๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 11 Nisan 2011, 14:42:24



Konu Başlığı: Hicri otuz altıncı yıl vefat olayları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 11 Nisan 2011, 14:42:24
       

Hicri Otuz Altıncı Yıl Vefat Olayları Esved B. Avf Ez-Zührî


Efendimiz (s.a.v.) ile sohbet şerefine ermiş, Mekke fethinden öce Medine'ye hicret etmiştir. Kendisi Abdurrahman b. Avf'ın kardeşidir.

Cemel harbinde şehit düştü. Oğlu Câbir b. Esved Abdullah b. Zübeyr adına (kendini halife ilan ettiğinde) Medine valisi tayin edilmişti.[553]

Cündüb B. Züheyr El-Ğamidî El-Ezdî Kûfeli olup sahabe olduğu söylenir. Ölüm tarihindeki ihtilaf sebe­biyle, ondan hicri on ikinci yılda bahsedilecektir.

Huzeyfe B. El-Yeman[554] Babası Yeman'ı asıl adı Hısl -ya da Hüseyl- olup Cabir b. Üseyd'in oğludur. Bu Cabir'in adının Amr olduğu da rivayet edilir. Lakabı Ebu Abdillah el-Absî'dir. Ensar'la güvenlik anlaşması olanlardandır. Pey­gamber (s.a.v.)'in sırlarının sahibi ve Muhacirdendir.

Babası kendi kavmi arasında kan davasına karıştığından kendi di­yarından kaçıp Medine'ye gelmiş ve Adu'l-Eşhel oğullarıyla güvenlik anlaşması yaptı. İşte Yemenliler adına bu anlaşmayı yaptığından dolayı kendi kavmi ona "Yeman" adını vermişti. Bu Yeman Uhut harbi günü şehit oldu.[555]

Huzeyfe, Uhut ve Uhut'tan sonra yapılan bütün savaş ve gazalara katıldı. Hz. Ömer onu Medain'e vali tayin etti. Ölünceye kadar orada aynı görevde kaldı.

Hz. Osman (r.a.)'tan kırk gün sonra vefat etti.

Zeyd b. Vehb, Zirr b. Hubeyş, Ebu Vail, Rıb'î b. Hıraş ve pek çok kişi ondan hadis rivayet etmişlerdir.

Hayseme b. Abdirrahman anlatıyor: Medine'ye geldim ve bana iyi bir dosta kavuşturması için Allah'a dua ettim. Allah bana Kbu Hüreyre'yle arkadaşlık etmeyi nasip etti. Bir gün yanına gelip olurdum ve: "Ben buraya hayır aramak için tâ Kûfe'den geldim." dedim. Hüreyre: "Peki duası Allah tarafından kabul edilen Sa'd b. Malik, Peygamber (s.a.v.)'in ibriği ve ayakkabıları kendine hediye edilen Abdullah b. Mesud, Peygamber (s.a.v.)'in sırlarının haznedarı Huzeyfe, Peygamber (s.a.v.)'in diliyle Allah'ın kendisini şeytandan koruduğu Ammar ile iki kitabın yani hem İncil, hem de Kur'an'a inanma sırrına ermiş olan Selman-ı Fârisî sizde değil mi?" dedi.

Bu haberi Tirmizi sahih saymıştır.[556]

Ebu'l-Yakazân, Zâdan aracılığıyla Huzeyfe (r.a.)'tan naklediyor:

-Ashab "Ya Rasulallah! Yerinize bize bir halife tayin etseniz." de­diler. Nebi (s.a.v.) de:

"Eğer size bir halife tayin eder de siz de ona asi gelirseniz, aiab olunursunuz. Ama Abdullah size ne söylemişse siz de onu okuyun," buyurdu.

Tirmizi bu hadisi hasen saymıştır.[557]

Ebu Nuaym, Malik b. Miğvel yohıyla Talha'dan naklediyor:

-Huzeyfe (r.a.) Medayin'e -vali olarak- bir eşeğe binerek gelmişti. Üzerindeki semere binmiş ayaklarını salıvermişti. Beraberinde uzık olarak kurutulmuş kemikli et ve ekmek vardı.

Huzeyfe'ye ait bilgileri İbni Asakir Tarihi Dımışk'ta gayet tafsilatlı olarak verir. Huzeyfe' nin şöyle dediği nakledilir:

-Bedir harbine katılmaktan beni engelleyecek bir şey yoktu, une«k ben, babam Huseyl ile Mekke'den Medine'ye doğru yola çıkmıştım. Kureyş kafirleri bizi yakaladı ve "Siz Muhammed'in yanma gitmek istiyorsunuz." dediler. Biz ise: "Biz sadece Medine'ye gitmek istiyoruz." dedik. Onlar da bizden "Medine'ye vardığımı/da Muham-med'le beraber olup harbe çıkmayacağımıza dair Allah adına lıuılılılH aldılar ve bizi serbest bıraktılar. Böylece Medine'de PeygumbSr (s.a.v.)'e gelip bu olayı anlattık. Peygamber (s.a.v.) de:

"Siz onlara verdiğiniz taahhüdünüzde durun, onlara karşı biz Al­lah'tan yardım dileriz!" buyurdu. Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.[558]

Huzeyfe (r.a.), Peygamber (s.a.v.)'in on dört seçkin ashabından bi­ridir. Nebi (s.a.v.) ona bazı münafıkların isimlerini vermişti. Kıyametten önce ortaya çıkacak olan fitne (anarşi) hadislerinin çoğu ondan öğrenilmiştir.

Ömer (r.a.) ona Allah adına yemin vererek "Ben münafıklardan mıyım?" diye sormuş, o da: "Allah adına hayır, ama senden sonra kimseyi tezkiye etmeyeceğim." demişti[559]

Hendek harbi gecesi Huzeyfe'nin başından geçen olayı daha önce anlatmıştık.[560]

Dinever şehri, harp yoluyla Huzeyfe'nin eliyle fethedildi.[561]

Kütübü Sitte'de onun naklettiği hadisler vardır.

Hukeym B. Cebele El-Abdî[562] Hukeym (r.a.) gayet dindar, ibadete düşkün, çok şerefli, sözü dinle­nen bir zat idi. Hz. Osman (r.a.) onu Sind'e vali olarak tayin etmişti. Daha sonra Sind halkının anlaşmayı bozduklarını sanarak, orayı terk edip Medine'ye geldi. Hz. Osman ona sind'in nasıl bir yer olduğunu sordu o da:

-Oranın suyu (hoş değil), hırsızları çok güçlü, sahilleri dağlıktır. Eğer ordu orayı ele geçirse açlıktan kırılır, orada sayıları az olursa da kalabalık arasında kaybolur giderler." diye cevap verince, Hz. Osman Hukeym'den sonra oraya kimseyi yollamadı.[563]

Daha sonra gidip Basra'ya yerleşti. Biz daha önce onun fitneye doğru gittiğini Cemel harbi vesilesiyle anlatmıştık. Cemel harbi fitnesinde öldürüldü.  Allah ona müsamaha ile muamele etsin.  Denilir ki,  o çarpışmasına ayağı kesilinceye kadar devam etti. Sonra kesilen ayağını alıp kesen rakibine vura vura öldürdü. Sonra da:

"Ey bacak! Artık senden fayda yok, benim kolum var onunla btn korunurum", diye recez söylemeye başladı. Lakin kanı akmaya devam edip halsiz düşünce, ayağını kesen adamın cesedine yaslandı. Yanın» gelen arkadaşlarından biri ona "Ayağını kim kesti?" diye sorunca "Yaslandığım yastığım kesti." diye cevap verdi. Ondan daha cesur biri görülmedi. Daha sonra Suheym el-Huddânî gelip onu öldürdü.[564]

Zübeyr B. El-Avvam (R.A.):[565]  Zübeyr b. El-Avvam b. Huveylid b. Esed b. Abdul-Uzza b. Kusay b, Kilab (r.a.). Lakabı: Ebu Abdillah el-Kuraşî el-Ezdî el-Mekkî. Rasulullah (s.a.v.)'in Havarîsi, halası Safiyye (r.a.)'ın oğkı cennetle müjdelenen on kişiden birisi. Devlet başkanını seçen danışma kuru­lundaki altı müşavirden birisidir. Bedir ve daha sonraki meydana gelen bütün olaylarda bulunmuştur. Daha on altı yaşında iken Müslüman olmuştur. İlk Müslümanlardan biridir. Allah yolunda ilk kılıcı sıyıran Müslüman odur.

Kendisinin rivayet ettiği hadisler gayet az sayıdadır. Oğulları Abdullah ile Urve, Malik b. Evs b. El-Hadesân el-Ahnef b. Kays, köleni Hukeym ve diğerleri Zübeyr (r.a.)'tan hadis rivayetinde bulundular.[566]

El-Leys, Ebu'l-Esved yoluyla Urve'nin şöyle dediğini anlatır: "Ba« bam Müslüman olduğunda sekiz yaşında idi. Şeytan "Rasulullah (s.a.v,) Mekke'nin yukarısında yakalandı" diye bir vesvese saldı. Zübeyr on iki yaşlarında bir gençti. Hemen kılıcını alıp yola çıkıp geldi. Onu gören şaşırıyor ve "Çocuğa bak kılıç taşıyor!" diyorlardı. Zübeyr Nebi (s.a.v.)'in yanına gelince, (Efendimiz) "Sana ne oluyor?" diye soıdu. O da durumu haber verip "Seni yakalayanları kılıçtan geçirmeye geldim." dedi.[567]

Rivayete göre Zübeyr (r.a.) gayet uzun boylu olup bineğe bindiğinde ayakları yerde sürünürdü. İnce yanaklı seyrek sakallı idi.[568]

Ya'kub b. Şeybe -leyyin- gevşek sayılan bir senedle Zühri'nin "Zübeyr (r.a.) uzun boylu mavi gözlü, yeşil saçlı biriydi." dediğini ri­vayet eder.[569]

Ebu Nuaym der ki: Orta boylu, zayıf tenli, hafif sakallı, esmer, kıllı, saç ve sakalını boyamayan biriydi.[570]

Vakidi der ki: Uzun da değildi kısa da değildi. Seyrek sakallı esmer tenli biriydi.

Onun, Cemel savaşı günü çarpışmayı bırakıp gittiğini, İbnu Curmuz'un arkasından yetişerek onu hile yaparak namazda öldürdü­ğünü daha önce anlatmıştık.

Sahih haberde kesin olarak geçmektedir ki: Zübeyr (r.a.) dört yüz milyon dirhemden fazla emlak bırakmıştır. Hiçbir zaman ne bir yere vali oldu ne de haraç (maliye) bakanlığı gibi bir vazife aldı. O sadece ticaret yapan, ticaretten kazanan biriydi.[571]

Denilir ki, onun kendine haraç ödeyen bin tane kölesi olup onların ödediği verginin tamamını oradan kalkmadan sadaka olarak dağıtırdı. Kendi evine bundan bir şey girmezdi.[572]

Leys b. Sa'd, İshak'ın kardeşi Ebu Ferve aracılığıyla, Hz. Ali (r.a.)'ın şöyle dediğini rivayet eder:

-Benimle beş kişi çarpıştı:

1- Benimle insanların kendisine en itaat olunanı Aişe

2- İnsanların en yiğidi Zübeyr,

3- İnsanların en hilebazı Talha b. Ubeydullah ki, hiçbir hilebaz ona hile yapamadı.

4- İbadete en düşkün insan Muhammed b. Talha b. Ubeydullah, o övgüye değen biriydi, babası onu kandırıp buraya getirdi.   

5- İnsanların en cömerdi

Ya'la b. Münye, ki bir kişiye otuz dinar, silah ve atı benimle çarpış­maları için verirdi, savaş ettiler.

Musa b. Talha b. Ubeydullah'tan: "Ali, Zübeyr, Talha, Sa'd b. Ebi Vakkas aynı yıl içinde doğdular." diye nakledilir.[573]

El-Leys, Ebu'l-Esved'den nakledilir: Zübeyr sekiz yaşlarında İslam'a girmiştir.[574]

Daha önce anlattığımız gibi "Zübeyr, Bedir harbinde bir ata bindi. Başında sarı bir sarık vardı. Gökten yardıma gelen meleklerde başla­rında sarı sarıkla indiler.[575]

Hassan b. Sabit onun hakkında şu şiiri söylemiştir:

1- Nebi (s.a.v.)'e yaptığı biat ve onun gidişatı üzerinde, Havarisi sa­bit kaldı. Söz fiil ile kemal buldu.

2- Peygamberin tarz ve yolunda gitti. Hakkın velisini veli edindi. Hak en adaletli olandır.

3- Meşhur bir gün olunca, hücum eden kahraman, meşhur süvaridir o.

4- Harp ayaklarından eteğini çekip kızıştığında ölüme en önde ko­şan yarışçıdır o.

5- Onların içinde Zübeyr gibisi yok, ondan önce de yoktu. Yezbül dağı yerinde durdukça gelecekte de öyle biri olmayacak.

6- Ey Haşim oğlu seni övmek bir grubun yaptığı işlerden daha ha­yırlıdır. Senin yaptığın daha iyidir.

7- Zübeyr kılıcıyla Mustafa (s.a.v.)'den nice tasaları giderdi. Allah veriyor verdikçe artırıyor.[576]

Yine oğlu Amir b. Abdillah b. Zübeyr şu şiirleri söyledi:

1- Muhammed (as)'in hala oğlu ve veziri, belalı zamanda dor atlı süvari               

2- Bedir sabahının ilk süvarisi, harbe sarı miğferle gelen zat.

3- Düşman hep birden hücum ettiği gün, topluma yardım için me­leklerin kendi simasında sarı miğferli olarak geldiği zat...[577]

Yine sahih haberlerde geçtiğine göre, Urve Hz. Aişe'den kendisine şöyle dediğini rivayet eder:

-Bacımın oğlu! Babam -yani Ebu Bekr es-Sıddik- ve Zübeyr ayette

"Kendilerine yara isabet ettikten sonra bile Allah ve Rasulüne -çağrısına- icabet ettiler." (Ali-lmran ayet 174) diye bahsi geçenler­dendir.

(Müşrikler Uhut'tan döndükleri, Efendimiz ve Ashabının başına gelen o musibet geldiğinde Peygamber (s.a.v.), Kafirlerin tekrar geri geleceği endişesiyle "Kim şu keferenin peşinden gider de bizim halâ savaş gücümüzün var olduğunu anlarlar?" buyurunca, Ebu Bekir ve Zübeyr yetmiş kişiyi alarak kafirlerin peşine düştü. Kafirler onların gelişini duyunca Mekke'ye doğru kaçtılar. Allah (cc) bunlar hakkında:

"Onlar Allah'tan kendilerine verilen nimet ve faziletle, hiçbir kö­tülük kendilerine dokunmadan geri geldiler."(A/i İmran 174) bu­yurdu. Gerçekten de hiçbir düşmana rastlamamışlardı.)[578]

Muhammed b. Münkedir, Cabir (r.a.)'tan şöyle nakleder: Hendek savaşında Peygamber (s.a.v.)'in:

"Bize Beni Kureyza -yahudilerinin ne yaptığı- haberini kim getire-; cek?" buyurdu. Zübeyr (r.a.): "Ben" diyerek atına binip gitti ve onların haberini getirdi. Sonra iş kızışınca Efendimiz yine "kim haber geti­recek?" diye insanlara sordu. Yine Zübeyr "ben" dedi. Üçüncü kere yine Zübeyr "ben" deyince Peygamber (s.a.v.):

"Her Peygamberin bir havarisi var, benim havarim de Zübeyr'dir."? buyurdu.[579]

Yine Muhammed b. Münkedir, Cabir (r.a.)'tan Peygamber (s.a.v.)'in: "Zübeyr benim hala oğlum ve ümmetim içinden benim havarîmdir." buyurduğunu nakleder.[580]

Asım, Zirr b. Hubeyş'ten naklediyor: Zübeyr'i öldüren İbnu Cürmûz, Hz. Ali'nin huzuruna girmek için izin istedi. Ben de Ali'nin yanında

Havari kime denilir. İbnu'1-Esir en-Nihaye'de "h-v-r" maddesinde bu kelimenin "et-Tahvir" kökünden geldiğini, bunun bir şeyi beyazlatmak manasında olduğunu, Hz İsa'nın havarilerinin de elbise ağarttıklarını söyler. Yine "Beyez ekmeğe (francala) Hubzu'l-Huvvarâ dendiğini belirtir. El-Ezheri de bunların, Peygamberlerle daima baş başa kalanlara bunun anlamının da; ihlasla dindarlık edip, her türlü kirden arınmış olmaya geldiğini söyler.

idim. Hz. Ali mübaşire: "Sen Safiyye'nin oğlunun katiline cehennem ateşiyle müjdele! Ben Nebi (s.a.v.)'i: "Her peygamberin bir havarisi var. Benim havarim de Zübeyr'dir." buyururken duymuştum." dedi.[581]

Havari: Yardımcı demektir. Kelbî "havari dost" demektir derken, Zübeyrî ise: "havari her şeyin en halisi." der.

Urve, kardeşi Abdullah b\ Zübeyr'den babası Zübeyr'in şöyle dedi­ğini rivayet eder: Rasulullah

"Anam da, babam da sana feda olsun." buyurarak benim için hem anasını hem babasını bir cümlede söyledi.[582]

Abdurrahman b. Ebi'z-Zinad der ki: Hendek savaşında Zübeyr, Osman b. Abdillah b. El-Muğira'ya kılıçla miğferine vurup onu bindiği hayvanın semerine kadar ikiye yardı. Ona: "Ne yaman kılıcın var!" dediler. O da öfkelendi ve bu işin kendi elinin maharetiyle olduğunu yoksa sırf kılıçla olmayacağını ima etti.[583]

Zübeyr'den nakledildiğine göre; Mekke fethi günü Mekke'ye ya­nında iki sancakla, biri kendisinin diğeri de Sa'd b. Ubade'nin sanca-ğıyla girmiş.[584]

Abdurrahman b. Ebi'z-Zinad, Hişam yolu ile babası Urve'den nakleder: Peygamber (s.a.v.) Zübeyr'e içi ipekliyle doldurulmuş bir (dışa giyilen) ipekli Yalmak (denen, çeketimsi bir şey) hediye etti.

Zübeyr savaşta onu (zırh yerine) giyerdi.[585]

Süfyan-ı Sevrî der ki: Şu üç kişi Hamza, Ali ve Zübeyr Peygamber (s.a.v.)'in ashabının yiğitleridir.[586]

Urve anlatıyor: Zübeyr'de üç tane kılıç darbesinin izi kalmıştı, Onlardan biri omuzundaydı. İstedim mi oraya parmağımı sokabilirdim. Yaranın ikisini Bedir harbinde almıştı. Üçüncüsünü Yermuk savuşuldu almıştı. (Urve derdi ki: Daha sonra Abdulmelik b. Mervan Zübeyr öldürüldüğünde bana "Ya Urve! Sen Zübeyr'in kılıcını tanıyabilir misin?" diye sorunca ben "tabi tanırım" dedim. O da "Peki onda -onu tanıyacağın ne vardı?" dedi. Ben "Bedir savaşında ağzında bir gedik oluşmuştu." deyince kılıcı sıyırıp o gediği gördü ve:

Onlarda savaşçıların darbelerinden dolayı gedikler vardır. Beytini okudu. Sonra onu kınına koyup bana geri verdi. Biz kardeşler arasında ona üç bin dinar kıymet koyduk.) sonra kardeşlerimizden biri onu aldı, Keşke onu alan ben olsaydım.[587]

Süheyl b. Ebi Salih, babası Ebu Salih yoluyla Ebu Hüreyre (r.a.)'tun naklediyor: Rasulullah (s.a.v.) Hıra dağı üzerinde bulunuyordu. Duğ sallandı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):

"Ya Hira sakin ol! Zira üzerinde sadece bir Peygamber, bir sıddık vo bir şehit var." buyurdu.[588]

Peygamber (s.a.v.) on kişi hakkında "cennetliktir" buyurup bunlar arasında Zübeyr (r.a.)'ı da anmıştır.

(Bu konuda çok rivayet vardır. Bunlardan birisi Said b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl'in naklettiği haberdir: Abdullah b. Zalim der ki: Said b. Zeyd'in yanına girdim ve "Şu zalimin yaptığına hayret etmiyor musun? Cuma namazında hatiplere, hutbede Ali'ye söğdürüyor." dedim. Said de "Demek bunu da mı yaptılar. Ben dokuz kişinin kesinlikle cennetlik olduğuna şahadet ederim. İstesem onuncuya da ederim. Biz Peygamberimizle Hira dağının üzerindeydik, dağ sallanınca Nebi (s.a.v.) "Hira sakin ol! Üzerinde sadece nebi, sıddik ya da şehit var." buyurdu, dedi. Ben "Hira'da kimler vardı?" deyince

1- Peygamberimiz

2- Ebu Bekir

3- Ömer

4- Osman

5- Ali

6- Talha

7- Zübeyr

8- Abdurrahman b. Avf

9- Sa'd dedi. Biz "ya onuncu" deyince "bendim" dedi.).[589]

Urve anlatıyor: Ömer (r.a.) derdi ki: Ben bir kimseye vasiyet yapa­cak, ya da bir mal terk edecek olsaydım, bunu kesinlikle onların içinde Zübeyr'e vermek isterdim. Zira o, dinin üzerinde durduğu temel di­reklerden biridir.[590]

Urve der ki: İçlerinde Hz. Osman, Abdullah b. Mesud VS Abdurrahman b. Avf in da bulunduğu sahabeden yedi kişi Zübeyr'i VİUÎ tayin etmişlerdi. Zübeyr varislere kendi malından yardımda bulunur, onların malını muhafaza ederdi.[591]

Hişam b. Urve der ki: Hz. Ömer (r.a.) öldürülünce, Zübeyr b, El-Avvam kendi adını devletin Divanından sildi.[592]

İmam Ahmed, Müsned'inde Mutarrif ten şöyle naklediyor:

-Zübeyr'e "Ya Eba Abdillah! Sizin vaziyetiniz ne? Osman'ı koru» yamadınız sonunda öldürüldü. Sonra da onun kanını istemeye geldi» niz?" dedim. Zübeyr bana "Biz Hz. Peygamber döneminde Ebu Bokr, Ömer ve Osman'ın hilafeti döneminde de hep Kur'an'daki;

"İçinizden sadece zalimlere dokunmayacak olan fitneden sakı­nın." (Enfal ayet 25) ayetini hep okurduk da, bu fitneye yakalaıuumk olanın biz olacağı aklımıza gelmezdi. Sonunda fitne bizim içimizde düşeceği yere düştü" dedi.[593]

Yezid b. Harun, Amr b. Meymun yoluyla babası Mcymun b, Mihra'nın şöyle dediğini anlatır:

-Ukbe b. Ebi Muayt kızı Ümmü Gülsüm, Zübeyr'in nikahı altind» idi. Bu kadın kadınlara karşı pek hırçın idi. Bir gün kocasından hoş» lanmayıp kendisini boşamasını istedi. Zübeyr de boşamamaya diretince kavga ettiler. Zübeyr kadının hamile olduğunu bilmeden ona vurdu, Kadın ona abdest alırken ısrar etti. Zübeyr de onu bir talakla boşadı. Kadın da ayrılıp gitti, sonra karnındaki cenini düşürdü. Sonra Zübfyr namaza gitti.   Peşinden   kendilerinden   biri   gelip   kadının   bebek düşürdüğünü haber verdi. Zübeyr de "Kadın beni aldattı. Allah da onu aldatsın." deyip hemen Peygamber (s.a.v.)'e gelip olayı anlattı. Nebi (s.a.v.):

"Oflun hakkında Allah'ın kitabındaki iddet süresi geçmiştir. Artık sen ona tekrar düğür olabilirsin." buyurdu. Zübeyr de: "O bana ebediyyen dönemeyecek." dedi.[594]

Vakidi der ki: Sonra Ümmü Gülsüm'ü Abdurrahman b. Avf alıp ondan İbrahim ve Humeyd diye çocukları oldu. Bunu Yakub b. Şeybe anlatmıştır.[595]

Hişam babası urve aracılığıyla Zübeyr (r.a.)'ın şöyle dediğini anlatır:

-Talha b. Ubeydullah oğullarına Peygamberlerin adlarını verirdi. Tabi o da Hz. Muhammed'den sonra Peygamber olmadığını biliyordu. Ben ise oğullarımın adını şehitlerimizin adını verdim, belki de Allah onlara da şehitlik verir diye içimden geçirdim.

1- "Oğlum Abdullah'ın adını, Abdullah b. Cahş'ın adından

2- Münzir'in kini, Münzir b. Amr'dan

3- Urve'ninkini, Urve b. Mesud'dan

4- Hamze'ninkini, Hamze b. Abdulmuttalib'den

5- Ca'fer'in adını, Ca'fer b. Ebi Talib'den

6- Musab'ınkini, Mus'ab b. Umeyr'den

7- Ubeyde'ninkini, Ubeyde b. El-Haris'ten

8- Halid'inkini, Halid b. Said'den

9- Amr'ınkini de Amr b. Said el-Âs'ın adından aldım. Bu yermuk'te şehid oldu.[596]

Fudayl b. Merzuk anlatıyor: Bana Şakik b. Ukbe, Kurra b. El-Haris aracılığıyla Cevn b. Kata'de'nin şöyle dediğini anlattı:

-Cemel savaşı günü Zübeyr (r.a.)'la beraberdim. Etba'ı onu "emir"

Bu kadın, Müslümanların müşriklerle Hudeybiye'de anlaşma yapıp, kafirlerden kaçıp gelenlerin geri verileceği şartını kabulünden sonra kaçıp gelen Ümmü Gülsüm'dür. O zaman kardeşi gelip onu geri götürmek istemişti. İşte Allah: "Ey iman edenler! Size mümin kadınlar muhacir olarak gelirlerse onları imtihan edin...." ayetini onun hakkında indirdi. Müslümanlar onu geri vermedi.

Zübeyr (r.a.)'ın diğer hanımı olan Ebu Bekir kızı Esma'yı dövdüğü, oğlu Abdullah'ın atılıp kurtardığı da meşhurdur. diyerek selamlıyorlardı.[597]

Husayn b. Abdurrahman, Amr b. Câvân'dan rivayet ediyor:

-Cemel savaşında ilk öldürülen Talha oldu. Bunun üzerine ordusu bozguna uğradı. Zübeyr (r.a.) da oradan ayrılıp gidiyorken eıı-Nciı el-Mücaşiî ona rastladı ve: "Ey Peygamber'in havarisi gel, sen benim ko­rumam ve garantim altındasın." dedi. Zübeyr de onunla beraber yulu çıktı. Onları gören adamın birisi Ahnef b. Kays'a gelip Zübeyr'i Nel'vAn kuyusu yanında gördüğünü anlattı. Ahnef de: "Müslümanların birbirine saldırttı, birbirlerinin kaşının ortasına kılıçla vurmaya baş kul ı ki an m görünce de kaçıp çocuklarının yanına gitmek istiyor." diye söylendi.

Onların bu konuşmasını Umeyr b. Curmuz el-Mücaşiî adında biri­siyle Fudale b. Habis ve bir diğer adam duydu. Hemen arkalarına düşüp Zübeyr'e Neir'la beraber giderken ulaştılar. Umeyr b. Curmuz, Zübeyr'in arkasına dolaşıp ona zayıf sayılan bir mızrak darbesi vurdu. Zübeyr hemen onun üzerine atıldı. Umeyri tam yakalayıp kavrayıncit Umeyr, Zübeyr'in kendisini öldüreceğini zannedip Yâ Fudâle, ya h-lanca yetişin! Diye bağırdı. Onlar da birlikte Zübeyr'e saldırıp onu öl­dürdüler. Bir rivayette denildiğine göre, Umeyr b. Curmuz ona mızrukla ikinci defa daha sert vurup onu yere düşürmüştü.[598]

İbnu Avn der ki: "Zübeyr (r.a.)'ın katilini Zübeyr'e saldırırken gör* düm. Zübeyr de ona doğru yöneldi. Sıkışınca Zübeyr'e: "Sana Allah'ı hatırlatırım." deyip adamı bıraktı. Zübeyr bunu birkaç defa adamı ya­kalamasına rağmen adamın "Sana Allah'ı hatırlatırım." demesi üzerine bıraktı. Adam tekrar gelince Zübeyr (r.a.): "Allah'ın kahrına ıığrayasıea! Ne oluyor buna, bize Allah'ı hatırlatıyor, kendisi Allah'ı unutuyor," dedi.[599]

Ebu Nadra'dan naklediliyor:

-Bedevi'nin biri Zübeyr'in başını kesip Hz. Ali'nin karargahına yi-rini getirdi. Hz. Ali ona: "Ey bedevi cehennemdeki yerini

rivayeti daha önce Cemel bahsinde geçmişti. dedi.[600]

Hz. Ali'nin torunu Ebu Ca'fer Muhammed b. Ali el-Bakır der ki: Hz. Ali (r.a.) "Umarım ki; Ben, Talha ve Zübeyr, Allah'ın:

"Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çıkarttık, kardeşler olarak koltuklar üzerinde birbirlerine karşı oturmuşlardır." (Hicr ayet 47) buyurduğu, kimseler oluruz." dedi.[601]

Mansur b. Abdirrahman el-Ğuddanî, Şa'bi'yi şöyle derken işittiğini söyler: "Ben, Rasulullah (s.a.v.)'in ashabından beş yüz, ya da daha fazla kimseye rastladım. Hepsi de: "Ali, Osman, Talha ve Zübeyr cennetliktir." diyorlardı."[602]

Onun hakkında Cerîr şu şiiri söyledi.

-Şiirde geçen Siba' vadisi Basra'dan -Medine'ye doğru- yedi fer­sahlık (bir fersah yaklaşık olarak sekiz kilometredir) mesafede bir yerdedir.

Urve der ki: "Babam Zübeyr, mal olarak elli milyon dirhem (değe­rinde)[603] mal bıraktı. Nakit para olarak da yine elli bin dirhem bıraktı." Bu rivayet, Ebu Usame'nin Hişam yoluyla babası Urve'den yaptığı nakildir. Süfyan b. Uyeyne'nin Hişam yoluyla babası Urve'den yaptığı rivayette: "Zübeyr'in malı kırk milyon olarak taksim edildi." diye söylenmektedir.[604]

Buhari, Zübeyr'in bu yılın Recep ayında öldüğünü söyler.[605]

Süfyan b. Uyeyne anlatıyor:

-Umeyr b. Cürmûz, Zübeyr'in oğlu Musab, kendini Mekke'de halife ilan eden Abdullah b. Zübeyr'in Irak valiliğine atandığında, MıiNib'in yanına geldi ve: "Beni Zübeyr'den dolayı kısas yap." dedi. Musub d fi konuyu kardeşi Abdullah b. Zübeyr'e yazdı. Abdullah b. Zübeyr onı; "Ben Zübeyr sebebiyle Umeyr b. Curmûz'u öldüreceğim ha? Ben onu Zübeyr'in na'lini'nin tasması karşılığında bile öldürmem." diyi yazdı.[606]

Urve'nin oğlu Abdullah'tan nakledilir:

-Umeyr b. Curmüz, öldürülme isteği reddedilince Musab'in yanındın ayrılır. Irak'ta Dicle kıyılarındaki şehirlerden birine varıp onulııki sarayın birine gitti. Sarayın birine vardı, üzerinde uzun bir mızrak vardı, (Veya sarayda uzun bir kale vardı.) sonra orada bulunan biline kendini mızrak atılmasını emretti. Adam da atıp onu öldürdü. Umeyr, Zübeyr'i öldürmenin verdiği dehşete kapılmış ve rüyasında gördüğü (korkutucu) şeylerden dolayı artık yaşamaktan hoşlanmaz bir hale gelmişli. Sonundu bu, onu kendini öldürtmeye sebep olmuştu.[607]





553] El-Esved için bkz: İbnu Kuteybe el-Me'arif 235; Tarihi Halife 187; İstiab 1/9; Üsdü'1-Ğabe 1/87; El-Vafi bi'1-Vefeyat 9/255 no 4166; Neseb-i Kurayş 265

[554] Bkz: İbni Sa'd Tabakat 5/527, 6/15, 7/317; İmam Ahmed, Müsned 5/382-408; İbni Main, Tarih 2/104; Tabakatı halife 48, 130; Buharı, Tarihi Kebir 3/15

[555] Hakim, Müstedrek 3/380; El-İstiab 1/277; Tarihi Dımışk

[556] Tirmizi 5/339 h. No 3899

[557] Tirmizi, Menakib 5/339 no 3900; Hatib Tarihi Bağdad; İbnu Asakir, Tirihi Dimijk

[558] Müslim, Cihad 1787; Müsned 5/397;

[559] İbni Asakir, Tarihi Dımışk

[560] Meğazi bölümüne bkz.

[561] Üsdü'1-Ğabe 1/468; Tehzibu Tarihi Dımışk 4/103

[562] El-Mearif 196; Futuhu'l-Buldan 530; Tarihi Halife 168,  180,  181,  183,  195; Ensabu'l-Eşraf; Cemheıetu Ensabi'1-Arab 298; El-İstiab  1/324; Üsdü'1-Ğabe 2/39; Vefeyatu'l-A'yan 7/59; Siyeru A'lamu'n-Nubela 3/53

[563] Futuhu'l-Buldan 530; Tarihi halife 180; Usdu'1-Ğabe 2/40; El-İstiab 1/325

[564] İstiab 1/325; Tarihi Halife 183; Siyeri A'lamu'n-Nubela 3/532

[565] Zübeyr için bkz: Müsned 1/164-167; Buhari, Tarih-i Kebir 3/409; İstiab 1/580; Hilyetu'l-Evliya 1/89-92; Futuhu'ş-Şam 1; Halife b. Hayyat, Tabakat 13, 89, 291; Ibnl Kuteybe, el-Mearif 128, 142, 157, 59, 68, 219, 311, 575, 585; Fesevi, Iil-Mn'rlfo 2/412-414

[566] Bkz. Müsnedi Ahmed, Zübeyr b. El-Avvam'ın müsnedi 1/164-167; Müsnedl Ihu Ya'la 2/29-47; Bu bilgileri böylece İbni Asakir Tarihi Dımışk'ta verir. 18/337

[567] İbni Ebi Şeybe 12/92; Hakim 3/360, 361; Hilyetu'l-Evliya 1/89; İbnu Abdi'1-Berr, İstiab  1/581; Üsdü'1-Ğabe 2/197; El-İsabe  1/545; Tarihu Dımışk 18/344; Burada "Allah yolunda çekilen ilk kılıç oldu." İlavesi var.

[568] İbni Sa'd, Tabakat 3/107; Hakim 3/360; Taberani, Kebir 1/118, 119; İbnu Asakir, Tarihu Dımışk 18/346; El-Bed'u ve't-Tarih 5/83; İstiab 1/581

[569] Tarihi Dımışk 18/346

[570] Ebu Nuaym, Hilyetu'l-Evliya 1/89; Tarihi Dımışk 18/346

[571] Tarihi Dımışk 18/346, 347; İbni Sa'd 3/107

[572] Tarihi Dımışk 18/399; İstiab 1/583; Üsdü'1-Ğabe 2/99; El-Vafi bi'1-Vefeyat 14/183

[573] Siyeri A'lamu'n-Nubela 1/44; Tarihi Dımışk 18/343

[574] Hakim 3/360; Üsdü'1-Ğabe 2/198; İstiab 1/581; Ebu Nuaym, Hilye 1/89

[575] İbni Sa'd 3/103; Taberani, Kebir 1/120 no 230; Hakim 3/361; İbni Asakir, Tarihi Dımışk 18/353; Üsdü'1-Ğabe 2/197; Zemahşeri, Rabiu'l-Ebrar 4/38; Zehebi, S. A. Nubela 1

[576] Divan-ı Hassan b. Sabit s. 199; İsfehani, el-Eğani 4/144; Hakim 3/362; İstiab 1/583; Hilyetu'l-Evliya   1/90;   Üsdü'1-Ğabe  2/198;   Rabiu'l-Ebrar  4/274;  Nihayetu'1-İreb 20/95; Tarihi Dımışk 18/401; İbni Asakir ve Ebu'l-Ferec el-İsfehani şu ön izahı yapar: -Hz  Ebu  Bekr'in   kızı  Esma -Zübeyr'in  hanımı-  anlatıyor:  Zübeyr Peygamber (s.a.v.)'in arkadaşlarının toplandığı bir meclise uğramıştı. Hassan (r.a.) onlara kendi şiirinden birşeyler okuyordu. Ashab ise ondan dinledikleri şiirden pek zevk alarak hoşlarına gider bir durumda değildiler. Zübeyr onların yanına oturu ve onlara: "Ne oluyor   yahu   bakıyorum   da   (İbnu   Füray'a'nın   şiirinden)   okunana   pek   kulak asmıyorsunuz. Hassan bu şiirlerini Peygamber (s.a.v.)'e arz ederdi de Efendimiz (s.a.v.) onu güzelce dinler ve sevabını ona bol bol bağışlar ve onu dinlerken başka bir şeyler uğraşmazdı.

[577] Tarihi Dımışk 18/354, 355; Siyeri A'lamu'n-Nubela 1/47

[578] Buhari, Meğazi 4077; İbni Ebi Şeybe 12/94 NO 12218; İbni Mace 124; Müslim, Fazailu's-Sahabe 4/1881 h. No 2418 (52) İbni Sa'd 3/104; Vakidi s. 97; Humeydi, Müsned 263; Hakim 3/363; Taberi, Tefsir cüz 4/178; Tarihi Dımışk 18/356; Zehebi, Siyeri A'lamu'n-Nubela 1/47: Buhari ve İbni Asakir rivayetlerine göre terceme edildi. Zira diğerleri "...bahsi geçenlerdendir." Kısmının gerisini anlatmıyorlar. Devamını bu yüzden parantez arasında verdim. Nesai S. Kübra Tefsir'de 11083 nolu hadiste bu haberi İbn Abbas'tan buna yakın ifadelerle nakleder.

[579] Buhari 2846, 2847, 2997; Müslim 2415; Tirmizi 3745; İbni Mace 122; Taberani, Kebir h. No 227; İbni Sa'd 3/105; Humeydi, Müsned 1231; İbnu Asakir, Tarihi Dı­mışk 18/36, 361; Ebu Yaia, Müsned 4/2022; Beyhaki, S. Kübra 6/367, 9/148; Nesai, Kübra 8212

[580] Müsned 3/314; İbni Ebi Şeybe 12/92; Hatib, Tarihi Bağdad 5/126, 8/95; Tarihi Dı­mışk 18/362, 363; Nesai, S. Kübra h.nö 8212

[581] İbni Ebi Şeybe 12/93 NO 12217; Müsned 1/89, 101, 103; Tirmizi 3745; Taberani, Kebir 1/119 no 228, 243; Hakim 3/367; İbni Sa'd 3/161; Üsdü'1-Ğabe 2/199; Tarihi Dımışk 18/370

[582] EbuYa'la, Müsned h. No 672-673; Müsned 1/164; İbni Mace 123; İbni Sa'd, Tabakat  3/106;   Îbnu'1-Esir,   Üsdü'1-Ğabe  2/187;  Tarihi  Dımışk   18/377;  Hadisin metninde gönlümde halledemediğim bir şey var. Hadisin diğer rivayetlerinde yine Abdullah babası Zübeyr'den "Rasulullah  Unut günü bana anam babam feda olsun!" buyurdu diyerek "at" kısmını söylemiyor. Urve'nin babası Zübeyr'den naklinde "bu at ifadesi var ama Hendek harbi" diye izah eder. Bkz. Tarihi Dımışk 18/378, 379; sonra Buhari "At anam babam sana feda olsun" hadisini Cihat'ta 2905, 4056 ve 6184'te Müslim Fezail'de 2411 no ile Hz Ali'den "Ben Peygamberimizi Sa'd b. Ebi Vakkas dışında kimseye "anam babam feda olsun." Dediğini duymadım. Sanırım Uhut günü "Anam babam feda olsun at" buyururken işittim der.

[583] Tarihi Dımışk 18/380

[584] Tarihi Dımışk 18/380; Ebu Ya'la, Müsned h. No 684. heysemi ravi Muhammed b. Hasen b. Zibâle sebebiyle bunu zayıf sayar. Mecmeu'z-Zevaid 6/169

[585] Tarihi Dımışk 18/384; Buna benzer bir haberi İmam Ahmed Müsned'dc 6/358 Zübeyr'in hanımı Esma binti Ebi Bekr'den "Ben de Peygamberin savaşta giymesi için Zübeyr'e hediye ettiği ipek zırhı vardı." Diye nakleder. İbni Sa'd da Enes'ten bunu teyit eden bir rivayet verir. 3/103                     

[586] Tarihi Dımışk 18/384

[587] Buhari Fazailu Eshabi'n-Nebiyy h. No 3721, Meğazi 3973, 3975; Tirmizi 3637; Tarihi Dımışk 18/386; Parantez arası Buhari ve diğer kaynaklardandır. Şiir Nabiğu'nın meşhur "Bâiyye"sinden alınma olup başı şudur: Kılıçlarının gedikliği dışında onlarda ayıplanacak birşey yok."

[588] Müslim F. Sahabe 2417; Tirmizi 3697; Tarihi Dımışk 18/387; Bu hadis Said b, Zeyd ve diğerleri tarafından da nakledilir. Ebu Ya'la, Müsned 2/no 969, 970; NcitHİ, Mücteba 6/236; Taberani 1/116; Delail h.no 337; İbni Mace 134; Müsned 1/188; lfr 5/346; İbni Ebi Şeybe 12/14; İbni Ebi Asım, Sünne 2/261

[589] Buhari, Tarihi Kebir 5/124 tere. No 367'de Abdullah b. Zalim'in Said b. Zeyd'den naklettiği "on kişi cennetliktir" hadisi senedi ile zikreder ve ikinci bir isnadını belirtip "sahih olamaz" der. Ve "Abdullah b. Zalim'in bundan başka hadisi yoktur." Der. Lakin el-İclî onu sika sayar

Nesai, S. Kübra Menakib bab 14 h.no 8190, 8191, 8192, 8193'te de Rabah b. Haris yoluyla Said b. Zeyd'den. Yine Nesai 8210; Müsned 1/193; Tirmizi 3748; Ebu Ya'la, Müsned 2/835; Buhari, T. Kebir 5274'te Said b. Zeyd'den, Efendimizin: "On kişi cennetliktir." Diyrerek bu on kişinin adını saydığını naklederler. İbni Ebi Şeybe aynı haberi Fazailde (Cild 12) bu on kişiyi de teker teker nakleder.) Buhari'nin itirazı elbette doğru. Her halde o bu rivayete yaptığı ilaveyi kast etmiştir.

[590] Taberani Kebir h.no 232; Tarihi Dımışk 18/396; Heysemi bu habere "İsnadı hasendir" der. Mecmeu'z-Zevaid 9/151, Yine heysemi 7/223'te geçen bir hadis ve­silesiyle üst hadisinde ravisi olan Abdullah b. Muhammed b. Yahya b. Urve b. Ez-Zübeyr'i "metruktür" diye anar. İbnu Hibban da el-Mecruhin'inde 2/10 "O uydurma hadislerini sika kimselerin ağzından uydururdu." Der. Bu vesileyle Şeyh Şuayb Ar­navut Siyer-i A'lamu'n-Nubela'nın tahkikinde (1/55) bu haberi Zayıf sayar. Dr. Tedmuri de Tarihu'l-İslam'da bunu aynen tekrarlar. Oysa Heysemi bu hadiste Ab­dullah b. Muhammed olmasına rağmen, kendi onu tenkide tabi tuttuğu halde burada "hasen" demesi önemlidir. Zira bu hadisi İbni Asakir aynen böyle bu rivayetle aldığı gibi 397'nci sayfada bu haberi Zübeyr b. Bekkar, Muhammed b. Hasen -Zekeriyya b. İbrahim -Abdullah b. Muti' -Hişam b. Urve yoluyla, Mutf b. El-Esved'den aynı metni nakleder.

Yine aynı haberi daha geniş olarak Ali b. Misher -Hişam -Urve isnadıyla nakleder, Yine Muhammed b. Harb -Ebu Mervan el-Ğassanî Hişam-Urve isnadıyla da tekrirlir, Yine İbni Asakir, orada Zübeyr'i vasî tayin edenlerin adlarını senedlerle 7,ikr#dif, Burada Zübeyr'in torunu Abdullah b. Yahya yoktur. Öylece haber metince üytf olamaz.

Üstelik İbni Adiy (4/1501) onun pek tanınmadığını eski alimlerin ona iyi kötü bir f»y demediklerini bahisle "sikalar ondan pek hadis almaz." Der.

[591] Tarihi Dımıkş 18/397; Taberani 246

[592] Taberani 1/22 no 240; İbnu Sa'd 5/367; T. Dımışk 18/403

[593] Müsned 1/165; İbni Ebi Şeybe 11/115; Taberi Tefsir 13/474; Nesai, S. KUbrn 6/1S1 h.no 11206'daZübeyr'den benzerini verirler. Tarihi Dımışk 18/405

[594] İbni Mace Talak 2026; İbni Sa'd, Tabakat 8/230; Tarihi Dımışk 18/400

[595] İbni Sa'd, Tabakat 8/230, 231, Devamı Abdurrahman ölünce, Amr b. El-Âs'la ev­lendi ve onun nikahında öldü.

[596] İbnu Sa'd, Tabakat 3/101

[597] İbni Sa'd 3/111

[598] Tarihi Dımışk 18/415; El-Ma'rife ve't-Tarih 3/311-312; Bu haberi İbn Ebi 15/270-273'te 19644 no ile yine 11/118'de 10678 no ile gayet geniş anlatır. T»biil

[599] Tarihi Dımışk 18/420                                                                   

[600] Taberani 1/123 no 243; Tarihi Dımışk 18/421; S. A. Nübela 1/61; Bu rivayet yanlış olsa gerek. Zira Hz Ali'ye getirilen Zübeyr'in kılıcı idi. Ebu Nadra eğer Münzir b. Malik ise sahabeye yetişmiş biridir. Öbürü ise meçhuldür. Ne burada ne de Tarihi Bağdat'ta bu belli değildir.

[601] Tarihi Bağdad 18/423; İbni Sa'd 3/113; İbni Ebi Şeybe 15/269, 282

[602] İbni Asakir, Tarihi Bağdad 18/425

[603] Değerinde kelimesini mecburen ekledim. Zira "el-urûz" kelimesi "Dirhem ve dinar dışındaki bütün mallara" kullanılır.

[604] İbni Sa'd, Tabakat 3/110; Hakim, Müstedrek 3/110; İbni Asakir, Tarihi Dımışk 18/428. Süfyan-ı Sevri'nin bu görüşü, bir de Mücalid yoluyla Şa'bi'den rivayet edilir ki, bunu Hakim aynı yerde rivayet eder.

[605] Buhari Tarihi Kebir 3/409

[606] İbni Asakir, Tarihi Dımışık 18/437

[607] Tarihi Dımışk 18/438

İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 200-215


Konu Başlığı: Ynt: Hicri otuz altıncı yıl vefat olayları
Gönderen: Mehmed. üzerinde 10 Mart 2022, 16:56:32
Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hicri otuz altıncı yıl vefat olayları
Gönderen: Sevgi. üzerinde 13 Mart 2022, 06:38:53
Aleyküm Selam. Bu bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim