๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Nisan 2011, 13:43:10



Konu Başlığı: Ebû Rafi Sellam B. Ebîl Hukayk ın öldürülüşü
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Nisan 2011, 13:43:10
Ebû Rafi Sellam B. Ebî'l-Hukayk'ın Öldürülüşü


Bu adam'ın adının Sellâm olduğu esas ise de, bir rivayette; Ab­dullah Ebî'l-Hukayk olduğu da geçer, kendisi yahudi idi Allah la'net etsin. Bekkâî İbni İshak'm şöyle dediğini anlatır.

Hendek harbi ile ilgili durumlar ve Benî Kureyza yahudileri ile ala­kalı meseleler sona ermiş idi. İşte Ebû lakablı Sellâm b. Ebî'l - Hukayk Rasûlüllah (s.a.v.) aleyhine o gurupları kışkırtanlar arasında bulunu­yordu. Uhut harbinden önce Ensar'm Evs kabilesi, yine bir kışkırtıcı olan Ka'b b. Eşrafı öldürmüştü. Bu seferde Ensardan Hazreç kabilesi­ne mensup olanlar da, Peygamber (s.a.v.) den Hayber de oturan Sellâm b. Ebî'l Hukayk'ı öldürmek için izin istediler. Efendimiz de onlara izin verdi.

İbni İshâk devamla derki:

" Bana Muhammed b. Müslim b. Şihâb'ı Zührî, Abdullah b. Ka'b b. Malik (r.a.) in şöyle dediğini anlattı: Allah'ın Hz. Peygamberimiz için yaptığı şeylerden biride şu idi : " Ensar'ın şu iki kabilesi Evs ve Hazreç, Rasûlüllah (s.a.v.) ile beraber olduklarında tıpkı iki boğanın birbirini kıskanarak yaptıkları tarzda müdafa ederler. Evs, Peygamber (s,a.v.) in yararına birşey yapmaya görsün derhal Hazreç'te hemen : " Vallahi Evsliler bu işi yaparak Peygamber yanında ve İslam dininde bizden üstün bir makam elde edemeyecekler " derler ve bu iddiadan vazgeçmeden onlarınki gibi bir şeyde bunlar yaparlardı. Eğer Hazreçliler iyi bir şey yaparsa bu kerede Evs aynısını söylerdi.

RasûlûIIah'a düşmanlığını artıran Ka'b b. Eşrafı Evs'Iiler öldü­rünce, Hazreçliler "Vallahi bununla bize üstün gelemeyecekler" deyip hemen "Rasûlûllah'a düşmanlıkta, Ka'b b. Eşrafa benziyen kim var­dır" diye müzakere ettiler. Hayberde oturan İbni Ebîl Hukayk akılları­na geldi. Peygamberden onu öldürme izni istediler O da onlara izin verdi.

Hazreç kabilesinin Seleme oğulları boyundan beş kişi;

1- Abdullah b. Atîk,

2- Mes'ûd b. Sinan,

3- Abdullah b. Üneys,

4- Ebû Katâde b. Ribî ve

5- Esved b. Huzâa (ki bu hazrecî değil onlarla anlaşmalı idi) bu iş için ileri atıldılar. Nebî (s.a.v.) onlara Abdullah b. Atîk'ı komutan tayin etti. Yola çıkıp Haybere geldiler ve geceleyin İbni Ebî'l Hukayk'ın evinin olduğu yere ulaşıp, oradaki dairelerin kapılarını dı­şardan kapattılar. Onun kendisi, ancak hurma kütüğünden yapılan merdivenle çıkılan bir evde idi, Müslümanlar oraya, çıktılar. Sonra îbnü1 Ebîl Hukayk'm kapısına varıp kapıyı çalarak giriş izni istediler. Onlara onun hanımı çıkıp; "kim onlar?" dedi. "Biz arablardan bir kaç kişiyiz yiyecek istemeye geldik" dediler. Kadında, "İşte onun sahibi içerde, yanına girin" dedi. Derki:

Odasına girince kapıyı hem kendimize hemde kadına odayı ka­padık. Böylece bizimle onun arasına müdafa için girme korkusu kal­madı. (Zira Rasûlüllah kadın ve çocukların öldürülmesini yasakla­mıştı) Birden hanımı bağırıp bize sesini yükseltti. Bizde hemen o es­nada yatakta olan Ebû Rafi'in yanına koştuk. Vallahi odanın ka­ranlığında onu bize gösteren sadece onun beyazlığı idi. Sanki, serilmiş bir mısır işi beyaz keten kumaş gibiydi.

Kadın bağırınca, bizden biri ona vurmak için kılıcını kaldırıyor ama sonra Rasûlüllah'ın, "kadınların öldürülmesini yasakladığını" hatır­layıp eline engel oluyor. Böyle olmasaydı onun da o gece işi bitmiş

olurdu. Biz ona kılıçlarımızı vurunca Abdullah b. Üveys kılıcım kar­nına saplayıp arkasından çıkardı. Ebû Rafı1, "yeter, yeter!" diye ba­ğırıyordu. Biz yanından çıktık. Abdullah b. Atîk gözleri iyi görmeyen biriydi. İnerken merdivenden düştü ve elinin eti feci şekilde ezildi. Bizde onu sırtlayıp, onların kalelerine pınarlarından gelen suyun gir­diği kanala taşıyıp, oraya girdik.

Yahudiler ateşler yakıp her tarafta şiddetle bizi aramaya başladılar. Bizi bulma ümitleri yitince dönüp efendilerinin etrafını sardılar, O aralarında ölüyordu. Biz kendi kendimize" "Allah düşmanının öl­düğünü nasıl anlayacağız?" dedik. Bizden biri, "Ben gidip bir baka­yım" deyip kalkıp gitti ve insanların arasına katıldı. Bu zat şöyle anlat­tı:

- Oraya varınca hanımını ve diğer insanları Ebû Rafı'in etrafında buldum. Hanımının elinde bir fener olup kocasının yüzüne bakıyordu. Onlara bu olayı şöyle anlatıyordu. "Vallahi ben Abdullah b. Atik'in sesini duymuştum. Sonra kendimi yalanlayıp. "İbni Atik bu diyarda ne yapacak?" dedim. Sonra kadın kocasına eğilip yüzüne baktı ve, "Ya­hudilerin İlahına yemin olsunki o öldü" dedi. Bundan daha tatlı bir söz duymamıştım.

Bu zat sonra gelip bize haberi bildirdi. Bizde arkadaşımızı yükleyip yola çıktık ve Rasûlüllah'a gelerek durumu anlattık. Ama onun öldürü­lüşünde ihtilafa düştük her birimiz "onu ben Öldürdüm" iddi-asındaydık. Rasûlüllah (s.a.v.): "haydi kılıçlarınızı getirin buyurdu. Bizde onları getirince onlara baktı ve Abdullah b. Enis'in kılıcım gös­tererek: "Onu bu öldürdü zîra üzerinde yemeğin ve içeceklerin izi kalmış" buyurdu.[636]

Zekeriyya b. Zaide,  Ebû İshâk eş-Şirazî aracılığıyla Berâe b. Azib'den naklediyor:

-  Rasûlüllah (s.a.v.) Ensarlı bir manga adamı, Ebû Râfi' denen a-dama yolladı. Geceleyin Abdullah b. Atik onun evine girip uyku-dayken onu öldürdü.

Hadisi Buharî rivayet ediyor.[637]

israil'de yine Ebû İshâk eş-Şirâzi yoluyla Berâe (r.a.)'den şöyle de­diğini anlatır:

-  Rasûlüllah Ensarlı birkaç adamı Ebû Rafî'ye yolladı. Başlarında Abdullah b. Atîk vardı. Bu Ebû Rafı denen yahudî, Rasûlüllah'a eziyet verip, onun aleyhindekilere yardım ederdi. Hicaz topraklarında kendi­ne ait bir kalesi vardı. Ensar'lılar oraya yaklaştıklarında güneş batmış ve insanlar evlerine dönmüşlerdi. Abdullah arkadaşlarına, "Siz yeri­nizde kalın. Zîra ben gidip kale kapıcısına bir iki latife yapacağım, belki içeri girebilirim" dedi. Gidip oraya yaklaştı ve tuvaletini yapa­cakmış gibi elbisesini miğfer gibi başına doladı. İnsanlar içeriye gir­mişti. Kapıcı onu seslenerek "Ey Abdullah! Girmek istiyorsan çabuk gir kapayacağım" dedi. Bende girip gizlendim. Kapıyı kilitledi ve a-nahtarı Vüd (yada kazığa) putuna astı. Daha sonra ben kalkıp kapıyı açtım.

Ebû Rafıin yanında dostları gece sohbeti yaparlardı. O yüksek ko­nağında idi. Dostları sohbeti bitirip yanından dağılınca, ben yanma çıktım. İçeri açıp girdiğim her kapıyı içinden kilitliyordum. Kendi kendime; "ona ben öldürünceye kadar arkadaşlarım benim yanıma ulaşamayacaklarını bana bildirmişlerdi" dedim ve Ebû Rafıin olduğu odaya yürüdüm. Yanma vannca baktım ki, kapkaranlık bir odada ailesinin ortasında değilmi, onun odasının neresinde olduğunu bile­miyordum. Ona, "Ebû Rafı!" diye seslendim. O "bu da kim?" dedi. Hemen sesin geldiği yere yöneldim ve ona kılıçla bir darbe indirdim. Ben dehşete kapılmıştım, hiç bir şeyin önemi yoktu. Ebû Rafı bağı­rıyordu. Ben evden çıkıp fazla uzağa gitmeden biraz bekleyip tekrar yanına girip, "Yâ Ebhu Rafî bu darbe ne?" dedim. Bana, "Anayın cam cehenneme Evde bir adam var az önce bana kılıç vurdu" dedi. Bende -yerini iyice tesbit ederek- ona öyle bir darbe daha indirdim ki, öldür­medim ama çökerttim. Sonra kılıcın ucunu kamına öyle sapladım ki ta ucu sırtından çıktı.

Anladım ki artık onu Öldürmüşüm. Kapadığım kapıları teker teker açarak merdivene kadar geldim. Ben yere indiğimi sanarak ayağımı atmış oldum. Pırıl pırıl ayın aydınlattığı bir gecede yere düştüm ve ayağım kırıldı. Hemen sangımla kırığı sardım. Sonra gidip kale ka­pısına varınca durdum ve "Onu öldürüp öldürmediğimi tam anlayın­caya kadar ayrılmayayım" deyip orada kaldım. Şafakla horozlar ötün­ce dellal uyanıp surun üzerine çıktı ve: "Ebû Rafı'in öldüğünü duyuru­rum!" diye bağırdı. Bende arkadaşlarımın yanına vardım ve: "Allah Ebû Rafiin canım aldı, haydi kaçalım" dedim. Rasûlü ekrem'in yanına varıp durumu ona anlatınca: "uzat ayağını11 buyurdu.

Bende uzatınca onu mesnetti, sanki hiç ağrım yokmuş gibi oldu. Haberi Buharî rivayet ediyor.[638]

Yine Buharî, İbrahim b. Yûsuf b. Ebî İshak yolu ile babası Yusuf b. Ebi İshak'ın dedesi Ebû İshak isnadıyla Berâe ( r.a.) dan bunun gibi bir haber daha nakleder. İşte orada şu ayrıntılara yer verir :

- Sonra evdeki odaların kapılarına gidip dışardan kapıyarak onları içerde hapsettim, sonrada merdivenle Ebû Rafı'in olduğu yere çıktım. Ev kapkaranlıktı. Kandiller söndürülmüş olduğundan onun nerde ol­duğunu anlıyamadım ve "Ya Ebâ Rafi" diye bağırınca "kim o" dedi. Fırlayıp onu avladım, ona hiçbirşey fayda etmedi. Az sonra tekrar gelip sanki ondan birşey sorar gibi, "ne oldu Ebû Rafİ" diyorken sesi­mi değiştirdim. "Anana yazık oldu, şaşarım haline, yanıma biri girip beni kılıçla yaraladı" dedi.

Bende sesin olduğu yere tekrar yanaşıp, bir daha vurdumki hiç en­gel olmadı. O da bağırınca ailesi ayağa kalktı. Sonra çıkıp tekrar sesi­mi birşey isteyen insan sesi gibi değiştirip, yanına geldim. Baktım sırt üstü uzanmış; Kılıcımı karnına dayayıp, üzerine yüklendim. Kırılan kemiğinin sesini bile duydum.

Sonra dehşetle dışarı fırladım ve inmek için merdivene geldim, ama merdivenden düşüp ayağımı çıkardım. Onu sarıp sonra seke seke arka­daşlarımın yanına geldim. Onlara; "haydi gidip Rasûlûllah'a durumu müjdeleyin, zîra ben ölüm ilanını duymadan buradan ayrılmayacağım" dedim.

Sabah girince dellal burca çıktı ve, "Ebû Rafîin ölümünü ilan edi­yorum" diye ilan etti. Ben hiçbir ağrım yok gibi yürümeye başladım. Arkadaşlanm'a Efendimizin yanma ulaşmadan yetiştim ve Efendimize müjdeyi ben verdim.[639]

İbnü Lehî'a, Ebu'l Esved aracılığıyla Urveden şu sözleri nakleder:

- Sellam b. Ebî'I Hukayk denen kişi, gidip Gatafan ve çevresindeki müşrik arabları Rasûlüllah (s.a.v.) ile harbe da'vet ediyor ve onlara bü-

yük ödüller koyuyordu. Rasûlüllah (s.a.v.)'de ona Abdullah'la bir gu­rup yolladı onlarda geceleyin ona varıp katlettiler.[640]

İsmail b. İbrahim de amcası muşa b. Ukbe'den bu haberi şöyle nak­leder:

- Rasûl-ü Ekrem (s.a.v.) Abdullah b. Atik, Abdullah b. Üveys, Mes'ûd b. Sinan b. el-Esved, Ebû Katâde b. Rıb'î ve Esved b. Huzâî ile Es'ad b. Hurâm'ı gönderip Abdullah b. Atiki onlara komutan yaptı. Onlarda geceleyin Hayberdeki Ebû Rafi lakablı, Sellam b. Ebî Hukayk'a geldiler ve evinde öldürdüler.

Musa b. Ukbe İbni Şihab yoluyla Ka'b'dan şöyle nakleder: Bu gu­rup Efendimiz hutbedeyken geldiler, "insanlar kurtuldu mu?" buyu-runca onlar "Yâ Rasûlellah! Senin yüzün kurtuldu" dediler. O da "Onu öldürdünüzmü? buyurunca "evet" dediler. Efendimiz, "öyleyse bana kılıcı uzat!" buyurdu. Kılıcı kından çekip verdiler. O da alıp "evet işte onun yediği şeylerin bulaşığı kılıcın keskin tarafında duruyor" bu­yurdu.[641]



[636] İbni Hişâm 3/295, 296; Beyhakî Delâil 4/33, 34; İbni Sa'd Tabâkat 2/91.

[637] Buharî Sahih Meğazî 64/16; Hadis no 4038; Beyhakî Delâil 14/34.

[638] Buharî Meğazî 64/16; Beyh. Delâii 4/37.

[639] Buharı Meğazî 64/16. hadis no 4640; Beyhakî Delâil 4/36.

[640] Beyhakî Detâil 4/38; İbnü Abdit Ber Dürer.

[641] Beyhakî Delâil 4/38; Zehebî'nin atladığı bazı önemli yerleri kaynağa göre naklediyoruz.

İmam Zehebi, Tarihü’l İslam  Meğazi 3/487-493


Konu Başlığı: Ynt: Ebû Rafi Sellam B. Ebîl Hukayk ın öldürülüşü
Gönderen: Mehmed. üzerinde 22 Eylül 2021, 11:51:17
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ebû Rafi Sellam B. Ebîl Hukayk ın öldürülüşü
Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Eylül 2021, 17:15:53
Aleyküm Selâm. Bu bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim