๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 25 Nisan 2011, 12:56:21



Konu Başlığı: Ensar dan gelen ilk haberler
Gönderen: Sümeyye üzerinde 25 Nisan 2011, 12:56:21
Ensar'dan Gelen İlk Haberler Ve Birinci Akabe Bîâtı

 

Ahmed b. Mikdâd el-lclî, Hişâm b. Muhammed el-Keİbî- Abdü'l Hamid b. Ebî Abes b. Cübr- babası isnadıyla şunları anlatır. Abes b. CUbn derki: Bir gece Kureyşüler Ebû Kubeys dağı üzerinden şöyle diyen bir ses işittiler:

«İki Sa'd (kabilesi) eğer müslüman olacak olursa Muhammed Mekke'de muhaliflerinden korkmayacak hale gelmiş olacaktır.»

Sabah olunca Ebû Süfyan: "İki Sa'd da kim? Sa'd b. Bekr yada Sa'd b. Temim'mi?" dedi. İkinci gece olunca -sahibi görünmeyen- bir sesin şöyle dediğini duydular:

-Ey Sa'd kabilesi, Evs'in Sa'dı! Sen yardımcı ol. Ey Hazreçlilerin Sa'd'ı zarif gençler. Hidayet da'vetçisine katılın ve arif insanların Cennetteki idealini Allahtan temenni edin. Zira hidayet arayan kim­seye Allanın sevabı, Firdevs cennetinde ipekli perdelerin salındığı bahçelerdir.

Bunun üzerine Ebû Süfyan, "Vallahi bu Sa'dlar Sa'd b. Muâz ile Sa'd b. Ubâdedir" dedi.[608]

Bekkâî, İbni İshak'tan naklediyor: Allah (c.c) dinini ortaya çıkar­mak ve peygamberine izzet vermeyi arzu buyurunca {onun emri ile) Rasûlullah (s.a.v) Ensar ile buluşmuş olduğu O hac mevsimi yine te­bliğe çıkmış ve kendini kabilelere arzetmişti. Nitekim önceieride bö-yle yapıyordu. Akabe denen (Şeytan taşlanan yerle Mekke arasındaki) yerde bulunduğu bir sırada (Medine'de oturan) Hazreç kabilesin­den bir kervana rastladı. Asım b. Amr b. Katâdenin bana kendi kav-minden bir şeyhden anlattığına göre Rasûlullah (s.a.v) "siz kimsiniz?" diye sormuş onlarda; "Hazreçten bir gurub demişler. Efendimiz (s.a.v) de:

«Yahudilerle müttefik olanlardanım?» buyurun­ca "evet" demişler. Efendimiz onlara: "oturmazmısmız, sizinle biraz konuşayım?" deyince "tabi olur" dediler, ve onunla birlikte oturdular. Rasülü Ekrem onları Allah'a da'vet edip İslam'ı tanıttı, ve onlara Kuran okudu.

Medinelilerin İslam'a girmelerinden âmil olan, Allanın en büyük Iutfu, Yahudilerin onların diyarında beraber yaşamaları idi. Yahudiler kitab ehli olup bilgi sahibiydiler. Medine arapiarıysa şirk koşup ve putlara tapan bir toplum idi. Medineiiler onların ülkelerine harb açıp elde etmişlerdi. Bu yüzden yahudilerle araplar arasında ne zaman bir olay çıksa yahudiler hemen: "Yakın da bir peygamber gönderilecektir. Zamanı gölgenin üstümüze gelişi kadar yakındır. Biz ona uyacak ve sizi Âd ve İram kavimlerinin öldürüldüğü gibi öldüreceğiz" derlerdi.

Rasûl-U Ekrem bu Hazreçli gurupla konuşupta onları İslam'a ça­ğırınca, birbirleriyle "Ey topluluk! Bilinki vallahi bu yahudilerin (ge-fecğini haber vererek) bizi korkuttukları peygamberdir. Sakın bu zata katılmada yahudiler sizden önce davranmasın" diye konuşup peygam­berin bu da'vetine icabet ederek müslüman oldular, ve Efendimize:

-Biz kavmimizi terk etmiş idik. Bizim kavmimizin arasında olan şer ve düşmanlık gibi dünyada aralarında böyle şey olan bir kavim yoktur. Belki Allah senin vasıtanla onları birleştirecektir. Biz şimdi onlara gidelim ve onları senin dinine çağırıp bizim sana katıldığımız şeyi onlarada tanıtalım. Allah onları senin etrafında toplarsa senden daha güçlü kimse olamaz, dediler. Daha sonra Mekke'den ayrıldılar.

İbni İshak derki: Anlatıldığına göre Hazreç'ten altı kişilermiş:

1- Es'ad b. Zürâra

2- Avf b. Afra,

3- Rafi b. Mâlik ez Zürâkî,

4- Kutbe b. Âmir es Sülemî,

5- Ukbe b. Âmir,

6- Adiy bin Ganem oğullarından Cabir b. Abdillah. Bunu İbni Hazm tbni tshak'tan naklederek Ukbe'nin yerine Muavvez b. Afra yi zikreder. Bunlar Medine'ye gelince ka­vimlerine Rasûlullah'ı anlattılar ve onları İslam'a çağırdılar. Arala­rında Allah RasülünUn adı hızla yayıldı. Ertesi yıl olduğunda hac mevsiminde Ensar'dan on iki kişi Mekke'de hazır bulundu. Rasüllullah (s.a.v) onlarla Akabe'de buluştu. (İşte bu ilk Akabe'dir.)

Bunlar Efendimize kadınların bîat şartlarıyla biat ettiler Zira bu olay müslümanlara harb yapma emrinin gelişinden önce idi. Bu ge­lenler

1- Es'ad b. Zürâra,

2- Avf,

3- Muavvez (bu ikiside Afra'nm çocuklarıdır)

4- Zekvân b. Abdi Gays

5- Rafi b. Mâlik

6- Ubâde b. Es-Sâmit

7- Yezid b. Salebe el-Bedevî,

8- Abbas b. Ubâde b. Nadle

9- Kutbe b. Âmir

10- Ukbe b. Âmir, bu adları verilenler Hazreç kabile-sindendir.

11- Ebû Heysem et Teyhân,

12- Uveym b. Sâide bu ikiside Evs kabilesindendiler.[609]

Yûnusla diğer âlimler İbni İshak'tan şöyle naklederler: Bana Yezîd b. Ebî Habîb, Mersed b. Abdillah el Yezeni-Ebû Abdillah es-Sunâbihi AbdUrrahman b. liseyle - lsnadıyla Ubâde b. Es-Sâmit'den (r.a) şöyle dediğini anlattı:

«Biz birinci Akabe gecesi on iki kişilik bir gurup Rasûlullaha bi­at ettik. Ona kadınların biat şartlarıyla biat ettik. Efendimize 'Al­lah'a hiç bir şeyi ortak koşmayacağımıza, hırsızlık yapmayacağımıza, zina etmeyeceğimize çocuklarımızı öldürmeyeceğimize, el ve ayakla­rımız arasındaki biriyle iftira edip bühtan etmeyeceğimize, ma'rufta ona âsi gelmeyeceğimize" dair biat ettik. Bu biat harbin farz kılın­masından önceydi. Rasûlullah (s.a.v) diyorduki: "Eğer sözünüzü yeri­ne getirirseniz Cennet sizindir. Eğer bunlardan bir şeyi gizlice yapar­sanız işiniz Allaha kalmıştır. Dilerse af eder, dilerse azab eder."» Hadişi Buharı ve Müslim Kuteybe-Leys-Yezîd b. Habîb isnadıyla rivayet ederler.[610]

(Zehebî kendi isnadiyla derki:) Bize el-Hıdr b. Abdirrahman ile İsmail b. Ebî Amr, Hasen b. Ali b. Hüseyn b. Hasen b. el-Bünn -De­desi Ebû'l Kasım eI-Hüseyn-(479 yılında) Ebû'l Kasım Ali b. Muham-med b. Ali b. Ebi'l Ulâ -AbdUrrahman b. Osman el- Muaddel -Ali b. Ya'kub- Ahmed b. İbrahim el-Kureyşî, Muhammed b. Âiz, İsmail b. Ayyaş, Abdullah b. Osman b. Hüseyn, İsmail b. Ubeyd b. Rifâ'a -is­nadıyla Ubâde b. Es Sâmit (r.a)'tan şöyle dediğini rivayet ettiler.:

«Biz çalışkan halimizde de, tembel halimizde de dinleyip itaat etmek, dar durumda da bol durumda da nafaka vermek, emri bil ma­ruf yapıp kötülüklere engel olmak, hiç bir kınayanın lafına aldırma­dan Allah yolunda hak sözü söylemek, Medine'ye yanımıza gelince kendimizi çocuklarımızı ve karılarımızı koruduğumuz gibi onu korumak ve karşılığında Cennet bizim olmak üzere biat ettik.[611] Bu hadisi Züheyr b. Muâviye de İbni Husaym- İsmail b. Ubeyd b. Rifa'a - ba­bası Ubeyd aracılığıyla Ubâde b es- Samit (r.a)tan buna benzer bir ifadeyle nakletmiştir. Ancak Dâvûd b. AbdUrrahman el-Attâr ile Yahya b. Süleym buna aykırı olarak hadisin bu metnini apayrı bir is-nad ile İbni Huseym'den rivayet etmişlerdir ki bu haberi Ebu'z Zübey aracılığıyla Cabir'den (r.a) nakleder. Bu az ileride gelecektir.

Bekkâi; İbni İshak'tan şöyle nakleder. Medineiiler yurtlarına geri dönünce Efendimiz (s.a.v) Mus'ab b. Umeyr el Abderî (r.a)'ı onlara Kur'an öğretip dînî konulan aydınlatması için oraya gönderdi. Mus'ab Medineye gelince Es'ad b. Zürâra (r.a)m evine misafir oldu. Hatta Âsim b. Ömer'in bana anlattığına göre Mus'ab onlara namazda kıldınyormuş. Bunun sebebi de Evs ve Hazreçlerin (Buâs harbinden yeni çıkmış olup eski düşmanlıklar henüz unutulmadığından) birbirlerinin arkasında namaz kılmak istememeleri imiş.

İbni İshak; "Medine'de Musaba bu Kuran okuttuğu için "el-Muk-ri, okutman" lakabını vermişlerdi." diyor.[612]

Muhammed b. Ebi Ümâme b. Sehl b. Huneyf bana babası Ebû Ümâme aracılığıyla Abdürrahman b. Ka'b b. Mâiik'in şöyle dediğini anlattı:

Ben gözleri kör olduğu zaman babamın yedeni[613] idim. Birgün onu Cuma namazına götürürken ezanı duyunca "Ebû Ümâme'ye Allah rahmet etsin nur içinde yatsın" diye duâ etti. Bende: "Babacığım! Sen ezanı duyunca neye Ebû Ümameye duâ ettin?" dedim. Bana "Oğulcuğum! Bizi Medine'de Cuma namazı için Benî Beyaza taşlığın-daki Hadamat kuyusunun bulunduğu Nebit alanında ilk defa bir araya getiren odur" dedi. Bende "siz o gün kaç kişiydiniz" dedim. O da, ;iKırk adam idik" dedi.[614]

Mus'ab b. Ukbe İbni Şihâb-ı Zührî'den şöyle anlatıyor:

-Hac mevsimi gelince Medine Ensarından aralarında Muâz b. Afra, Es ad b. Zürâra, Râfi b. Mâlik, Zekvân, Ubâde b. Es Sâmit, Birinci ve İkinci Akabe Biati Ebû Abdirrahman b. Tağlib, Ebû'l Heysem b. et Teyhân ve Uveym b. Sâide'nin de bulunduğu bir topluluk hac yapmışlardı. Rasûlullah (s.a.v) bunların yanına gelip kendine gelen din işini onlara haber verip onlara Kur'an okudu. Onlarda yurtlarında bulunan ehl-i Kitab' tan duymuş oldukları bilgilerin ışığı altında bu işin gerçekliğini ka­vrayıp Efendimizin söylediklerini anladılar ve gönülleri bu işe yattıda Efendimizi tasdik ettiler. Sonra peygamber (s.a.v)'e: "sen Evs ve Haz-recin arasında döktükleri kanı biliyorsun. Bizler Allanın seni İrşâd ettiği bu dinin yayılmasında çok hırslıyız. Senin için yorulmadan na-sihata devam edeceğiz. Şimdi sana kendi görüşümüzü belirtelim: "sen şimdi burada Allah'ın adı üzerinde kal. Bizde kavmimize varıp senin durumunu onlara anlatıp kendilerini İslama da'vet edelim. Belki Allah (c.c) aralarını düzeltir, onların işlerini bir araya getirir. O zaman biz gelecek hac mevsiminde seninle buluşmaya söz verelim." dediler. Ra­sûlullah (s.a.v) da bunu uygun buldu. Böylece Ensarhiar yurtlarına geri döndüler. Medinelileri gizlice dine da'vet ederek onlara Kuran okudular. Bu işe öyle çalıştılarki Ensar evlerinden içinde müslüman olmayan pek az ev kaldı.

Sonra Muâz b. Afra ile Rafî b. Mâliki kendilerine din öğretecek birinin peygamber tarafından gönderilmesini sağlamak için "Efendi­miz (s.a.v)e yolladılar. Efendimiz (s.a.v) onlara Mus'ab b. Umeyr (r.a)'ı gönderdi. Mus'ab Medine'ye gelince Benî Temîm oğulları içinde İslam'a gizlice da'vette bulunan Es'ad b. Zürâra (r.a)ın evine indi. Ar­tık İslam onlar arasında yayılarak sayılan hızla arttı. Bir gün Mus'ab b. Umeyr ile Es'ad b. Zürâra, Medinedeki Benî Marak kuyusunun başına gelip oturdular ve Ensar'dan bir guruba yanlarına gelsinler diye haber saldılar. Onlarda gizlice yanlarına geldiler. Mus'ab onlara Kuran okuyup İslam'a dair bilgiler anlatırken (o zaman henüz müs­lüman olmayan) Sa'd b. Muaz (Bazılarına göre Üseyd b. Hudayr) du­rumu Öğrenip zırhını kuşanıp elinde mızrakla onların bulunduğu yere geldi. Başlarına dikilip: "Şu ğarib, sürgün, yalnız adamı bizim evler­imize ne diye getirdin. Zayıf kimselerimizi batıl şeylerle akılsızlaştı-rıp onları kendi yoluna çağırıyor. Bundan sonra seni etrafımızı kötü-leyen biri olarak görmek istemiyorum." dedi. Onlarda kalkıp gittiler. Sonra onlar bir kere daha Benî Marak kuyusuna veya oraya yakın bir yere geldiler. Bu ikinci kerede yine Sa'd b. Muâz'a haber verildi. O da kalkıp gelerek ilk defasından daha sert bir tehdit savurdu. Es'ad b. Zürâra (r.a)ta "Teyze oğlu? Mus'ab'ı bir dinle, eğer hak bir söz duyacak olursan ona katılırsın, münker bir şey duyarsan onunkinden daha doğru birsözle onu reddedersin" dedi. Sa'd da "ne diyormuş?" dedi. Mus'ab (r.a) da Kur'an'dan apaçık Kitab'a andolsun. Biz onu belki akıl ederler diye arabca bir Kur'an olarak indirdik.» (Tuhruf ayet 1) ayetini okudu. Bunu dinleyen Sa'd da "Sizden bilmediğim bir şey duymuş değilimki" diye kalkıp git-tiysede, Allah onun kalbine bir hidayet vermiş bulunuyordu. Ama Mus'ab ile Es ad'a İslam'ı kabul ettiğini söylemedi. Sa'd kavminin yanma dönüp onlardan Abdü'l Eşhel oğullarını İslama çağırmaya başladı, ve onlara müslüman olduğunu açıkladı. Onlara: "Müslüman­ların getirdiği şeyde şüphesi olan ondan daha doğrusunu getirmelidir. Vallahi kendisinden dolayı boyunların kesileceği bir din gelmiştir" dedi. Sa'd b. Muâz'ın İslam'a girmesiyle Abdü'l Eşhel oğullarından adı verilmeyen bir kaç kişi dışında müslüman olmayan kalmadı.

Daha sonra Benî Neccâr kabilesi Mus'ab b. Umeyr'İ (r.a) yurtla­rından çıkarıp Es'ad b. Zürâra'ya da tazyik ettiler. Bunun üzerine Mus'ab da Sa'd b. Muaz'ın evine göçtü. Onun yanında güven içinde, insanları İslama da'vete devam etti ve Allah onun eliyle nicelerine hidayet nasib etti. Öyleki eşrafı inanmış olamayan pek fazla Ensar evi kalmadı. Bu davetler sayesinde Amr b. el Cümüh müslüman olup putları kırıldı. Böylece Müslümanlar Medinedeki halkın en güçlüleri oldular. Mus'ab da Medine'de Cumaya ilk cemaat toplayan insan ol­du.[615] Daha^ sonra görevini bitiren Mus'ab Rasûlullahın yanma döndü. (Ona Mukrî deniliyordu.) Zührî bu kıssayı böyle anlatır ve "Medine' de Cuma'yı ilk kıldıran Mus'ab idi' der.[616]

El Bekkâî, İbni îshak'tan naklediyor: Bana Abdullah b. Muğıyra b. Muaykib, ve Abdullah b. Ebî Bekr b. Hazm haber verdi ki:

Es'ad b. Zürâra, Abdü'l Eşhel oğullarının ve Zafer oğullarının yurtlarına gitme arzusuyla Mus'ab b. Umeyr ile birlikte yola çıktı. Sa'd b. Muâz, Es'ad b. Zürâra'nın teyze oğluydu. Es'ad onu Zafer oğulları bahçelerinden birine getirdi. (Ravi Abdullah b. Muğire ile Abdullah b. Ebi Bekr) Bu yerin Merak kuyusu yakınında bir yer oldu­ğunu söylerler. Orada yanlarına epey insan geldi. Sa'd b. Muâz ile Üseyd b. Hudayr, Abdü'l Eşheloğullarının liderleri konumundaydılar. Sa'd ile Üseyd Mus'ab'ın dediklerini dinleyince Sa'd Üseyd'e; "Şu iki­sinin yanına gitte onları azarlayıp bizim yurdumuza gelmelerini ken­dilerine yasakla. Eğer Es'ad b. Zürâra benim teyze oğlum olmasaydı bu işte sana ihtiyacım olmazdı." Üseyd'de kargısını aldı sonra onlara doğru geldi. Es'ad b. Zürâra onu görünce "İşte bu gelen kavminin seyyididir sana geliyor. Ona Allah'ı tasdik et(menin ne demek oldu­ğunu göster)" dedi. Mus'ab da "Eğer oturursa konuşurum" Üseyd sö­verek gelip başlarına dikildi. "Sizi buraya getiren sebeb neki zayıfla­rınızın aklını çeliyorsunuz? Canınıza ihtiyacınız varsa bizden ırak durun" dedi. Mus'ab b. Umeyr (r.a) ta "Oturup bir dinlesen olmazmı? Bir şeye razı olursan onu kabul edersin. Eğer hoşlanmazsan beğen­mediğin şey senden uzaklaşır (yani gideriz)" dedi. Üseyd'de "İnsaflı konuştun" deyip harbîsini yere çakıp dikti ve yanlarına oturdu. Mus' ab da ona îslamı anlatıp Kuran okuyuverdi. (Anlatıldığına göre) Mus'ab ile Es'ad derlerki: "Vallahi daha o konuşmaya başlamadan ön­ce onun yüzünde İslamın göründüğünü anlamaya başlamıştık. Zira yüzü nurlanıp yumuşamıştı" Sonra Üseyd "Bu ne güzel sözler! Ne kadar şirin! Bu dine girmek istediğinizde ne yapıyorsunuz?" dedi. Onlarda "Boy abdesti al. Temizlen elbisenide temizle, sonra hak olan şahadeti getirir sonra namaz kılarsın" dediler. Üseyd kalkıp güsül yaptı, İslam'a girdi ve iki rekat namaz kıldı. Sonra onlara: "Şu geri tarafımda bir adam duruyor. Eğer o da size uyacak olursa onun kav­minden hiç kimse onun geldiği yolda ondan geriye kalmazlar. Şimdi ben onuda size göndereceğim" deyip Sa'd b. Muâz ve Onun kavminin yanına geri gitti. Onlar meclislerinde toplu haldeydiler. Sa'd onun geldiğini görünce: "Allah'a yemin ederimki Üseyd buradan gittiği çehreden başka bir çehre içinde geri geldi." deyip Üseyd'e de "ne yaptın?" diye sordu. Üseyd de:

-Bu iki adamla konuştum. Ben onlarda bir sakınca noktası gör­medim. Ben onlara bu tebliği yasakladım. Onlarda "İsteğini yapalım" dediler. Hem bana anlatıldı ki, Harise oğullan (teyzen oğlu) Esad b. Zürâra'yı öldürmek için yola çıkmış. Bunun sebebi, onların Esad in senin teyze oğlun olduğunu anladıklarından sana ihanet olsun diye böyledir" dedi. Bunun üzerine Sa'd öfkeli, ürkütücü, şimşek gibi yerinden fırlamış Üseydin elinden harbeyi kapmış ve: "Vallahi senin işimize yarayacak birşey yaptığını sanmıyorum" deyip, Mus'abla, Sa' d'a doğru gelmiş. Sa'd bu ikisini gayet emin bir halde görünce Üseyd' in maksadının kendisinin bunları dinlemesini sağlamak olduğunu an­layıp onlara söğerek tepelerine dikilmiş. Sonrada Es'ad'a: "Yâ Ebû Ümâme! Vallahi seninle benim aramdaki şu akrabalık olmasaydı, benden şu muameleyi görmezdin. Bizim sevmediğimiz şeyi bizim evi­mize mi bürüyeceksin" dedi. Esad da Mus'ab b. Umeyr (r.a): "Ey Mus'ab! Vallahi sana arkadakilerin seyyidi olan bir zat gelmiştir. Eğer bu sana uyarsa onun toplumundan sana uymayan iki kişi bile kal­maz" dedi. Bunun üzerine Mus'ab b. Umeyr (r.a) ona: "Oturupta bir dinlesen ne olur? Eğer sen bu işi hoşlanırda ona girmeyi arzu eder­sen biz bunu kabul ederiz. Eğer beğenmezsen, beğenmediğin bu şey bizi senden uzaklaştırır" dedi. Sa'd da "İnsafli konuştun" dedi. Bunun üzerine Mus'ab (r.a) ona İslamı tanıtıp Kuran okuyuverdi. Vallahi o daha konuşmaya başlamadan önce bile yüzünün parlayıp dilinin yumşamasmdan dolayı. Onun yüzünden İslam'a girdiğini arılıyorduk.

Sonra Mus'ab (r.a) önada Üseyd'e {r.a) yaptığı muâmeieyi yaptı. Sa'd da müslüman oldu. Sonra kargısını aldı ve kavminin toplantı meclisine (kulübüne) doğru beraberinde Üseyd olduğu halde yürüdü. Sa'dın gelişini kavmi görünce: "Vallahi Sa'd yanınıza buradan ayrıldı­ğı çehreden başka bir surat ile geri dönüyor" diye konuştular. Sa'd onlara: "Benim aranızdaki durumuma ne dersiniz?" dedi. Onlarda:

"Sen efendimiz, en iyi görüş sahibi olanımız, lider olarak en mü­barek olanımızsın" dediler. Bunun üzerine Sa'd da:

-Öyleyse iman edinceye kadar erkeğinizin de hanımlarınızın da benimle konuşması haram olsun, dedi. Vallahi Abdü'l Eşhel oğulları yurdunda  İslam'a  girmeyen  ne erkek  ne de  kadın  kaldı.  Böylece Mus'ab ile Es'ad (r.a)larda evlerine döndüler. Artık Medine Ensarına ait her evde kesinlikle erkek yada kadın bir müslüman bulunuyordu. Ancak Ümeyye b. Zeyd, Hatme, Vâil Vakıf haneleri bu işin dışında kaldı, işte bu sayılanlara "EvsU'llah" denir. Bunlar Harise oğlu Evsin kolundan gelmedirler. Bunların İslam'a giremeyişleri aralarında Sayf kabilesinden Ebû Kays b. el Eslet isimli birinin bunların şairi ve li­deri sıfatını taşıyarak bu herifi dinleyip sözünden çıkmamalarıdır. O herif bunları İslam'a girmekte geri koymuş bunlar bu halde Unut ve Hendek harbi bitene kadar böyle kalmışlardır.[617]




[608] Beyhakî Delâil 2/428; Taberî 2/380 (Yeni Baskr 1/557).

 [609] İbni Hişâm 2/184; Urve  Megazi   121;  Beyhakî  Delâil  2/434; Taberî 2/353; 1/588; İbni Sa'd 1/220; İbni Abdü'l Ber Ed Dürer.

[610] Buharı Menakib 63/43 hadis no 3893; Ahkam / Babü Beyati'n Nisa, Hu-dud/ Babü Tevbetüssârib. Tevhid / Babiin fi'J Meşîeti vel- irâdetİ. Müslim Hudud hadis 44; Daramî siyer İ6; Müsned 5/323; Nesâîl 7/142-149; İbni İshak 1/220; İbni Hişâm 2/185 Taberî tarih 2/356 (1/559).

[611] Musned 5/325.

[612] İbni İshak siyer Meğazi 124; İbni Hişâm 2/185; Taberî Tarih 2/357; Ebû Nııaym Delâil 1/105; Beyhakî Delâil 2/437; Beyhakî Mus'abın gönderilişi ile ilgili şu bilgileri verir: Medineliler, İslam dini aramızda yayılmıştır. Bi­ze arkadaşlarından Kur'an okutabilecek birini gönder de bize İslamî konu­larda bilgi verip onun şeriat ve sünnetini belletsin, namazda imamlık etsin diye Rasülullah'a (s.a.v) mektup yazmışlardı. Rasülullahta onlara Mus'ab b. Umeyr'i (r.a) gönderdi. O da Medineye varınca Es'ad b. Zürâra (r.a)'ın evine indi. EsâJ (r.a) onu Ensar'ın evine götürür oda onları bir yandan İs­lama da'vet eder bir yandanda müslüman olanlarına islam fıkhını Öğretirdi.

[613] "Yeden" bizim toros dilinde elinden tutarak götüren demektir. Yol gösterici kılavuz rehber gibi kelimeler "Yedme" nin yerini asla tutmaz.

[614] İbni Mâce Cum'a 1082; İbni Hişâm 2/185; İbni Sa'd 1/219; Taberî 2/353; Uyûnül Eser î/197; İbni Abdü'l Ber Ed,Dürer Sayfa 68; İbni Esir Camiu'l Usul Ebû Dâvûd Cum'a h. no 1069; tbni Ebî Şeybe Evâil 14/71 h. no: 17595; Hâkim Müstedrek 3/187.

[615] Az önceki rivayette bunun Es'ad b. Zürâra olduğu geçmişti,

[616] Beyhakî DelâÜ  2/430-433; Ebû Nuaym Delâil 227; Taberî 2/357; Nihayetü'l İreb 16/313.

 

[617] İbni   Hişâm   2/185-186   Taberî   Tarih   (yeni   baskı)   1/560   Beyhakî   Delâil 2/439-441  İbni Abdii'l Ber ed-Diirer 1/160 Uyünül eser 1/161

Burada İbni İshak Ebû Lays el-Eslet'in şu şiirini verir.

1- Ey  İnsanların  Rabbi! Birtakım  şeyler varki  orada güçlüyle zayıf birbirine s ani ay azarlar.

2- Ey   İnsanların   Rabbi!   Biz   doğru   yoldan   saptığımızda  bize   iyilik  yolunu kolaylaştır.

3- Rabbimizin   lutfu   olmasa  yahudi   olacaktık. Yahudi dinininde yürünecek bir yolu yok yada iyi bir örneği yok)

4- Rabbimiz olmasa belki de şimdi (Filistin Lübnan arasındaki) Celil dağın­da rahiblerle birlikte yaşayan hınstiyan olmuştuk.

5- Lâkin biz yaratıldığımızda bütün nesillerimizin dini Hanif olan insanlar olarak yaratıldık.

6- Baghymiş gibi uysal yürüyen kurbanlık develeri üstlerindeki çulları omuzlarını kapamamış bir halde süren insanlarız.

îbni Hişâm bu son beytteki "Omuzlan Üstlerine örtülen çullar içinde açık olan" cümlesini Huzâa'lı yada Ensarlı bir adam diye açıklar ki ne demek istediğini anlamadığım gibi şerhîerdede böyle bir izaha rastlamadım.

      İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 1/406-415


Konu Başlığı: Ynt: Ensar dan gelen ilk haberler
Gönderen: Sevgi. üzerinde 27 Ocak 2022, 04:29:19
Esselamü Aleyküm. Bu bilgileri bizlerle paylaşan kardeşlerimizden Allah razı olsun