Konu Başlığı: Efendimiz in s.a.v. kendisinden sonra olacakları bildirmesi Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Nisan 2011, 14:56:18 EFENDİMİZ (S.A.V)’IN KENDİSİNDEN SONRA OLACAK ŞEYLERDEN BİLDİRDİĞİ BAZILARI[86] a) Efendimiz ümmeti ilgilendiren her hususta kıyamete kadar olacakları bildirmiştir. 2 Şuvbe. Adiy b. Sabit. Abdullah b. Zeyd isnadıyla Huzeyfe[87] (r.a)ın şöyle dediğini bildirir: -Rasûlü Ekrem (s.a.v) kıyamete kadar olacak şeyleri bana haber vermiştir. Ne var ki ben Medineli'leri Medine'den sürüp çıkaracak olan şeyin ne olduğunu Efendimiz'e sormadım.[88] El A'meş, Ebû Vâil aracılığıyla Huzeyfe (r.a)ın şöyle dediğini anlatır: -Rasûlullah (s.a.v) (bir gün) aramızda ayağa kalkarak kıyamet saatine kadar olacak şeylerden hiçbirini koymadan anlattı. Bu anlattıklarını belleyebilen belledi, anlayamayan da anlayamadı. (Hadisin bir ifadesinde ise: "Onu belleyen belledi." şeklindedir.) Bu anlattıklarından bazı şeyler daha sonra meydana gelince; ben bu olayı önce unutmuş olmama rağmen tıpkı kendinden ayrı düşen arkadaşının yüzünü hatırında tutarak daha sonra onu görünce derhal tanıdığı gibi tanıyorum. Hadisi Buhari ve Müslim bu manada rivayet etmişlerdir.[89] Azra b. Sabit, Ilbâ' b. Ahmer aracılığıyla Ebû Zeyd'in (Amr b. Ahtab el-Ensarî) (r.a) şöyle dediğini anlatır: -Rasûlullah (s.a.v) bize sabah namazını kıldırdıktan sonra, mimbere çıkıp öğle namazı olana kadar va'z etti. Sonra inip öğleyi kıldı. Sonra da mimbere çıkıp bize va'z etti. (Ilbâ' der ki: sanıyorum ikindi olana kadar va'z etti demiş idi.) Sonra inip namaz kıldı. Sonra tekrar hutbeye çıkıp tam Güneş batana kadar bize va'z etti. İşte Efendimiz o konuşmasında bizden önce olmuş olanlarla, bizden sonra olacak olanları bize haber verdi. Onu en iyi ezberleyenimiz en iyi bilenimiz olmuştur. Hadisi Müslim nakletmiştir.[90] İsmail b. Ebî Hâlid, Kays aracılığıyla Habbab'm (r.a) şöyle dediğini anlatır: -Bir gün Rasûlullah (s.a.v) Kabe'nin gölgesinde bürdesini yastık edinmiş bir halde iken, halimizi kendisine şikayet e-derek: "Bizim için Allah'a dua etsen olmaz mı! Bize Allah'tan yardım dilesen olmaz mı!" dedik. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) yüzü kıpkırmızı kızararak doğruldu, sonra şöyle buyurdu: "Vallahi, sizden önceki milletlerde, dindar adamı yakalayıp getirirler, bir çukur kazarlar, bıçkıyı başına dayayıp kafasını ikiye biçerlerdi de3 bu zulüm o dindarı dininden dön-düremezdi. Bazen de dişleri demir bir tarak alıp vücudunun eti ile damarları arasını saç tarar gibi tararlardı. Bu zulüm de onu dîninden geri çeviremezdi. -Allah kesinlikle şu İslam dinini kemâlatm en yücesine varana kadar tamamlayacak. Hatta sizden bir süvari san'a dan yola çıkıp tâ Hadramut'a kadar gidecek de sadece Allah' tan ya da davarına kurt saldırmasından korkup başka korkusu olmayacak. Ama siz pek acele ediyorsunuz." Hadisi Buharî ve diğerleri ittifakla rivayet etmişlerdir.[91] Süfyan-ı Sevri, İbnü'l Münkedir aracılığıyla Cabir'in (r.a) şöyle dediğini anlatır: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v) bana: "Yaygın var mı?" buyurdu. "Yâ Rasûlullah! Yaygım nereden olacak ?" deyince: "Ama yakında yaygın olacak." buyurdu. Cabir derki: -Bu gün artık ben hanımıma: "Şu yaygını benden uzaklaştır." diyorum. O da: "Rasûlullah (s.a.v) benden sonra sizlerin yakında yaygıları olacak." buyurmamiş mıydı diye cevap verince ben de ona sesimi çıkarmıyorum Hadis ittifakla rivayet edilmiştir.[92] Hişam b, Urve. babası Urve. Abdullah b. Zübeyr isnadıyla Süfyan b. Ebî Zübeyr en-Nümeyrî'nin şöyle dediğini anlatır: Rasulullah (s.a.v)i şöyle söylerken duydum: «Yemen fethedilecek. Bir grup insan (Medine'den oraya) akın edip gelecek; aileleriyle sözlerini dinleyenleri de (oraya) göçürecekler. Halbuki Medine kendileri için daha hayırlıdır, bilmiş olsalardı. Sonra Şam fethedilecek, bir kısım insan oraya akın edip gelecek; aileleriyle, sözlerini dinleyenleri de göçürecekler. Bilmiş olsalardı Medine kendileri için daha hayırlı idi. Sonra da Irak fethedilecek, bir kısım ahali oraya akın edecek; ailelerini ve sözlerini dinleyenleri de oraya göçürecekler. Halbuki Medine kendileri için daha hayırlı idi. Bunu bilselerdi!» Buharî ve Müslim rivayet etmişlerdir.1 Abdullah b. el-Alâ b. Zebr'den naklen Velîd b. Müslim şöyle anlatır: Büsr b. Ubeydillah'tan duymuştum. Kendisi Ebû İdris el Havlanî'den: «Avf b. Mâlik el-Eşcaî'yi şunları anlatırken işittim» dediğini duymuş: -Nebi (s.a.v)e Tebük gazası esnasında gelmiştim. Deriden yapılma bir çadır altında idi. Bana buyurdu ki: S: Buhar! Hac 29/5; Müslim I3SS; Muvatta 887; Abdurrezzak 17159; Tahavi Miiskil 2/35; Beyh. Delail 6/20; «Yâ Avf! Kıyametten önce olacak altı şeyi say! 1- Benim Ölümüm 2- Sonra Kudüs'ün fethi 3- Ardından koyun kıran hastalığı gibi sizi bir anda mahvedecek (veba gibi bir) hastalık. 4- Ardmdan aramızda mal çoğalması, hatta kendine yüz dirhem verilen adam bunu almayacak 5- Sonra girmedik Arap evi koymayan fitne 6- Sonra da sizinle Bizanslılar arasındaki sulh. Ama onlar sulhu bozup, her bayrağı altında on iki bin kişi bulunan seksen bayrak (tümen) ile size saldıracak.[93] Hadisi Buharî rivayet etmiştir. İbni Vehb. Harmele b. İmran aracılığıyla Abdurrahman b. Şümâse'nin Ebû Zerr (r.a)ı şöylederken işittiğini nakleder: Rasulullah (s.a.v): «Siz Kîrat (0.2 gram ağırlıktaki bir tartı birimi) konuşulan bir yeri fethedeceksiniz. O zaman oranın halkına iyiliği tavsiye edin. Çünkü onların sizde zimmeti (ahidleri) ve (İsmail (a.s) evladı olduklarından) akrabalıkları vardır.» buyurdu. Hadisi Müslim rivayet etmiştir.[94] Leys ve diğerleri. İbni Şihab aracılığıyla Ka'b b. Malik'in Dğlundan Rasulullah'm (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet aderler: "Mısır'ı fethettiğiniz zaman Kıbtîlere (Mısır halkı) iyi davranın. Zira onların bir ahitleri ve akrabalıkları vardır.» Bu haber sened yönünden güzel olan "Mürsel" bir hadistir.[95] Musa b. Avyen de İshak b. Râşit, İbni Şihab, Abdurrahman b. Ka'b b. Mâlik isnadiyla bu hadisi Ka'b b. Mâlik (r.a)tan "muttesıl" bir senedle rivayet eder.[96] Süfyan b. Uyeyne (İmam Ahmed'in anlatışına göre kendisine bu Zührî hadisindeki) "Zira onların ahizleri ve akrabalık bağları vardır." cümlesinin anlamı sorulunca: -İnsanlardan kimisi İsmail (a.s)m annesi Hacer, Kıbtîye idi (akrabalık oradandır) derken kimi de " İbrahim'in annesi (Efendimizin hanımı) Mariye Kıbtıye idi: Akrabalık bu yönden cerayan etmiştir." demektedirler, diye cevap vermiştir.[97] Hemmâm aracılığıyla Ma mer, Ebû Hüreyre'den (r.a) Efendimiz'in (s.a.v) şöyle buyurduğunu anlatır: "Kisrâ helak olmuştur. Artık ondan sonra bir daha Kisra olmayacak. Elbet Kayser de helak olacak ve ondan sonra hiç Kayser de olmayacak. Bunların hazineleri Allah yolunda taksim edilecektir." Hadis müttefekun aleyh'tir.[98] Efendimiz'in bu hadisi beyan ettiği zamanda hayatta olan İran Kisrası ile Bizans Kayser'i helak olmuşlar, hazineleri de Hz Ömer'in (r.a) emri ile Allah yolunda dağıtılmıştır. Kayserlik sadece Rum ve Kostantin diyarında bir süre daha varlığını sürdürmüştür. Zira peygamberin mektubu Kayser'e varınca ona hürmette bulunmuş böylece Efendimiz'in: «krallığı ayakta kaldı» sözüne muhatab olarak İstanbul'un fethine kadar ayakta kalma takdir-i ilahisine ermiştir. Kisra ise Peygamber (s.a.v)in kendisine gönderdiği mektubu parçaladığında Efendimiz'in: «Allah onun mülkünü parça parça etsin» seklindeki niyazına uğradığı için krallıkları devam etmemiştir.[99] Hammâd b. Seleme. Yunus, Hasen-i Basri isnadıyla anlatır ki: Kisrâ'nm serveti getirilip Hz Ömer'in önüne konuldu. Oradakiler arasında Süraka b. Mâlik b. Cuşum da vardı. Hz. Ömer Kisrâ b. Hürmüz'ün bileziklerini Süraka'ya attı. Süraka onları kollarına taktı. (O kadar çoktu ki. bilezikler bileğinden tâ) omuzuna kadar vardı. Hz Ömer bunları Süraka'nm kolunda görünce: -Allah'a hamdolsun. Kisra'nm bilezikleri Müdlicoğulla-rmdan biri olan Süraka'nın kolundadır, dedi.[100] Süfyan b. Uyeyne. İsmail b. Ebi Halid, Kays (b. Ebi Ha-zim). Adiy b. Hatem isnadiyla Nebi (s.a.v)in şöyle buyurduğunu anlatır: «Bana Hîre şehri köpek dişi şeklinde gösterildi. Siz mutlaka orayı fethedeceksiniz.» Bunun üzerine birisi kalkıp: "Yâ Rasulullah! Bana Bukayla (denen Amr b. Abdü'l Mesih b. Kays) kızını bağışlasana." dedi. Efendimiz de: "O senindir." buyurdu. Onu bu adama verdiler. Bu kızın babası gelip: "Onu satar mısın?" diye sorunca: "Evet." dedi. "Kaça?" "İstediğin kadar iste" dedi. O da: "Bin dirhem" deyince: "Onu aldım" dedi. Etraftakiîer: "Otuz bin desen yine alırdı." deyince o "bin-denfazla sayı varmıymış yahu" dedi.[101] Saîd b. Abdi'l Azız de Rabfa b. Yezîd ve Mekhul ikilisinin Ebû İdris el Havlanî aracılığıyla Abdullah b. Havale el Ezdi (r.a)tan Rasulullah'm (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Siz yakında Şam'da bir ordu, Irak'ta bir ordu ve Yemen' de de bir ordu kuracaksınız." buyurdu. Ben: "Yâ Rasulullah! Benim için sen tercih et." deyince: "Sen Şam'da kal. Kim Şam'a gelmeyi reddederse Yemenine gitsin ve oranın (sellerin bıraktığı) su birikintilerinden sulansın (Zira orada Şam gibi su bol değildir). Muhakkak Allah (c.c) bana Şam ve Şam halkı İçin garanti verdi." buyurdu.[102] Hemmam aracılığıyla Mamer. Ebû Hüreyre'cien Nebi'nin (s.a.v) şöyle buyurduğunu anlatır: "Siz A'camlar'den Hûz ve Kirman milleti ile savaşmadik-ça kıyamet kopmayacaktır. Bunlar yassı burunlu, çekik gözlü, yüzleri sanki kat kat zırhlı gibi ayakkabıları kıldan yapılma bir millettir.[103] EbûHüreyre Efendimizin şu hadisini de haber vermiştir: "Siz ayakkabıları kıldan yapılma bir kavimle savaşma-dıkça, kıyamet kopmayacaktır. [Hatta çekik gözlü, al yanaklı, yassı burunlu, sanki yüzleri kat kat zırhlıymış gibi olan Türk'lerle de savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. İnsanların en hayırlısından kimini, başına gelene kadar bu işe en fazla nefret duyan kimseler olarak bulacaksın. İnsanlar madenler (gibi çeşit çeşit yaratılışladır. Cahiliye döneminde hayırlı olan kimse İslam'a girince de onların en hayırlısı olur. (Fakih olursa) Kesinlikle sizden bir kısmınıza öyle bir zaman gelecek ki; beni görmesi kendisinin malı ve ailesi olmasından daha sevimli gelecektir.][104] Hüseyin de Seyyar Ebû'l Hakem, Cebr b. Ubeyde isnadıyla Ebû Hüreyre (r.a)m şöyle dediğini rivayet eder: -Allah Rasûlu bize Hint gazvesi olacağı va'dinde bulundu. Eğer ben o savaşın vaktine yetişirsem malımı ve canımı o uğurda feda edeceğim. Eğer şehit edilsem şehitlerin en faziletlilerinden olacağım. Eğer harpten geri dönecek olursam, işte ben hür Ebû Hüreyre'yim. Bu garip bir haberdir.[105] Hammad b. Seleme, Sabit aracılığıyla Enes'den (r.a), Efen-dimiz'in (s.a.v): Bir gece rüyamda kendimizi sanki Ukbe b. Râfi'nin evindeymişiz gibi gördüm. Bize (İbni Tâb denen herifin yetiştirmesiyle meşhur olan ve bu adla (güzel demek) anılan) taze İbni Tâb hurması ikram edildi. Bu rüyayı Dünyada yüceleceğimize Ahiret'te de hayırlı bir sonuca ulaşacağımıza ve dinimizin kesinlikle güzel olduğuna yordum.» buyurduğunu rivayet ediyor. Hadisi Müslim Sahihinde rivayet ediyor.[106] Şu'be, Fürat el-Kazzâz'dan nakline göre Ebû Hazim'i şöyle derken duymuş: Ebû Hüreyre'yle beş yıl oturup kalk-tım. Nebi (s.a.v)'den şu hadisi naklettiğini işittim. Efendimiz: "İsrailoğulları peygamberler tarafından yönetilirdi. Ne zaman bir peygamber ölse yerine bir peygamber gelirdi. Ne var ki benden sonra artık peygamber gelmeyecektir. Yakında Halifeler olacak ve aynı anda birden çok sayıda halife olacaklardır." buyurdu. Ashab: -Bize senden sonra bu halifelere nasıl davranmamızı emredersin? dediler. Efendimiz (s.a.v) de: -Siz (sonra bîat edilene değil) ilk bîat edilen halifenin bî-atma vefalı olun. Onlara karşı haklarınızı yerine getirin. Çünkü Allah (c.c) yönettikleri halk hakkında onları sorgulayacaktır, buyurdu. Hadisi Buharî ve Müslim ittifakla naklediyorlar.[107] Cerîr b. Hâzim de, Leys, Abdürrahman b. Sâbıt, Ebû Sa lebe el-Huşenî isnadıyla sevkettiği hadisinde Ebû Ubeyde b. el-Cerrah ve Muâz b. Cebel (r.a)lardan Nebî (s.a.v)in şöyle buyurduğunu anlatır: "Şüphesiz Allah şu din işini peygamberlik ve rahmet olarak başlattı. Sonra halifelik ve rahmet olacaktır. Daha sonra ısırıcı krallığa dönüşecektir. Ardından da Ümmet içinde zorbalığa ve anarşiye dönecektir. O zaman bu adamlar zinayı, içkiyi, ipekli giymeyi helal ilan edecekler ve bu konuda ölüpte Allah'a kavuşana kadar insanlar tarafından destek de göreceklerdir.[108] Abdülvaris ve diğerleri Saîd b. Cühman aracılığıyla Sefî-ne'nin Rasûlüllah (s.a.v)den şöyle buyurduğunu naklederler: «Peygamberlik hilafeti (Peygambere tam uyan halifelik idaresi) otuz yıl olacaktır. Sonra Allah bu mülkü (idaresini) dilediğine verecektir.» (Saîd b. Cühman devamla) dedi ki: -İki yıl Ebû Bekrin hilafetini, on yıl Omer'inkini. on iki yıl Osman'mkini ve altı yıl da Ali'ninkini hesapla (bu çıkar). Bunun üzerine ben de Sefineye: "İyi ama şu muhalif grup Hz Ali'nin esas halife olmadığını iddia ediyorlar." deyince o: -(Mervanoğullarım kasdederek) o lafı, gökgözlü[109] oğullarının kıçları uydurmuş olsa gerek. Hem Hz Ali'nin halifeliğini de altı yıl olarak saymaktadır. Esasen Hz Ali'nin halifelik süresi beş yıldan iki ay eksik idi. Zira otuz yıl halifelik, burada Ebû Bekir ve Ömer (r.a)larmki üzerine yapılan on aylık bir ilave ile otuz yıl olabiliyor. Bu haberi Ebû Dâvûd naklediyor.[110] Salih b. Keysan, İbni Şihâb, Urve isnadıyla Hz Âişe (r.a)m şöyle dediğini anlatır: Vefat hastalığının başladığı gün Rasulullah (s.a.v) yanıma girmişti. Ben: "Vay başım!" diyordum. Bunun üzerine Efendimiz: «Bu dediğin olduğu zaman ben sağ olup da senin cenazeni hazırlayıp seni bizzat defnetmeyi ne kadar isterdim.» buyurdu. Ben kıskançlıkla: -Sanki ben o gün senin hanımlarından biriyle zifafa girmene sebep olmuş olurum, dedim. Efendimiz de: «Aksine, vay benim başım! Haydi bana babanı ve kardeş ini çağır da Ebû Bekr'e (halife kendi olacağına dair) bir mektup yazivereyim. Zira ben bu işe gönüllü birinin, bir dedikoducunun; "Ben nasıl halife olabilirim. Veya falanca halife olamaz." demesinden korkuyorum. Ama Allah ve mü'minler Ebû Bekir'den başkasının halife olmasına razı olmayacaklar.» buyurdu.[111] Bu hadisi Müslim rivayet etti. Müslim de: "Ben bir isteklinin «nasıl halife olabilirim» demesinden bir kimsenin «falan olmaz» demesinden korkuyorum" şeklinde geçer.[112] Katâde aracılığıyla Saîd b. Arûbe. Enes (r.a)tan şöyle nakleder: Beraberinde Ebû Bekir. Ömer ve Osman olduğu halde Efendimiz Uhut dağına çıkmıştı. Dağ onları şöyle bir sarstı. Bunun üzerine Efendimiz ayağıyla yere vurup: Ey dağ yerinde dur! Senin üzerinde bir peygamber, bir Sıddîk ve iki tane şehit var, buyurdu. Bu haberi Buharı rivayet ediyor.[113] Ebû Hazim de Sehl b. Sad'dan (r.a) bunun aynısını nakleder ama, "Uhut" yerine "Hıra" kelimesini söyler ki. bu hadisin isnadı da sahihtir.[114] Süheyl b. Ebî Salih babası vasıtasıyla Ebû Hüreyre'den naklediyor: "Rasulullah (s.a.v) Hira'da idi. Beraberinde Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha ve Zübeyr (r.a)lar vardı. Orada bulunan bir kaya yerinden depreşti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): «Senin üzerinde bir peygamber, bir sıddık ve bir şehitten başkası yok» buyurdu. Ebû Bekir, sıddîktır: diğerleri de şehit olmuşlardır. İbrahim b. Sa'd, İbni Şihab'dan naklediyor: Bana İsmail b. Muhammed b. Sabit el-Ensarî babası Muhammed b. Sabit'ten (r.a) şöyle anlattı. Sabit b. Kays: "Yâ Rasulullah! Helak olacağımdan çok korktum." dedi. Efendimiz de: "Niçin?" buyurun-ca: "Yapmadığımız bir şeyle övülmeyi sevmekten Allah bizi men etti. Ben kendimin övülmeyi sevdiğimi hissediyorum. Yine Allah bizi kibirlenmekten men etti. Bense kendimin güzelliği sevdiğimin farkındayım. Yine Allah sesimizi senin se-siyin üstüne çıkarmaktan men etti. Ben ise gür sesli bir herifim." dedi. Bunun üzerine Efendimiz: «Ey Sabit! Övülerek yaşayıp, şehit olarak Öldürülüp Cen-net'e girmeyi istemez misin?» buyurunca: "Evet yâ Rasulullah!" dedi. Böylece övülerek yaşayıp Müseylemetü'l Kezzab ile yapılan harpte şehit oldu. Bu mürsel bir haberdir. Ancak Sabit'in Yemâme harbi günü şehit olduğu kesin bir haberdir.[115] Ebû Süfyan aracılığıyla Ameş Câbir (r.a)tan Efendimiz (s.a.v)in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Kesinlikle Şeytan Cezîretül Arab mmtıkasındaki namaz kılanların kendisine tapacağı ümidini kaybetmiştir. Lakin aralarında tahriş yapma ümidi var" Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir Mesrûk aracılığıyla Şa"bî Hz. Aişe'nin şöyle dediğini anlatır: -Bana Fatma (r.a) şöyle söyledi: "Rasulullah (s.a.v) «Ehl-i Beytim içinde bana ilk kavuşacak olan sensin. Ve ben senin için ne güael bir selefim." diyerek bana (kendinden sonra ilk ölen ben olacağıma dâir) sır vermişti. Bu ittifakla rivayet edilen bir haberdir.[116] Sa'd b. İbrahim de Ebû Seleme aracılığıyla Hz Aişe'den Efendimiz (s.a.v)in şöyle buyurduğunu anlatır: «Önceki ümmetler içinde kendisine ilham olunan kişiler vardı. Eğer bu ümmet içinde bu zatlardan varsa bu Ömer b. el Hattab'dır» Hadisi Müslim rivayet etmiştir.[117] Şu'be de Kays aracılığıyla İbni Şihab-ı Zührî'nin: -Biz kendi aramızda, Ömer'in Melek dili ile konuştuğunu bahsederdik, dediğini anlatır.[118] Birçok yolla Hz Ali (r.a)tan şöyle dediği anlatılır: -Biz Ömer'in dili üzerinde Sekîne (meleği)nin konuştuğunu fikren uzak bir ihtimal görmezdik.[119] Yahya b. Eyyûb el-Mısrî, İbni Aclân, Nafi1 aracılığıyla İbni Ömer (r.a)tan şöyle nakleder: "Ömer (r.a) harbe bir ordu göndermiş ve başlarına Sâriye denen bir adamı komutan yapmıştı. Ömer bir gün mimberde hutbe okuyorken birden bire «Yâ Sariye, dağa, dağa!» diye bağırmaya başladı. Daha sonra bu ordunun temsilcisi (Medine'ye) gelmiş ve şöyle anlatmıştı: -Ey Mü'min'lerin emiri! Biz düşmanla karşılaşıp bozguna uğramıştık. Biz de sırtımızı dağa verince Allah düşmanı bozguna uğrattı. Bunu duyunca biz Ömer (r.a)a: "Böyle bağıran sendin." dedik. İbni Aclan der ki: Bu olayı bize İyas b. Muâviye anlatmıştı.[120] [87] Müzeyle K el-Yenıan (baba adı Hasel'dir) el-Absî'dir. Sahabeden dört tane daha iiıızeyfe vardır. Babası kan davası yüzünden kaçıp Medine'deki AbdÜ'l nsjvlogullarına sığınmış ve bu yüzden adı değil de geldiği yerin adı ile "el-Yemân" meşhur olmuştu. Huzeyfe *nm annesi Medinelidİr. Babasıyla birlikle müsiünıan oldular. Baba (Ilasel) el-Yemân Uhui'ta şehid oldu. Huzeyfe Bedir dışındaki harplerin hepsine katıldı. Çok hadis rivayet etmiştir, Ömer (r.a) devrinde Medayin valisi olup, FIz Ali devrinde (hicri 36) vefat edene kadar orada kaldı. Sırlar kendine bildirildiği iein "Esrar-i mahzen-i Rasûlul-lah" denilirdi. Münafıkların listesi onda idi. [88] Müslim. 2S91 (no 24); Beyhakî Delâil 6/312. [89] Buharı Kader S2/4; Müslim 2891 (23); Müsned 1/377, 413, 443, 446, 453, 4/278. Beyh. Delail 6/313; Ebû Dâvûd 4240. [90] Müslim 2892; Beyh. Delâil 6/313 Buharı 59/1'de Hz Ömer'den şöyle nakleder: RasııluISah kürsüye çıkıp bize yaratılışın başlangıcından itibaren başlayıp cennetliklerin cennete, cehen-nemliklerin de cehenneme girinceye kadar ki safhaları anlattı. Bunları iyi ezberleyenler korudu, unutanlar da unuttu. Buharı aynı yerde bu hadisi İmran b. Husayn'dan da anlatır. [91] Buharî 63/29, 61/25; Müslim Ebû Dâvud 2649; Müsned 4/257 5/110" Beyhaki Sünen 9/5, 10/202; Delail 6/3115; Ebu Nuaym Hilye 1/144; Taberani M Kebir 4/74. [92] Buharı Menakıb 61/25; Müslim 20S3; Beyhaki Delail 6/3)9, 320; Müsned 3/39-1; Beğavi Sünne 12/51. [93] Buharî Cihad 58/15; Müsned 5/22S. b/22, 2/24; İbni Mâce 4042; Beyh. Delail 6/3S3; Beyh. Sünen 9/223; Hakim 4/419, 422, 423; Taberanî LS/42. 46. 64. 66; Ebû Nüaym Hılye 5/128; Buharî T. Kebir İ/225. [94] Hadisin devamı şöyledir: "İki kişiyi kerpiç kesecek bir yer hakkında çekişir görürseniz, hemen oradan çık git." Bkz. Müslim 2543: Beyhaki Delail 6/321: Beyh. Sünen 9/206: Tahavi Müskilü'l Asar 2/102. 3/124: Müsned 5/İ74. Bu arazinin Mısır olduğu Müslim'in bab başlığında belirtir. Bundan sonraki hadiste bunun şahididir. [95] Hadisin devamı şöyledir: "İki kişiyi kerpiç kesecek bir yer hakkında çekişir görürseniz, hemen oradan çık git." Bkz. Müslim 2543: Beyhaki Delail 6/321: Beyh. Sünen 9/206: Tahavi Müskilü'l Asar 2/102. 3/124: Müsned 5/İ74. Bu arazinin Mısır olduğu Müslim'in bab başlığında belirtir. Bundan sonraki hadiste bunun şahididir. [96] Beyhakî Delail 6/322 [97] Beyhakî Delail 6/322 [98] Buharı 65/107'de sonuna "Ve Efendimiz, harbi hile olarak adlandırdı» ilavesini yapar. Ayrıca Bııharî 57/SO'de bu haberi A'rac yoluyla Ebû Hüreyre'den nakleder. Yine aynı yerde Câbir b. Semûre (r.a)tan da aynısını verir. Müslim 2918 (76. Tirmizi 2313, 2216; Ebu Avâne 2/110: Müsned 2/412, 233, 240, 256, 272, 313, 437, S/92, 99. 105; Beyhaki Sünen 9/181; Taberanî 2/235; Taberi 1/35; Halib Tarih 5/36; Beyhaki Delail 6/324; Humeydi 1094; Tahavi Müşkil 1/213: Abdürrezzak 20815; Ebu Ya'la 10/58 81 [99] Bu buluş Beyhaki'ye aittir. Bak Delail 6/325; Beğavî orada "Efendimiz «Kayserin helak olması» ile Samdaki Kayserliğin helak olup Şam diyarının onların elinden çıkmasını kasdetti der. Efendimiz'in Kisra ve Kayser için söylediği sözler için bak: Buharî 65/101; Megazi 64/S2-ilim 7: Müsned 1/243, 305; Beyhaki Sünen 9/177: Delail 6/325; Beğavi Sünne 13/310; İbni Ebi Şeybe 14/338. [100] Beyhaki Delait 6/325. Beyhaki burada Şafiî (r.a)m şu sözünü nakleder: "Süraka bilezikleri koluna dünyalık hevesinden değil, Efendimiz (s.a.v)in kendisinin kollarına bakıp sonra da «Bana sanki Kisrâ'mn bileziklerini takınacakmışsın gibi geliyor» buyurduğu İçin giymişti." [101] İbni Hibban (El-İhsan) S/237 (b.' no 6639); Beyhaki Sünen 9/1.36; Beyhakî Delail 6/326. İbni Hibban bu hadisi sahih sayarken Zehebî ve Beyhakî hiç bir la'lîlde bulunmazlar. Hadisi Taberani 17/Sl'de aynen Beyhakî ve İbni Hihbnn'm isnadıyla verir. Heysemî de Meemauz-Zevâid 6/212'de sahih sayarak: "Bu hadisin ricali sahih-İ Buharı ricalidir" der. İbni Ebi Hatem ise 'İlelü'l Hadîs" adlı eserinin 2701 nolu hadisinde : "Bu hadisi babama sordum da. -bu bâtıl bir hadistir- diye cevap verdi der. Lakin hiç bir illeti açıklamaz. Hadisteki Havilerin hepsi sikadır. Bir kere ilk ravî Kays b. Ebî Hazim bir çok sahabeye yetişmiş bir tabiîn ulusu. İsmail b. Ebî Halid Tabiîn'in sikalarındandır. Süfyan b. Uyeyne İse bu Ümmetin badis imamlarından biridir. Muhammed b. Yaya Müslim ricalindendfr. Onu çoğu sika sayar. Zaten rivayet buraya kadar üç kaynakta da aynıdır. Taberanî bunu dört kişi ile Muhammed b. Yahya'ya dayandırır. Beyhaki'ninki Ebu Ahmed Harun b. Yusuf el Kataî ile, İbni Hibban ise Abdullah b. Muhammed Salim ile aynı zattan alır. O zaman bu hadis "Muhammed b. Yahya hadisi" saydmış olur. Daha aşağıdaki rivayetin birinde bulunan zayıf ravi hadisi etkilemez. Muhammed b. Yahya hak kında Abdürrahman İbni Ebi Hatem er-Razî ı'El-Cerh vet-Ta'dîl" adlı eserinin S/124 no 56O'da: "Babama onu sordum. Bana "O salih bir kimse olup biraz gafleti vardı. Onun yanında Süfyan b. Uyeyne'den naklettiği uydurma bir hadis vardı diye cevap" verdi" diyor. "O saduk dereceli bir ravîdir" dediğini ekliyor. Halbuki aynı yerde İmam Ahmed'İn "Mekke'de sadece onun hadislerini yazın" dediğini de nakleder. Zehebi onu sika sayar. Müslim Sahihi' nin İman, Vefatün-Nehi, Salar, Zekât, Hac, Nikah, Cİhad, Zebaih. Edeb. Delail ve Fiten"de onun rivayetlerine yer verir. İbni Hibban'da bu zatı "Es-Sİkat" adlı eserine kaydetmiştir. Kanaatimce onu sadece İbni Ebi Hatem babası aracılığıyla tenkid ediyor. O babasının yaşıtıydı. Zira hicri 243'te öldü. Ebu Hatem'in oğlu İse 327'de vefat etmiştir. Akranın kendi adranını Övmesi de yermesi de tam delil olmaz. Zira aralarında ne geçti bilinmez. Doğruları bilen Allah'tır. Ancak Adiy b. Hatem'in yukarda geçen hadisinde Efendimiz'in kendisine "Hıyre şehrini bilir misin?" diye sorduğu ve oranın fethini haber verdiği de bu hadisi doğrular mahiyettedir.. [102] Buharı Tarih-i Kebir 1/292, S/447, 5/33; Beyh. Delail 6/326. Buna yakın ifade ile Müsned 5/2SS, S/33, 4/110; Ebu Dâvud 2483; Taberani U/92; İbni Hibban (tertib) 9/206 (no 72 62). Burada rivayetlerde el yazma okumasından doğan bü' farklılık var. Mesela İbni Hibban aynı sened aynı metinde »Ebâ>> kelimesini «Etâ» diye nakledince anlam "Kim Şam'a gelirse hemen onun bîr tarafına katılsın, kendini aldatana su ikram etsin>> şeklinde oluyor. Ne var ki Ebu Davud ve Müsned rivayetleri Beyhaki'nin metnini doğruluyor. [103] Buharî Menakıb 61/25; Müsned 2/319; Abdürrezzak 207 82; Hakim 4/476; Beyhakî Sünen 9/176; Beyhakî Delâil 6/336. [104] Buharî 61/25. Bazıları bu hadisi üç ayrı hadisin bir arada rivayeti sayarlar ki, bunlar ayrı ayrı Buharî'de de vardır. Müsİim Fiten bab 18/62, 64; Ebu Davud 4304; Tirmizi 2215; Ibni Mace 4096, 4097; Müsned 2/398, 530; Beyhakî Delâil 6/336; Beyh. Sünen 9/175. Hafız Zehebî burada nedense tamamen Beyhaki'nin Delail'ine uyarak bu hadis ile üsttekini birleştirerek verir. İkinci hadisin başını alıp Türklerle çarpışma kısmını atlar. Biz bu kısmı Buharî'den tam olarak [ ] kavis içinde terceme ettik. [105] Nesai 6/42; Müsned 2/229, 369; Beyhakî Delâil 6/336; Beyh. Sünen 9/176; Hakim 3/514. Hadisin ricali hep sika kimselerdir, buna rağmen Zehebî'nin hadis'e garip demesini henüz anlayabilmiş değilim. [106] Müslim no 2270; İmam Ahmed Müsned 3/287, 213; Beyhaki Delaü 6/337; Begavi Sünne 12/222; İbni Ebi Şeybe 11/68; Ebû Avane Müsned 4/458 [107] Buharî Enbiya 60/50 (hadis no 3555); Müslim Emara 1S42; Müsned 2/297: İhni Mâce 2871; Beyhaki Sünen S/144; Beyhakî Delâil 6/338. [108] Beyhaki Sünen-i Kübra S/159; Beyhaki Delail 6/340; Ebû Davud-ü Tayalisi Müsned 22S. Bu isnadı sahih ricali sika üstelik üç sahabenin aynı zincirde yer aldığı bir hadistir. Burada Ebu Sa'lebe, Ebu Ubeyde ve Muâz b. Cebel sah ahidirler. Hadisin esas ravîsi Ebu Da\oıd-u Tayalisî olup yine onun bu konuda başka bir rivayeti daha vardır. Nu'man b. Beşîr (ıra) anlatıyor: -Bir gün Rasulullah'la birlikte mescitte oturuyorduk. Beşîr b. Sa'd pek konuşmayan biri idi. Ebu Sa'lebe el-Huşenî tr.a) gelip: "Yâ Bişîr b. Sa'd! İdareciler konusundaki Efendimiz (a.s.v)ın hadisi hatırında mı?" diye sordu. Buna karşılık Huzeyfe (r.a) da; "Ben onun hutbesini ezberlemiştim" dedi. Bunun üzerine Ebu Sa'lebe de oturdu. Huzeyfe Rasulullah (s.a.vHn şöyle buyurduğunu anlattı: «Peygamberlik, Allah'ın dilediği sürece aranızda olacak, kaldırmayı murad edince onu kaldıracak. Bunun ardından peygamberlik yoluna uygun olan Halifelik gelip Allah'ın dilediği kadar devam edecek. Bunu kaldırmayı murad buyurunca kaldıracak. Sonra da dişleyici krallık gelip Allah'ın dilediği sürece kalacaklar. Onu kaldırmayı dilediğinde kaldıracak. Bundan sonra da zorba krallar gelip Allah'ın müsade ettiği kadar kalacak, sonra da kaldırmayı murad edince onları kaldıracak. Sonra tekrar peygamberlik sistemine uygun olarak hilafet yeniden gelecek. Efendimiz bunları söyleyip sustu.» Habîb derki: -Ömer b. Abdi'lazîz halife okluğunda Yezîd b, Nu'man b. Beşîr onun ashabından idi. Ben ona bu hadisi bir mektupla yazarak: "'Ben Ömer b Abdi'la-zîz'in bu zorba dinleyicilerden sonra (peygamberlik yoluna uygun olarak geleni biri olmasını ümit ediyorum." hatırlatması yaptım. O da benim bu mektubumu alıp yanına girip onu bu mektupla sevindirmiş. (Müsned 4/273) [109] Mavi gözlü Ümeyyeoğullarından bir kadındır. Bu sülale o kadından çoğaldığı için bu sülalenin yaptığı bir şey beğenilmedi mi Ümeyye oğulları yerine Zer-kâ (mavi gözlü) oğulları deniyor. Kadının gözleri mavi de ondan mı bu adı aldı bilemiyorum. [110] Ebu Davud 4647; Müsned 4/273, 5/44, 50, 405; Beyhaki Delail 6/341. Ebu Davud rivayeti "kıçları yalan söylemiş1' sözü ile bitiyor. Buradaki Zehebi'nin naklindeki ilave bilgi Beyhaki'nin ta'lüi olup Zehebi biraz tasarrufla naklediyor. Zira Beyhakİ «Hz Ali'ninki beş yıldan iki ay az idi. Fazlalık Ebu Bekir ve Ömer'in hilafetin dedir. Çünkü Ebu Bekr'inki iki yıl dört ay (on gün eksikle), Ömer'inki on yıl dört ay, dört gün, Osman'ınki on iki yıldan sadece on iki gün eksiktir.» şekli ile verir. Haberi ayrıca İbni Ebi Şeybe 15/242, Hakim 3/145, Tirmizi 2326. Efendimiz'in vefatından sonra İlci hicri yılın rebîü'l evvel ayında Ebu Bekr (r.a) bîat edildi. 13.CÜ yılın Cemadiye'l ahir ayında vefat edince Hz Ömer'e biat edildi. O da 23.CÜ yılın Zilhicce ayında şehit edilip, Hz Osman'a bîat edildi. 35ci yılın Zilhicce ayında o da şehid edilince Hz Ali'ye bîat edildi. O da 4O.cı yılın Ramazan ayında şehit edildi. Buna göre Ebu Bekir iki yıl dört ay, Ömer on yıl dört ay, Osman'ınki on iki yıl, Ali'ninki de dört yıl on ay eder. O zaman toplamı yirmi dokuz yıl altı ay eder. Geriye kalan altı ayı pek çok alim Hz Hasan'ın yaptığı altı ay halifelik olarak sayarlar. [111] Beyhaki Delail 6/343; Nesai Sünen-i Kübra. [112] Zehebi'nin hadisin tümünü Müslim'e izafe etmesi yanlıştır. Zira Hz Aişe ile olan konuşma Müslim'de yoktur. Orada «Efendimiz o hastalığında: "Bana baban Ebu Bekri çağır. Ben ona bir mektup yazayım, zira ben..." şeklindedir. Zehebi'yi yanıltan Beyhaki hadisi aynı isnadla verip bunu Müslim Ubeydul-lah b. Said yoluyla nakletti demesi olsa gerek. Oysa Beyhaki rivayeti Ube-yduilah'ın değil Hasen b. Mükrim'in Yezid b. Harun yolu ile olan rivayetidir. Ancak bu Hasen b. Mükrim'i bilemedim. Fakat Nesaî bunu Abdurrahman b. Muhammed b. Selam yoluyla nakleder. Nesaî ve İbni Ebi Davud onu sika sayıyor. Bu kıssa Müsned 6/226'da ve îbni Mace 1465 no'da Daramı Mukaddime 14 hadis no 81,'de Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe yoluyla Hz Aişe' den şöyle anlatır: -Bir gün Rasulullah (aa.v) Baki'deki bir cenaze defni sonrası bana uğramıştı. Beni başım ağrılı, of başım, of başım, diye feryadeder halde bulmuş ve: "Belki of başım, diye benim demem lazım ey Aişe. Sen benden önce Ölmüş olsan hiç bir zarara uğramazdın. Ben seni yıkatır, kefenlettirir, sonra namazını kıldırıp seni defnederdim." buyurdu. Ben de: "Ama ben öyle sanıyorum ki sen böyle yaptıktan sonra benim evime dönüp orada hanımlarından biriyle zifafa girerdin" deyince Efendimiz gülümsemişti. Sonra da'vefatıyla sonuçlanan ağrıya tutuldu. [113] Buharı Fazailussahabe 62 Hadis 3675, 3699; Müslim 2417; Tirmizî 3697; Beyhaki Delail 6/350; Ebu Davud 4651; Müsned 5/331; Abdürrezzak 11/229 [114] Ebu Davud 4648; İbni Ebi Şeybe 12/14: Tirmizi 37 57; Beyhaki Delail 6/351. Nur dağının, Sevr dağının dibine durup buraları ziyarete engel olmaya çalışan ve bunu günah sayan Suud tebliğeilc.ine bu hadisi haber vermen. [115] Müslim buna yakın bîr ifadeyle 119. Hakim Müstedrek 3/234: AbdÜrrezzak 11/239; Beyhaki Delail 6/355. Hadis Mürsel olmasına rağmen İbni Hecer Fethü'l Barî'sinde: "'İsnadı Kavidir." diyor. Haberdeki: Sabit (r.a)ın: "Helak oldum." demesi Hueurat suresi 2 nolu ayetinin nuzûlu .üzerine olmuştur. "Ey İman edenler! Sesinizi Peygamber'in sesi üzerine yükseltmeyin. Birbirinize karsı yaptığınız gibi onunla konuşurken Cehrî yapmayın. Farkına varmadan amelleriniz heba olur gider." ayeti gelince yukardaki sözleri söyleyip: ''amelim heba oldu. Ben Cehennemlik oldum diyerek evine kapanmıştı. Artık Efendimiz'e görünmüyordu. Bir kısım arkadaşları evine gelip durumu sorunca söyledi. Onlarda Peygamber'e gelip Sabit'in dediğini haber verdiler. Efendimiz de: "Hayır o cennetliktir." buyurdu. Onu aramızda gezinirken görür ve onun cennetlik olduğunu bilirdik. Yemâme harbinde bazıları geri çekilince Sabit geSip elbisesine hanut sürdü, kefenini giyip: "Ne kötü! Akranlarınızı bırakıp geri dönüyorsunuz." diyerek öldürülünceye kadar çarpıştı. Bu Sabit b. Kays Ensar'ın hatibi olup Efendimizin ileri gelen Ashaplarından idi. Bedir harbine yetişememişse de Bey'at-i Rıdvan'da bulunup Uhut harbine katılmıştı. Sabit hem Efendimiz'inde hatibi idi. Izzüddin b. Esîr'in Üsdü'l Gabe'deki nakline göre şehit düşünce yanında kimse yokmuş. Sonra oraya gelen bir müslüman Sabit'in üzerindeki çok güzel olan zırhını almış İşte o sırada uyumakta olan bir müslüman rüyasında Sabit'i görür. Sabit ona durumu anlatıp: ''Uyanınca sakın bunu rüya diye geçme. Müslümanlardan biri zırhımı aldı. Onun evi şurada, şöyle şöyle diye anlatıp Halide sbyle onu aldırsın. Medine'ye varınca Ebu Bekre var ve ona şu şu borcumu anlat." der. Adam uyanınca Halid b. Velîde durumu anlatır. O da zırhı aldırır. İbnü'l Esir der ki öldükten sonra vasiyeti yerine getirilen ikinci bir şahıs bilinmemektedir. [116] Buharı İsti'zân 79/43; Müslim 2450; İbni Mace 1621; Müsned 6/240, 282, 383; İbni Sa'd Tabakat 2/247. [117] Müslim 2398; Buharı 62/6 no 3689; Beyhaki Delail 6/369. [118] İbni Sa'd 3/369; Beyhaki Delaü 6/370. [119] Beyhaki Delail 6/370; ibnü'l Cevzî Menakıb-ı Ömer syf: 245. [120] Beyhaki Delail 6/370; İbnü'l Cevzî Menakıb-ı Ömer 172. İmam Zehebi, Tarihü’l-İslam, Cantaş Yayınları: 2/69-87 Konu Başlığı: Ynt: Efendimiz in s.a.v. kendisinden sonra olacakları bildirmesi Gönderen: Sevgi. üzerinde 22 Haziran 2021, 00:29:59 Esselamü aleyküm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim
Konu Başlığı: Ynt: Efendimiz in s.a.v. kendisinden sonra olacakları bildirmesi Gönderen: Mehmed. üzerinde 23 Haziran 2021, 13:09:52 Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri hak yoldan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
|