๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 22 Nisan 2011, 14:11:38



Konu Başlığı: hicretin birinci yılı hadiseleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Nisan 2011, 14:11:38
HİCRETİN BİRİNCİ YILI HADİSELERİ


Efendimizin Medine'ye Gelişi
 
 


İmam Buharı "Sahih"'inde Zührî hadisi olarak Urve aracılı­ğıyla Hz. Âişe (r.a.)'m şöyle dediğini anlatır:

Medine'de bulunan Müslüman'lar, Rasûlüllah'm (s.a.v) Mek­ke'den yola çıktığını işitmişler ve bu sebeple (Vâkım) taşlığına kadar her sabah çıkıp Efendimizin yolunu gözlerler ve Güneş yükselip de harareti iyice artınca geri dönmeye mecbur kalır­lardı.

Bir gün yine aynı minval üzere geriye dönmüşlerdi. O sıra Yahudi'nin birisi, Medine'yi çevreleyen kale suru gibi yüksek evlerden birine çıkmış bekliyordu. İşte bu herif Rasûlü Ekrem (s.a.v) ile arkadaşlarını beyaz elbiseler içinde sanki onları serap bürüyüp bir gösterip bir kaybediyormuş gibi gördü. Zührî der ki:

-Bana Urve'nin haber verdiğine göre "Rasûlüllah (s.a.v) Efendimiz bu yolculuk esnasında, Şam'dan ticaretten dönmekte olan Müslüman'lardan müteşekkil bir grup arasında Zübeyr (r.a.)'a rastlamıştı. Zübeyr de Rasûlü Ekrem ile Ebû Bekir (r.a.) a beyaz bir elbise giydirmiş imiş" Zührî devamla der ki:

-İşte o Yahudi uzaktan görünen bu beyaz karaltıları görün­ce:

-"Ey Arap topluluğu! İşte yolunu gözettiğiniz dedeniz." diye bağırmaktan kendini alamadı. Bunu duyan Müslüman'lar derhal silahlarını kaparak koştular ve Efendimizi (Harra) kara taşlı­ğın önünde karşıladılar. Efendimiz de onlarla birlikte sağ taraf­taki yolu tutarak, rebîül evvel ayının bir pazartesi günü Amr b. Avf oğulları yurdunda konakladı.

Gelenleri karşılamak üzere Ebû Bekir (r.a.) ayağa kalkmıştı. Bu esnada Rasûlüllah (s.a.v)'i tanımayanlar Ebû Bekri, Efendi­miz sanarak ona selam vermeye başlamışlardı. Bu arada Güneş Rasûlüllah (s.a.v)'e isabet etmiş, bunu gören Hz. Ebû Bekir (r.a.) da ridası ile Efendimizi gölgelen di rmey e çalışıyordu. İşte in­sanlar o esnada Rasûlüllah'ın kim olduğunu anlayabildiler.

-Rasûlüllah (s.a.v) bu Amr b. Avfoğulları yurdunda on gün kadar eğleşti ve bu arada ilk mescidini orada inşa etti.

Daha sonra Allah Rasûlü bineğine binip yola koyuldu. Etra­fını Ashab'i çevirerek onlar da yürüyüşe geçtiler. Nihayet Efendimizi'in devesi, Efendimizi bugünkü Medine Mescidi'nin bu­lunduğu yere gelince çökerek indirdi. Orası o gün bir grup Müs­lüman'ın namaz kıldığı, Sehl ve Süheyl adlı iki kardeş'e ait hur­ma (kurutma) sergisi idi. Peygamber (s.a.v) bu iki kardeşi daVet edip, mescit yapmak üzere bu sergiye bir fiyat belirlemelerini istedi. Onlar da:

"Ya Rasûlallah! Biz orayı parayla satmak değil sana bağışla­mak istiyoruz." dediler. Bunun üzerine Efendimiz bu teklifi ka­bul edip sonra mescidini orada inşa etti. Allah Rasûlü, Mescidin yapısına Ashab'ıyla beraber kerpiç taşıyor ve:

«Ey Rabbimiz şu yükleri yüklenenler, Hayberin hurma yükü yüklenenler değildir. Bu daha takva ve daha temizdir.» buyuruyordu. Yine Efendimiz şöyle buyuruyordu:

«Allah'ım gerçek ecir Ahiret sevabıdır. Ensar ve Muhacirlere merhamet et.[782]

Yine Buharı bu haberi Ebû İshak eş Şîrazî hadisi olarak Berâe b. Azib (r.a.)'tan hicret hadisesini uzunca nakleder.

Yine Buharı, Abdü'l Aziz b. Suheyb hadisinde Enes (r.a.)'in şöyle dediğini rivayet eder: Nebî (s.a.v) Ebû Bekir (r.a.)'ı bineği­nin terikesine alarak Medine'ye doğru yola koyuldu. Ebû Bekir yaşlı herkesçe tanınan, Efendimiz (s.a.v) ise genç görünümlü, pek tanınmayan biri durumundaydı. Yolda Ebû Bekir'e rastlay­an biri, "Şu Önünde oturan kim?" diye sorunca, o "Bana yol gös-teriveren bir zat." diye cevaplamış ama bu sözüyle "hak yolu" kasdetmişti.

(Buharı hadisi naklederek sözü şuraya kadar getirir:) Rasû­lüllah (s.a.v) kara taşlığın bir tarafına gelince bineğinden inip orada konakladı ve Ensar'a haber saldı. Onlar da derhal Peygam­berin yanma gelip ikisine birden selam verdiler ve:

«Haydi emniyet içinde ve sözünüze itaat olur olduğunuz halde hayvanlarınıza binin» dediler. Böylece onlar da hayvanla­rına bindiler. Ensar da onların etrafını silahlı olarak çevirip Medine'ye doğru yürüdüler. Medine'de «Allahm Peygamberi gel­di, Allanın Peygamberi geldi.» diye bir haber yayıldı. Rasûlüllah (s.a.v) biraz daha ilerleyip Ebû Eyyûb el Ensârî (r.a.)'m evinin yanıbaşmda konakladı.

Buharı hadisin gerisini uzunca anlatır.[783]

Biz hasen dereceli bir isnad ile Ebu'l Beddah b. Asım b. Adıy aracılığıyla babasının şöyle dediğini rivayet etmiştik:

-Rasûlü Ekrem  (s.a.v)  Efendimiz Rabîül Evvel ayının on ikinci pazartesi günü Medine'ye teşrif etti. Medine-i Münevvere' de on yıl eğleşti...[784]

Bu konuda İbni İshak şöyle anlatır:

-Rasûlüllah fs.a.v). Rabîül Evvel ayının on ikinci Pazartesi gününün kuşluk vaktinde Medine'ye geldi. Medine'nin içine gir­meden Önce anlatıldığına göre pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günü Amr b. Avf oğulları, (yurdu)nda eğleşip, cum'a günü hayvanına binip yola koyuldu. Salim b. Avf oğullan yur­dunda cuma vakti girdiğinden yoluna devam etmeyip orada yanında bulunanlara cunia namazını kıldırdı.[785]

Mescid'in yeri Mûsâ b. Ukbe'nin söylediğine göre iki yetim çoc.uğa ait olup. bunlar Benî Neccâr oğullarından RâfT b. Amr' m Sehl ve Süheyl adlı iki çocuk olup öksüz olduklarından Es'ad b. Zürâra'nm bakım ve himayesi altında bulunuyordu.[786]

İbni İshak ise; "Bu sergi Ainr'ın çocukları olan Sehl ile Süîeyle ait olup. ikisi de Muâz b. Afrâ'nın himayesinde olduğunu" joyler.[787]

«Bu sergi Beyza'nm çocukları olan Sehl ve Süheyl'in idi.» [iyen hafız İbni Mende yanılmıştır.[788] Zîra Beyza'nm çocukları ]nsar'lı değil Muhacirler'den idi.

Rasûlü Ekrem (s.a.v), Benî Amr b. Avf yurdundaki bu ika-ıeti esnasında Küba mescidini inşa etti. İlk cumasını da (Küa mescidinde değil Medine'ye giderken durakladığı) vadinin tam  Benî Salim yurdunda kıldırdı.[789]

Efendimiz yola beraberinde Abbas b. Ubâde, Atbân b. Mâlik 'in de aralarında bulunduğu bir grup insanı alarak çıkmıştı. Bunlardan biri Efendimiz'e, "kendi yanlarına konaklayıp orada eğ­leşmeleri" hususunda ricada bulunuyorlardı. Ne var ki Allah Rasûlü onlara:

"Deveyi serbest bırakın! Zira o emir almıştır." diyordu. Böylece Rasûlüllah (s.a.v) etrafında Ensar to­pluluğu olduğu halde yola devam ederek Benî Beyâda yurduna kadar geldi. Efendimiz'i orada, Ziyâd b. Lebîd ve Ferve b. Amr karşılayıp, Rasûlü Ekrem-i kendi yanlarında konaklamaya da' vet ettiler. Yine Allah Rasûlü «Deveyi bırakın! Zira o emir al­mıştır.» buyurdu. Oradan Benî Adiy b. Neccar'm evlerine kadar geldi. Bunlar Abdül Muttalib'in dayıları oluyordu. Efendimiz'i Selît b. Kays ile Benî Adiy'den bir kısım insanlar karşılayıp, bunlar da kendi yanlarına inip orada konaklama teklifinde bulundularsa da, Allah Rasûlü onlara da, «Deveyi serbest bırakın! Zira o bu konuda emir almıştır.» buyurdu.

Nihayet oradan yürüyüp Benî Malik b. Neccar'm evlerine gelince deve (bugünkü) Mescid-i Nebevî'nin bulunduğu yerde çöktü. O vakit orası iki yetime ait hurma kurutma sergisi idi. Orası hurmalık, ekinlik ve ören yeri halinde olup bir kısmıda müşrik kabristanı halinde idi.

Rasûlüllah (s.a.v) devenin sırtından inmeyi bekledi. Sonra deve kalkıp biraz yürüdü. Efendimiz deveyi hareketlendirici hiç bir şey yapmıyordu. Deve sonra etrafına bakmıp tekrar ilk yeri­ne geri gelerek yere çöktü. Rasûlü Ekrem de sırtından indi. Bu sırada Ebû Eyyûb el Ensarî (r.a.)- derhal atılıp- devenin semeri­ni alıp doğru evine götürdü. Böylece Peygamber (s.a.v) de Ebû Eyyubun evlerinden birine konaklamış oldu. Peygamberimiz Mescidini ve kendi evlerini bu sergilikte yapıp tamamlayıncaya kadar Ebû Eyyub el Ensarî (r.a.)'m evinde ikamet etti.

Efendimiz önce bu sergiliği satın almak istemişse de Neccar oğulları orayı parayla satmayı kabul etmeyip, orayı Allah rızası için verdiler ve yetimlere de buralara karşılık bedelini verdiler. Rasûlüllah (s.a.v) mescit yapımı için emir verdi. Müşrikler ka­birleri sökülüp başka yere nakloldu. Ören yıkıkları tesviye edil­di. Mescidin zaviyeleri taşla örüldü. Sütunları da hurma kütük­lerinden yapıldı. Mescidin çatısı da hurma dallarından kapatıl­dı. Müslüman'lar o gün mescitte bedava olarak Allah için çalıştılar.

İşte bu günlerde Ebû Ümame Es'as b. Zürâra el Ensarî (r.a.) boğmacadan öldü. Kendisi Ensar halkının liderlerinden aynı za­manda (biat zamanı) nakîb seçilenlerden bir büyük zat idi. Efendimiz onun ölümüne son derece üzüldü. Ona bizzat kendi elleriyle dağlama yapmış idi. Artık ölümünden sonra kimseyi Benî Neccar'm basma nakîb (temsilci) yapmadı, üstelik:

«Sizin nakîbiniz benim» buyurdu. Necar oğulları  bu durum ile diğer kardeşlerine iftihar ederlerdi.[790]

Hicret esnasında Medine henüz şehirleşmemiş, parça parça dağınık bir köyden ibaret idi.

Malik b. Neccar oğulları bir köy olup tıpkı bir mahalle gibiy­di ve "Falanoğu 1ları yurdu" diye anılırdı. Nitekim bir hadiste de:

«Ensar'm en hayırlı yurdu, Benî Neccar yurdudur» buyrulmuştur.[791]

Adiy b. Neccar oğullarının, Mazin b. Neccar oğulları'nm, Benû Salim'in, Benû Sâide'nin, Benûl Haris b. el Hazrec'in, Benû Amr b. Avf'm, Benû Abdi'l Eşhel'in ve diğer Ensaroğulları'nm da mahalle yerine geçen yurtları vardı.[792]

Bu yurtlar konusunda Nebi (s.a.v) Efendimiz:

«Ensar'ın her yurdunda hayır vardır.» buyurdular.[793] 

Peygamber (s.a.v) Efendimiz Mescid-i Şerifin bu yurtta inşa edilmesini emir buyurdular. Yurt. daha önce de söylediği­miz gibi bir köyden ibaret idi. Avf oğulları yurdu da Küba'dır. Peygamberimizin Mescid'i, Malik b. Neccaroğulları yurduna yapılmış oldu ki, o zaman burası da küçük bir köydü.

Buharî'nin Enes hadisi olarak naklettiğine göre, Nebî (s.a.v) Efendimiz, Amr b. Avf oğulları yurdunda konaklayıp araların­da on dört gün geceledi. Sonra Neccar oğullarına -kendisini al­maları için- haber saldı, onlar da geldiler.[794]

Bu süre içerisinde Muhacirler ile Ensar arasında kardeşlik bağları te'sis etti.[795] Daha sonra zekat farz kılındı. Yahudi'lerin



[782] Buharı 63/45; İbni Ebî Şeybe Musannef S; Abdürrezzak 9743; İbni SaM 1/240; İbni Hişam Sîre 2/238; Müsned 3/170, 1S7, 244. 278, 288, 6/289, 315; Beyhakî Sünen 7/43; Tahavî Müşkil 4/298; Beğavî 5/235; Beyhakî Delâil 2/471; Hakim 3/400; Taberânî Kebir 8/37; Ebû Nüaym Hılye 2/230; İbnü'l Cevzî el Muntazam 3/49, 62.

[783] Buharı 63/45; Beyhakî Delâil 2/526; Müsned 3/212; Ebû Nüaym Hılye h.na235; İbni Hişam 2/239; Ravdul Ünf 2/6; El Vefa bi ahvalil Mustafa 1/241; İbni Savd 1/235.

[784] Beyhakî Delâil 2/511.

[785] İbni Hişam 2/237; Beyhakî Delâil 2/503, 504.

[786] Buharı 63/45; İbni SaM Tabakât 1/239.

[787] İbni İshak sözü için bak Beyhakî Defâil 2/504; Taberî Tarih 2/S, Darül Kü-tübüi ılmiyye baskısı.

[788] İbni Mende'nin bu sözünü hangi eserinde söylediğini göremedim,

[789] İbni Hişâm 2/33S; (İbni Hişam bu vadiye Rânûnâ vadisi der) İbni Sa"d 1/336; İbniil Cevzî el Muntazam 3/65; El Vefa 338; Taberî 2/7; Tatib Ta­rih   12/441;   El   İktifa   1/463;   Tarihi   Halife   b.   Hayyat   55.   Beyhakî   bunda Efendimiz'in Kudüs'e döndüğünü yazar 2/500.

İlk Hutbe olması hasebiyle buraya teberriiken alıyoruz:

"Hamd Allah'a mahsustur. Ona hamd eder ve yardımı ondan dilerim. Ondan bağışlanıp hidayete erdirilmemi dilerim. Ona iman eder, onu inkar edemem. Onu inkar edenlere düşman olduğumu ilan ederim. Onun ortağı bulunmayan yegane   tek   zat   olan   ve   kendinden   başka   ilah   olmayan   Allah   olduğunu  şehadet ederim. Muhammed'İn onun kulu ve Peygamberi olduğuna da şeha-det ederim. Allah bu Peygamberini, hidayet, nûr ve nasihat ile peygamber­liğin artık gönderilmediği, insanların delalete düştüğü, ilmin azaldığı, za­manın paralanıp kıyamet saatinin yaklaştığı, hayatın ecelinin geldiği bir (Fetret) döneminde göndermiştir.

Allah ve Peygamberine İtaat eden doğru yola ulaşmış, onlara isyan edenler de azıp sapmışlar ve hakka geri dönüp gelemeyecekleri kadar uzak bir dalalet yolunda kaybolup gitmişlerdir.

Size, Allah'tan korkmayı tavsiye ederim. Zira Müslümanın müslümana ahireti teşvik İçin yapacağı en hayırlı tavsiye "Allah korkusunu" emret­mektir. Allah'ın Zatı hakkında sakındırdığı şeyden çekinin. Bundan daha faziletli bir nasihat, bundan daha iyi zikir olamaz. Zira Rabbİnden korkup çekinerek takva ile (Allah korkusu ile) amel edene bu takvası, Ahiret yurdunda aradığı şeye ulaşmak için en doğru yardımcıdır. Allah ile kendi arasındaki işi gizli ve açık sadece Allah rızası gözeterek düzelten insana bu ameli, ölümden önce en güzel bir öğüt ve zikir, ölümden sonra da bi­rikmiş bir hazine olur, ki o zaman, kişi ölmeden önce gönderdiği amellere en fazla muhtaç bulunmaktadır.

Bunun dışında (rıza dışında) yaptığı amelleri ile kendi arasında çok uzun bîr mesafe olmasını ne kadar dileyecektir. Allah (c.c.) sizi kendi zatı hakkında ikaz etmektedir. Allah kullarına pek acıyan, sözünü tasdik eden, va'd ettiğini yerine getirip bunda asla yalan çıkmayan bir zattır. Zira o, «Benim katımda söz, asla değiştirilmez ve ben kullara zulmeden biri deği­lim." buyuruyor.

Gizli ve açık bütün yüptıklarınızda Allah'tan korkun! Zira Allah'tan korkan kimsenin günahlarını Allah örtüp sevabını çoğaltıverir. Allah'tan korkan gerçekten muazzam bir kazanç elde etmiştir. Zira Allah korkusu Allah'ın İntikamından ve cezalandırmasından korur. Allah korkusu yüzleri ağartıp, Rabbin rızasını kazandırır ve dereceyi arttırır.

Nasibinizi almayı ihmal etmeyin, Allah'ın huzurunda gevşeklik yapma­yın. Allah size Kitabını Öğretmiş, yolunu size açmış, taki doğruları yalancı­lardan ayırsın. Allah'ın size ihsan ettiği gibi siz de iyilik edin, ona düşman olana siz de düşman olun. Allah yolunda Cihad'ın hakkını verin. Sizi bu işe seçip adınızı Müslüman koyan odur. Artık helak olan da, canlanan da delil ile olsun. Kuvvet Allah'ındır. Allah'ı çok anın, ölüm sonrası için amel edin. Allah ile kendi arasındaki muameleyi düzeltince insanlarla kendi ara­sında çıkacak şeylere Allah kafi gelecektir. Zira insanlara hükmeden Al­lah'tır, insanlar O'na hükmedemez. İnsanlar O'nun elinde olup O insanların elinde değildir. Allah-u Ekber. Velâ kuvvete illa billahi'l azîm.»

[790] Hakim Müstedrek 3/186; Ibni Sa"d.

Lakin bu rivayet Vakıdî'nin olup diğerlerinin nakletmediği bir ziyadedir. V-akıdî "infirad" halinde kesinlikle zayıftır.

[791] Buharı 63/7; Müslim Fezail 11; Beyhakî Sünen 6/372; Tahavî Müşkil 4/37.   

[792] Buharı 63/7.

[793] Buharî aynı yer; Müslim Fazail  nail; Tirmizî 532; Müsned 3/202, 496, 5 /425; Beyhakî Sünen 6/371; Hakim 3/516; Taberanî Kebîr 19/261, 266.

[794] Buharî Fezail 63/46; Beyhakî Delâil 2/539.

Buharî Menakıbül Ensar 63/3: Abdürrezzak 10411; Müsned 3/165; İbni Hiş anı 1/504; İbni SaM Tabakat 1/238: İbnül Cevzî el Muntazam 3/70,71

İbni SaM bu hadisenin Enes (r.a.)'ın evinde geçtiğini Enes (r.a.)'tan nakl­eder. İbnül Cevzî bunların hepsinin doksan kişi olup kırkbeşinin Muhacir, kırkbeşinin de Ensar'dan olduğunu bildirip bunların listesini şu şekilde ver­ir:

1- Übey b. Ka'b + Talha b. Ubeydillah,

2- İyas b. el Bükeyr + Harise b. H-uzeyme,

3- Erkam b. Ebil Erkam + Ebû Talha Zeyd b. Sehl,

4- Bişr b. Halid + Vakıd b. Abdillah,

5- Bilai b. Rabâh + Ubeyde b. el Haris,

6- Temîm + Hayyan,

7- Sabit b. Kays + Amir b. Bükeyr,

8- Sa"lebe b. Hatib + Muatteb b. el Hamrâ

9- Ca"fer b. Ebî Talib + Muaz b. Cebel,

10- Cerir b. Atik + Hab-bab b. el Erat,

11- Hâtıb b. Ebî Beltea + Rahîle b. Hâlid, veya Uveymir b. Sâide, ya da Ka'b b. Malik,

12- Hârise b. Sürâka + Saib b. Osman,

13- Hu-sayn b. el Haris + RafT b. Uncede, yahut Husayn ile Abd b. Cübeyr,

14- Halid b. Bükeyr + Zeyd ed-Desiyye veya Sabit b. Kays b. Şemmas,

15- Huneys b. Huzafe + Ebû Hubeyş b. Cübeyr,

16- Zü Şimaleyn + Yezîd b. el Haris b. Fesham (bu ikisi beraberce Bedir harbinde şehid oldular.),

17- Zekvan b. Abdi Kays + Mus'ab b. ümeyr.

18- RafV b. Malik + Said b. Zeyd b. Amr, 

19- Zübeyr b. el Avvam + Abdullah b. Mes'ud, veya Talha. Bir

neşhur alimi Abdullah b. Selâm ile Yahudi'lerden bir grup injan İslam'a girerken diğer Yahudi'ler onu inkar ettiler.

görüşe göre Ka'b b. Malik bir diğerine göre  Seleme b. Selâme h. Vakş ile.

20- Zeyd b. Harise  +  Hamza b. Abdilmuttalib, 

21- Zeyd b.  el  Hattab  + Ma'n b. Adiy,

22- Sa'd b. Ebî Vakkas ♦ Mus'ab b. Umeyr. SaM ile Abdurrahman b. Avf veya Ammar b. Yasir veya Muhammed b. Mesleme ile kardeş yapıldığı da  ileri sürülür, 

23- Sâlim  (Mevla Ebî Huzafe)  4  Muaz b. Maîd, 

24- Savd b. Avf b. er Rabî1♦ Abdürrahnıan b. Avf,

25- Savd b. Heyseme  ♦  Ebû Seleme,

26- Seleme b. Selame + Ebû Sebra b. Ebî Ruhm,

27- Selman el Farisi + Ebud Derdâ veya Huzeyfe,

28- Süveybit b. SaM, Abid b. Mais,

29- Şucâ b. Vehb + Evs b. Havlî,

30- Şemmas b. Osman + Hanzala b. er Râhib,

31- Süheyb + Ha­ris b. es Summe,

32- Safvan b. Beydâ + RafT b. Mualla,

33- Talha +  SaM b. Zeyd veya Ka'b b. Malik ya da Ebû Eyyûb,

34- Tufeyl b. el Haris t Münzir b.  Muhammed  veya  Süfyan  b.   Beşîr,   

35- Tuleyb  b.  Amr  +   Münzir  b. Amr,

36- Ebû Bekr es Sıddîk + Ömer veya Harice,

37- Ömer + Amr b. Uveymir b. Saîde yahut Itbân b. Malik,

38- Osman b. Affan + Abdürrahman b. Avf veya Evs  b.  Sabit, 

39- Ali  b.  Ebî Talib   +  Efendimiz'in  kendisi  veya  Zübeyr,  bir rivayette   Sehl   b.   Hanit,   

40- Abbas   h   Abdil   Muttalib   *   Nevfel   b.   Haris,

41- Ebû Ubeyde +  Ebû Huzeyfe'nin azatlısı Salim veya Sa'd b. Muaz ya da Muhammed b. Mesleme,

42- Abdullah b. Mes'ûd + Muaz b. Cebel,

43- Abdullah   b.   Maz'ûn   +   Sehl   b.   Ubeyd,   

44- Abdullah   b.   Cahş   *   Asım   b.   Sabit,

45- Umeyr b. Ebî Vakkas + Amr b. Muâz,

46-Ammâr * Huzeyfe, yahut Sabit b.  Kays, 

47- Osman  b.   Maz'ûn   +   Ebu!   Heysem  b.  Teyhân,  yahut Abbas  b. Ubâde veya Evs b. Sabit,

48- Utbe b. Gazvân  ♦  Ebû Dücane, yahut Muaz b. Maîs,   

49- Ukâşe     Müczir  b.  Ziyad,   

50- Akıl  b.  Ebî  Bükeyr  +  Bişr b.  Abdil Münzir yahut  Müczir b   Zinad, 

51- Amir  +  Haris  b.  es  Summe, 

52- Amr  b. Sürâka + Saîd b.  Zeyd,

53- Ubeyde b. Haris + Umeyr b. Hammam,

54- Ubâde + Amir b. Rabîa,

55- Avf b. Malik + Ebû Derdâ,

56- Ferve h Amr el Beyadî + Abdullah b. Mahrame, 

57- Kutbe b. Amir + Abdullah b. Maz'ûn,

58- Künâz b. Husayn  +  Ubâde b. Samit,

59- Mus'ab b. Umeyr + Ebû Eyyûb,

60- Mersed b. Ebî Mersed +  Evs b. Es Sâmit,

61- Mistah  +  Zeyd b. Müzîn,

62- Muaz b. Afra  +  Ma'mer b.  Haris, 

63- Muhriz b. Nadle  + Amâra b. Cerîr, 

64- Mes"ûd b. Rabî 4  Ubeyde b. et Teyhân

65- Mikdâd *  Cebbar b. Sahi- veya İbni Ra-vaha,

66- Münzir b. Amr + Ebû Zer

67- Mehcav  + Haris b. Sürâka yahut Sü-raka7

68- Hüşeym b. Utbe  + Abbad b. Bişr,

69- Vehb b. Sa'd + Süvedâ h Amr yahut Sürâka,

70- Yezîd b. Münzir + Amir b. Rabîa.

İmam Zehebi, Tarihü’l-İslam, Cantaş Yayınları: 2/371-380




Konu Başlığı: Ynt: hicretin birinci yılı hadiseleri
Gönderen: Sevgi. üzerinde 04 Ocak 2022, 03:58:57
Esselamü Aleyküm. Bu bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim
 Rabb'im bizlerin ilmini artırsın inşaAllah