Konu Başlığı: Efendimize yedirilen zehirli koyun Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Nisan 2011, 14:59:22 Efendimize Yedirilen Zehirli Koyun Leys b. Sa'd, Saîd (b. Ebî Saîd) yoluyla Ebû Hüreyre'den naklediyor: Hayber feth olduğunda, Resûlullaha zehirli bir (kızarmış) koyun hediye edildi. Resûlullah (durumun anlaşılması üzerine): "Burada bulunan Yahudileri toplayın" buyurdu. Ashab onları toplayıp O'na getirdiler. Efendimiz (s.a.v.) onlara: "Şimdi ben size birşey soracağım, siz bu sorularda bana doğru söyleyecek misiniz?" deyince, "Evet yâ Ebe'l-Kâsım! dediler. Resûlullah onlara, "Babanız kim?" dedi. "Babamız falanca..." dediler. Efendimiz, "yalan söylediniz, babanız falancadır." deyince; "Doğru söyledin, gerçek dedin" dediler. Nebi (s.a.v.): "Peki ben size bir şey sorsam bana onu doğru cevaplıyacak mısınız?" deyince "Evet Ya Ebe'l Kasım! zaten sana yalan söyleyecek olsak, sen babalarımız hakkındaki gerçeği bildiğin gibi yine yalanımızı bileceksin" dediler. Nebi (s.a.v.) "Cehennem ehli kimlerdir?" deyince Yahudiler: "Biz biraz Cehennemde kalacağız, sonra ardımızdan siz oraya gireceksiniz" dediler. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.) onlara; "Defolun ordan! Vallahi biz asla orada, size halef olacak değiliz" deyip sonra da, "Peki size bir şey daha sorsam bana doğru söyleyecek misiniz? "buyurunca, "evet" dediler. O zaman Nebi (s.a.v.), "Siz şu koyuna zehir koydunuz mu?" deyince, "evet" dediler. O da, "Peki buna sizi ne sevk etti?" buyurunca, onlar: "Biz bununla, eğer Peygamber değil de yalancı biri isen senden kurtuluruz, yok Peygamber isen zaten bu sana zarar vermeyecek diye düşündük" dediler. Bu haberi Buharı rivayet etmiştir.[167] Ebû Dâvûd MSünen"inde Süleyman el-Mehdî, İbnü'l Vehb- Yûnus İbni Şihab isnadıyla nakleder ki: Cabir (r.a.), Yahudi bir kadının bir koyun etini zehirleyip, bunu Nebî (s.a.v.)e hediye ettiğini, anlatmış ve söze şöyle devam etmiş: Resülullah (s.a.v.) onun ön budunu alıp ısırmış ve yemiş beraberindeki ashabından bir gurup ta yemişler. Sonra Resülullah onlara: " elinizi sofradan çekin" buyurup bu Yahudi kadına haber salıp getirtmiş ve: "Bu koyunu sen mi zehirledin?" diye sorunca kadın, "Bunu sana kim söyledi?" deyince Nebi (s.a.v.): Bana bunu şu elimdeki but söyledi" deyince kadın: "evet" diye itiraf etti. Nebi (s.a.v.) "Maksadın ne idi," diye sorunca "Kendi kendime, eğer Peygamber ise bu ona zarar vermez, Peygamber değilse ondan kurtuluruz" diye düşündüm" dedi. Nebi (s.a.v.)de onu bağışladı, cezalandırmadı. Koyundan yiyen ashabdan biri öldü. Resülullah (s.a.v.) yediği bu zehirli koyun yüzünden, omuz başından kan aldırdı. Bu hacamat i-şini Ensar'm Beyza oğullarından Ebû Hind adlı bir köle bıçak ve boynuzla yapmıştı.[168] Halid et-Tahavî, Muhammed b. Amr yoluyla Ebû Seleme hadisin gerisini aynen Cabir hadisindeki gibi nakledip şu ilaveyi anlatır: "Bunun üzerine Bişr el Berâ b.Ma'rûr vefat etti. Efendimiz emretti de kadın öldürüldü.[169] (Beyhakî bundan sonra aynı haberin bir diğer naklini Hamnıûd b. Seleme-Muhammed b. Amr-Ebû Seleme-isnadıyla ebû Hüreyre'den muttasıl bir isnadla verir ve der ki:) İhtimaldir ki, Efendimiz ilk önce onu öldürmemişti. Daha sonra Bişr b. Berâ ölünce kadının öldürülmesini emretti.[170] Bişr b. Berâ (r.a.) Akabe biatında bulunmuş, Bedir harbine katılmış bir zat idi. Babası Bera b. Mu'rur (r.a.) Akabe gecesi kabilesinin delegesi olarak Biata katılan meşhur sahabedir. İşte Bu öyle bir zat dır ki; hakkında Resûlullah (s.a.v.)ın: şu hadisi varid oldu. Efendimiz : "Ey Seleme oğulları lideriniz kim?" buyuranca, "Cimri olmasına rağmen El-Ced bin Kays'tır" dediler. O da : "Cimrilikten daha beter hangi hastalık var. Artık sizin lideriniz akyüzlü, kıvırcık saçlı Bişr b. Berâ'dır" buyurdu.[171] Musa b. Ukbe, İbnü Şihâb-ı Zührî ve Urve b. Zübeyr anlatıyorlar: (Metin Musa b. ukbe rivayetidir.) -Hayber feth olunca, yahudî Zeyneb binti el-Hâris, Safiyye'ye içini zehirlediği kızarmış bir koyun hediye etti. Zehrin en çoğunu da ön buduna koymuştu. Zira ona Peygamberin ön budu sevdiği haberi ulaşmıştı. Bu kadın öldürülen yahudî Merhab'ın bacısının kızıydı. Efendimiz Safîyye'nin yanına girdi. Yanında Seleme oğullarının kardeşi Bişr b. Berâ da vardı. Safiye onlara kızartılmış koyunu ikram etti. Efendmiz ondan bir parça alıp ısırdı. Bişr de bir parça ısırdı. Efendimiz lokmayı yutunca Bişr'de yuttu. Nebi (s.a.v.): "Elinizi etten çekin.!.." diye durumu bildirince, Bişr: "Sana ikram eden zata yemin ederim ki, ilk ısırdığında zehirli olduğunu anlamıştım. Onu tükürmeme bir mani yoktu. Ancak senin ikram ettiğin bir yemeği hoşlanmamış olmak gibi bir durum bana pek ağır geldi. Sen onu yutunca artık kendimi senin yaptığın bir şeyi yapmaktan alıkoyamazdım. Umdum ki, sen o lokmayı içinde zehir olarak yutmamışsm-dır." dedi. Bişr, yerinden kalkmadan rengi değişip taylasan gibi olup ağrısı hertarafını kaplayıp hiçbir iyileşme görülmeden öldü.[172] Halid b. el-Hâris, Şu'be-Hişam b. Zeyd isnadıyla Enes (r.a.)'dan nakleder: Yahudi bir kadın Efendimize zehirli bir koyun getirdi. O da etten bir parçasını yedi. Durum anlaşılınca kadın Nebî (s.a.v.)'in yanına getirildi ve bu durum kadına soruldu. Kadın, "Seni Öldürmek istedim" dedi. Nebi (s.a.v.) de: "Allah sana bu imkanı vermez" buyurdu. Bir rivayette "Allah senin bana musallat olmana imkan vermez" buyurdu. Ashab: "Onu öldürelim mi?" dediler. Nebi (s.a.v.) "hayır" buyurdu. Enes (r.a.) "ben onun Resûlullah (s.a.v.)'in küçük dilinde hâla mevcut olduğunu biliyorum" der. Bu hadis, Halid b. Haris hadisi olarak Buharî ve Müslim tarafından rivayet edilmiştir.[173] Abbâd b. Avvâm, Süfyan b. Huseyr, Zührî isnadıyla hem Ebû Seleme hem de Saîd b. Müseyyeb'in Ebû Hüreyre (r.a.)'dan şöyle dediğini anlatır: Yahudi bir kadın Nebi (s.a.v.)e zehirlenmiş bir koyun hediye etti. Resûlullah yanındakilere: "Elinizi çekin, zira o zehirlidir!" buyurdu ve Bu yaptığın işe seni sevkeden sebeb ne?" diye sordu. Kadın; "Bilmek isteğim, eğer sen Peygambersen Allah sana bunu bildirecekti, yok yalancı isen insanları senden kurtaracaktım" dedi. Artık Nebi (s.a.v.) ona dokunmadı. Câbir b. Abdillah (r.a.)'dan da buna benzer şekilde rivayet olunmuştur.[174] Ma'mer de, Zührî'nin Abdurrahman b. Ka'b'dan şöyle dediğini nakleder: Yahudi bir kadın, Nebi (sa..v.) Hayberde iken kızartılmış bir koyun hediye etti. Nebi (s.a.v.) ve yanındakiler ondan yemeye başladılar. Sonra Resûlullah "Elinizi çekin!" buyurup, kadına da: "sen bu koyuna zehir koydun mu?" kadın, "bunu sana kim haber verdi?" diye sordu. Nebi (s.a.v.) "şu kemik haber verdi" buyurunca kadın, "evet ben zehirledim" dedi. Nebi (s.a.v.) hemen omuz başından hacanıet (kan aldırma) yaptırdı, Arkadaşlarına da emretti onlarda kan aldırdılar. Ama içlerinden biri öldü. Zührî derki: "Bu kadın Müslüman oldu. Nebi (s.a.v.) de onu afetti. Ma'mer ise bu konuda "Zühri böyle diyor ama bir kısım raviler Nebi (s.a.v.)'in onu öldürdüğünü söylüyor" der.[175] Hayber Fethinin Mekke'de Duyuluşu Haccâc B. Ilât Es-Sülemî Hadîsi Urve ve Musa b. Ukbe "Meğazi"lerinde anlatırlar : -Kureyşliler, Peygamber (s.a.v.)'in Haybere doğru sefere çıktığını duyduklarında aralarında sonucun ne olacağını tahmin ederek bahse giren, idiayı kazanana ödül koyan bir takım kimseler vardı. Bunlardan kimisi, "Muhammed galib gelecek" derken kimisi de, "iki anlaşmalı kavimle bir olan Yahudiler galib gelecek" kehanetinde bulunurdu. İmrü'l Kays'm torunu olan Haccâb b. İlât el-Behzî de bu sıra Müslüman olup Hayber fethine katılmıştı. Nikahı altında, Ümmü Şeybe el-Abderiyye vardı. Haccac'ın çok malı vardı. Onun Benî Sülym topraklarında işlettiği maden ocağı da vardı. Nebi (s.a.v) Hayberi ele geçirince Haccac : -"Yâ Resûlallah! Benim eşimin yanında hayli altınım var. Eğer hanımım ve ailesi benim Müslüman olduğumu bir haber alırsa artık benim ne malım ne mülküm var sayılır. Bana izin versen de bu haber o-raya varmadan önce ben onlara ulaşayım" dedi. Musa b. Ukbe hadisin gerisini aşağıdaki gibi nakletti:[176] Yine bu hadiseyi Muhammed b. Sevr (metin bunun rivayetinindir) ile Abdürrezzak, Ma'merden şöyle nakleder: Sabit el-Bünânî'yi şöyle derken işittim: Enes (r.a.) anlattı: "Resûlullah Hayberi fethedince Haccâc b. Hat; - "Yâ Resûlallah! Benim Mekkede malım ve ailem var. Ben onları getirmek istiyorum. Eğer onlara senin ağzından bir şeyler uydurup söylersem bu yalan bana helal olur mu?" diye sordu. Resûlullah (s.a.v.) de ona "dilediğini söyle" iznini verdi. O da Mekke'ye varınca: "Sakın benim sırrımı söyleme! benim sendeki malımı da topla. Zira ben Muhammed'le arkadaşlarının koyunlarını satın alacağım. Zira onlar yenilip esir olmuşlar, mallarına el konulmuş" dedi. Bu haber Mekke'de hemen yayıldı. Bu, Müslümanlara pek ağır ve dokunaklı geldi. Müşriklerde sevinç ve gururlarını meydana döktüler. Bu haber Abbas (r.a.)'a ulaşınca dizlerinin bağı çözülüp yere çöktü ve yerinden kalkmaya tahammülü kalmadı. Ma'mer devamla der ki: Bana Osman el-Cezerî, Miksem'in şöyle dediğini anlattı: Abbas (r.a.) o anda, Kuşem adlı oğlunu alıp sırtını duvara yasladı, oğlunu da kucağına bastırıp: -"Gel Kuşem, gel ey kalkık güzel burunlu Muhammed'e, inan ve ihsan sahibi Allah'ın Nebisine, Allah'ın rezil etmeyi istediği kişileri kendisiyle rezil ettiği zat'a benzeyen!" dedi. Enes hadisinde Ma'mer b. Raşid, Enes'den şunu nakletti. -Abbas (r.a.) kendi kölesinin birini Haccac'a yollayıp,"Yazıklar olsun sana, sen nasıl bir haber getirdin ne diyorsun? Allah'ın - inananlara- va'di, senin getirdiğin bu haberden daha hayırlı idi" diyerek durumu sordurdu. Haccac'da, "Ey köle, sen, Ebu'1-Fazl Abbas'a benden selam söyle ve ona evinin birinde yalnız beklemesini benim ona geleceğimi, zira vereceğim haberin onu sevindireceğini söyle !" dedi. Köle, Abbas'ın kapısına geldiğinde, "müjdelerim yâ Ebe'l Fazl!" diye bağırdı. Bunu duyan Abbas sevincinden yerinden fırlayıp onun iki gözleri arasından öpüp köleyi âzâd etti. Sonra da Haccac gelip, Resûlullah'ın Hayberi fethettiğini, mallarını ganimet olarak aldığını, Resûlullah'ın Safiyye'yi seçip kendisine ayırdığım ve onu ailesine dönmek ya da âzad edilerek eşi olabileceği hususunda muhayyer bırakınca Safîyye'nin azat olarak eşi olmayı seçtiğini anlatıp, "Lakin benim burada malım mülküm var. Ben bunları toplayıp götürmek istedim ve Resûlullah'tan müşriklere dilediğim yalanı söyleyebilme izni aldım. Ya Abbas üç gün bunları sakla ve kimseye deme, ama sonra bildiğin gibi söyle," dedi. Hanımı onun mallarını toplayıverdi. O da bunları alıp yola çıktı. Üç gün sonra Abbas, Haccac'ın hanımına geldi ve, "kocan ne etti?" deyince kadın, "kocam falan gün gitti ama Yâ Abbas! Allah sana özgürlük versin, sana ulaşan haber bize de pek ağır geldi" deyince, O: "Evet, Allah beni mahzun etmez. Hamdolsun ancak sevineceğimiz şeyler oldu. Allah (c.c.) Peygamberi ve Hayber fethini nasib etti. Orada Allah'ın hükmü üzere hisseler bölüşüldü. Resûlullah, Huyey kızı Safîyye'yi kendine aldı. "Eğer kocanda senin lehine bir ihtiyacın varsa hemen git ve kocana yetiş" dedi. Kadında, "Vallahi sanıyorum ki doğrusun." dedi. Sonra Abbas (r.a.) Kureyşlilerin meclisine geldi. Onlarda kadının dediği gibi deyince Abbas'ta kadına verdiği cevaptaki gibi onlara durumu anlattı. Böylece Abbasın bu haberiyle Allah Müslümanlardaki tasa ve ü-züntüyü giderip onu müşriklerin üzerine çevirdi. Müslümanlar Abbas'a geldiler, o da onlara durumu bildirdi.73 İmam Malik, Sevr b. Zeyd ed-Deylî, İbnü Mutî'ın kölesi Ebû'l Gays-Sâlim isnadıyla, Ebû Hureyre (r.a.)'tan şöyle dediğini rivayet e-der: Hayber harbi senesi Resûlullah'la beraber gazaya çıktık, Hayberi fethettik elbise, eşya, sığır deve ve bahçe dışında ne altın ne de gümüş ganimet alabildik. Resûlullah (s.a.v), Teymâ ile Hayber arasında bulunan Vadî'l Kura'ya (köyler vadisine) doğru yöneldi. Resûlullah'ra Mid'am adlı bir köle hediye edilmişti. Vadi'l Kura'ya varıldığı esnada o, Resûlullah'in devesinin yükünü indiriyordu ki, nereden atıldığı belli olmayan, serseri bir ok gelip onu öldürdü. Bunu görenler; "Cennet ona afiyet olsun!" dediler. Resûlullah (s.a.v.) de ; tut! tali "O'nun Hayber günü, gazilere taksim olunmadan, ganimet malından aldığı peştemal, onun üzerine ateş olarak parlayacaktır" buyurdu. Ashab bunu duyunca, adamın biri bir ayakkabı tasması getirdi ve Resulü Ekrem'e verdi. Nebi (s.a.v.)'de ; "Ateşten bir bağ-veya ateşten iki bağ" buyurdu. Hadisi Buharî ve Müslim naklediyor.[177] Vakıdî anlatıyor: Bana Abdurrahman b. Abdilazîz, Zühri-Ebû Seleme isnadıyla Ebû Hüreyre'den şöyle nakletti: Resûlullah ile beraber Hayber'den çıkıp Vâd i'l Kura'ya vardık. Riyâa b. Zeyd el-Cüzâmi daha önce Efendimize (s.a.v) Mid'am denen bir köle hediye etmişti. Vadi'l Kura'ya indiğimizde oradaki Yahudilere gittik, bir kısım arablar oraya yerleşmiş idi. Mid'am, Efendimizin yükünü indirdiği sırada Yahudilerde bizi ok atışıyla karşılamışlardı. Biz harp hazırlığı yapmamıştık. Onlar da isteklerini bağıra bağıra anlatıyorlardı. O sıra serseri bir ok gelip Mid'am'a saplanıp onu öldürdü. İnsanlar, "Cennet ona afiyet olsun!" deyince Nebi (s.a.v): "Hayır! Nefsim elinde olan zata yemin olsun ki; Uzun Hayber günü gaziler bölüşmeden, ganimetten aldığı peştmal varya kesinlikle onun üzerinde ateş olarak parlayacaktır" buyurdu. İnsanlar bunu duyunca birisi Resûlullah'a bir veya iki ayakkabı tasması getirdi. Efendimiz bunun üzerine:"Ateşten bir-ya da îki-tasma" buyurdu. Resûlullah ashabını harbe hazırlayıp onları onları saf yaptı, sancağım Sa'd b, Ubadiye verip, Hubâb b. Münzir, Sehl b. Hureyf ve Abbâd b. Bişir'e birer bayrak verdi. Sonra Vadi'l Kura'hlan İslâm'a davet e-dip "Eğer Müslüman olurlarsa, mallarım koruyup kanlarını kurtarabileceklerini" haber verdi. Onlar bunu reddedip, ortaya onlardan biri düelloya çıktı. Ona karşı Zübeyr çıkıp onu öldürdü. Sonra bir diğeri düelloya çıkınca ona da Hz. Ali çıkıp onu öldürdü. Sonra bir diğeri çıktı, ona da Ebû Dücâne çıkıp öldürdü. Böylece onlardan onbir adam öldürüldü. Herbiri öldürülüşünde E-fendimiz onları tekrar İslâm'a çağırdı. O gün namaz girince ashabına namaz kıldırıp sonra harp meydanına dönüp onları tekrar Allah ve Resulüne çağırıyordu. Akşam olana kadar onlarla savaştı. Ertesi gün güneş daha bir mızrak yükselmemişti ki, onlar kendi elleriyle teslim oldular. Böylece orası da zorla fethedilmiş olduğundan mallan ganimet oldu. Pek çok mal ve eşya aldılar. Resûlullah (s.a.v.) Vadi'l Kura'da dört gün eğleşti. Arazi ve hurmalıkları Yahudilere bırakıp, oradaki diğer malları bölüştürdü. Efendimizin Fedek ve Vadi'l Kurayı ezip geçtiği haberi Teyma Yahudilerine u~ laşınca, cizye vermeye razı olarak sulh anlaşması yaptılar. Böylece canlarını ve mallarını kurtardıkları gibi kendi topraklarında yaşama hakkını elde ettiler. Hz. Ömer (r.a.), döneminde Hayber ve Fedek Yahudilerini sürdüğü zaman, Teyma ile Vadî'1-Kurâ halkını sürgüne göndermedi. (Çünkü bu iki yer, Şam topraklarına dahil bulunuyordu. Rivayet olunduğuna göre Vadi'1-Kurâ dan aşağısı Medine'ye kadar Hicaz olup, oradan yukarısı da Şam topraklarına dahil olmaktadır.) Sonra Medine'ye döndü.[178] [167] Buhârî Cizye 58/7; Tıb 76/55; Daramî 1/34; Müsned 2/451; Beyhakî Delâil 4/256. [168] E. Dâvud Diyeth.no 4510; Daramî 1/33; Bey. S. K. 8/46; Delâil 4/262; Zehebi'nin kısalttığı bu kıssayı Ebû Dâvûd Metnine göre terceme ettim. M.Can [169] İbni Sa'd Tabakat 2/200; Beyh. Delâil 4/262. [170] Beyhakî Delâil 4/262; İbni Sa'd Tabakalında 2/202. "Kadın önce bırakılıp dönüp gitti. Daha sonra Efendimiz Onu Bişr'in velilerine verdi. Onlarda onu öldürdüler, sabit olan budur" der. [171] İbni Sa'd 3/371; Tarih-i Halife 83; Ebû Nuaym Hılye 7/317; Hakim 3/219, 4/163; Taberî Tefsir 10/104; Buhârî Edebü'l Müsned 296, Abd. Musannef 20705; Taberânî K. 19/81; Hatib Tarihi 4/217. [172] Beyhakî Delâil 4/263; İbni Sa'd aynı kıssayı daha uzunca olarak Ebû Hûreyre -Cabir - Said b. Müseyyeb ve İbni Abbas'tan nakleder. Tabakat 2/201, 202. [173] Buhârî Hibe 51/26; Müslim 2190; Ebû Dâvûd Diyet /bab 6; Müsned 6/118; Bey. S. Kübra 8/46, 10/11; B. Delâil 4/259; Ahlâku'n Nebî 46. [174] Tirmizî 1199; Beyhakî Delâil 4/260; Müsned 1/305; Cabir'in bu konudaki hadisini Beyhakî Delâil'de 4/26; Ebû Dâvûd Diyet bab 6 da Daramı 1/33'te yine Beyhakî s. Kübrasında 8/46'da nakleder. [175] Beyhakî Delâil 4/261; Abdürrezzak Musannef h. no 10019. İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 4/99-103 [176] Beyh. Delâil 4/265; İbni Hişâm İbni İshaktan senetsiz olarak aynı bilgileri verir 4/46. [177] Buhârî Meğazi/Hayber gazvesi 64/37, h. no 4230; E. Dâvud cihat bab 142; Nesâî Eyman 7/24 bab 38; Beyhakî Delâil 4/269; S. Kübra 9/100 Ebû Avâne 1/50; Müslim 115; Muvatta 459; Temhîd 2/3, 18. [178] Vakıdî Meğazî 2/709, 711; Beyhakî Delâil 4/270, 271. İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Cantaş Yayınları 4/103-109 Konu Başlığı: Ynt: Efendimize yedirilen zehirli koyun Gönderen: Mehmed. üzerinde 10 Eylül 2021, 21:50:24 Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Efendimize yedirilen zehirli koyun Gönderen: Sevgi. üzerinde 21 Eylül 2021, 12:26:19 Aleyküm Selâm. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim. Rabb'im ilmimizi artırsın inşaAllah
|