Konu Başlığı: Ebu Hüreyre nin kabındaki hurmasına duası Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Nisan 2011, 15:04:25 Ebu Hüreyre'nin Azık Kabındaki Hurmasına Duası Hammâd b. Zeyd anlatıyor: Bize EbûBekr'e ailesinin azatlısı Muhacir Ebu'l Âliye aracılığıyla Ebû Hüreyre (r.a)'dan şöyle dediğini anlattı: -Rasûlullah (s.a.v)'e birkaç hurma getirip: "Benim için şu hurmalarda bereket olması için duâ ediver." dedim. Hurmaları avcuna aldı, sonra onlara bereket olmasına duâ etti. Ardından: "Şimdi bunları al ve bir kaba koy. Onlardan almak istediğin zaman elini kabın içine sokarak al. Sakın onları (yere dökerek) dağıtma." buyurdu. Ben bu hurmadan ölçek ölçek Allah yolunda dağıttım. Onu yer, doyunurduk. Bu kap benim belimde sarılı olup hiç kopmamıştı. Nihayet Hz. Osman şehit edilince bu bağ koptu. Hadisi Tirmizî nakledip: "Hasen ve gariptir." der.[51] El Haffâr'in "Cüz'"ünde Ebû Hüreyre yolu ile yapılan rivayette: "Ben o hurmadan elli vesak Allah yoluna çıkarıp verdim. O benim bineğimin semerinde asılı dururdu. Hz Osman zamanında düşüp kayboldu.[52] şeklinde geçer. Bu haberin yine ayrı bir tarîki varsa da hadis gariptir.[53] Efendimizin Duasıyla Ni'metlerin Bereketlenmesi Ma'kıl b. Ubeydillah. Ebûz Zübeyr aracılığıyla Cabir'in (r.a) şöyle dediğini anlatıyor: Adamın birisi yiyecek istemek üzere Nebi (s.a.v)'e geldi. Peygamberimiz de ona yarım vesak arpa verdi. Bu adam, karısı ve evlerine gelen misafirleri bu arpayı tartmcaya kadar (tartıp bereketi kaçana kadar) uzun bir süre yediler. Bereketi kaçınca adam durumu anlatmak için Peygamber Efendimiz'e gelmişti. Efendimiz: "Onu tartmamış olsaydı, ondan yemeye devam edecektiniz ve kesinlikle sizin ihtiyacınızı karşılayacak şekilde azalmadan duracaktı." Buyurdu.[54] Ümmü Mâlik bir deri tulum içinde Peygamber (s.a.v)'e sade yağ hediye ederdi. Oğulları gelip katık isterlerdi. Kendilerinde katık namına hiç bir şey bulunmazdı. Ümmü Mâlik kalkıp içinde Rasül-ü Ekrem'e yağ gönderdiği tulumuna geldi. İçinde yağ dolu olarak onu buldu. Bu tulumu sikine aya kadar bu yağ evinin katığı olmaya devam etti. Sıkıp da yağın bereketi tükenince Rasûlullah (s.a.v)'e geldi (durumu bildirdi). Rasûlullah (s.a.v) de: "Sen onu kendi haline bırakıverseydin hâla mevcut olacaktı" buyurdu.[55] Azık Artıklarının Bereketlenmesi Talha b. Müsarrıf. Ebû Salih aracılığıyla Ebû Hüreyre' nin(r.a) şöyle dediğini anlatır: Bir yolculukta Rasûlullah (s.a.v) ile beraberdik. Topluluğun azığı tükenmişti. Hatta bir kısmı bineklerini bile kesmek istemişti. Bunun üzerine 0-mer (r.a): "Yâ Rasûlullah! Azıklarda kalmış bulunan son parçaları toplayıp da bunların Üzerine (bereketlensin diye) Allah'a dua ediversen olmaz mı? diye sordu. Peygamber de öyle yaptı. Yanında buğday olan buğdayını, hurma olan da hurmasını getirdi. Hz Rasûlullah da dua etti. Nihayet bu parçalar bereketlendi de Ashab'm hepsi azık kaplarını doldurdular. O zaman Peygamberimiz: "Eşhedu illâilâhe illallah! Ve ennî Rasûlullah. Bu iki kelimede asla şüphe etmeden bir kul bu şahadet kelimelerinin ikrarıyla Allah'a kavuşursa kesinlikle cennete gider" buyurdu.[56] Hadisi Müslim Sahihinde rivayet etmiştir. Bu haberin bir benzerini de bundan daha uzun bir şekilde tfuttalib b. Abdillah b. Hantab, Abdurrahman b. Ebî Amr el-Ensarî aracılığıyla babası Ebû Amr'dan naklediyor. Bu rivayette şu ziyade vardır: Orduda bulunanlardan kabını doldurmayan hiç bir kimse kalmadı. Buna rağmen bir o kadarı da geri kaldı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) azı dişleri görünecek kadar gülümseyip: "Ben Allah'tan başka ilah olmadığına, ve kesinlikle benim Allah Rasûlu Muhammed olduğuma şahadet ediyorum. Mü'min kul bu iki şahadet kelimeleriyle Allah'a kavuşmaya görsün, mutlaka ateşe karşı korunulur." buyurdu. Bu hadisi Evzai, Muttalib'ten rivayet etmiştir.[57] [51] Tirmizî 3978; Beyhakî Delâil 6/109 Beyhakî İbni Sirin'in Ebû Hüreyre rivayetinde şu tafsilatı verir: Bir gazvede Rasûlullah ve arkadaşlarına yemek kıtlığı oldu. Bana: "Ebû Hüreyre! Yanında bir şeyler var mı?" dedi. Ben de, "azık kabımda biraz hurma var" dedim. "Onu getir" buyumnca ben onları getirdim. Bana, "haydi bir de deri sergi getir" dedi. Ben deri sergiyi getirip yere yaydım. Efendimiz azık kabının içine elini sokup hurmayı avuçladı. Onlar tam yirmi bir faunaydı. Sonra "Bismillah" diyerek her hurmayı ayrı ayrı koyuyor ve besmele çekiyordu. Nihayet son hurmaya gelince onu şöyle kendine tahsis edip hurmayı biraraya topladı ve. "falancayla arkadaşlarını çağır" dedi. Onlar hurmadan doyana kadar yiyip çtfetılafi Sonra, "falan ve arkadaşlarımı çağır" buyurdu. Onlar da yiyip doyunca çıktılar. Hurma artmıştı. Bana: "otur" buyurdu. "Oturdum". O da yedi, ben de yedim. Hurma yine arttı. Efendimiz bunları alıp azık kabına koydu ve bana; "Yâ Ebâ Hüreyre! Bir şey istediğinde elini içine sokup al! Sakın men etme, sen de men olursun" buyurdu. Artık hurma istedikçe elimi içine sokarak alıyordum. Onun elli ölçeğini Allah yoluna verdim. Bineğimin semerinin arka rarafmda asılı dururdu. Osman b. Affan (r.a)'ın zamanında düşüp kayboldu. [52] Beyhakî Delâil (VUO. Üst kaynak [53] Zehebî'nin "garip'' diye söylediği bu haber Zeyd b. Ebî Mansur'un Ebû Hüreyre isnadlı haberidir. Biraz şişirmelidir. İmam Zehebi, Tarihü’l-İslam, Cantaş Yayınları: 2/41-42 [54] Müslim 2281; Beyhakî Delâil 6/114; Hakim 3/246; Müsned 3/337, 347. Burada bu zatın kim olduğu belli değilse de Beyhakî Delâil'inde (6/114) bu zatın Necfel b. el-Hâris olduğunu tasrih eder. Bu rivayete göre; Nevfel evlenmek için Peygamber Efendimizden yardım istemiş, o da onu bir kadınla evlendirmiş ve, düğün hediyesi olarak birşeyler vermek İçin evini araştırsa da, verecek birşey bulamayınca hizmetçisi Ebû Râff ve Ebû Eyyüb ile zırhını göndermişti. Onlar bu zırhı otuz sa' arpa borç karşılığında bir yahudiye rehin vermişlerdi. Rasûlullah bu arpayı Nevfel'e vermişti. Nevfel derdi ki: Biz bu arpayı yarım sene yedik, sonra tarttık. Aynen onu ilk çuvala doyduğumuz ağınlıkta bulduk. Durum Peygamber (s.a.v)'e haber verdik. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v) de: "Eğer sen onu tartmış olmasaydın (bereketi devam edecek) bir ömür boyu onu yemeye devam edecektin" buyurdu. [55] Müslim 2280; Müsned 3/147, 340; Beyhakî Delâil 6/114. Bu ni'metin bereketlenmesi konusunda pek çok haber varsa da bunların çoğu birbirine benzediği için âlimlerimiz bir kaçıyla yetiniyorlar. Buharî 81/16'da Müslim Zühd' te (2973) Hz Âişe (r.a)'dan şöyle nakleder: "Rasûlullah (aa.v) vefat etmiş olduğu zaman benim evimde ciğeri olan mahlukun (insan olsun, hayvan olsun) yiyebileceği, rafımda bulunan bir parça arpa dışında hiç bir şey yoktu. Uzun zaman ben ondan yedim. Sonra onu tartmıştım. Böylece o da tükenip gitti." İmam Zehebi, Tarihü’l-İslam, Cantaş Yayınları: 2/43-44 [56] Müslim, İman 27; Beyhakî Delâil 6/120; İbni Sa'd 1/1/119; Ebû Avâne 1/9. [57] Müsned 3/418; Hakim 3/618; İbni Hibban 1/387; Taberanî Kebîr 1/211; Hakim ve İbni Hibban hadisi sahih sayarlar. Zehebî de Telhis'inde buna "sahih" diyor. İmam Zehebi, Tarihü’l-İslam, Cantaş Yayınları: 2/44-45 Konu Başlığı: Ynt: Ebu Hüreyre nin kabındaki hurmasına duası Gönderen: Sevgi. üzerinde 06 Temmuz 2021, 01:40:59 Esselamü aleyküm. Bu faydalı bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim
Konu Başlığı: Ynt: Ebu Hüreyre nin kabındaki hurmasına duası Gönderen: Mehmed. üzerinde 07 Temmuz 2021, 14:44:59 Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
|