๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 12 Nisan 2011, 14:15:20



Konu Başlığı: Ebu Zer El Ğifari r.a.
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Nisan 2011, 14:15:20
Ebu Zer El-Ğifari (R.A.)[272]



Adı Cündeb'dir. Nesebi Cündeb b. Cünâde b. Küayb b. Suayr b. El-Vak'a b. Haram b. Süfyan b. Huzeyme b. Müdrike b. İlyas b. Mudar. Doğru olan baba adının Cünâde oluşudur. Babasının adının Seken olduğu yine başka bir rivayette de, Büreyre b. Abdullah hatta Büreyre b. Cünâde bile denmiştir.[273]

îlk müslümanlardandır. Denildiğine göre İslama giren beşinci kişidir. Gifar kabilesinden Mekke'ye gelip müslüman olduktan sonra yine Peygamber (s.a.v.)'in emriyle ülkesine dönüp orada ikamet etti. Daha sonra Nebi (s.a.v.) Medine'ye hicret edince Ebu Zer de hicret etti.

Rivayet olunuşuna göre Ebu Zer (r.a.) esmer, iri yapılı, sık sakallı biriydi.

Ebu Davud: "Ebu Zer Bedir harbine katılmadı. Ancak Hz. Ömer kendi döneminde devlet gelirinden pay ayırdığında onu da Kurrâ olanlarla birlikte, Bedir'de bulunanlar kısmına dahil etti. İlim ve fazilet bakımından İbni Mesûd'un denginde biriydi. Çok zahid olup işi gücü iyiliği emretmek idi. Bu konuda Allah için bir şey söyleyecekse kimsenin kınamasına aldırmazdı. Peygamber (s.a.v.) onun hakkında:

"Dili Ebu Zer'den daha doğru olan birini, ne gök; altında gölgelen­dirdi, ne de toprak üstünde barındırdı." buyurmuştur. Bu hadisi Tirmizi Abdullah b. Amr'dan naklederek "hasen" dereceli sayıyor.[274]

Hz. Ali'den rivayet edilir ki, bir kere kendisine Ebu Zer sorulmuş o da "O, öyle bir ilim topladı ki, insanlar ondan istifadeden aciz kaldılar. O da bu ilim torbasının ağzını öyle bir büzüp bağladı ki içinden artık bir şey çıkmıyor." demiştir.[275]

Nebi (s.a.v.) ona şöyle buyurmuştu:

"Ya Ebâ Zer! Ben senin zayıf yapılı olduğunu görüyorum. Kendim için neyi seviyorsam senin için de onu isterim. Sen iki kişi üzerine bile emir olmayacaksın, yetim malının da velisi olmayacaksın."[276]

Ebu Ğassan en-Nehdî anlatıyor: Bize Mes'ud b. Sa'd -Hasen b. Ubeydullah- Rayâh b. El-Haris- Sa'lebe isnadıyla Hz. Ali (r.a.)'ın "Artık, bu gün Allah için iş yaparken, kınanmaya aldırmayan, Ebu Zer ile benden başka kimse kalmadı." diyerek eliyle göksüne vurdu.[277]

Bürayde b. Süfyan, Muhammed b. Ka'b el-Kurazî'nin Abdullah b. Mes'ud'dan şöyle dediğini anlatır:

-Rasulullah (s.a.v.) Tebuk seferine hareket ettiği zaman ashab habire gelip bu sefere katılmakta geri kalanları bildirerek "Ya Rasulallah! Falanca da geri kaldı!" diyor, o da "Geçin onu, eğer onda bir hayır varsa Allah onu size yetiştirecektir." buyurmuştur. Nihayet: "Ya Rasulallah! Ebu Zer de geri kaldı." denilince "Bırakın bi hayır varsa Allah onu size yetiştirir. Değilse -münafıksa- ondan sizi kurtarmış olur." buyurdu. Ebu Zer'i devesi geri koymuştu. (Önce birkaç gün devesini besleyip öyle yola çıkmıştı.) Ama deve bir müddet sonra bitkinleşip dikilip kaldı.

Çaresiz kalan Ebu Zer de devedeki eşyalarını sırtına alıp o sıcakta yaya Peygambere yetişmek için yola devam etti. Artık geriden gelenler gelmiş yeni gelen kimse yoktu. Peygamber (s.a.v.) bir yerde konaklamışlardı. Ashabdan biri, "Ya Rasulallah! Şuradan bir adam yaya olarak geliyor." dedi. Rasulullah (s.a.v.) de: "Ebu Zer sen ol bari!" dedi. İnsanlar iyice bakınca "Ya Rasulallah vallahi o Ebu Zer!" dediler.

Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.)

"Allah Ebu Zer'enıhmet etsin, yapayalnız yürür, yapayalnız ölür, yapayalnız diriltilir." buyurdu.

Sonra Ebu Zer'e hayat vuracağı darbesini vurdu. Ebu Zer (hayatının sonuna doğru Hz. Osman tarafından) Medine yakınındaki Rabze'ye sürüldü. Öleceğini anlayınca hanımına ve kölesine: "Ben öldüğümde yıkayıp kefenleyin sonra beni yolun kenarına koyup bekleyin. İlk geçecek kervana bu Ebu Zer'dir deyin." diye vasiyet etti. Ölünce onlar da vasiyeti tuttular. Derken bir kervan geldi. Onlara bildirilmediği için hayvanları Ebu Zer'in teneşirine basayazdılar. Meğer gelen Kûfelilerden bir grup ile Abdullah b. Mes'ud imiş. "Bu ne?" diye sorunca, Ebu Zer'in cenazesi olduğu anlatıldı. İbni Mesud ağlamaya başladı ve "Ebu Zer'e Allah rahmet eylesin, yalnız yürür, yalnız ölür, yalnız dirilir." buyuran Peygamberimiz doğru söylemiştir." dedi.

(Bu rivayet ravi Büreyde'nin zayıflığı sebebiyle isnaden zayıf ise de) Abdullah b. Mesud'un Kûfe'den gelirken Rabze'ye uğrayıp Ebu Zer'in namazını kıldırıp defnettiği ittifakla sabit bir haberdir.[278] Ebu Zer (r.a.)'ın anlatılacak çok menkibeleri vardır: Kendisinden Enes b. Malik, Cübeyr b. Nüfeyr, Zeyd b. Vehb, Said b. Müseyyeb, Ebu Salim el-Ceyşanî, Süfyan b. Hânî, Ahnef b. Kays, Abdurrahman b. Ganm el-Eş'arî, Ebu Mürâh, Kays b. Abbâd, Süveyd b. Gafele, Ebu İdris el-Havlanî, Abdullah b. Es-Samit, Ma'rur b. Süveyd, Ebu Osman en-Nehdi ve nice alimler hadis rivayet etmişlerdir.

İbni Asakir "Tarih-i Dımışk"ında onun haber ve ahvalin "geniş bi­çimde ele almıştır.[279]

Hüseyin el-Muallim İbnu Burayde'den naklediyor: Eb Zer siyah bir kimse olup, sık sakallı idi. Ebu Musa el-Eş'arî ona ikram eder ve "Kardeşime merhaba!" der, o da "Sen artık benim kardeşim değilsin. Sen devlet görevi almadan (dünyaya dalmadan) benim kardeşimdin." derdi.[280]

Ebu Zer'in haberleri arasında onun atılgan şecaatli biri olduğunu gösteren şeyler vardır:

Muhammed b. Sa'd der ki: Bize Muhammed b. Ömer el-Vakidi -İbnu Ebi Sebra -Yahya b. Şibl isnadıyla Hifâf b. îmâ b. Rahsa'dan şöyle anlatır: Ebu Zer avına isabet ettiren biriydi. Çok cesur olup, tek başına gider düşmanın yolunu keser, bir yırtıcı hayvan gibi bir gruba saldırırdı. Sonra Allah onun kalbine İslam sevgisi verdi.[281]

Bize Fudayl b. Merzuk, Cebele binti Musaffih yoluyla Hatıb'dan naklediyor: Ebu Zer; "Rasulullah (s.a.v.) Cebrail ve Mikail'in göksüne boşalttığı şeyden hiçbirini bırakmadan, benim kalbime boşalttı. Ben de onun göksüme boşalttığı şeyden hiçbirini bırakmadan, onları Malik b. Damra'nın kalbine boşalttım." derdi.[282]

Ebu İshak es-Sübey'î, Hani b. Hânî'in Hz. Ali'den şöyle işittiğini anlatır: Ebu Zer ilim dolu bir kabdır. Sonra o kabın ağzını sıkıca bağladı ölünceye kadar içinden hiçbir şey çıkmadı. Bunu Ebu Davud anlatır.[283]

Şerik, Ebu Rabia el-Iyâdî, İbnu Büreyde isnadıyla Burayde'den

Rasulullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu söyler:

"Ben dört kişiyi sevmekle emroldum. Zira Allah onları seviyor. Ali, Ebu Zer, Selman ve Mikdad.[284] Ravi Ebu Rabia'dan Ebu Davud ve ; diğerleri hadis naklediyorlar. Ebu Hatem ise ona "Münkeru'l-Hadis"tir  diyor.

Abdulhamid b. Behram der ki: "Bize Şehr (b. Haşveb) Esma (binti • Yezid)'den anlattı ki, Ebu Zer Nebi (s.a.v.)'e hizmet eder, hizmeti bi­tince mescide girerdi. Sanki orası evi idi de sırtını yaslardı. Bir gece Peygamber (s.a.v.) mescide girdiğinde onu uyur görmüş ve ayağıyla ona dürtmüştü ve: "Hey seni uyur görüyorum!" dedi. O da: "Nerede uyuyayım? Benim buradan başka evim mi var ki?" dedim. Rasulullah (s.a.v.) onun yanına oturdu ve "Peki seni bu mescitten çıkardıkları zaman ne yapacaksın?" buyurunca, "Şam'a giderim!" zira şam hicret yurdu, Mahşer'in kurulacağı arazi, Peygamberler diyarıdır. Ben de oralı olurum!" dedim. "Ya oradan çıkardıklarında ne yapacaksın?" buyurunca, ben "O zaman bu mescide gelir yerleşirim hem evim hem mescidim olur!" dedim. Nebi (s.a.v.) de "Ya seni buradan tekrar çıka­rırlarsa ne yapacaksın?" buyurunca "O zaman kılıcımı alır ölünceye kadar kendimi savunurum." dedim. Rasulullah kaşlarını çatarak gü­lümsedi ve "Sana bundan daha hayırlısını göstereyim mi? Seni nereye çekerlerse oraya gidersin. Nereye sürerlerse oraya gidersin. Ta ki bana; kavuşuncaya kadar böyle davranırsın." buyurdu." Bu hadisi İmam Ahmed tahric ediyor.[285]

El-Evzaî, Ebu Kesir aracılığıyla babasından şunu nakleder: İnsanlar' Mina'daki orta şeytanın olduğu yerde etrafını sarıp, soru sordukları sırada ben de Ebu Zer'in yanına geldim. Bir adam geldi ve "Müminlerin emiri seni fetva vermekten men etmedi mi?" dedi. Ebu Zer başını kal-? dırdı ve "Sen benim murakıbımmısın -başını göstererek- siz buraya en, keskin   kılıçla   vursanız,   ben   de   o   kılıç   kafamı   koparana   kadar Rasulullah'tan  duyduğum  bir  kelimeyi   söyleyebileceğimi   sanırsam kesinlikle o sözü söylerim." dedi. Bu haberi Evzâî'den çok kişi rivayet etmiştir. Ravi Ebu Kesir'in adı Mersed olup "Saduk" bir ravidir.[286]

Sa'lebe b. Hakem Hz. Ali'den naklediyor: "Allah için kınayanların kınamasına aldırmayan Ebu Zer'le benden başka kimse kalmadı." deyip eliyle kendi göksüne vurdu.[287]

El-Cerîrî, Ebu'1-Alâ b. Eş-Şıhhır'dan el-Ahnef'in şöyle dediğini anlatır: "Ebu Zer Medine'de Kureyş'ten bir grubun başına dikilip "Hazine gibi para biriktirenlere, ateşte kızartılmış bir taşın, meme uç­larından basılarak omuzunun üstünden çıkacağını müjdeledi." Hepsi başını eğdi, hiç kimsenin ona bir şey dediğini görmedim. Ravi "Ben onu lakib ettim." diyerek kıssanın gerisini anlatır. Bu sahih bir haberdir.[288]

İbnu Lehia, Ebu Kabil'den naklediyor: Malik b. Abdullah b. iyadî'yi, Ebu Zer'den şöyle naklederken duydum: Hz. Ebu Zer, Hz. Osman'ın yanına gitmişti. (Yanında Kab vardı. Osman (r.a.) ona: "Ya Kii'b! Abdurrahman ölüp geriye mal bıraktı, bu konuda ne diyorsun?" dedi. Ka'b da: "Eğer zekatını vermişse bir sakıncası yok." dedi. Bunu duyan Ebu Zer (r.a.) öfkelenip, bastonunu kaldırıp, Ka'b'a vurdu. (Hz. )sman araya girdi) ve Ebu Zer: "Ben Rasulullah (s.a.v.)'i

"Şu dağ benim için altın olsa ondan verdiğim sadakalar da Allah kalında kabul olsa bile yine de ondan geriye altı okiyyelik bir miktar hınıkmak hoşuma gitmez." derken duydum. Allah için sana yemin ve-ı iyonun, Ya Osman sen bunu duydun muydu? diye üç kere tekrarladı, o (İM"lwct"dedi.[289]

Ca'fer b. Burkan, Sabit b. El-Haccac yoluyla Abdullah b. Sîdân'dan ımkledyor: Hz. Osman'la Ebu Zer çekiştiler, hatta sesleri bir hayli yükseldi. Sonra Ebu Zer Osman'ın yanından ayrılırken gülümseyerek ıtyrıldı ve "Ben emri dinleyen ve itaat eden biriyim. Eğer bana emirim,

Zira aynı haberi yine Müsned'de 5/161 apayrı bir isnadla ynrUyoru/.. Üstelik hadisin metin kısmı Buhari'nin zekat bab 4'te 1408 nolu hadisidir. Muidim 992; Müsned 2/450, 457, 5/176;"T. Dımışk 66/195, 197

Aden'e gitmemi bile emretse giderim!" dedi. Hz. Osman ona Rabze'ye gitmesini emretmişti[290]

A'meş, Meymun bin Mihran aracılığıyla Abdullah b. Sîydân'dan nakleder: Ebu Zer (r.a.) "Eğer Osman bana başımın üstünde (amut) yürümemi emretseydi, kesinlikle öyle yürürdüm." dedi.[291]

Ebu Cüveyriyye, Zeyd b. Halid el-Cühenî'den naklediyor: Ebu Zer (r.a.), Hz. Osman'a "Vallahi sen bana sürünmemi emretseydin gücümün yettiği kadar sürünüldüm." dedi.

Ehıı İmran el-Cevnî, Abdullah b. Es-Sâmit'ten nakleder: Ebu Zer Şam'dan -Muaviye'nin şikayeti üzerine Medine'ye geldiğinde, Hz. Osman'a "Ya Emira'l-Mu'minin! Kapıyı aç, (zira kapıda bir saat bekletilmişti) Sen beni Kur'an okudukları halde boğaz hançerelerinden öte geçmeyen (kalbine inmeyen), okun yaydan çıkıp gittiği gibi İsi anıdan çıkan, okun geriye gelemediği gibi geriye İslama dönmeyen kılıklarının alameti sakal kesmek olan o harici kavminden mi sanıyor­sun. Vallahi ben onlardan değilim onlarla buluşmadım da. Bana kalk desen ayaklarım taşıdığı süke ayakta kalırım, beni bağlasan sen çöz­medikçe bağı kendim çözmem." dedi.[292]

Avvam b. El-Havşeb der ki Bana Benî Sa'lebeli bir şeyh ve hanımı anlattı ki: Rabze'de konakladık. Yanımızdan saçları dağınık bir ihtiyar geçti. "Bu Peygamberin ashabından" dediler. Biz kendisinden başımı yıkama izni istedik. Bizi iyi karşılayıp "olur" dedi. Biz bu işle uğraşır­ken, Iraktan yanına bir grup geldi ve "Ya Eba Zer! Şu adam -Hz. Os­man- demek sana yapacağını yaptı. Ona karşı isyan bayrağı çekersen sana dilediğin kadar adam ikmali yaparız!" dediler. O da "Ey müslümanlar, bana bu teklifi yapmayın. Sultanı zelil yapmayın. Zira sultanı alçaltanın tevbesi yoktur.[293] Vallahi Osman beni en uzun kalasa bile bağlasa yine itaat edip dinlerdim. Sabreder ve bunda kendime hayır görürdüm." dedi.

Humeyd b. Hilal, Abdullah b. Es-Samit'ten Ebu Zer'in hanımı "Vallahi Osman Ebu Zer'i Rabze'ye sürmedi. Ama Peygamber (s.a.v.) ona

"Evler Medine'deki Sel'a dağına kadar varırsa Medine'den çık." buyurmuştu, ondan gitti." dedi.[294]

İbn Şevzeb, Galib el-Kattan'dan nakleder: "Ya Eba Saîd, Ebu Zer'i Medine'den Osman (r.a.) mı çıkarmıştı?" deyince o "Allah korusun!" dedi.[295] Bu Ebu Said, Hasen-i Basri'dir.

Ebu Hilal, Katade yoluyla Said b. Ebu'l-Hasen'den nakleder: Ebu Zer'e yapılan devlet tahsisi dört bin dinar idi. Onu aldığında hizmetçi­sini çağırır ve yıllık ne kadar ihtiyaç olduğunu sorar, sonra ihtiyaçları yıllık olarak alır. Son kalanı ile de demir para alır ve "Hiçbir altın ya da gümüş kap yok ki üzerine eğilince sahibine parlamasın." derdi.[296]

El-Evzâî, Yahya'dan (İbni Ebi Kesir) naklediyor: Ebu Zer'in otuz binek atı vardı. Cihad'a giderken on beşine biner, diğer on beşini dinlendiriyordu. Geri dönünce de diğer on beşine binerdi.[297]

Sabit el-Bünanî anlatıyor: Ebu'd-Derda bir ev yapmıştı. Ebu Zer yanına geldi ve: Bu da ne, sen Allah'ın harab edilmesini emrettiği evi imar mı ediyorsun?" dedi.[298] (Ebu Derda evin inşasını bitirince şu şiiri söyledi:

"Bir ev yaptım ki ömür sürecek olan ben değilim.

Onu yapınca bildim evim neresi. "

Hüseyin el-Muallim, İbnu Bureyde'den nakleder: Ebu Musa Me­dine'ye geldiğinde Ebu Zer'e rastlar ve hep beraber olurlar. Ebu Musa ona ikram ederdi. Eş'ari zayıf, kısaca biriydi. Ebu Zer ise esmer, gür saçlı biriydi. Ebu Musa ona yaklaşınca "Ona, benden uzak c"." der. Ebu Musa "Merhaba kardeş!" deyince "Ebu Zer onu iter ve "Ben senin kardeşin değilim. Ben seninle, sen bu devlettekilere memur olmadan

kardeş idim." derdi. (Ebu Hüreyre'ye de aynısını söyledi. "Git ya­nımdan, sen bunlara çalışmadın mı?" deyince "Evet." dedi. "Peki yük­sek bina, arazi veya hayvan edindin mi?" deyince Ebu Hüreyre "hayır" dedi o da "İşte sen kardeşimsin." dedi.)[299]

Ebu Zer'den sonra Abdullah b. Mesud da ancak yirmi gün kadar yaşadı." denir.[300] Cerîrî der ki: Bize Ebu'l-Alâ b. Abdullah Nuaym b. Ka'neb'in şöyle anlattığını haber verdi:

-Ebu Zer'in yanına gelmiştim. Hanımı tirit yemeği getirdi. Ebu Zer bana "Buyur sen ye! Ben orucum." dedi. Sonra kalkıp namaz kılmaya başladı. Sonra namazı boşlayıp yemekten yedi.

Ben "inna lillah ve innu ilcyhi raciun! Senin bana yalan löyleyeceğlni Naıımazdım!" dedi. O da: "Ben sana yalan söylemedim. ben bu ayda Uç gün oruç tuttum. Bana sevabı yazıldı. Yemek de hilal oldu." dedi.[301]



[272] İbni Sa'd 4/219; İbni İshak 138, 141; Vakidi, Fihrist; Buhari, Kebir 2/221; Müsned 5/144; İbni Main, Tarih 2/704; Halife, Tabakat 31; Ahmed b. Hanbel, Zühd 182; İbnu Mübarek, Zühd, 15, 21, 88, 108, 190, 208, 228,426, 440

[273] İ. Sa'd 4/219; T. Dımışk 66/174

[274] Tirmizi 3801; İbnu Sa'd 4/228; Hakim 3/342;Hakim el-Esama 1/185, 4/480; İbni Mace 156; İ. Ahmed, Zühd 184; T. Dımışk 66/190; İ. Ebi Şeybe 12/125; Buhari, T Kebir 9/23; Ebu Nuaym, Hilye 4/172; Müsned 2/175, 223; Tahavi, Müşkilu'1-Asar no 532; İ. Hibban, İhsan 9/13 no 7091

[275] T. Dımışk 66/188, 190; İbni Sa'd 4/232

[276] İbni Sa'd 4/231; Müslim, İmara 1826; Müsned 5/180; T. Dımışk 66/219; Beyhaki, Sünen-i Kübra 6/283; Nesai 6/255; Ebu Davud 2868

[277] İbni Sa2d 4/331, 332

[278] İbni Hişam 4/133; Hakim, Müstedrek 3/50, 51; Beyhaki, Delail 5/221-222; Vakidi, Meğazi 1000, İbnu Asakir, Tarihi Dımışk 66/186; İbni Sa'd 4/234

[279] T. Dımışk 66/174-222 sayfaları arası. Ne yazık ki büyük bir bölümü kayıp olduğun­dan matbu kısımda Ebu Zerr il eilgili bölümünün çoğu Ebu Şamme'nin "ihtisar"ından alınmıştır.

[280] İbni Sa'd 4/230; İ. Asakir, Tarihi Dımışk; 66/210, 211

[281] İbni Sa'd 4/222; İbnu'l-Cevzi, Sıfatu's-Savfe 1/586; T. Dımışk 66/184; Uzun bir haber olup gerisi Ebu Zer'in İslam'a girişini anlatır.

[282] T. Dımışk 66/187; Taberani, Kebir 2/149 h. No 1624; İsnadında meçhul kişiler var. Bkz. Mecmeu'z-Zevaid 9/331, Zehebi, S. A. Nubela 2/58 "bu münkerdir" der.

[283] Bunu şimdilik Ebu Davud'da bulamadım. Belki bir yanılmadır. Ancak 4 nolu dip­notta bu haber geçmişti.

[284] Müsned 5/351; Tarihi Dımışk 66/189

[285] Müsned 6/457; Taberani, Kebir 2/148 no 1623. Bu sadece baş tarafıdır. Heysemi onu el-Evsat'ta diye belirtir. Mecmeu'z-Zevaid 2/22; İbni Sa'd 4/226; T. Dımışk 66/191, 192

[286] Ebu Nuaym, Hilye 1/160; T. Dımışk 66/194

[287] İbnı Sa'd 4/231, 232; Bu daha önce de geçmişti.

[288] Buhari, Zekat 4 h. no 1407, 4660; Müsned 5/176; Tarihi Dımışk 66/195; İbnu Sa'd 4229

[289] Müsned 1/63 h.no 455; Bu hadisi Dr. Tedmurî'nin, îbnu Lehîa sebebiyle zayıf say-tltRtii Hir şey ifade etmez.

[290] İbni Sa'd, Tabakat 4/227; T. Dımışk 66/201; Ravi İbni Seydan zayıftır.

[291] T. Dımışk 66/201

[292] T. Dımışk 66/201; Burada Ebu Zer'in tarif ettiği Hariciler hakkındaki sözleri Buhari'deki Ebu Said el-Hudrî hadisi olup Btıhari'nin sondan ikinci 7562 nolu hadislir.

[293] Miisned 5/165; İbni Sa'd 4/227; Tarihi Dımışk 66-201

[294] T. Dımışk 66/202; Hakim 3/344; Beyhaki, Delail 6/401

[295] T. Dımışk 66/202

[296] T. Dımışk 66/206; İbni Sa'd 3/230

[297] Tarihi Dımışk 66/209

[298] T. Dımışk 66/210                       

[299] Ibni Sa'd 4/230; T. Dımışk 66/210, 211

[300] T. Dımışk 66/222

[301] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 6/ 96-104


Konu Başlığı: Ynt: Ebu Zer El Ğifari r.a.
Gönderen: Pelinay üzerinde 15 Mart 2014, 21:40:51
Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuh; Ebu Zer(r.a)Peygamber Efendimiz(s.a.v)(in en yakın arkadaşlarından.
İslam'ı kabul edenlerin beşincisi...
Beşinci adam...
İslam dünyasında ilk selamı veren...
Peygamber Efendimiz(s.a.v)in yanından ayrılmayan...aynı zamanda savaşçı...
Dünyanın en mert,en korkusuz ve en "yalnız kahramanı" Ebu Zer El-Gıfari(ALLAH ondan razı olsun
653 yılında Rebze çölünde vefat etti.
O yoksulların babasıdır...
Mal ve para biriktirenlere savaş açan yiğit üstü yiğit kahraman...
Bu mert ve yürekli sahabi ,doğruyu dosdoğru söylemesiyle sonsuza kadar "yalnız kahraman" olarak anılacaktır...
Resulullah(s.a.v)der ki:
 "Dili Ebu Zer'den daha doğru olan birini, ne gök; altında gölgelen­dirdi, ne de toprak üstünde barındırdı."
 (Tirmizi 3801; İbnu Sa'd 4/228; Hakim 3/342;Hakim el-Esama 1/185, 4/480; İbni Mace 156; İ. Ahmed, Zühd 184; T. Dımışk 66/190; İ. Ebi Şeybe 12/125; Buhari, T Kebir 9/23; Ebu Nuaym, Hilye 4/172; Müsned 2/175, 223; Tahavi, Müşkilu'1-Asar no 532; İ. Hibban, İhsan 9/13 no 7091)


Konu Başlığı: Ynt: Ebu Zer El Ğifari r.a.
Gönderen: ırmak özsarı üzerinde 15 Mart 2014, 21:46:36
Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuh; Ebu Zer(r.a)Peygamber Efendimiz(s.a.v)(in en yakın arkadaşlarından.
İslam'ı kabul edenlerin beşincisi...
Beşinci adam...
İslam dünyasında ilk selamı veren...
Peygamber Efendimiz(s.a.v)in yanından ayrılmayan...aynı zamanda savaşçı...
Dünyanın en mert,en korkusuz ve en "yalnız kahramanı" Ebu Zer El-Gıfari(ALLAH ondan razı olsun
653 yılında Rebze çölünde vefat etti.
O yoksulların babasıdır...
Mal ve para biriktirenlere savaş açan yiğit üstü yiğit kahraman...
Bu mert ve yürekli sahabi ,doğruyu dosdoğru söylemesiyle sonsuza kadar "yalnız kahraman" olarak anılacaktır...
Resulullah(s.a.v)der ki:
 "Dili Ebu Zer'den daha doğru olan birini, ne gök; altında gölgelen­dirdi, ne de toprak üstünde barındırdı."
 (Tirmizi 3801; İbnu Sa'd 4/228; Hakim 3/342;Hakim el-Esama 1/185, 4/480; İbni Mace 156; İ. Ahmed, Zühd 184; T. Dımışk 66/190; İ. Ebi Şeybe 12/125; Buhari, T Kebir 9/23; Ebu Nuaym, Hilye 4/172; Müsned 2/175, 223; Tahavi, Müşkilu'1-Asar no 532; İ. Hibban, İhsan 9/13 no 7091)

Sağol kardeşim eline koluna sağlık...


Konu Başlığı: Ynt: Ebu Zer El Ğifari r.a.
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 15 Mart 2014, 21:54:24
Adı Cündeb'dir. Nesebi Cündeb b. Cünâde b. Küayb b. Suayr b. El-Vak'a b. Haram b. Süfyan b. Huzeyme b. Müdrike b. İlyas b. Mudar. Doğru olan baba adının Cünâde oluşudur. Babasının adının Seken olduğu yine başka bir rivayette de, Büreyre b. Abdullah hatta Büreyre b. Cünâde bile denmiştir.[273]

Allah razı olsun...
  ;)


Konu Başlığı: Ynt: Ebu Zer El Ğifari r.a.
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Mart 2014, 21:57:05
İlim dünyası vesilesi ile bir sahabenin de hayatını öğrenmiş olduk. Bu yalnız kahramanın hayatından -Allah ondan razı olsun- inş üzerimize düşenleri alanlardan oluruz.


Konu Başlığı: Ynt: Ebu Zer El Ğifari r.a.
Gönderen: Damla üzerinde 15 Mart 2014, 22:01:54
Ebu Zer'den sonra Abdullah b. Mesud da ancak yirmi gün kadar yaşadı." denir.[300] Cerîrî der ki: Bize Ebu'l-Alâ b. Abdullah Nuaym b. Ka'neb'in şöyle anlattığını haber verdi:

-Ebu Zer'in yanına gelmiştim. Hanımı tirit yemeği getirdi. Ebu Zer bana "Buyur sen ye! Ben orucum." dedi. Sonra kalkıp namaz kılmaya başladı. Sonra namazı boşlayıp yemekten yedi.

Ben "inna lillah ve innu ilcyhi raciun! Senin bana yalan löyleyeceğlni Naıımazdım!" dedi. O da: "Ben sana yalan söylemedim. ben bu ayda Uç gün oruç tuttum. Bana sevabı yazıldı. Yemek de hilal oldu." dedi.[301]

Allah razı olsun sizden.Paylaşım için teşekkürler.


Konu Başlığı: Ynt: Ebu Zer El Ğifari r.a.
Gönderen: Sevgi. üzerinde 24 Ekim 2021, 04:33:19
Esselâmü Aleyküm. Bu bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Ebu Zer El Ğifari r.a.
Gönderen: Mehmed. üzerinde 25 Ekim 2021, 10:31:39
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğruların yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsın