๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 14 Nisan 2011, 14:33:41



Konu Başlığı: Hımıs ın fethi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 14 Nisan 2011, 14:33:41
Hımıs'ın Fethi


Ebu Müsher anlatıyor: Bana Abdullah b. Salim şöyle haber verdi: Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.) on iki bin kişilik bir küvetle Hımış üze­rine yürüdü. Bunlardan altı bini Es-Sekûn tarafından gelmişlerdi.

Hımıs'ı fethettiğimde, Ebu'd-Derdâ ile Şam civarındaki Berze kö­yünde bulunan ordugâhımıza gittik. Sonra Ebu Ubeyde ile önden git­tik, Allah bize Hımıs'ın fethini nasib etti.1

Yine bazı rivayetlerde Hımış ve Ba'lebek şehirlerinin bu ön dör­düncü yılın sonlarına doğru sulh yoluyla fethedildiği anlatılır.2

(Taberi Hımıs'ın fethini Ebu Osman es-San'an'i'den şöyle anlatır: Heraklius'a Merc halkının yenilgisi ulaşınca Hımış valisine: "Duydu­ğuma göre müslümanların yiyeceği deve eti, içeceği de sütü imiş. Önünüz kış, onlarla sadece soğuk günlerde çarpışın. Zira yaza kadar onlardan kimse bu soğuğun şiddetine dayanamaz." deyip oradaki ordu karargâhından ayrılıp er-Ruhâ'ya gitti. Az sonra Ebu Ubeyde, ardın­dan Halid Hımıs'a ordularıyla geldiler. Müslümanlarla sadece soğuk günlerde çarpışmaya çıkıyorlardı. Çok çetin bir kış geçti, muhasara uzadı. Allah mü'minlere sabır ve sebat verdi. Onlar da, kış müslümanları helak edecek diye bekleşti.

Hımısh'Iar birbirlerine: "Siz iyi durun zira bu araplar çıplak adam­lardır. Soğuk geldi mi ayakları parçalanacak, ne yiyecek ne de içecek bulabilecekler." diyorlardı. Bu soğuklarda çarpışıp döndüklerinde, ayakkabıları içinde ayaklan soğuktan paramparça oluyordu. Müslü­manlar ise terlikli oldukları halde onlara birşey olmuyordu. Nihayet kış o yıl uzayınca içlerinden yaşlı biri: "gelin müslümanlarla sulh ola­lım!" dediyse de onlar: "Yahu imparator en güçlü zamanında, ara­mızda az bir mesafe varken mi sulh yapacağız?" dediler. Bir başka adam: "Kış gitti, ümitler bitti, daha ne bekliyorsunuz?" deyince "Zatu'l Cenb hastalığına yakalancaklarmı, zira o hastalık kışın uyur yazın ortaya çıkar!" dediler. O da: "Sizin onlara bir anlaşma metni götürmeniz, zorla fethe uğramanızdan iyidir. Vaziyetiniz iyiyken da'vetlerine uyun bozulduktan sonra değil" diye nasihat ettiyse de "harb ilmini bilmez bir bunak!" dediler.

Müslümanların bu sabrı Hımış halkını müthiş sarsıp yıldırdı. Müs­lümanlar kafirlerin karşısına geçip öyle bir tekbir getiriyorlardı ki, Rum'lar sarsılıyor, adeta duvarlar yarılıyordu. Böylece korku ve panik içinde içlerinden sulha taraftar olanlar liderlerine varıyorlar onlar da bunların isteklerine karşılık vermeyip bunları aşağılıyorlardı. Müslüsmanlar topluca yeniden tekbir aldılar mı aynısı cereyan ediyor gelip liderlerine: "Bu Allah'ın azabından bizi kurtann!"diye yalvarıyorlardı. Onlar da: "Öyleyse sulhu sadece siz isteyeceksiniz" dediler. Hıristiyanlar çıkıp, sulh sulh sulh!" diye bağırmaya başladılar. Müs­lümanlar orada ne olup bittiğini anlamadılar ama onların isteğine olumlu cevap verdiler. Böylece mahallelerin yarısı müslümanların olacak, müslümanlar da Rum'ların mallarına ve binalarına dokunma­yacak, ve oralarda konaklamayacak. Onlardan kimisi Dımışk şehrinin sulh şartlarıyla, dinar ve gıda maddesi kimisi gücüne göre, malı artarsa vergi artacak, azalırsa vergide azaltılacak; şeklinde anlaştılar.)

Rum imparatoru Heraklius olanlardan korkup İstanbul'a doğru kaçtı.[389]

(Heraklius Ruha' dan çıkıp İstanbul' a doğru ilerlerken, müslümanların eline esir düşüp sonra bir fırstım bularak kaçan bir rum gelip ona yetişti. Herakl ona: "Bana bu müslümanlar nasıl bir topluluk anlat." dedi. Rum da: "Gündüzleyin savaşçı, geceleyin tam derviş. Pa­rasını vermeden hiçbir şeyi zimmetlerine geçirmezler. Selamsız eve girmezler. Kendileriyle savaşanların hakkından gelene kadar yerlerinden ayrılmazlar." dedi. Heraklius da: "Sen bana doğru söylüyorsan onlar şu ayak bastığım yerlere sahib olurlar!" dedi.

Ubade ve Halid anlatıyor: Heraklius Kudüs'ü her ziyaret edip geri dönüşünde Suriye topraklarını geri bıraktı mı, Suriye'ye dönüp bakar ve Selam olsun ey Suriye, bu selam sana doyamayan, sendeki ihtiya­cını gideremeyen birinin selamı olup, o yine sana geri dönecek! derdi. Bu kere müslümanlar Hımış şehrine yönelip de Asî nehrini geçince Reka'ya varıp yerleşti. Müslümanlar Kınnesirîn'i fethedip Minas öl­dürülünce oradan ayrılıp Samsat'ta gizlendi. Oradan Rum topraklarına geçince bir tepeye çıkıp yönünü Suriye'ye çevirdi ve: "Sana selam ol­sun ey Suriye! Bu bir daha kavuşması olmayan son selam. Bundan sonra sana hiçbir Rum cesaretle giremeyecek. O uğursuz doğana kadar giren de korka korka girecek. Keşke doğmasaydı. Onun işi ne tatlı idi. Akibeti Rum'lara ne acı olacak!" dedi.

Giderken İskenderun ve Tarsus arasındaki kale halkını da berabe­rine alıp kaleleri yıktırdı. Böylece Antakya ile Rum şehirleri arasında hiç bir ma'mur bir yer bırakmadı. Bunun sebebi müslümanların ora­dan rahatça geçmelerine engel olmuş olacaktı.[390]

Bir rivayete göre Hımış on beşinci yılda fethedilmiştir.[391]



[389] Taberi 2/445

[390] Parantez arası Taberi'dendir 2/446, 447

[391] Tarihi Halife 127; Tarihi dımışk 2/140

İmam Zehebi, Tarihü’l İslam, Cantaş Yayınları 5/147-150


Konu Başlığı: Ynt: Hımıs ın fethi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 27 Temmuz 2021, 09:45:34
Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hımıs ın fethi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 14 Ekim 2021, 03:14:45
Aleyküm Selâm. Bu bilgileri bizlerle paylaşan kardeşlerimizden Allah razı olsun