๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tarihül-İslam => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 17 Nisan 2011, 13:50:57



Konu Başlığı: Bu konuda bazı değişik rivayetler
Gönderen: Sümeyye üzerinde 17 Nisan 2011, 13:50:57
Bu Konuda Bazı Değişik Rivayetler

 

Abdullah b. İyâd b. Lakıyt, babası vasıtası ile Kays b. Nu'man es-Sükûnfnin şöyle dediğini anlatır:

- Resûlullah'ın süvarileri yola çıkınca Ükeydir gelişlerini duydu ve hemen Nebi (s.a.v)e gelip: "Senin süvarilerin buradan ayrılıp süratle benim topraklarıma doğru geliyorlarmış. Sen bana bir anlaşma yazı­ver. Ben üzerime düşen ne ise onu kabul ediyorum!" dedi. Nebi (s.a.v)'de ona bir mektup yazıverdi. Ükeydir de, imparatorun kedine bağlı kırallara hediye ettiği ipekten ma'mül Kaba denen cübbeyi çıka­rıp, "Yâ Muhammed! bunu benim hediyem olarak kabul et!" dedi. Ne­bi (s.a.v) de:

"Sen Cubbeni geri götür. Zira bunu dünyada giyen kimse âhirette ondan mahrum olur" buyurdu. Hediyesinin geri çevrilmesi ona pek ağır geldiği için, "Sen bunu Ömer'e hediye et" dedi. (Resûlullah'da onu Ömer'e yolladı. Ömer onu alır almaz hemen Pey-gamber'e geldi ve "Yâ Resûlallah! benim hakkımda bir şey mi oldu?" dedi. Nebi (s.a.v) ona, eliyle-veya elbisesinin ucuyla ağzını kapatacak kadar güldü sonra da:

"Ben onu sana giyesin diye değil, sadece onu satıp parasından istifade edersin diye yolladım" buyurdu.[626]

İbnü Lehî'a, Ebû'l Esved yoluyla Urve'den rivayet ediyor: Resûlullah (s.a.v), Medine'ye doğru hareket edip, Halid b. Velîd'i de dörtyüz yirmi kişilik bir süvari gurubuyla Dûmetü'l Cendel sahibi Ükeydir'e gönderdi. Resûlullah (s.a.v) ona yapacağı tavsiyeleri yapınca Halid, "Bu Dûmetü'l Cendel işi nasıl olacak, orada Ükeydir var. Biz ise ona. ufak bir Müslüman gurupla gideceğiz!" dedi. Resûlullah (s.a.v)de:

"Allah her halükarda seni ona karşı gelmeye yetirecektir." bu­yurdu. Halid'de hemen yola çıkıp, Dûmetü'l Cendel'e yaklaşınca şehrin arka tarafına dolaştı. Ükeydir ve arkadaşları gece evlerindeyken bir yaban öküzü gelip kalenin kapısına sürtünmeye başladı. Ükeydir o sı­rada hanımları arasında içki içip müzik çalıyordu. Hanımlardan birisi dışarı bakınca yaban öküzünü gördü ve, "et konusunda bu geceki gibi şanslı bir gece görmedim," dedi. Ükeydir onu duyunca sıçrayıp atma bindi, hizmetçileri ve ailesi de atlandılar ve yaban Öküzlerini aramaya çıktılar.

Ama Halid ve arkdaşlarma rastlayınca, Halid onu ve yanındakileri yakalayıp bağladı. Sonra Halid, Ükeydir'e, "ne diyorsun, seni koru­mama alsam bana Dûmetü'l Cendel'in kapılarını açar mısın?" dedi. Ükeydir, "evet" dedi. Böylece gidip Dûmetü'l Cendel'e yaklaşınca, halk hareketlenip kapıyı açmak istediler. Ama kardeşi onlara karşı geldi. Ükeydir durumu görünce Halid'e; "Ey kişi, beni çöz, Allah'a and olsun kapıyı sana açacağım. Benim senin elinde bağlı olduğumu bil­diği sürece kardeşim kapıyı açtırmayacak." dedi. Halid'de onu serbest bıraktı. Ükeydir kaleye girip kardeşini bağladı ve kapıyı Halid'e açı­verdi, sonra da, "işte şimdi dilediğini yap!" dedi.

Halid ve Arkadaşları içeri girdiler. Sonra O, "Yâ Halid! sulh için is­tersen ben senin hükmüne razı olayım, istersen sen benim hükmüme razı ol!" dedi. Halid, "biz senin vereceğin şeyi kabul ediyoruz" dedi. O da ellerinde bulunan sekizyüz esir, bin sığır, dörtyüz zırh ve dörtyüz mızrak verdi.[627]

Halid b. Velîd, Ükeydir'i alıp Nebi (s.a.v)'e getirdi. Eyle şehrinin lideri Yohanna b. Ru'be de onunla beraber geldi. Resûlullah (s.a.v)'in Ükeydir'e gönderdiği gibi kendisine de asker göndereceğinden endişe etmiş ve bizzat Peygamber'e çıkıp gelmişti. İkisi Peygamber (s.a.v)'in huzurunda biraraya geldiler. Resûlullah (s.a.v) onlarla Dûmetü'l Cendel, Tebük, Eyle ve Teyma üzerine bir hüküm verdi. Onlara birde yazılı vesika verdi. Sonra da Medine'ye dönmek için hareket etti.[628]

Sonra Urve b. Zübeyr bu bölümde münafıklardan bir kısmının oy­nadıkları rolü, Resûlullah'a eziyet etmeye kalkıştıklarını ve Allah'ın bu durumdan Peygamberini haberdar ettiğini bahsedip, münafıkların Mescid-i Zırâr'ı nasıl bina ettiklerini bahseder.[629]

İbni İshâk, Amr b. Avf oğularmdan sika birinden şunları rivayet eder:

-Resûlullah (s.a.v) Tebûk seferine giderken, Medine ile arası, gün­düz yolculuğuyla birkaç saatlik bir mesafede olan Zû Evân'a gelip ko­naklamıştı. Daha önce Mescid-i Zırar'ın cemaati, kendisine gelip: "biz hastalar, ihtiyaçlılar ve yağmurlu gecelerde gidemeyecekler için ma­hallemizde bir mescid inşa ettik. İstiyoruz ki, sen gelip orada bizim hatırımıza bir namaz kılasın" ricasında bulunmuşlardı. Nebi (s.a.v) de;

"Şimdi ben tam yolculuk halindeyim. Dönecek olursak inşallah size geleceğim" buyurmuştu. Zû Evân'da konakladığında gökten ken-disine-bunların münafıklığı hakkında- haber gelmiş, O da, Mâlik b. Ed-Duhşem ile Ma'n b. Adiy'i çağırtıp:

"Şu cemaati zalim olan mescide gidin, yıkın ve yakın" buyurdu. Onlar da sür'atle oraya varıp bu mescide girdiler. Münafıklar orada idi­ler. Orayı ateşe verip yıktılar. Münafıklar da oradan dağıldılar. Bu Mescid hakkında Kurân'da inen ayetler oldu.[630]

Ebû'l Esbağ Abdulaziz b. Yahya el-Harrânî, Muhammed b. Seleme-İbni İshâk-A'meş-Amr b. Mürra-Ebû'l Buhterî isnadıyla Huzeyfe (r.a.)'dan şöyle dediğini anlatır:

- Ben Resûlullah (s.a.v)'in devesinin yularını aldım ve deveyi çeki­yordum, Ammar da arkadan sürüyordu. (Veya Ammar çekiyordu ben sürüyordum) Dağ geçidine vardığımızda, ne göreyim tam on iki tane süvari orada Nebi (s.a.v)'in yolunu kesmiş durumdalar. Ben hemen Resûlullah'ı uyardım, Efendimiz de onlara bağırınca dönüp gittiler. Resûlullah (s.a.v) bize:

"Siz bu topluluğu tanıdınız mı?" buyurdu. "Hayır!" dedik onların yüzleri kapalıydı. Efendimiz (s.a.v):

"İşte bunlar Kıyamete kadar münafık kalacak olanlardır. A-kabe'de beni düşürmek için izdiham yaptılar." buyurdu. Biz de, "Yâ Resûlallah! Onların kabilelerine haber salsan da her kabile kendi adamlarının kafasını sana getirseler olmaz mı?" dedik. Nebi (s.a.v) de:

"Arabların, Muhammed kendi kavminin adamlarının katilidir, diye konuşmaları hoşuma gitmez." buyurdu. Allah (c.c.) daha sonra Peygamberini onlara üstün getirince, onlara saldırıp kahremişti. Daha sonra Nebi (s.a.v): "Yarab onları Dübeyle'ye at!" diye beddua etti. Biz, "Yâ Resûlallah! Dübeyle de nedir?" diye sorunca Efendimiz

(s.a.v): "Dübeyle ateşten bir şule olup, onların kalplerindeki aort damarına isabet edip onları helak eder" buyurdu.[631]

Katâde, Ebû Nadra yoluyla Kays b. Abbâd'dan naklettiği bir hadiste Huzeyfe (r.a.)'ın Ammar b. Yâsir (r.a.)'a Peygmber (s.a.v)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Ashabım arasında on iki tane münafık vardır. Bunlardan se­kizi varki, deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremeyecek­lerdir."[632] Hadisi Müslîm rivayet ediyor.

Abdullah b. Salih el-Mısrî, Muâviye b. Salih-Ali b. Ebî Talha yo­luyla İbni Abbas (r.a.)tan:

Mescid-i dırârı meydana getirenler..." ayeti hakkında şöyle dediğini anlatır:

-  Bir takım insanlar, kendilerine ait bir mescid yaptılar. Münafık Ebû Âmir onlara: "Siz kendi mescidinizi yapın ve gücünüzün sonuna kadar göç ve silah yardımı yapın. Zira ben şimdi Kayser'e gidip bir Rum ordusu getireceğim. Muhammed ve arkadaşlarını buradan çıka­racağım" demişti. Mescidi yapıp bitirdikleri zamanı Peygamber'e gel­diler ve: "Senin o mescitte namaz kılmanı istiyoruz" dediler. Bunun üzerine: " Sen orada asla namaz kılma" ayeti indirildi.

Sûfyan b. Uyeyne, Zûhrî aracılığıyla Sâib b. Yezîd'den şöyle nakle­diyor:

-  Ben, Resûlullah (s.a.v)'in Tebük seferinden dönüşünü hatırlıyo­rum. Küçük çocuklarla beraber Peygamberi karşılamak için Veda te-peşine kadar gitmiştik. Haberi Buharî nakleder.[633]

Birçok kişi de Humeyd et-Tavil yoluyla Enes (r.a.)'tan naklediyor: Efendimiz(s.a.v) Tebûk seferinden dönerken Medine'ye yaklaştığında:

"Me­dine'de kesinlikle öyle insanlar kaldı ki, sîzin gittiğiniz heryerde, kat ettiğiniz her vadide, sizinle -sevabca- beraber olmuşlardır" buyurdu. Ashab: "Ya Resûlullah! Onlar Medine'de (kalıp gelmeyen) kimseler mi?" dedi. Nebi (s.a.v) de: "Evet, onları mazeretleri yoldan alıkoymuştu" buyurdu. Hadisi Buharı rivayet ediyor.[634]





[626] Tehzîb-û Tarih-i Dımeşk 1/116; 3/95; Kenzül Ummal 41888.

[627] İbni Sa'd 2/166; Vâkidî 3/1027.

[628] İbni Hişâm 4/178; Vâkidî 3/1031; Beyh. Delâil 5/251.

[629] Urve Meğazî sayfa 221; Beyh. Delâil 5/2 Bey. S. Kübra 9/33.

[630] İbni Hişâm 4/180; Taberî Tarih 3/110; Vâkidî Megazî 3/1045, 1046.

[631] Müslim sıfatü'l münâfıkiyn 2779/10; Beyhakî Delâil 5/260, 261.

[632] Müslim sıfatü'l Münafıkıyn 2779/9; Müsned 4/320, 5/390; Beyh, Del. 5/262; Bey. S. Kübra 8/198.

[633] Buhârî Meğazî 64/82 ve Cihad 56/196 h. no: 3082; Ebû Dâvûd, Cihad 2779; Beyhakî Delâil 5/265.

[634] Buhârî Cihad 56/35 ve Meğazî Müslim 1911, 64/81. h. no: 4423, 1061, 182, 300; İbni Mâce 2764; Bey. S. Kübra 9/24; Delâil 5/267; Tahâvî Müşkil 4/94; Muvatta 977; İbni Sa'd 2/168; Temhid 6/319; Ebû Nüaym Hılye 9/28 ve Tarih-i İsfahan 1/362; İbni Hibban İhsan 7/112; İbni Ebî Şeybe 14/546; Ebû Ya'la Müs. 4/2291 ve 6/3839.

İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Meğazi 4/359-364


Konu Başlığı: Ynt: Bu konuda bazı değişik rivayetler
Gönderen: Mehmed. üzerinde 23 Şubat 2022, 19:54:36
Esselamü aleyküm Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Bu konuda bazı değişik rivayetler
Gönderen: Sevgi. üzerinde 24 Şubat 2022, 07:09:42
Aleyküm Selam. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim