> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Tarihül-İslam > Celûla hadisesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Celûla hadisesi  (Okunma Sayısı 1657 defa)
14 Nisan 2011, 13:53:14
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 14 Nisan 2011, 13:53:14 »



Celûla Hadisesi[511]


Bu yıl içinde meydana gelen hadiseleri sayarken İbnu Cerir-i Taberi şöyle der:

-Abdullah b. Ebi Taybe el-Becelî anlatıyor: Medâyin'de konakla­yıp, ganimeti bölüşüp Hz. Ömer'e Humus'u yolladığımızda İran ko­mutanı Mihran'ın Celûla'da askeri kamp kurup, orada hendek kazdır­dığın, Musul'luların da Tikrit şehrinde kamp kurduğunu haber aldık.

Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.) durumu halife Ömer (r.a.)'a bildirdi. Ömer (r.a.) da Sa'd'a: "Hâşim b. Utbe komutasında on iki bin kişilik bir or­duyu Celûla'ya yollamasını, öncü kuvvet komutanlığına Ka'ka' b. Amr'ı, sağ kanada Sı'r b. Malik'i, sol kanada Amr b. Malik'i, takviye kuvvetlerinin başına Amr b. Mürra el-Cüheni'yi tayin etmesini." bil­dirdi.

Taberi Muhammed, Talha, Mühelleb ve Ziyad dörtlüsünden bu ko­nuda şu bilgileri de nakletti: Ömer (r.a.) Sa'd'a: "Allah Mihran ile Entâk'ın ordusunu bozguna uğratırsa, Ka'ka'yı önden gönder, gidip sizin sınırınızın bitimindeki Sevad-ı Irak ile oradaki dağın arasına var­sın. Amr ile Saîd'i de onlara yardımcı yap." diye yazdı. Bunlar Celûla halkı hakkında da şu bilgileri söylerler:

-İranlılar Medâyin'de yenilip kaçarak Celûla'ya geldiklerinde İran-karma ordusunun yol ayrımına gelmişlerdi. Azerbaycanlıların, İranlı­ların ve dağ halkının yol ayrımı idi. Orada kaçışlarım ayıplayıp, harbe teşvik ederek: "Burada ayrılacak olursanız bir daha birleşeni jiıiiz, haydi gelin araplara karşı birleşip savaşalım. Harp lehimize sonuçla­nırsa istediğimiz olur, aksi olursa da biz üzerimize düşeni yapmış olur ve mazeretimizi ortaya koymuş oluruz" deyip harbe karar verip hen­dekler kazdılar. Mihrân er-Râzî'yi komutan seçtiler.

Kisra Yezdecürd de Hulvan'a geldi. Onları "bu kadar adam böyle mi yapar" diye ayıplayıp orada epey mal bıraktı. Onlar da oradaki hendekte kaldılar. Hendeğin etrafım ucu sivriltilmiş ağaç çitle çevir­diler. Amir-i Şa'bî der ki: "Ebu Bekr (r.a.) ölene kadar, yaptığı harp­lerde asla dinden dönen (Ehli Ridde) kimselerden yardım istememiş-

1 Celûia, Bağdat civarında Horasan tarafına giden yol kenarında bir şehirdir. M. Buldan 2/156

tir.[512] Ömer (r.a.) ise onlardan da faydalanırdı.[513] Ancak onları beş on kişilik ufak bir grup olmadıkça asla emir yapmazdı. Ashabdan liya­katli biri oldukça harpte onlara hiç kimseyi denk tutmazdı. Eğer ashabdan böyle birini bulamazsa o zaman tabiinden en iyisini .seçer, bu ehli Ridde'den harbe gönderdiği kimselere başkan olma hevesini tattırmazdi. Zaten onların bütün harplerde reis olanları İslâm'ın kök­leşmesine kadar birkaç zayıf kişiden ibaretti."

Yine aynı dörtlü şöyle devam ederler: On altıncı yılın Safer ayında Haşim b. Utbe on iki bin kişilik bir ordu ile Medayin'den hareket etti. İçlerinde Muhacir ve Ensar'ın ileri gelenleri ile mürted olsun olmasın arapın lider seviyesindeki kimseleri vardı. Celûla'ya varıp onları ku­şattılar. İranlılar müthiş bir savunma yaptılar. Celûla'da Müslümanlar seksen defa saldırı yapıp her seferinde Allah onlara zafer, müşriklere de mağlubiyet verdi. Müşrikler yenilgiyi görünce odun kazıkları de­ğiştirip demir kazıklarla hendeği çevirdiler. Taberi bu hadiseyi İbnu Bişr'den şöyle anlatır: -Haşim Celûla'da Mihran ve ordusunu hendekte kuşattı. Onlar karı­şık ordularla Müslümanlara ara ara topluca saldırıyorlardı. Komutan Haşim ordusuna: "Bu yer bundan sonraki yerleri fetih için bir merkez olacaktır!" diye teşvik ediyordu. Sa'd (r.a.) da ona süvariler yollayarak destek oluyordu.

Nihayet müşrikler Müslümanları atmak için hep bir araya gelip üzerlerine saldırdılar. Komutan Haşim ayağa kalkıp: "Size sevap ve ganimeti tamamlayacak olan imtihanınızı bugün Allah'a iyi verin, Allah için yapın yaptığınızı!" diye nida etti. iki taraf savaşa başladı. Allah üzerlerine öyle bir rüzgar estirdi ki etraf kapkaranlık kesildi de

sadece bir birlerine mani olmaya başlayıp süvarileri kendi hendekle­rine peş peşe bir birlerinin üzerine düşmeye başladılar. Kendilerine kaçacak bir yer bulamadılar. Atları bırakıp kaçtı ve onların sığmakla­rını da bozdu.

Müslümanlar bu duruma bakıp: "Haydin ikinci defa onların karşı­sına geçip onları oraya sokalım yahut önlerinde ölelim." dediler. Müslümanlar saldırıya geçince İran ordusu da çıkıp demir kazıkları Müslümanların geldiği tarafa atıp atların üzerlerine gelmesini engel­lemek istediler. Geçmek için açık bir yer koydular. Oradan çıkıp sal­dırdılar. Herır savaşındaki gibi eşi görülmemiş bir çarpışma oldu. Ka'ka' b. Amr onların hendek kapısına gelip orayı tutarak tellal: "Ey Müslümanlar! İşte komutanınız İran hendeğine girdi ve orayı ele ge­çirdi, haydi ona doğru gelin!" diye bağırttı. Bu ilanı Müslümanlara moral vermek için yaptırdı. Müslümanlar da: "Komutan Haşim, kesin hendekte" inancıyla saldırdı. Onlara karşı duran olmadan hendeğin kapısına vardılar ve Ka'ka'nm orayı ele geçirdiğini gördüler. Müşrik­lerden hendeğin sağ ve sol tarafındaki 1 erde yenilmeye başlayıp, Müs­lümanlara kurdukları tuzağa kendileri düşüp atlarının ayaklan kesildi. Yaya olarak kaçmaya başladılar. Müslümanlar da peşlerine takıldı. Yetişemedikleri dışında hiç kurtulan olmadı. "O gün onlardan yüz bin kişi katledildi. Ölüler hendeğin etrafındaki, önündeki ve ardındaki meydanı doldurup yeri adeta örtmüştü. İşte onların ölülerinin o mey­danı doldurup Örttüğü için "örtülü" anlamına Celûla adı verildi.[514]

Taberi bu hadiseyi on altıncı hicri yılın Zilka'de ayında yapıldığını söylerken başka bir tarihçi onun hicri on yedinci yılda yapıldığını söyler.

Ebu VaiPden nakledildiğine göre, oraya Celûla denmesi serden uzaklaşması sebebiyle olmuştur.

Halife b. Hayyat'da bu hadiseyi "Tarih" adlı eserinde şöyle verir:

Kisra oğlu Kisra Yezdecürd, Medâin'den Hulvân şehrine kaçtı, ve dağlık bölgelerde yaşayan tebaasına mektuplar salıp asker toplattı ve bunları Celûlâ'ya sevk etti. Orada muazzam bir ordu meydana geldi. Komutanları Hurrazâz b. Hurrahürmüz idi. Sa'd b. Ebi Vakkas, Ömer'e yazıp durumu bildirdi. Hz. Ömer de ona: "Sen yerinde dur ve İranlılara ordu yolla! Zira Allah sana yardım edecek ve vadini ta­mamlayacaktır." diye yazdı.

Sa'd (r.a.) da kardeşi Utbe b. Ebi Vakkas'ın oğlu Haşim'e sancak hazırlatıp ordunun başında yola çıkardı. İki ordu karşılaştı. Müslü­manlar bir hücum yaptılar, sonra Allah müşrikleri hezimete uğrattı. Onlardan büyük bir bölümü katledildi. İslâm ordusu, onların kampla­rını sarıp, muazzam bir mal ve çok esir aldılar. Ganimetler on sekiz milyon dirheme ulaştı. Şa'bî'den nakledilişine göre: "Celûla ganimeti otuz milyon parçaya bölünmüştür." Ebu Vail de: "Celûla harbine "fe­tihlerin fethi" adı verildi" diye nakletmiştir.[515]

Taberi aynı dörtlüden şu bilgiyi verir: Hz. Ömer'e Celûla'nm fet­hini ve Ka'ka'nın Ömer'in emri gereği Hulvan'a vardığını bildirip, kaçan İranlıların peşine gitmek için Hz. Ömer'den izin istediler. Lakin Ömer (r.a.) bunu reddedip şu Irak sevadı (Dicle boyu köyleri) ile dağlar arsında bir set olup İranlıların bize, bizim de onlara ulaşama­mamızı ne kadar isterdim. Bize ziraat arazisi olarak nehir kıyısındaki sulak yerler yeter. Ben Müslümanların sulh içinde olmalarını harple gelecek ganimete tercih ederim." buyurdu.[516]

Hz. Ömer kendisine yollanan Celûla humusunu açıp mücevheratları görünce ağladı. Abdurrahman b. Avf: "Ya Emiru'l mu'minîn, neye ağlıyorsun, vallahi bu şükür yeridir!" deyince: "Vallahi ben ona ağla­madım. Allah'a yemin ederim ki Allah bu mücevheratı hangi millete verse bir birini kıskanıp bir birine buğz eder. Bir de bir birini kıskan­maya görsünler derhal aralarına yıkılma belası girer![517] dedi. Taberi devamla der ki:

-Sa'd (r.a.) Medayin ötesindekileri toplatıp saydırdı, yüz otuz bin kadar olduğunu anladı. Otuz bin kadarı ev sahibi idiler. Bunların tak­simi hususunu yazı ile Ömer'e sordu. Hz. Ömer de: "Kaçıp düşmana sığmmadıkça çiftçileri benim daha önce yaptığım gibi haline bırak" dedi. Sa'd'ın bir mektubu üzerine, çiftçi olmayanlar için yapılacak muameleyi de yapıp yolladı.[518]

Taberi yine aynı dörtlüden naklediyor:

-Haşim b. Utbe Celûla'da ikamet etti. Ka'ka' da kaçanların ardın­dan Hankîn'a kadar gitti. Onların esirlerine yetişip savaşçılarından ulaştıklarını öldürdü. Komutan Mihran öldürüldü. Firuzan ise kaçtı. Bunları duyan Kisra Yezdecürd, Rey' şehrine doğru geri kaçtı.[519]

 

Tikrit'in Fethi
 

Taberi naklediyor:

-Sa'd (r.a.), Abdullah b. El-Mu'tem el-Antâk'a hareket etmesini emredip, öncü kuvvetlerin başına Rıb'î el-Anezî'yi, sağ kanada Haris b. Hassan ez-Zühelî'yi, sol kanada Furat b. Hayyan el-Iclî'yi takviye güçlerine Hânı b. Kays'ı,  süvarilerin başına Arfece b. Herseme'yi tayin etti.

Böylece Abdullah b. El-Mu'tem beş bin kişilik bir kuvvet ile Medayin'den Tikrit'e yürüdü. El-Antak'm yanına vardı. Antak'm ya­nında Rumlar, Araplardan İyad, Nemir ve Tağleb kabileleri vardı. Oraya vardığında şehrin etrafında büyük bir hendek kazıldığını gördü. Kırk gün Tikrit'i kuşatıp, yirmi dört defa hücum yaptı. Bunlar Celûla halkı kadar güçlü değillerdi. Rumlar her çıkışta durumun kendi aleyhlerine olduğunu, her hücumda biraz daha bozulduklarını gö­rünce, komutanlarını terk ettiler, eşyalarını gemilere taşıdılar. Tağleb. İyad ve Nemir kabilelerinden birtakım gözcüler; Abdullah b. EI-Mu'tem'e sulh istemeye ve Abdullah'ın isteğini kabul edeceklerini söylemeye geldiler. O da onlara: "Tevhid kelimesini kabul etmeleri teklifini yolladı. Onlar da "kabul ettik" diye cevap verdiler. Abdullah da: "Bizim tekbir sesimizi duyunca bilin ki, biz Önümüzdeki surun ka­pısına girmek için gelmiş olacağız. O zaman siz de Dicle nehri tara­fındaki kapılan ele geçirip gücünüzün yettiklerini öldürün ve bu hu­susta diğerleri ile uyuşuncaya kada...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Celûla hadisesi
« Posted on: 19 Nisan 2024, 13:43:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Celûla hadisesi rüya tabiri,Celûla hadisesi mekke canlı, Celûla hadisesi kabe canlı yayın, Celûla hadisesi Üç boyutlu kuran oku Celûla hadisesi kuran ı kerim, Celûla hadisesi peygamber kıssaları,Celûla hadisesi ilitam ders soruları, Celûla hadisesiönlisans arapça,
Logged
20 Temmuz 2021, 19:50:28
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #1 : 20 Temmuz 2021, 19:50:28 »

Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

22 Temmuz 2021, 01:02:04
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #2 : 22 Temmuz 2021, 01:02:04 »

Aleyküm selam. Bu bilgileri bizlerle paylaşan kardeşlerimizden Allah razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

22 Temmuz 2021, 21:01:29
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 22 Temmuz 2021, 21:01:29 »

Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun paylaşım dan kardeşim...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes