bu son sözü hariç söylediklerinden hiç birisini çirkin bulma­mıştım. Vallahi! Beni günaha yaklaştırmayacak şekilde götürülüp boynumun vurulması, bana aralarında Ebu Bekr'in bulunduğu bir topluluğa emir olmamdan daha iyi idi. Bunun üzerine EnsarMan biri (Hubab b. Münzir) kalkıp:

"Ben Ensar'ın kaşıntı gideren direği (yani görüşü alınan kişisi) ve (meyvesi çokluğundan dalı kırılmasın diye) destek (Anadolu'da dayak) verilen hurmasıyım. (fikri destekleneniyim.) Ey Muhacir topluluğu bizden bir emir sizden bir emir olacak." dedi. Ömer (r.a.) devamla şöyle anlattı.

-Bunun üzerine her kafadan bir ses çıktı, gürültüler yükseldi. Hatta Ashab arasında ihtilaf olacak diye korktum da, muhacirler olarak Ebu Bekr'e: "Uzat elini ya Eba Bekr! dedik. O da elini uzatınca ben biat ettim, Muhacirler, ardından da Ensar ona biat etti. Oradakiler (den bir kısmı) Sa'dın üzerine sıçrayıp onu yere çökerttiler. Bunun üzerine bi­risi: "SaM'i öldürdünüz" diye seslendi. Ben de: "Sa'd'ı Allah öl­dürdü" dedim.

Ömer (r.a.) der ki:

-Vallahi hazır bulunduğumuz o yerde Ebu Bekr'e (r.a.) yapılan biat'tan daha muvaffak bir şey bulmuş değiliz. Korkumuz şu idi: Biz oradan biat hadisesi gerçekleşmeden Ensardan ayrılıp gitseydik bizden sonra bir biat edecek yahut da razı olmayıp Ensar'a muhalefet ede­cektik ki, bu da fitne ve fesada sebeb olacak idi.

Bu haberi Yunus b. Yezid de, Zühırden baştan sona rivayet eder. Bu rivayetinde şu ilaveyi de verir: Ömer (r.a.) dedi ki:

-Hiç kimse kendi başına (bir kenara çekilip) "Ebu Bekr'e yapılan biat ansızın bir oldu bittiye geldi" demesin. Gerçi o, o şekilde bir ace­leye geldi, ama şu var ki, Allah bizi bu aceleciliğin şerrinden korudu. Artık bir kimse müşaveresi yapılmadan başka bir kimseye biat ederse, ne biat edene, ne de biat edilene öldürülecekleri korkusuyla uyulur.[6]

Bu haber sıhhatinde hadisçilerin ittifak ettiği bir haberdir.[7]

Asım b. Behdele, Zirr b. Hubeyş aracılığıyla Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini anlatır:

-Rasulullah (s.a.v.) vefat ettiğinde Ensar "Sizden bir Emir, bizden de bir Emir olsun" diye bir görüş ortaya attılar. Ömer (r.a.) yanlarına geldi ve: "Ey Ensar topluluğu! Siz Nebi (s.a.v.) Efendimizin Ebu Bekr'e insanlara imam olmasını emrettiğini bilmiyor musunuz?" diye sordu. Ensar 'Tabi biliyoruz! Dediler. O da: "Peki hanginizin nefsi Ebû Bekr'in önüne geçmeyi içine sindirebilir? dedi. - Bununla na­mazda öne geçmeyi kasdediyordu- Ensar, "Biz Ebû Bekr'in önüne geçmekten Allah'a sığınırız!" dediler.

Bu haberi bir grup insan Zaide aracılığıyla Asım'dan nakleder.[8]

Yezid b. Harun anlatıyor: Bize Avvam b. Havşeb. İbrahim et-Teymi'den şöyle dediğini anlattı:

-Rasulullah (s.a.v.) vefat ettiğinde Ömmer (r.a.), Ebu Ubeyde'ye geldi ve "Uzat elini sana biat edeyim! Zira sen Rasulullah (s.a.v.)'in dili ile bu ümmetin Emin kişisi ilan edilen kişisin."2 dedi. Ebu Ubeyde de, Ömer'e: Sen müslüman olalı beri senin böyle bir cahilliğini görmemişitm. Aranızda -adı Kur'an'da "ikinin ikincisi" olarak geçen Sıddîk varken bana mı biat edeceksin?" dedi.[9]

Buna benzer bir rivayeti de Müslim el- Batıyn, Ebu'l- Buhterî'den rivayet eder.[10]

İbnü'l Avn, İbni Şîrîn'den rivayet ediyor: Ebu Bekr (r.a.). Ömer'e, "Elini Uzat da sana biat edeyim!" dedi. Bunun üzerine Ömer de "Sen benden üstünsün" dedi. Ebu Bekr de "Sen de benden daha güçlüsün" dedi. Ömer (r.a.) da: "Benim kuvvetim de senin üstünlüğünün yanında olacak." dedi.[11]

Yahya b. Saîd el-Ensari, Kasım b. Muhammed'den nakleder:

-Nebi (s.a.v.) Efendimiz vefat edince, Ensar Sa'd (r.a.)'ın yanında toplandılar. Ebu Bekr beraberinde bir gurupla yanlarına geldi. Ensardan Bedir harbi gazilerinden olan Hubâb b. El-Münzir (r.a.) ayağa kalktı ve: "Bizden de bir Emir, sizden de bir Emir olacak." dedi.[12]

Vüheyb anlatıyor: bize Davud b. Ebî Hind, Ebu Nadra aracılığıyla Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini haber verdi:

-Rasulullah Efendimiz vefat ettiğinde Ensar'ın hatibleri hep ayağa kalktılar. Kimisi "Ey Muhacir topluluğu! Rasulullah (s.a.v.) Efendi­miz sizden birini vali tayin edince, bizden birini de onunla beraber ederdi. Buradan anlıyoruz ki, bu hilafet işini de iki kişi üstlenmeli, biri bizden biri sizden." dedi. Artık Ensar sözcüleri peşpeşe bu sözü dile getirdiler. Zeyd b. Sabit (r.a.) kalkıp: "Allah Rasülü (s.a.v.) Efendimiz bizzat Muhacirlerden idi. Öyleyse devlet başkanı da ancak Muhacir­lerden olur. Biz onun Ensarı (yardımcıları)yız. Nitekim Rasulullah (s.a.v.)'in de Ensarı biz idik." dedi. Ebu Bekr (r.a.) bunun üzerine ayağa kalkıp;

"Ey Ensar topluluğu! Allah böyle yapan bir kabile vesilesiyle size mükafatınızı versin! Ama vallahi bunun dışında bir şey yapsaydınız sizinle sulh yapamazdık." dedi. Sonra ?eyd (r.a.), Ebu Bekr (r.a.)'m elini tutup "işte bu işin sahibi! Ona biat edin!" dedi. Ebu Bekr (r.a.) minbere oturup insanlara bakınca, aralarında Ali'yi (r.a.) görmedi ve onu sordu. Ensar'dan bir kaç kişi kalkıp gittiler ve Ali'yi alarak gel­diler. Ebu Bekr (r.a.) ona hitaben:

-Rasulullah'ın amcasının oğlu, onun damadı! Biata gelmemekle müslümanlarm birlik asasını parçalamak mı istiyorsun?" deyince Afi (r.a.):

"Ey Allah Rasulü'nün Halifesi, azarlamaya başlama!" diyerek ona biat etti.[13]

Ebu Bekr (r.a.) Zübeyri de göremeyip sormuş, onu da alıp geldikle­rinde, "Rasulullah'ın halası oğlu, onun havarisi Zübeyir! Müslüman­ları parçalamak için mi biat etmedin?" dedi. O da "Ey Rasulullah'ın halifesi, azarlama!" diyerek ona biat etti.[14]

Bu haberin bir kısmını İmam Ahmed, Müsned'inde (sizle sulh etti­ğimizde) sözüne kadar olan kısmı Affan b. Müslim aracılığıyla Vüheyb'den verir. Tamamını da sika ravi Affan'dan verir.[15]

Zühri, Ubeydullah aracılığıyla İbni Abbas'dan naklediyor:

-Ömer (r.a.) hutbesinde "Ali, Zübeyr ve bu ikisi ile birlikte olanlar, biat hususunda toplantımıza katılmakta geciktiler. Ensarm hepsi bize katılmakta zaten geç kalıp, Beni Saide sofasında (sakife) toplanmış­lardı. Muhacirler de Ebu Bekr'in yanında biraraya geldi. Biz bu vazi­yette Peygamber (s.a.v.)'in evinde iken bir adam duvarın öte tarafın­dan "Ey Hattab oğlu! Dışarı çık!" diye seslendi. Ben dışarı çıkınca: "Ensar (hilafet meselesini görüşmek üzere) biraraya gelmiş durumda. Haydi bizimle onlar arasında harbe sebeb olacak bir durum ortaya çıkmadan onların yanma varın." Diye tenbihte bulundu. Ömer burada sunuda ilave etti:

-Ebu Bekr'in biatma Muhacirin ve Ensar birlikte katıldı. Biz Sa'd b. Ubade'nin üzerine atıldık. Ensardan biri "Yahu Sa'd'ı öldürdünüz." dedi. Ben o zaman öfke ile "Allah Sa'd'ı kahretsin, zira o fitne ve şer sahibidir." dedim.[16]

Bu haber Esma oğlu Cüveyriye'nin hadisinden bir bölüm olup, onu Malik kanalı ile rivayet ediyor. Buna benzer bir rivayeti de Zübeyr b. Bekkar, Süfyan b. Uyeyne Zührî isnadı ile rivayet eder.[17]

Ebu Bekr ell-Hüzli de, Haseni Basri aracılığıyla kays b. Abbad ve İbııü'l Kevvâ' ikilisinden şöyle rivayet eder:

-Ali (r.a.) kendi hareketini ve Muhacirin'in Ebu Bekr'e (r.a.) biat edişini bahsederek şöyle dedi:

-Rasulullah (s.a.v.) ansızın oluvermiş değildir. Birkaç gece hasta oldular. Bilal ona gelip namaz vaktim bildirir o da BilaPe: " Ebu Bekr'e namazı kıldırmasını söyleyin" buyururdu. Ha­nımlarından biri (Aişe) namaz işini Ebu Bekr'den başkasına yüklemek isteyince, Efendimiz öfkelendi ve: Yusuf un başına işler açanlar sizler değil misiniz!" buyurdu. Rasulullah (s.a.v.) vefat ettiğinde biz de, Muhacirin de, müslümanlar da dünyalarının idaresi için. Peygamberin dinleri için (namaz kıldırması için) tercih ettiği zatı seçtiler. Böylece Namaz'in ne muazzam bir esas ve dinin direği ol­duğu bir daha anlaşıldı.[18]

Velid b. Müslim der ki; Bana Muhammed b. Harb, ez-Zübeydi, Zühri isnadıyla Enfes (r.a.)'dan haber verdi ki Enes (r.'â.), Ömer'in başka bir hutbesinde şöyle dediğini işitmiş:

-Efendimizin vefatının ertesi günü Ebu Bekr, Rasulullah'ın minbe­rinde oturduğu zaman Ömer (r.a.) şahadet kelimelerini getirip şu söz­leri söyledi:

"Gelelim söze! Ben dün size (vefat acısıyla) bir takım sözler sarf ettimdi. Halbuki o- benim dediğim gibi olmamıştır. Ben size söyledi­ğim dünkü sözlerimi Allah'ın kitabında ve Peygamber'in bize yaptığı tavsiyelerden hiç birinde bulamadım. Lakin ümid ediyordum ki, bizim en son insanımızdan geri kalana kadar yaşayacak -yani Rasulullah en son vefat edenimiz olacak. Ama Allah, kendi Peygamberini sizin ya­nınızdakilere mukabil, kendi katında olan nimetlerine ulaşması için seçti. Eğer Rasulullah (s.a.v.) ölmüş ise kesinlikle aranızda daima Muhammed'e (s.a.v.) kendi ile hidayet verdiği Kur'anını bırakmıştır. Ona sımsıkı sarılın, Muhammed (a.s.)a hidayet getiren bu kitapla hi­dayete erin." Sonra Ömer (r.a.), Rasulullah'ın arkadaşı Ebu Bekri anlattı, ikinin ikincisi (mağarada Efendimize yoldaşlığı) olduğunu emir­lik hususunda insanların en layığı olduğunu bahsedip "kalkın ve ona biat edin!" dedi. Onlardan bir kısmı bundan önce Beni Sakife sofa­sında ona biat etmişlerdi. Bu sahih ama garîb bir haberdir.[19]

Musa b. Ukbe, Sa'd b. İbrahim'den naklediyor: Bana babam İbra­him anlattı ki: Babası Abdurrahman b. Avf, Ömer (r.a.) ile beraber-miş. Muhammed b. Mesleme, Zübeyr (r.a.)'ın kılıcını kırmış (biata geç gelişine öfkelenmiş) sonra Ebu Bekr (r.a.) bir hutbe irad edip:

"Vallahi emir olayım diye hiç hırsım olmadı, ne bir gündüz ne bir gecelik, gizli ya da açık emaneti Allah'tan hiç dilemedim." dedi. Mu­hacirler bu sözlerini kabul ettiler. Ali ve Zübeyir de;

"Biz bu işe öfkelendik de ondan gecikmiş değiliz. Biz sadece mü­şavere edilirken bulunmadık, yoksa Efendimiz (s.a.v.)'den sonra hila­fete en layık kişinin Ebu Bekr olduğunu biz de biliyoruz. Zira Efen­dimizin hicret yolundaki mağara arkadaşı odur. Biz onun ne şerefli ne hayırlı olduğunu da biliriz. Rasulullah (s.a.v.) bizzat kendisi hayatta iken ona insanlara imam olmasını emretmiştir." dediler.[20]

Yine denildiğine göre; Ali (r.a.) bir müddet biat işini geciktirmişti. Yunus b. Bükeyr, İbni İshak- Salih b. Keysan-Urve isnadıyla Hz.. Aişe (r.a.)'mn şöyle dediğini anlatır:

"Babasından altı ay sonra Hz. Fatıma (r.a.) vefat edince, aile halkı Ali'nin yanında toplanıp, Ebu Bekr'e "yanımıza gel ama yanında kimse olmasın!" diye haber saldı. Ömer (bildiği bir husus sebebiyle) "Hayır Allah'a and olsun onların yanına varma!" dedi, ama Ebu Bekr, "Vallahi varacağım!" dedi Ali'nin onlardan çekincemesi yoktu. Ebu Bekr otaya varıp yanlarına girdi, Allah'a hamd edip sonra: "Ben sizin kanaatinizi anladım. Siz, benim size emir olmam sebebiyle idaresi bana bırakılan şu devlet malı sadakalarla size karşı bir haksızlık etti­ğim kanaatine kapıldınız. Vallahi ben bunu sadece Rasulullah'ın em­rinden bir şey yenilmesin diye böyle yaptım. Benim kanaatimce onun yol ve amelinin benden başka birinde olup böylece bununla onun yo­luna gidip Allah'ın emrettiği şekil içinde bunu yerine getirebilecektim. Vallahi Peygamber'e olan yakınlığınız ve onun mübarek ve muazzam hakkı hürmetine benim size sıla yapmam kendi akrabalarıma sıla yapmamdan bence daha iyidir." dedi. Sonra Ali (r.a.) şahadet getirip şöyle dedi:

"Ey Ebu Bekr! Allah'ın sana verdiği hiçbir hayrı, keşke bu hayır ona verilip de hayra layık olmayaydı, gibi bir tavırla kıskanmadım. Ama senin de bildiğin gibi biz bu vefat meselesi ile meşgul oluyorduk. bu da bize biati geciktirdi. Biz içimizde biraz kırılma gördük. İnsanla­rınki gibi biat ederek ben de halkaya katılayım arzulamiştıın. İnsanlara öğle olunca namazı kıldır ve minbere otur, gelip biat edeyim." Ebu Bekr de öğleyi kıldırıp, minbere yaslanıp, Allah'a hamd ve sena etti. Sonra Ali'nin meselesini, cemaat ve biati bahis ile "işte Ali, ondan duyun!" dedi. Ali (r.a.) da kalkıp Allah'a hamd-ü sena etti, sonra Ebu Bekr'in üstünlüğünü ve yaş farkını belirterek " Ebu Bekr, Allah'ın kendine getirdiği bu hayra gayet ehliyetli olduğunu" anlatarak Ebu Bekr'in yanına varıp ona biat etti.

Bu haberi Buhari, Ukayl'den Zühri-Urve isnadı ile Aişe (r.a.)'dan nakleder. Bu rivayette: "Fatıma'nm sağlığında Ali (r.a.) insanlar ara­sında teveccüh gören bir hali vardı. Fatıma (r.a.) vefat edince Hz.. Ali (r.a.) insanların bu teveccühünü hoş karşılamayıp Ebu Bekr ile sulh yaparak biat etmeyi uygun görmüştür." İfadesi de yer almaktadır.[21]




[1] Sünuh-Önh diye rivayet edenler de var. Medine-i Münevverede, Mescid-i Ne-bevi'ye bir mil uzakta Haris b. El-Hazrec oğullarının yurdudur.                                                                                                                                         

[2] Hz Ebu Bekir bu sözü ile "Allah onu diriltecek de bir takım adamların ellerini ve ayaklarını kesecek" diyen Hz Ömer'e cevap vermiş oluyordu.

[3] Zümer suresi ayet 30

[4] Âli İmran suresi ayet 144

[5] Buhari Megazi 5/143; İbni Sa'd 2/268,269,271; İbni Hişam Sîre 4/260; Taberi Tarih2/232, 3/202,203; Ensabu'İ Eşraf 1/581 Beyhaki S. Kübra 8/142; Kitabu'l Asar 1/215

Zehebi mevzunun başını atladığı için bu kısmı, İmam Ahmed'in naklettiği Zühri rivayetini Müsned'den aktarıyoruz

[6] Îslamda biat konusu ile müşavere, hala müslümanlar arasında tam anlaşılabilmiş değildir. Dikkat edilirse burada, Hz. Ömer bu meselenin en can alıcı noktasına deği­niyor. Zira insanların danışmaya en muhtaç olduğu konu onların idaresi meselesidir. Bu öyle bir konu ki. Peygamber (s.a.v.) bile Kur'an'daki " Makdisi El- Bed'u ve't-Tarih 5/64; İbnü'l Cevzi Menakib-i Ömer sy.51; EnsabuM Eşraf 1/583

[7] İbni Asakir, Tarih-i Medineti Dımışk 30/273; İbni Sa'd 3/181; Hz Ömer burada Peygamberimizin ona söylediği: "Bu ümmetin en güvenilen adamı Ebu Ubeyde b. Cerrah'tir."  Hadisine işaret ediyor. Buhari Ahad, Fazailüs- Sahabe 35; Tirmizi Menakıb 3843; İbni Mace 136; Müsned 1/18, 3/125, 133, 146, 175, 184, 189, 212, 245,281,286,4/10

[8] İbni Sa'd Tabakat 3/178,179; Hakim Müstedrek 3/67; İbnü'l Cevzi Menakıb-ı Ömer syf. 50

[9] İbni Sa'd, Tabakat 3/181; İbnü'l Cevzi, Muntazam 4/66

[10] Müsned-i Ahmed 1/83; Tarih-i Dımışk 30/273

[11] Taberi Tarih 3/203, (yeni baskı 2/234); Tarihi Dımışk 30/274

[12] İbni Sa'd, Tabakat 3/182; Tarih-i Dımışk 30/275. Orada "Habbab: Vallahi size geçecek diye kıskandığımızdan değil, yalnız daha sonra halifeliğe babalarını öldür­düğünüz birileri de geçer diye korkuyoruz" dedi. Ömer d/e: Böyle düşünüyorsan gü­cün yeterse öl!" dedi. Ebu Bekir (r.a.): ''Bizler Emir, sizler vezirsiniz" dedi. İlk biat eden Beşir b. Sa'd oldu" ilavesi vardır.

[13] Bu ifadeye göre Abdürrezzak'ın Ma'mer'den yaptığı rivayette geçen "Ali altı ay-hanımi Fatıma (r.a.) ölene kadar Ebu Bekr'e biat etmemiş miydi? Deyince Zührî'nin, Hayır! Ne o ve ne de Haşimoğullarından hiç biri. Taki Ali biat edene ka­dar" ifadesi doğru olmaz. Taberi bunu (2/236) naklettiği yerde bir de Habib b. Ebi Sabit'den şunu nakleder: Ali, Ebu Bekr'e biat haberini aldığında evinde idi. Biata geç kalırım korkusu ile altında izan ve ridası bile olmadan fırladı, gelip biat ederek Ebu Bekr'in yanına oturdu. Evine birini yollayıp elbisesini getirtti. Bu haber Hz. Ali'nin biat'ta gecikmediğini daha iyi gösterir.

[14] Hakim, Müstedrek 3/76; Tarih-i Dımışk 30/278

[15] İmam Ahmed, Müsned 5/186; Tarih-i Dımışk 30/278

[16] Bu haber yukarda geçen haberin bir bölümüdür. Taberi 2/234'te bu haberi olanca uzunluğu ile verir. Hafız Zehebi ise bu tür uzun haberleri tarih icabı bölerek alır. Zira buradaki Hz Ömer'in hutbesi, Hz. Ömer döneminin son yılında okuduğu hutbe­dir. Bak. Tarih-i Dımışk 30/280,283

[17] " Bu konu önceki sayfadaki 2 nolu dipnottakidir. Esma oğlu Cüveyriye hadisi için bak. Tarih-i Dımışk 30/280. Yine Zübeyr b. Bekkar- Süfyan hadisi de Tarih-i Dı­mışk 30/283Teki hadis olup yalnız Zübeyr b. Bekkar değil Zübeyrjb. Ebi Bekr şek­lindedir. Haberin aslını İbnu Asakir Ebu Ya'la'dan rivayet-yeder. Ebu Ya'la Müsned'inde bu haberin iki satırlık bir bölümü var ki bu, Buhari'de 6829, Müslim 1691, İbnİ Mace 2553, Muvatta s. 514, Darami 2/179'da geçen hadistir.

[18] İbni Sa'd, Tabakat 3/183; İbnu'l Cevzi, Muntazam kısa olarak 4/66

[19] İbni Sa'd 2/271; İbni Hişam 4/262;Nihayetü'l İrab 19/49

[20] Musa b. Ukbe'nin bu megazîsi ne yazık ki hala -çok azı hariç- bulunamamıştır. Bu haberi aynı isnadla İbni Asakir Tarih-i Dımışk'ta rivayet eder. Lakin yazmanın asıl nüshasında bu haber düşmüş. Bu yüzden naşir onu dipnota ilave etmiş 30/287

[21] Buhari, Megazi 64/38, 5/82; Müslim Cihad h.no 1759; Abdürrezzak Musannef 5/472 h.no 9774

Hz Ali'nin bu biati ikinci bir biat mıydı? Hafız İbni Kesir Ei-Bidaye ve'n-Nihaye'de (5/286, 6/302) Hz. Ali'nin Hz Ebu Bekr'e iki defa biat ettiğini bildirip böylece riva­yetler arasındaki ihtilafı halletmiş oluyor. Hem Nihayetti'] Irab'da (19/39) İbnü Abdi'l Berr'den nakledildiğine göre Eşlem (r.a.)'dan bu hususta şöyle bir haber ge­liyor. Ömer (r.a.) Hz Fatıma'ya gelip: duyduğuma göre Zübeyr ve Ali sana gelip bir şeyler istişare ediyorlar. Bir daha duyarsam onlara yapacağımı bilirim." deyip ay­rıldı. Sonra Ali ve Zübeyr gelince. Fatıma (r.a.) onlara: "Ömer bana geldi ve "siz bir daha buraya gelirseniz size şöyle şöyle yapacağına yemin etti. Artık siz işinizi ken­diniz halledin ve beni beklemeyin!" dedi. Onlar da gidip Hz._Ebu Bekr'e biat ettiler. Burada kesin olarak bu biatin Hz Fatıma'nm sağlığında yapıldığı anlaşılıyor. Öyle olunca Abdürrezzak rivayetindeki Hz Ali'nin Fatıma (r.a.)'ın Ölümünden sonra biat edişi ne oluyor? İşte bu hususta iki şey mümkün:

I- Ya Raviler Hz Ali-Zübeyr ve Talha'nın bir müddet gecikmesini tam anlayamayıp araya altı ay soktular.

2- Ya da bu ikinci biat esas biat değil tazeleme" şeklinde olabilir. Allah daha iyi bilir.

İmam Zehebi, Tarihü’l İslam, Cantaş Yayınları 5/11-25

* Asıl adı Anes b. Malik b. Udud'tur. Kıssas için bak: Belazuri, Füîuhu'l Buldan 1/125; Tarihi Halife 116; Fesevi Tarih 3/262; Taberi 2/247 ve devamı; Cemheratu Ensabi'l Arab s. 405; İbnu Kuteybe, Mearif 105, İ70; El-Bed'u ve't-Tarih 5/153
 


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Ebu Bekr in r.a. hilafeti
Gönderen: Mehmed. üzerinde 13 Ağustos 2021, 14:53:55
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri doğruların yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Ebu Bekr in r.a. hilafeti
Gönderen: Sevgi. üzerinde 30 Eylül 2021, 04:09:10
Aleyküm Selâm. Rabb'im bizleri sevdiklerinin yolundan gidenlerden eylesin inşaAllah
Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim