> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Tarihül-İslam > Hind B. Ebî Hâle hadisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hind B. Ebî Hâle hadisi  (Okunma Sayısı 4091 defa)
23 Nisan 2011, 14:56:37
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Nisan 2011, 14:56:37 »



 
Hind B. Ebî Hâle Hadisi[300]


 

Süfyan b. Vekf b. el Cerrah anlatıyor: Bize imla yoluyla Cümey'a b. Ömer el Iclî. Benî Temîm kabilesinden. Hz. Hati­ce'nin eski kocası Ebû Kale evlatlarından olup Ebû Abdullah lakabh birinden o da Ebû Hâlenin oğlundan biri aracılığıyla Hasen b. Ali'den (r.a.) şöyle dediğini nakletti: Dayım Hinde b. Ebî Hâle'ye Peygamber in (s.a.v) hilyesi hakkında sordum. Bu zat çok iyi bir tarifçi idi. Ben de onun bana bu konuda bir şey anlatıp, onu boynuma takmaya pek meraklıydım. Şöyle dedi:

-Rasûlüllah (s.a.v) muazzam güzellikte olup: yüzü ay gibi parıldardı. Orta boydan uzunca, uzun boya göre hafif kısaca, irice başlı, dalgalı saçlı idi. Saçı tarandığı zaman belik yerin­den ikiye ayrılırdı. Yoksa saçı, normalde saçını uzattığında bile kulak yumşağını geçmezdi. Parlak renkli, geniş alınlı uzun kaşlı idi. Kaşları gür birbirine yakın ama çatık kaşlı de­ğildi. İki kaşı arasında, öfkenin terlettiği bir damar vardı. Burnunun ortası hafifçe yüksekti. Kendisini bürüyen bir nu­ru vardı ki. iyice düşünmeyen kimse, bunu burnu yüksekçe sanırdı. Sık sakallı, düz yanaklı, irice ağızlı, beyaz ve araları hafif seyrekçe dişli idi. Göksünden aşağı inen tüyleri ince uzundu. Onun gerdanı sanki gümüş parlaklığında bir boğaz resmi idi. Düzgün endamlı, hafifçe iri bedenli sıkı etli idi.

Göksu ve karnı aynı seviyedeydi. Geniş göğüslü, omuz araları enliydi. Kemikleri iri. vücudu tüysüz ve parlaktı. Ger-danıyla göbeği arası ip gibi uzayan bir tüyle ulah idi. Çıplak göğüslü ve karınlıydı. Vücudunun diğer yerleri de tüysüzdü. Kolları, omuzları ve göğüs üstleri hafif tüylü idi. Bilek ke­mikleri uzun, avuç içi geniş elleri iri, ayakları büyükçe idi. Parmakları uzundu. Ayak ortası hafifçe çukurdu. Ayakları­nın yüzü düzgün olup üzerinden su kayar giderdi. Gidince a-yaklarmı kaldırarak gider ve öne doğru meyilli olarak uzun adımlı ve kibirsizce yürürdü. Buna rağmen seri yürüyüşlü-ydü. Yürüyünce iniş aşağı gider gibi akar giderdi. Bir yere bakınca iki omuzunu çevirerek bakardı. Gözleri yerde olurdu. Gökyüzüne baktığından daha fazla yere bakardı. Onun ekseri bakışı bir mülahaza olurdu. Ashab'ıyla yürüyünce onları sü­rerdi yani onların ardından yürürdü. Rastladığı kişiye ilk se­lamı o verirdi.

Hasan (r.a.) der ki: Ben Hind'e "Efendimizin konuşmasını da tarif et." deyince şöyle dedi:

«Rasûlüllah (s.a.v) devamlı hüzün içinde, daima tefekkür halinde bulunup hiç istirahatı yoktu. Uzun müddet sükût eder, ihtiyaç dışında konuşmazdı. Söze avurtları ile başlar, (dudak ucuyla söyleyivermezdi) yine avurdu ile son verirdi. O "Cevamiül Kelim" denen kısa özlü ama anlamca çok geniş ifa­de kullanırdı. Onun sözleri tam bir fasl teşkil eder, ne lüzum­suz ne de lüzumundan az olurdu. O gayet yumuşak ve nazik olup ne kibirli ne de ezik tabiatlı idi. Az olsa bile kendine takdim edilen nfmeti tanzim eder. hiç bir nfmeti hakir say­mazdı. Şu kadar var ki, hiçbir yemeği övmediği gibi hiçbirini de yermezdi. Dünya onu asla kızdırmazdı. Zaten ona önem

vermezdi. Sıra hakka tecavüze gelince, artık Efendimizi kimse tanıyamaz hale gelirdi. Hakkı üstün getirene kadar, hiçbir şey onu öfkesinden geçiremezdi. Kendi nefsi için asla kızmaz ve nefsi için galib gelmek istemezdi. Bir yere işaret edince (parmakla değil), elinin tamamıyla işaret ederdi. Bir şeye hayret edince elinin tersini çevirirdi. Konuştuğunda el­lerini bitiştirir, sağ elinin içini sol elinin dışına vururdu. Öf­kelenince yüz çevirip, kızdığının yanından uzaklaşırdı. Sevi­nince göz kirpiklerini yumardı. Genellikle gülmesi tebessüm şeklinde olur, gülümseyince dişleri dolu danesi gibi parıldar­dı.»

Hz. Hasan (r.a.) der ki: Ben bu haberi uzun zaman (karde şim) Hüseyin'den sakladım. Daha sonra ona naklettiğimde ne göreyim, meğer bu konuda o benden Önce davranıp Hind b. Ebî Hâle'ye gitmiş, ona benim sorduğum gibi sormuş. Üstelik o, Nebi'nin (s.a.v) girişi, çıkışı ve şekli hakkında babasına (Hz. Ali'ye) de soru yöneltip, bu konuda sormadık hiçbir şey bırakmamış. Hüseyin şöyle anlattı:

Ben babama Rasûlü Ekrem'in evine girişi hakkında so­runca bana şöyle cevap verdi:

Nebi (s.a.v) Efendimizin evine girişi bu konuda kendisine verilmiş bir izinle olurdu. Evine gelince içeri girişini üçe ay­ırır; bir parçası Allah için, bir parçası ailesi için, son parçası da kendi için olurdu. Sonra bu kendine ait girişi kendi ile in­sanlar arasına pay ederdi. Böylece buna has olanı umuma da şamil kılıp onlardan hiçbir şeyi esirgemezdi.

Efendimizin ümmete ait olan bu kısımda faziletli kimse­leri kendi izniyle tercih etmesi ve bu parçayı onların dindeki üstünlük durumuna göre taksim etmesi kendi siyretinin ge­reği idi. Bunlardan kimi bir ihtiyaçlı, kimi iki, kimileri de çok ihtiyaçlı idi. Efendimiz onlarla bizzat meşgul olur, onlara yarayacak şeylerde ve onlara layık olanı haber vermede onla­rı meşgul edip ümmetin bunlar için kendisinden bir şey iste­mesine fırsat vermezdi. Efendimiz:

«Burada bulunan, gelemeyene bildirsin. Bana ihtiyacını ulaştıramayanm ihtiyacını tebliğ edin. Zira bir sultana derdi­ni ulaştiramayan kimsenin derdini ulaştırıp, duyuran kimse­nin Allah kıyamet günü ayağını kaydırmaz.» Onun yanında bundan başkası kabul edilmez, o da kimseden bunun dışında bir şeyi kabul etmezdi. İhtiyaç için yanma çekinmeden girer­lerdi. Onun yanından ancak tadacak (her hayrı) alarak geri ayrılırlar ve hayır gösteren delilleri alarak çıkarlardı.

Hüseyin derki: Ben babama Efendimizin çıkışında nasıl davrandığını sordum da şöyle anlattı:

"Efendimiz 'lendini alakadar etmedikçe dilini hapseder­di. İnsanların gönlünü alıştırır, onlara nefret vermezdi. Her toplumun kerim insanına ikram eder ve onlara böyle birini vali yapardı. (Kimseden güleryüzünü ve seciyesini gizleme­den) insanlardan sakınır, kendi de onlardan korunurdu. As-hab'mm halini araştırır, insanlara halkın durumunu sorardı. Güzel şeyleri beğenip onu güçlendirir, çirkini ayıplar ve onu zayıflatırdı. İşi daima düzgün olup çelişkili olmazdı. Gafil ol­ma korkusuyla gaflette bulunmaz, ya da bıktırıriKL^or-kusuyla daima uyanık davranırdı. Her türlü durum için dai­ma yanında hazırlığı olurdu. Hakta asla kusur etmez ama hakkı da aşmazdı. İnsanlardan kendisini onların hayırlıları takib ederdi. Efendimiz katında insanların en üstünü «Her­kese nasihat edeni îdi. Ona göre en muazzam insan, insanla­rın eşit bölüşeni» idi."

Hüseyin (r.a.) der ki: Babama Efendimizin oturuşu nasıl yaptığını sordum da şöyle dedi:

-Efendimiz bir meclisten kalkarken de, otururken de, mutlaka zikirle oturur zikirle kalkardı. Belirli bir yerde o-turmayı orayı belli bir yer yapmayı istemez ve belli yerler edinmeyi men ederdi. Bir topluma gelince, meclisin bittiği yerde oturur ve böyle yapılmasını emrederdi.[301] Mecliste otu­ran herkese nasibini verirdi. Onunla bir mecliste oturan kim­senin aklına "Ondan daha fazla kendine ikramda bulunan bir kimse olacağı" gelmezdi. Onunla bir ihtiyaç gidermek için mukavemete veya sabır yarışma giren kaybederek döner gi­derdi. Bir ihtiyaç isteyeni mutlaka istediği şeyi vererek geri çevirirdi. Yoksa güzel sözle onun gönlünü alırdı.

Onun cömertliği ve güzel huyu insanlara yetti de, o onla­rın babası oldu. Onun katında hak meselede onlar eşit idi. Onun meclisi hilm, haya, sabır ve emanet meclisi idi. Orada karışık sesler yükselmez. Kendi hakkında hiçbir çirkin şey söylenmez. Onun hiçbir zelle yaparak sözü yoyduğu[302] görül­memiştir. Ashab onun yanında hep birbirine denk olmuşlar sadece takvada yarışıyorlar. Onlar mütevazi olup onda büyükleri ululamayı küçüklere merhamet etmeyi, ihtiyaçhyı kendi nefislerine tercih etmeyi ve garib kimseyi muhafaza etmeyi ondan Öğrendiler.

Tirmizî bu haberin ekserisini parça parça «Şemail» adlı kitabında rivayet etmiştir.[303]

Zekeriyya b. Yahya es Siczî ve diğerleri bunu Süfyan b. Vekîden rivayet etmişlerdir.

İshak b. Râheveyh ile Ali b. Muhammed b. Ebi'l Hasîb de Amr b. Muhammed el Ankazî'den bize Cümey'a b. Ömer el Ic-lî. Yezîd b. Ömer et Temîmî denen Ebû Hâle evlatlarından biri aracılığıyla babası Ebû Hâle.yoluyla Hz. Hasan b. Alî'den ri­vayet etmiştir.

İşte bu rivayette şu ilave vardır: Babama Efendimiz'in oturuşundaki siretini sordum da şöyle söyledi:

-Rasûlü Ekrem daima güler yüzlü ve yumşak huylu olup ne sert ne de kaba idi. Sokaklarda çığırtkanlık yapmayan, (fahhaş) olmayan, kınama huyu bulunmayan, mizahçılık et­meyen bir fıtratta olup; iştahı çekmediği şeyleri görmezden gelen ondan büsbütün ümidini kesmeyen, ama onu sevdir­meyi de arzulamayan biriydi.

Üç şeyden kendini alakoymuştu;

1- Gösteriş yapmadan,

2- Aşırılıktan

3- Kendini alakadar etmeyen şeyden.

Şu üç hususta insanlara ilişmezdi.

1- Kimseyi ne kınar ne ayıplardı.

2- Kimsenin avret mahalline bakmazdı.

3- Sevabıni ümit ettiği şeyler dışında konuşmazdı.

O konuştuğu zaman etrafında oturup onu dinleyenler sanki başları üzerinde kuş konulu imiş gibi (kuş uçar korku­suyla) susup dinlerler, ancak o sustuğunda konuşurlardı.

Efendimiz arkadaşlarının güldüğü şeye katılarak gülüm­ser, onların taaccüp ettiği şeylere o da taaccüp ederdi.

Yabancı birinin konuşma üslubundaki soru soruşundaki kabalığa kızmayıp tahammül gösterirdi. Öyleki arkadaşları onları kendi tarafına sevketmek istese ve:

«Muhtaç birini ihtiyacını isterken görürseniz onun ih­tiyacını gidererek rahatlatın.» buyururdu.

Yapılan iyilikten fazla olan Övülmeyi kabul etmez, birinin sözünü "Sus!" diyerek ya da kalkıp giderek kesmezdi.

Ben babama: -Peki Peyğamber'in susuşu nasıldı? dedim. Dedi ki: «Onun susması şu dört şey üzere olurdu: ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hind B. Ebî Hâle hadisi
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:09:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hind B. Ebî Hâle hadisi rüya tabiri,Hind B. Ebî Hâle hadisi mekke canlı, Hind B. Ebî Hâle hadisi kabe canlı yayın, Hind B. Ebî Hâle hadisi Üç boyutlu kuran oku Hind B. Ebî Hâle hadisi kuran ı kerim, Hind B. Ebî Hâle hadisi peygamber kıssaları,Hind B. Ebî Hâle hadisi ilitam ders soruları, Hind B. Ebî Hâle hadisiönlisans arapça,
Logged
10 Şubat 2022, 01:32:09
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #1 : 10 Şubat 2022, 01:32:09 »

Esselamü Aleyküm. Rabb'im bizleri herzaman Peygamber Efendimizin yolundan gidenlerden eylesin inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes