> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim  (Okunma Sayısı 1009 defa)
20 Aralık 2009, 16:44:29
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 20 Aralık 2009, 16:44:29 »



Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim


Hevazinlilerden elde edilen ganimetlerin paylaştırılmasm-dan sözetmiştik. Belki de bu, araplardan elde edilen ganimetle rin en büyüğü veya Hayber ganimetlerine denk bir ganimet idi. O kadar olmasa bile ona yakın miktarda idi. Biz bu ganimetle rin paylaştırılmasını, Hevazin hezimetinden sonra anlattık, an cak Kronolojik sıraya riayet etmedik. Çünkü peygamber efendi miz, bu ganimetleri ancak Taif savaşının sona ermesinden son ra taksim etmiştir. Ancak biz, peygamber efendimizin bu gani metleri taksim ediş zamanına kadar beklemedik, aksine Heva zin hezimetinin ardısıra anlattık. Şimdi de bu ganimetlerin ne zaman tevzi edildiğini her ne kadar Hevazin gazvesinden sonra olmuş ise de açıklayacağız. Çünkü peygamber efendimiz bu ga nimetlerin dağıtımını uygun gördüğü bazı sebeplerden dolayı geciktirmişti. Yine önceki sayfalarda anlattığımıza göre Pey gamber efendimiz bu ganimetlerin bir kısmını Müellefe-i kulu-ba vermişti. Müellefe-i kulub arasında Abdülmüttalip oğulla rından hiç kimse yoktu. Haris bin Abdülmuttalib´in oğulları, di ğerleri, Abbas ve Ebu Bekir´le Ömer gibi Hevazin savaşında Peygamber efendimizin yanında sebat edip ondan hiç ayrılma yan kimseler de bu grupta mevcut değillerdi. Bu ganimetlerin bir kısmının müellefe-i kuluba verilmesinden dolayı Muhacir lerden herhangi bir kimse kırgınlık duymuş değildi. Çünkü on lar, îslamın izzetinden başka bir şeyin isteklisi değillerdi. On­lar mal ve nesep istemiyor, bilakis îslamın onur ve şerefini is tiyorlardı. Ebu Übeyde, Abdurrahman bin Avf ve diğer mü´min-ler de bu taksimattan dolayı gönüllerinde herhangi bir kırgın lık duymuş değillerdi. Ancak ensardan bazıları -Mal için değil de peygamber efendimizin kendi kavmini görünce kendilerini unuttuğunu zannederek- gönüllerinde kırgınlık duymuşlardı. Peygamber (s.a.v.) efendimizi bağırlarına basıp kendisine yar dım eden ensar, elbetteki mal sevdalısı değildi. Onlar Peygam ber efendimizin kendisini istiyor ve arzu ediyorlardı. Onun kendilerine olan sevgisinin devamını diliyorlardı. Muhacirler de aynı görüşteydiler. îşte bu Ensar kırgınlıklarında bile temiz ve samimi idi. Fakat ne Muhacirlerden, ne de Ensardan olma yan bazı kimseler, Müellefe-i kuluba ganimetten pay verilişinden ötürü kırgınlık duydular. Bunlar islami davetin hesabını yapmıyorlardı. Kalplerine iman girmemiş kimselerin İslama ısmdırılması umurlarında değildi. Ensardan değil de, bilakis münafıklardan olduklarını ispatlayan bazı itirazvari sözleri, peygamber efendimizin kulağına gitti. Zaten bunların münafık olduklarım Kur´an-ı Kerim de bildiriyordu.

Peygamber (s.a.v.) efendimiz Müellefe-i Kuluba Hevazin ga nimetinden pay verdi. Temim oğullarından Zülhüve´sine, kal kıp peygamber: "Ya Muhammed senin bugün yaptıklarını gör düm!" deyince Peygamber efendimiz: "Ne gördün?" diye sordu. O da: "Adaletli davranmadığını gördüm!" deyince, Peygamber efendimiz Öfkelendi. Ancak nezaketle hikmeti elden bırakmadı. Şöyle dedi: "Yazıklar olsun sana! Eğer benim yanımda da ada let olmazsa, kimin yanında olur!". Bu konuşmaya şahit olan Hattab oğlu Ömer (r..a): "İzin ver de şunu öldüreyim" deyince o hidayet rehberi ve güvenilir insan şöyle dedi: "Onu bırakın, onun ileride taraftarları olacak, onlar dinden sapacak ve okun yaydan çıkışı gibi dinden çıkacaklardır!".

Peygamber efendimize bu şekilde hitap eden bir kimsenin mü´min olması mümkün değildir. Zaten mü´min olmadığı, onun konuşma tarzından da anlaşılıyordu. Peygamber efendimize hi tap ederken "Ey Muhammed" diyordu. Niçin "ya Resulullah" demiyordu?

Bunun gibi bir başkası da Peygamber efendimize saygısızca itirazda bulunmuştu. Şöyle ki: "Bilal´in eteğinde bulunan bir imktar ganimet malını mücahidlere taksim ettiğini görünce ona: "Adaletli ol ya Muhammed!" demişti. Peygamber efendi miz de ona şu cevabı vermişti: "Yazıklar olsun sana! Eğer ben de adaletli olmazsam kim adaletli olur?! Eğer ben adaletli dav-ranmazsam zarar ve ziyan eder, helake sürüklenirim?. Hattap oğlu Ömer hazretleri: "Şu adamı öldüreyim mi Ya Resulullah?" diye sorunca hikmet sahibi peygamber efendimiz onu şu sözle riyle teskin etmişti: "insanların benim sahabilerimi öldürdü ğümü dillerine dolamalarından Allah´a sağmırım. Şüphesiz ki bu ve arkadaşları Kur´an-ı Kerim´i okurlar, ama.Kur´an-ı Ke rim onların boğazlarından aşağıya inmez (Kalplerine tesir et mez). Bunlar okun yaydan çıktığı gibi dinlerinden çıkacaklar dır."

Müellefe-i Kuluba ganimetten pay verirken bazı insanların: "Bu taksimat ile Allahın rızası gözetilmemiştir!" dediklerini Peygamber efendimiz haber aldıklarında şöyle demiştir: "Allah Musa´ya rahmet etsin, O bundan daha çok eziyet görmüştür.

Böyle demekle Peygamber efendimiz Cenab-ı Allah´ın şu kavl-i şerifine işaret etmişti.

"Ey inananlar! Şu kimseler gibi olmayın ki, Musa eziyet etti ler de Allah onu, Onların dediklerinden beraat ettirdi; O, Allah yanında vecih (Gözde, itibarlı bir kul) idi."(Ahzap: 69)

Tümünün kalplerine iman girmedi idiyse de bu şekilde ko nuşan kimseler kendileri hakkında Cenab-ı Allah´ın şöyle bu yurduğu, Arabilerden idiler:

"Bedevi Araplar (Çöl Arapları) Küfür ve iki yüzlülükçe daha yaman ve Allah´ın, Resulüne indirdiği şeylerin sınırını tanıma maya daha müsaittirler."(Tevbe:97)

Bu kaba insanlar kendi heves ve tamahlarına uyarak Pey gamber efendimizin uygulamasını yanlış anlamışlardı. Bunlar savaşta bulunan herkesin ganimetten eşit pay alma hakkına sahip olacağını zannetmişlerdi. Bunun da adil bir eşitlik olaca ğını düşünmüşlerdi. Ama yanılmışlardı. Çünkü bazı zamanlar da eşitlik, zulüm ve haksızlık olabilir. Örneğin cihad duran bir kimse arasında eşitliği uygulamak iki taraftan biri için mutla ka zulüm ve haksızlık olur.

Bunlar savaşta hazır bulunan kimselerin ganimetten pay al ma hakkına sahip olduğunu düşünerek yanılmışlardı. Hakları nı kendilerine vermeyen kimsenin zulüm işlemiş olacağını dü şünüyorlardı. Bu tamahkarlığın ortaya koyduğu bir vehimdir ve aslı yoktur. Zira Peygamber efendimizin tasarrufunda gani metlerin beşte birlik kısmı vardı. Aslında ganimetlerin tümü peygamber efendimizin tasarufunun altındaydı, O adilane bir şekilde ve rahmet prensiblerine uyarak, gerekli uygulamayı ya pıyordu. Hatırlamıyor musunuz, Peygamber efendimiz islam nizamının ve rahmetin gereği olarak Hevazinli esirleri aileleri ne geri vermeyi ve serbest bırakmayı uygun görmüştü. Bunun için de kendisi ve Abdülmuttalip oğullarının elinde bulunan esirleri salıverdi; Müminler de kendi rızalarıyla ona uyarak el lerinde bulunan esirleri salıverdiler. Abdülmutalip oğulları da ellerindeki esirleri salıverdiler. Ancak peygamber efendimiz, esirlerini salıvermek istemiyen müslümanları ve kalplerine iman girmediği için esirlerini salıvermek istemeyen kimseleri, esirleri geri verme hususunda ikna etmeye çabalamadı. Onlara bedel vermeyi teahhüd ederek bütün Hevazinli esirlerin salı vermelerini sağladı.

Peygamberliğin^ islami davetin, rahmetin ve islami adaletin gereği olarak Peygamber efendimiz bütün ganimetler üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisine sahipti. Aslında zulüm olan he ves ve hevesatınm peşine düşmüş değildi. Öyle anlaşılıyor ki, Peygamber efendimiz kendi kavimleri içinde itibar sahibi olan müellefe-i kuluba ganimetlerden pay vermeyi, islam davetinin bir gereği olarak kabul etmişti. Çünkü Müellefe-i Kulübün kalplerine henüz iman girmemişti. Kin ve öfke, onları yeyip tü­ketmişti. Mücahidler onların akrabalarından bir kısmını öldür müşlerdi, îşte bu sebeplerden Ötürü peygamber efendimiz onla rı İslama ısındırmak ve aradaki düşmanlığı unutmalarını sağ lamak istiyordu. Bunu sağlamak için de Ebu Süfyan ve oğulla rına, Akra bin Habis´e ve diğer müellefe-i kuluba ganimetten pay verdi. Sahabilerden bazıları dediler ki: "Ya Resulüllah Ak ra bin Habis ile Uueyne bin Hısn´a verdin de Cueyl bin Süraka et Damiri´yi pay sız bıraktın?"

Peygamber efendimiz, Akra bin Habis ile Üyeyne bin Hısn´a ganimetten pay veriş sebebini açıkladı. Kimsenin hakkının zayi olmasına sebebiyet vermediğini beyan ederek, şöyle dedi: "Nef sim kudret elinde olan Allah´a and olsun ki (Benim nazarımda) Cuayl, Uyeyne ve Akra gibilerinden daha hayırlıdır. Ancak ben o ikisinin gönlünü İslama ısındırmak istedim ki, müslüman ol sunlar. Cuayl de islamiyetiyle başbaşa bıraktım."

îşte Müellefe-i kuluba ganimetten pay verilmesinin esas se bebi bu idi. Müellefe-i kuluba ganimetten pay verilişine itiraz edenler, mallara bakmışlar, ama daveti yayma hususunda pey gamber efendimizin görevine ve gönülleri İslama ısındırmak için uygun gördüğü çarelere bakmamışlardır. Bu hususta Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

"Onlardan kimi de sadakalarfın bölüştürülmesi hususun)da sana dil uzatır. Eğer o sadakalardan kendilerine (bir pay) veri lirse hoşlanırlar, onlardan kendilerine (bir pay) verilmezse he men klZarlar." (Tevbe.58)

Bu Ayeti Kerime münafıklar hakkında nazil olmuştur. Pey gamber efendimizin müellefe-i kuluba ganimetten pay verişine itiraz edenlerse arabilerdi. Onlar ki Kur´anı Kerimde hakların da şöyle buyurulmaktadır.

"Bedevi araplar (Çöl arapları), küfür ve ik yüzlülükçe daha yaman ve Allahın, Resulüne indirdiği şeylerin sınırlarını tanı mamaya daha müsaittirler." (Tevbe 97)

Peygamber (s.a.v.) efendimiz îslam davetinin gereklerini yapma hususunda Cahiliyetten yeni kopmuş insanların dediko dularına ve isteklerine uyacak ve onlara boyun eğecek değildi. Muhacirlerle Ensarın ve ihlaslı müminlerin kendisiyle beraber olmaları O´na yeterdi.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim
« Posted on: 25 Nisan 2024, 02:19:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim rüya tabiri,Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim mekke canlı, Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim kabe canlı yayın, Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim Üç boyutlu kuran oku Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim kuran ı kerim, Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim peygamber kıssaları,Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelim ilitam ders soruları, Hevazinlililerden Kalan Gelere Yeniden Dönelimönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes